- Peygamberlerin Temel Öğretileri

Adsense kodları


Peygamberlerin Temel Öğretileri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
meryem
Fri 18 February 2011, 05:48 pm GMT +0200
Peygamberlerin Temel Öğretileri

 1- Nuh Peygamber (aleyhisselâm)'a:

“And olsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. “Ben sizin için apaçık bir uyarı­cıyım; Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, Doğrusu ben hakkınızda can yakıcı bir gü­nün azabından korkuyorum” dedi.”[3]

“Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri bildiriyor, öğüt veriyorum, sizin bilmediği­niz şeyleri Allah katından ben biliyorum.”[4]

2- Hûd Peygamber (aleyhisselâm)'a:

“Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u gön­derdik. Şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah'a kul­luk edin. O'ndan başka ilâhınız yoktur; (yok­sa putları Allah'a ortak koşmakla) sadece iftira edicilerden olursunuz.” [5]

“Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.”[6]

“...... Hûd: “Doğrusu ben Allah'ı şahid tutuyorum; siz de şahid olun ki, ben sizin (Allah'a) ortak koştuklarınızdan uzağım.” “Ben ancak benim de sizin de Rabbiniz olan Allah'a güvenirim...”(dedi)” [7]

3- Salih Peygamber (aleyhisselâm)'a:

“Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka ilâhınız yoktur; sizi yer yü­zünde yaratıp orayı imâr etmenizi dileyen O'dur. Öyleyse O'ndan mağfiret dileyin, son­ra da O'na tevbe edin. Doğrusu Rabbim si­ze yakın ve duaları kabul edendir” dedi.”[8]

4- Şuayb Peygamber (aleyhisselâm)’a:

“Medyen halkına da kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın. Doğrusu ben sizi bolluk içinde görüyorum ve hakkı­nızda kuşatıcı bir günün azabından korku­yorum.” [9]

5- İbrahim Peygamber (aleyhisselâm) 'a:

“Ey Muhammed! Onlara İbrahim'in kıssasını anlat. İbrahim babasına ve kavmine “Nelere tapıyorsunuz?” demişti.

“Putlara tapı­yoruz, onlara kulluk ediyoruz” demişlerdi. İbrahim “peki” dedi, “siz onlara dua ettiği­niz zaman onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut size bir fayda ve zarar verebiliyorlar mı?' demişti.

“Hayır ama babalarımızı da bu şe­kilde ibadet eder bulduk” demişlerdi. İbra­him:

“Şimdi gördünüz mü, siz ve eski atala­rınız nelere tapıyorsunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Yalnız âlemlerin Rabbi (benim dostumdur), dedi.”[10]   

“İbrahim, babası Azer'e “putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kav­mini açık bir sapıklık içinde görüyorum' demişti. Yakînen bilenlerden olması için İb­rahim'e göklerin ve yerin hükümranlığını şöylece gösteriyorduk; Üzerine gece basın­ca bir yıldız gördü,

“işte bu benim Rabbim” de'di, yıldız batınca,

“batanları sevmem” de­di. Ay'ı doğarken görünce,

“işte bu benim Rabbim” dedi. O da batınca,

“Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki, sapık­lardan olurdum” dedi. Güneşi doğarken gö­rünce,

“işte bu benim Rabbim, bu daha bü­yük” dedi. O da batınca dedi ki:

“Ey kav­mim! Doğrusu ben sizin Allah'a ortak koş­tuğunuz şeylerden uzağım.” Doğrusu ben yüzümü tamamen gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim. Ve artık ben (puta ta­panlardan)  O'na ortak koşanlardan değilim.”[11] 

“Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak âlemlerin Rabbidir. Beni ya­ratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Be­ni yediren de, içiren de O'dur. Hasta oldu­ğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umdu­ğum O'dur. Rabbim bana hikmet ver ve be­ni salihler arasına kat.”[12]

“İbrahim, şüphesiz Allah'a boyun eğen ve O'na yönelen bir önderdi. Ortak koşanlardan değildi.” [13]

6- Lut Peygamber (aleyhisselâm)'a:

“Lût kavmi de gönderilen elçileri yalan­ladı. Kardeşleri Lût, onlara demişti ki: Al­lah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'tan sakının ve bana ita­at edin. Buna karşı sizden bir ücret istemi­yorum, benim ecrim ancak âlemlerin Rabbine aittir.”[14]

7- İlyas Peygamber  (aleyhisselâm)'a:

“Doğrusu İlyas da peygamberlerdendi. Kavmine demişti ki:

“Allah'a karşı gelmek­ten sakınmaz mısınız? Yaratanların en iyisi olan, sizin de Rabbiniz, önceki babalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Baal putu­na mı taparsınız?”  [15]

8- Yâkub Peygamber (aleyhisselâm)a

“Yoksa Yâkub can verirken sizler ya­nında mı idiniz? O zaman Yâkub Oğulları­na: 

“Benden sonra kime kulluk edeceksi­niz?” diye sormuştu; onlar da:

“Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz, bizler O'na teslim olmuşuzdur' demişlerdi.”[16]

9- Yûsuf Peygamber (aleyhisselâm):

“Yûsuf ...”Doğrusu ben, Allah'a inan­mayan ve Ahireti de inkâr eden bir kavmin dinini terkettim. Atalarım  İbrahim,  İshak ve Yâkub'un dinine uydum. Allah'a herhan­gi bir şeyi ortak koşmak bize yaraşmaz. Bu (tevhid) Allah'ın bize ve insanlara olan bir lûtfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler.” dedi.

“Ey mahpus arkadaşlarım! Ayrı ayrı bir sürü uydurma Rabler mi daha iyidir, yoksa her şeyden üstün tek Allah mı?”[17]

“Allah'ı bırakıp taptığınız, sizin ve ba­balarınızın adlandırdığı putlardan başka bir şey değildir. Allah onların doğru oldu­ğuna dair bir delil indirmemi ştir. Hüküm vermek ancak Allah'a aittir, kendisinden başkasına değil, O'na tapmanızı emretmiş­tir. Bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.”[18]

10- Süleyman Peygamber (aleyhisselâm) 'a:

“Süleyman'a bu meselenin hükmünü bildirmiştik, her birine hüküm ve ilim ver­dik. Dâvud'la beraber teşbih etsinler diye dağları ve kuşları buyruk altına aldık. Bun­ları biz yapmıştık.” [19]

(Elçisi Süleyman Peygambere bildirmiş­ti ki:)

“Ora (Sebe) halkına hükmeden, her şeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir taht'a sahip olan bir kadın buldum; onun ve kavminin Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açık­ladığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmeme­leri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını gü­zel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoy­muştur. Bunun için doğru yolu bulamazlar. O çok büyük Arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur.” [20] 

11- Musa Peygamber (aleyhisselâm)a:

“Musa'nın ardından kavmi, kendileri­nin ziynet takımlarından yapılmış, canlıymış gibi böğüren bir buzağı heykeli yaparak onu ilâh edindiler, O buzağının kendileriyle konuşmadığını ve kendilerine yol da göster­mediğini görmediler mi? Onu ilâh olarak be­nimsediler ve zâlimlerden oldular.”[21]

“Musa kavmine kızgın ve üzgün bir hal­de dönünce, “Benim arkamdan ne kötü ol­muşsunuz! Rabbinizin emrinin çabucak gel­mesini mi istiyorsunuz?' dedi. Levhaları ye­re attı ve kardeşinin başından tutup kendi­ne doğru çekti. Harun:

“Ey annem oğlu! Bu insanlar beni hırpaladılar, az kalsın beni öldürüyorlardı. Bana, düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim mil­letle bir sayma”, dedi.” [22]

“Mûsâ; Rabbim! Beni ve kardeşimi ba­ğışla, bize acı, sen merhametlilerin merhametlisisin, dedi.” [23]

“Buzağıyı ilâh olarak benimseyenler, Rablerinin öfkesine ve dünya hayatında al­çaklığa uğrayacaklardır. İşte biz iftira eden­leri böylece cezalandırırız.”[24]

“Fir'avun:

“Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi. Mûsâ:

“Kesin olarak inanacaksınız, bi­lin ki O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bu­lunanların Rabbidir”, dedi.” [25]

12- İsa Peygamber (aleyhisselâm)'a:

“İsa, açık delillerle geldiği zaman de­mişti ki: “Size hikmetle ve ayrılığa düştü­ğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üze­re geldim. Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin.”[26]

“Doğrusu Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Artık O'na kulluk edin, doğru yol budur.” [27]

“Allah, “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, “Beni ve annemi Allah'tan başka iki ilâh olarak benimseyin” dedin?” demişti de, “Hâşâ, hak olmayan sözü söylemek ba­na yaraşmaz. Eğer söylemişsem, şüphesiz sen onu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben senin nefsinde olanı bilmem. Doğrusu gaybları bilen ancak sensin” demiş­ti. “Ben onlara sadece, “Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin” diye bana em­rettiğini söyledim...”[28] 

13- Muhammed Peygamber (aleyhisselâm) 'a:

“De ki: “Ey cahiller! Bana Allah'tan baş­kasına kulluk etmemi mi emredersiniz?” Ey Muhammed! And olsun ki sana da, senden önceki peygamberlere de vahyolunmuştur: And olsun, eğer Allah'a ortak koşarsan iş­lerin şüphesiz boşa gider ve hüsranda ka­lanlardan olursun.”

“Hayır, yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.” [29]

“And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir: Onlar şüphesiz yardım gö­receklerdir. Bizim ordumuz, şüphesiz üstün gelecektir.” [30]

“Ey Muhammed!  Senin için söylenenler, senden önceki peygamberler için de söy­lenmişti. Doğrusu Rabbin hem bağışlayan ve hem de can yakıcı azap verendir.”[31]

“Allah, Nuh'a buyurduğu şeyleri, size de din olarak buyurmuştur. Ey Muhammed! Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya da buyurduk ki: “Dine bağlı kalın, onda ay­rılığa düşmeyin.” Putperestleri çağırdığın şey, onların gözünde büyümektedir. Allah dilediğini kendine seçer, kendisine yönele­ni de doğru yola eriştirir.”[32]

“O'nu bırakıp tanrılar mı edindiler? De ki: “Kesin delilinizi getirin, işte benim ve üm­metimin kitabı ve benden öncekilerin kitap­ları.” Hayır; onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler.” [33]

“Sen af yolunu tut, bağışla, uygun ola­nı emret, bilgisizlere aldırış etme. Şeytan se­ni dürtecek olursa Allah'a sığın, doğrusu O işitir ve bilir.”[34]

“Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler.”[35]

“Ey Muhammed! De ki: O Allah bir tek­dir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. O doğmamış ve doğurmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir.”[36]

Yukarıda zikredilen âyetlerden şu ger­çekler çıkarılmaktadır:

a) Allah'ın bütün peygamberleri esasta insanları İslâm'ın "Tevhid Akidesine" çağır­mıştır.

b) Bu peygamberler “Tevhid kavramı­na” tamamen tezat teşkil eden her çeşit “şirk'i” lânetlemişlerdir.

c) Keza onlar, insanlara rehberlik husu­sunda kendi muhteşem hayatlarını bir model olarak takdim etmişler ve kendilerinden ön­ce gelen peygamberlerin öğretilerini kabul etmişlerdir.

d) İlâhi görevlerini yaparken, dünyaca güçlü hiç bir şeyden korkmamışlardır.

e) İnsanlığa rahberlik için, tek bir ortak metodu takip etmişlerdir.

Kur'an'dan çıkarılan bu gerçeklerle aşi­kâr olmuştur ki, Kur'an'da zikredilen bütün peygamberler, insanları, yeryüzünde Allah adına tasarruf etme yetkisi (vekillik) gibi bir imtiyazdan ebediyyen yoksun bırakan, şiddetli, müzmin ve öldürücü bir hastalık olan şirkten kurtarmak için tek bir ortak te­davi şeklini sunmuşlardır. Bu sebepledir ki, nihaî prensipler kitabı olan muhteşem Kur'an, esas itibariyle, peygamberlerin kutsal görevlerinin kolayca kavranması için sadece 25 peygamberi örnek göstermiştir.

Aşağıdaki tablo, bazı ünlü peygamberler zamanındaki halkların “Şirk” üzere amel et­tiklerinden dolayı, Kur'an'da zikredilen cezalara çarptırıldıklarını göstermektedir. [37]

 
Peygamberlerin Cezaya Çarptırılan Kavimleri Ve Çarpıldıkları Ceza Türü

 

Nuh Aleyhisselâm zamanı:

Müşrikler suya gark olup yok olmuş­lardır.

Hûd Aleyhisselâm zamanı:

Yedi sene kuraklık. Bu kuraklıktan son­ra bulutların rengi, siyah, beyaz ve kır­mızıya dönüşmüş, bir hafta da sürekli fırtına kopmuş, zelzeleyle her şey yok olup gitmiştir.

Lût Aleyhisselâm zamanı:

Bütün halk gökten yağan taşlarla yok olup gitmiştir.

Şuayb Aleyhisselâm zamanı:

Halk deprem ve gökten yağan ateşle yok olmuştur.

Mûsâ ve Harun Aleyhimesselâm zamanı:

Firavun ve ordusu Kızıldeniz'de boğul­muştur.

İlyas Aleyhisselâm zamanı:

Müşrikler gökten yağan ateşle helak ol­muştur.

O dönemlerde bütün dünya üzerinde, insanlar arasında şirk çok yaygındı. Geç­mişte ve zamanımızda milyonlarca insan, bu öldürücü şirk hastalığının kurbanı ol­muştur. Onun tahripkârlığı nedeniyle Pey­gamberimiz Muhammed Aleyhisselâmdan önce 124 bin peygamber gönderilmiştir. Pey­gamberlerin sonuncusu, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam'dır ki, şeriatı bir­çok müslüman âlim ve müctehidler tarafın­dan yürütülmektedir. Bu sebeptendir ki, Allah'ın nurunun kalblere girmesine engel ve mutlak bir karanlık olan şirk'i Kur'an'ın ışığı altında dikkatlice incelemek esas ol­muştur. [38]



[3] Hûd: 11/25-26.

[4] A'raf: 7/62.

[5] Hûd: 11/50.

[6] A'raf: 7/68.

[7] Hûd: 11/54-56.

[8] Hûd: 11/61.

[9] Hûd: 11/84.

[10] Şuarâ: 26/69-76.

[11] En'âm: 6/74-79.

[12] Şuarâ: 26/77-83.

[13] Nahl: 16/120.

[14] Şuarâ: 26/160-164.

[15] Sâffât: 37/123-126.

[16] Bakara: 2/133.

[17] Yûsuf: 12/37- 39.

[18] Yûsuf: 12/40.

[19] Enbiyâ: 21/79.

[20] Neml: 27/23-26.

[21] A'raf: 7/148.

[22] A'raf: 7/150.

[23] A'raf: 7/151.

[24] A'raf: 7/152.

[25] Şuarâ: 26/23-24.

[26] Zuhruf: 43/63.

[27] Zuhruf: 43/64.

[28] Zuhruf: 43/116-117.

[29] Zümer: 39/66.

[30] Sâffât: 37/171-173.

[31] Fussilet: 41/43.

[32] Şûra: 26/13.

[33] Enbiyâ: 21/24.

[34] A'raf: 7/199-200.

[35] A'raf: 7/201.

[36] İhlâs: 112/1-4.

[37] M. İ. Hafız İsmail Surti, Kur’an’da Şirk Kavramı, Akabe Yayınları, İstanbul, 1985: 9-19.

[38] M. İ. Hafız İsmail Surti, Kur’an’da Şirk Kavramı, Akabe Yayınları, İstanbul, 1985: 19-20.


ceren
Tue 29 January 2019, 05:42 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri peygamberlerin yolunda giden onların ogutlerine tabi kalan kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..

Bilal2009
Tue 29 January 2019, 08:00 pm GMT +0200
Ve Aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Wed 30 January 2019, 04:54 am GMT +0200
Paylaşım için Allah razı olsun. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah