- Peygamberler Arasındaki Fazilet Farkı

Adsense kodları


Peygamberler Arasındaki Fazilet Farkı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Fri 13 January 2012, 07:37 pm GMT +0200
Peygamberler Arasındaki Fazilet Farkı


Denilse ki: Bu açıklamaya göre Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şu hadisinin açıklanması zordur: "Benim Musa’dan daha faziletli olduğumu söylemeyiniz. Çünkü kıyamet gününde insanlar baygın düşecekler, kendisine gelip ayılacak ilk kişi ben olacağım. Musa’nın Arş’ın bacağını yakalamış olduğunu göreceğim. Bilemiyorum, acaba benden önce mi ayılmış olacak, yoksa Yüce Allah’ın (ilgili âyet-i kerîmede) istisnâ ettiği kimselerden mi olacak."[52] Bu hadisi Buharî ve Müslim de rivayet etmiştir. Peki bu husus ile onun: "Ben, Âdemoğullarının efendisiyim ama övünmüyorum."[53] hadisini bir arada nasıl anlayabiliriz?

Buna cevabımız şudur: Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in bu sözü söylemesinin bir sebebi vardı. Çünkü bir yahudi: Musa’yı seçip insanlara üstün kılan hakkı için, diye yemin etmiş, bunun üzerine bir müslüman ona bir tokat atmış ve şöyle demişti: Rasûlullah bizim aramızda iken sen bu sözleri nasıl söylersin? Bunun üzerine yahudi gelip, kendisine tokat vuran müslümanı şikayet etti. Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-e bu sözü söyledi.

Çünkü üstün tutmak eğer hamiyet ve asabiyet cihetiyle olursa, nefis hevası saikiyle yapılırsa yerilen bir şeydir. Hatta bir kimse hamiyet ve asabiyet duygusuyla bir kişi ile savaşacak dahi olursa, o takdirde cihad bile yerilen bir şey olur. Çünkü Yüce Allah övünmeyi haram kılmıştır. Bununla birlikte şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki Biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kılmışızdır." (el-İsra, 17/55); "İşte Biz o peygamberlerin bazısını bazısına üstün kıldık. Allah onlardan kimisiyle söyleşmiş, kimisini de bir çok derecelerle yükseltmiştir." (el-Bakara, 2/253) Böylelikle yerilen hususun övünmek cihetiyle üstün tutmak, yahut ta üstünlüğü az kabul edileni eksik görmek maksadıyla üstün tutmak olduğu anlaşılmaktadır. İşte -eğer sabit ise- Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in: "Peygamberler arasında benim üstünlüğümü ileri sürmeyiniz."[54] buyruğu da buna göre açıklanır. Çünkü bu hadis bizzat Musa -Aleyhisselam- hadisinde rivayet edilmiştir. Buharî’de ve başkasında yer almaktadır.

Ancak bazı kimseler de şöyle derler: Musa, hadisinden farklı olarak bu hadiste bir illet vardır. Diğer hadis ise, hadis alimlerinin ittifakı ile sahih olup onda illet yoktur.

Bazıları da bir başka türlü cevap vermişlerdir ki o da şöyledir: Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in: "Beni Musa’dan üstün tutmayınız" sözü ile: "Beni peygamberler arasında üstün tutmayınız" buyruğu özel olarak üstün tutmayı yasaklamaktadır. Yani muayyen olarak kimi rasûl, kimisinden üstün kılınmaz. Oysa, Peygamber Efendimizin: "Ben, Âdemoğullarının efendisiyim ve bundan dolayı övünmüyorum" buyruğu ise genel anlamıyla bir üstün tutmadır ve bu ona engel değildir. Bu da şuna benzer: Filan kişi belde ahalisinin en faziletlisidir, denilecek olursa tek tek onlar hakkında söz konusu edilmez. Halbuki onlardan birisi hakkında filan kişi senden daha faziletlidir, denilirse durum bundan farklıdır. Diğer taraftan ben Tahâvî’nin -Allah’ın rahmeti üzerine olsun- bu şekilde "Şerhu Meãni’l-Asâr" adlı eserinde cevap verdiğini de gördüm.[55]

Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-den söylediği rivayet olunan: "Benim, Yunus’tan daha faziletli olduğumu ileri sürmeyiniz." şeklindeki rivayete ve bazı ilim adamlarının: Ben, bana pek çok mal verilmedikçe, size bu hadisi açıklamayacağım demesi üzerine, ona çok miktarda malı verdikten sonra yani Yunus’un Allah’a balığın karnında iken yakınlığı benim miraç gecesinde Allah’a olan yakınlığım gibidir, diye açıklayıp bunu çok büyük bir açıklama olarak değerlendirmelerine gelince; bu, onların hem Allah’ın kelamını, hem de Rasûlünün kelamını lafız ve mana itibariyle bilmediklerini göstermektedir.

Şüphesiz ki bu hadisi bu lafzı ile güvenilen hadis kitapları sahiplerinden herhangi bir kimse rivayet etmemiştir. Sahih’teki lafzı şöyledir: "Herhangi bir kulun: Ben, Metta oğlu Yunus’tan daha hayırlıyım, demesi yaraşmaz."[56] Bir rivayette de şöyle denilmektedir: "Her kim: Ben Metta oğlu Yunus’tan hayırlıyım derse, yalan söylemiş olur." İşte bu lafız umuma delalet etmektedir. Yani herhangi bir kimsenin kendisini Metta oğlu Yunus’tan daha faziletli görmemesi gerekir. Burada müslümanların Muhammed -Sallallahu aleyhi vesellem-i, Yunus -Aleyhisselam-dan üstün tutmalarını yasaklayan bir husus bulunmamaktadır.

Çünkü Yüce Allah, Yunus -Aleyhisselam- hakkında balığın onu yuttuğunu ve bu haliyle kınanmış olduğunu belirtmektedir. Yani o, kendisi dolayısıyla kınanacak bir işi yapmıştı. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ve balık sahibini (Yunus’u da an). Hani (ayrılışıyla kavmini) gazaplandırıp gitmiş ve Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. O bakımdan karanlıklar içinde: ‘Senden başka ilah yoktur, Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zulmedenlerden oldum’ diye seslenmişti." (el-Enbiya, 21/87) Bazı kimselerin içinden kendisinin Yunus’tan daha kâmil olduğu kanaati uyanabilir ve böyle bir makama ihtiyacı olmadığını zannedebilir. Zira kendisine göre kınanmayı gerektirecek bir iş yapmamıştır. Her kim böyle bir zanna kapılırsa, yalan söylemiş olur. Hatta Yüce Allah’ın kullarından herbirisi, Yunus -Aleyhisselam-ın söylediği: "Senden başka ilah yoktur, Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zulmedenlerden oldum" sözlerini tekrarlar. Peygamberlerin ilki ve sonuncusunun da bu sözleri söylediği gibi.

Peygamberlerin ilki Adem -Aleyhisselam- da şöyle demiştir: "Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Eğer bize mağfiret ve rahmet etmezsen muhakkak ki zararlara uğrayanlardan oluruz." (el-A’raf, 7/23)

Sonuncuları, en faziletlileri ve efendileri olan Muhammed -Sallallahu aleyhi vesellem-in de istiftah hadisi diye bilinen Ali b. Ebi Talib ve başkaları yoluyla gelen sahih hadiste: "veccehtu vechî: yüzümü yönelttim"den sonra şu duayı yaptığı rivayet edilmektedir: "(s.92) ‘Allah’ım sen melik’sin, senden başka ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben de Sen’in kulunum. Ben kendime zulmettim, günahımı itiraf ettim. Bütün günahlarımı bana bağışla, Sen’den başka günahları bağışlayan yoktur."[57]

İşte Musa -Aleyhisselam- da şöyle demiştir: "Rabbim, gerçekten ben nefsime zulmettim. Onun için bana mağfiret eyle dedi, O da ona mağfiret etti. Çünkü O, ⁄afûr’dur, Rahim’dir." (el-Kasas, 28/16) Aynı şekilde Yunus -Aleyhisselam- hakkında da: "Artık Rabbinin hükmüne sabret ve o balık sahibi (Yunus) gibi olma." (el-Kalem, 68/48) denilerek Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in ona benzemesi yasaklanmış, buna karşılık şu buyruğu ile Ulu’l-Azm peygamberlere benzemesi emredilmiştir: "Peygamberlerden büyük azim sahipleri gibi sen de sabret." (el-Ahkaf, 46/35)O bakımdan, bir kimse: Ben ondan hayırlıyım dese, daha faziletli olanın ise kendisinden daha aşağı mertebede olana karşı övünme hakkı yoksa, kendisi daha faziletli değilse nasıl övünebilir? Şüphesiz ki Yüce Allah böbürlenen ve övünen hiçbir kimseyi sevmez.

Müslim’in Sahih’inde Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Bana alçak gönüllülük gösteriniz, diye vahyolundu; ta ki kimse kimseye karşı böbürlenip, övünmesin. Kimse kimseye karşı azgınlık etmesin."[58]

Buna göre Yüce Allah genel olarak bütün mü’minlere karşı övünülmesini yasakladığına göre; şerefli bir peygambere karşı övünme hakkında ne denilir? İşte o bakımdan şöyle buyurmuştur: "Bir kulun ben Metta oğlu Yunus’tan hayırlıyım demesi yakışmaz." İşte bu herkese Yunus -Aleyhisselam-dan üstün olduğunu iddia etmesini ve ona karşı övünmesini yasaklayan genel bir nehiydir.

Peygamber -Sallallahu aleyhi vesellem-in Âdemoğullarının efendisi olduğunu haber vermesine gelince, bizler bunu ancak onun haber vermesi sonucu bilebiliriz, zira ondan sonra onun Allah nezdindeki büyük kadrini bize haber verecek hiçbir peygamber gelmeyecektir. Nitekim kendisinden önceki peygamberlerin faziletlerini de bize bildiren odur. Hepsine Allah’ın salat ve selamları olsun. İşte bundan dolayı bu sözlerinin hemen akabinde bir rivayette geldiği üzere: "Bununla birlikte övünmüyorum" demiştir. Acaba Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kimse: İsrâ (ve miraç) ile, Rabbinin huzuruna götürülen ve kendisi mukarreb, muazzam ve mükerrem bir peygamber olanın makamı, kınanmış olduğu halde, balığın karnına bırakılanın makamı gibidir; diyebilir mi? Tazim olunan ve yakınlaştırılanın makamı, mihnete düşürülen ve te’dib edilenin makamı ile kıyas edilir mi?

Bir peygamber yakınlaştırılmanın en ileri derecesinde iken diğeri te’dib ile karşı karşıyadır. Şimdi Allah Rasûlünün söylemediği bir lafza dönüştürüp, tahrif edecek şekilde bu manayı delil diye gösterenin yaptığına bir bakınız…

"Âlemlerin Rabbi’nin sevgilisidir."


[52] Buhârî 2411, 3408, 6517, 6518, 7428; Müslim 2373.

[53] Müsned, III, 2; Tirmizî, 3618; İbn Mâce 4308.

[54] Buhârî 2412, 3414, 4638, 6916, 6917, 7427; Müslim 2373, 2374.

[55] Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, IV, 315-316.

[56] Buhârî 3413, 3415, 3416, 3431, 4630; Müslim 2376, 2377.

[57] Müslim 771.

[58] Müslim 2865

 


ceren
Thu 5 July 2018, 02:55 am GMT +0200
Esselamu aleyküm. Allahın insanlığa yol gösterici onlarak gönderdiği tüm peygamberlere inanan iman eden onların yolunda giden kullardan olalım insallah....

Bilal2009
Thu 5 July 2018, 01:07 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimiz in yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Thu 5 July 2018, 11:25 pm GMT +0200
Aleyküm selam Peygamberler arasında çok bir fark yoktur ancak en faziletlisi Efendimiz dir inşaAllah