sumeyye
Tue 5 January 2010, 09:47 pm GMT +0200
Peygamberimizin Ümmetiyle İlgili Bazı Özellikleri
Peygamber Efendimiz´in hususiyetlerinden bâzıları da şunlardır: Ümmetinin istiğfar ile günahlarının bağışlanması, pişman olmalarının tevbe sayılması, kendilerine ve çoluk-çocuklarma harcadıklarının da sadaka sayılması, sevaplarının âhirete saklanmakla beraber dünyada verilmesi, dualarının müstecâb (makbul) olması...
Bu konuyla ilgili pek çok hadîs daha önce ilgili bölümlerde geçmiş olmakla beraber, burada da bâzılarım zikredelim. Bu cümleden olmak üzere, Feryâbî Kaş´tan şu haberi nakleder: O demiştir ki: "Bu ümmete, şu üç haslet verilmiştir ki, bunlar daha önce herhangi bir ümmete ve rilmiş olmayıp, sâdece peygamberlere verilmiş idi. Bir peygambere: "Sen, açıkça tebliğ et! Üzerine herhangi bir güçlük yoktur. Sen, dua et, duan kabul edilsin. Sen kendi kavminin üzerine şahid de olacaksın!" denilirdi. Bu ümmete ise: "Ve Allah, dinde üzerinize herhangi bir güçlük kılmamıştır!" buyurulmuştur. [164]
Yine buyurulmuştur ki: "Siz, insanlar üzerine şâhidler olasınız diye..." [165]
Bir âyet-i celîlede de şöyle buyurulmuştur: "Siz bana dua ediniz, Ben de sizin duanızı kabul edeyim!" [166]
Nesâî, Hâkim, Beyhakî ve Ebû Nuaym, Ebû Hüreyre´nin, Kur´ân-ı Kerlm´deki: "Musa´ya nida ettiğimiz zaman, Sen Tûr´un yanında değil din..." anlamına gelen âyetiyle [167] ilgili olarak şöyle dediğini nakle derler: "Kendilerine nida olunarak denilmiştir ki: "Ey Ümmet-i Muhammed siz Bana dua etmezden Önce duanızı kabul etmişimdir! Siz Benden istemezden önce Ben sizlere vermişimdir!..." [168]
Ebu Nuaym da Amr bin Abese´den nakleder. O der ki: "Ben, yuka rıda geçen âyetle ilgili olarak Hz. Peygamber´e sordum ve: "Bu âyette geçen nida ve rahmet nedir?" dedim. O da bana cevaben buyurdu ki: ´Yüce Allah, mahlûkatını yaratmazdan iki bin sene önce bir kitaba yazmış, sonra şöyle nida etmiştir: "Ey Ümmet-i Muhammed, rahmetim ga-dabımı geçmiştir! Ve Ben sizlere istemenizden önce vermişimdir. Bana istiğfar etmenizden Önce, günahlarınızı bağışlamış imdir, içinizden her kim bana, "Allah´tan başka ilâh yoktur, Muhammed (a.s.) da Allah´ın kulu ve resulüdür" demiş ve buna kalbten inanarak şehâdet getirmiş o-larak gelecek olursa, ben onu mutlaka cennete korum!" [169]
Ahmed ve Hâkim, îbni Mes´ûd´tan rivayet ederler. O şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Nedamet etmek, tevbedir!"
Bâzı âlimlerimiz, bu hadîsle ilgili açıklama yaparken; "nadim ol manın, tevbe etmek demek oluşu" bu ümmete mahsûs bir şeydir. Daha önceki ümmetlerde böyle değildi" demişlerdir.[170]
[164] Hacc suresi, 78
[165] Bakara suresi, 143
[166] Ğâfir suresi, 60. Dinde güçlük olmaması, İnsanlar üzerine şahitlik; şüphesiz bu ümmetin özelliklerindendir. Fakat dünyanın makbul olması, bir özellik olarak ileri sürülemez. Bu, Allah´ın geniş rahmetine uygun düşmez.
[167] Kasas suresi, 46
[168] Bunu, ibni Cerîr ve tbni Ebû Hatim de rivayet etmiştir. Fakat Ebû Zür´a, bunun Ebû Hüreyre´nin kendi sözü olduğuna dikkati çekmiştir. Aslında bu, bu âyetle ilgili olarak garîb bir tefsirdir. Zira âyet, Peygamber Efendimİz´e eğer vahy-i ilâhî olmasaydı, bundan haberdar olamayacağını bildirmektedir. Emsali âyetlerde olduğu gibi ve Peygamberimizin peygamberliğinin bir delîli olmaktadır
[169] Sahih bir hadîsde de: "Gerçekten rahmetim, gadabıma galiptir" duyurulmuştur
[170] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/402-403.