sumeyye
Wed 12 January 2011, 06:27 pm GMT +0200
Peygamberimizin Ümmetini İkazı
296. Ebû Bekrete (r.a.) rivayet ediyor:
"Benden sonra dönüp birbirinizin boynunu vuran kâfirler olmayın."[969]
İzah
Hadis, "Benden sonra küfre dönüp de birbirinizin boynunu vurmayın" şeklinde de tercüme edilmiştir.
Peygamberimiz bu sözlerini Veda Haccı esnasında yaptığı bir konuşmanın sonunda söylemiştir. Bu konuşmanın Buhârî'de geçen şekliyle tamamı şöyledir:
Resûlullah (s.a.v.),
"Ey ahali! Hangi ayı daha çok hürmete değer biliyorsunuz?" buyurdu.
Sahabîler, "Şu içinde bulunduğumuz ay değil mi?" dediler.
Peygamberimiz (s.a.v.),
"Peki hangi bölgeyi daha çok hürmete değer biliyor sunuz?" buyurdu.
Onlar, "Şu şehrimiz değil mi?" dediler.
Resûlullah,
"Hangi günü daha çok hürmete değer biliyorsunuz?" diye sordu.
Sahabîler, "Şu içinde bulunduğumuz gün değil mi?" dediler. Bundan sonra Resûlullah sözlerine şöyle devam etti:
"Öyle ise şunu kesin olarak bilin ki, Allah Teâlâ meşru bir sebep dışında, canlarınızı, mallarınızı ve ırzlarınızı bu şehriniz ve bu ayınızdaki gününüz gibi mukaddes ve dokunulmaz kılmıştır."
Resûlullah sonra da,
"Dikkat edin! Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
Onlar "Evet" cevabını verdiler. Bu sözünü iki defa daha tekrarladı. Sonra da,
"Sakın ha, benden sonra tekrar küfre dönüp de birbirinizin boynunu vurmaya kalkmayın!" buyurdu.
Müslim'deki rivayet ise şöyledir:
"Vah size, yahut vah sizin halinize! Benden sonra dönüp birbirinizin boynunu vuran kâfirler olmayın."
Hadiste geçen "küfür" ile ilgili olarak âlimler çeşitli açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamaların sayısı sekizi bulur. Bunlardan bize göre mânâya en yakın olanları şunlardır:
1. Birbirinizi vurmanız neticede sizi küfre götürür.
2. Birbirinizi vurmanız kâfirlerin işi gibi çirkin bir iştir.
3. Benden sonra küfre geri dönmeyin. Müslüman kalmakta devam edin.
4. Benden sonra hakkı örtbas etmeyin, hakkı gizlemeyin. Hadisin mânâsı şu da olabilir:
"Benden sonra Müslüman olmadan önceki bedevîlik hayatınıza dönüp de birbirinizin boynunu vurmaya kalkmayın."[970]
Allah Yumuşaklığı Sever
297. Âişe (r.a.) rivayet ediyor:
"Muhakkak ki Allah Teâlâ kullarına karşı lütufkârdır, yumuşaklıkla muamele eder. Ve her işte yumuşak davranılmasını sever."[971]
İzah
Zikrettiğimiz kaynaklarda, "Sert ve kaba davranışlar karşılığında vermediği lütuf ve iyiliği, yumuşak söz ve davranış için verir" ilâvesi vardır.
Yumuşak davranmakla ilgili daha pekçok hadis vardır. Bunlardan ikisinin meali şöyledir:
"Yumuşak muamele kimde bulunursa onu güzelleştirir. Rıfk, yumuşaklık kimden sökülüp alınırsa onu da çirkinleştirir."[972]
"Yumuşak huylu ve yumuşak sözlü olma nimetine mazhar olan kimse, büyük bir hayra mazhar olmuş; bundan mahrum olan da, büyük bir hayırdan mahrum kalmış demektir.'[973]
İdarecilere Dalkavukluk Yapmamak
298. Ka'b bin Ucre (r.a.) rivayet ediyor:
"Ey Ka'b bin Ucre! Benden sonra bâzı idreciler gelecektir. (Resûlullah onları zulüm ve kötülükle niteledi.) Kim onların yanına gider, yalanlarını doğrular ve haksız işlerinde onlara yardımcı olursa o benden değildir, ben de ondan değilim. O kimse kıyamet günü Havzın başında yanıma varamayacaktır.
Kim onların yanına gitmez, haksızlıklarında onlara yardımcı olmaz ve yalanlarını tasdik etmezse o bendendir, ben de ondanım. O, Havuz başında benimle buluşacaktır.
Ey Ka'b bin Ucre, haramla beslenen bir et Cennete girmemeyi hak eder. Böyle bir vücut ateşe daha layıktır."[974]
Zikrettiğimiz kaynaklarda,
"Ey Ka'b bin Ucre, namaz delildir, oruç [Cehenneme karşı] sağlam bir kalkandır. Sadaka da tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi hatâları söndürür, yok eder" ilâvesi vardır.[975]
Başkasının Yerine Haccetmek
299. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) geldi ve "Ey Allah'ın Resulü! Benim babam yaşlı biridir. Haccetmeye gücü yetmez. Onun yerine haccedebilir miyim?" diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.),
"Ne dersin, babanın borcu olsa öder miydin?" buyurdu.
O zât, "Evet, öderdim" cevabını verdi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Borcu ödenmeye en layık olan Allah'tır. Babanın yerine haccet."[976]
İzah
Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında "Babam (veya annem) kendine hac farz olduğu halde vefat etti" şeklindedir.
Dinimize göre ibâdetler üç gruba ayrılır
1. Bedenle yapılanlar: Namaz kılmak, oruç tutmak, Kur'ân okumak gibi.
2. Mal ile yapılanlar: Zekât, fitre, sadaka, kurban gibi.
3. Hem mal, hem de beden ile yapılanlar: Hac ibâdeti gibi.
Namaz, oruç gibi birinci gruba giren ibâdetlerde vekillik caiz değildir. Bir kimse kendi yerine başkasına namaz kıldıramaz, oruç tutturamaz, Kur'ân okutamaz.
Zekât sadaka gibi ikinci gruba giren ibâdetlerde vekâlet caizdir.
Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibâdetlerde vekâletin caiz olması için ölüm, devamlı hastalık, yaşlılık, kadın için mahreminin bulunmaması gibi bir engelin olması gerekir.
Hacda vekâletin caiz olduğu ile ilgili birçok hadis vardır. İşte yukarıdaki hadis bunlardan birisidir.[977]
[969] Buhârî, İlim: 43; Hacc: 132; Megâzî: 77, Fiten: 8, Edeb: 43; Müslim, İman: 118, 120; Ebû Dâvud, Sünne: 16. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/396.
[970] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/396-397.
[971] Buhârî, Edeb: 35; Müslim, Birr: 77; Ebû Dâvud, Edeb: 10; İbniMâce, Edeb: 9; Tirmizî, İsti'zan: 12; Birr: 67. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/397.
[972] Müslim, Birr: 77,78; Ebû Dâvud, Edeb: 10.
[973] Tirmizî. Birr: 67. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/398.
[974] Tirmizî, Salat: 433; Nesâî, Beyat: 35, 36.
[975] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/398-399.
[976] Nesâî, Hacc: 7,9; Menâsik: II; Buhâri, Hacc:9; Müslim, Hacc 407. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/399-400.
[977] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/400.