- Peygamberimizin gece yaptığı bir duâ

Adsense kodları


Peygamberimizin gece yaptığı bir duâ

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sun 9 January 2011, 05:49 pm GMT +0200
Peygamberimizin Gece Yaptığı Bir Duâ


700. Ebu Hureyre (r.a.) rivayet ediyor:

Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) şöyle dedi:

"Yâ Resûlullah, senin gece yaptığın duayı işittim. Bu du­adan bana ulaşan şu sözleriniz oldu:

"Allah'ım, günahlarımı bağışla. Evimi benim için geniş kıl ve bana verdiğin rızkı mübarek kıl."

Resûlullah (s.a.v.) o adama, "Bunlardan sonra istenme­dik bir şey kaldı mı?" buyurdu.[817]

 

Kişinin Aşiretini Müdafaa Etmesi
 

701. Şürekâ bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

"Sizin en hayırlınız, günaha girmemek şartıyla aşiretini müdafaa edendir."[818]

 

İzah

 

Hadiste kişinin günaha girmemek şartıyla aşiretini müdafaa et­mesi teşvik edilmektedir. Başka bir hadiste ise Peygamberimiz (s.a.v.) kişinin zulüm ve haksızlıkta milletine yardımcı olmasını ırkçılık olarak vasıflandırmıştır.[819] Bilindiği gibi ırkçılık dinimizce haram kılınmıştır. Bu konuda geniş bilgiyi İslâm ve Milliyetçilik isimli eserimizde bulabilirsiniz.[820]



Kişi Öfkelendiğinde Ne Demeli?

 

702. İbni Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor:

"Biriniz öfkelendiğinde, "Eûzü billahi mine'ş-şeytâni'r-racîm derse, öfkesi gider."[821]

 

İzah

 

Öfke dinimizin çirkin gördüğü huylardan birisidir. Yüce Allah bir âyet-i kerimede takva sahiplerinin vasıflarından birisinin de öfkelerini yutmak olduğu bildirilmiştir.[822]

Öfkelenmenin şeytandan olduğunu bildiren[823] Peygamberimiz de pekçok hadislerinde öfkeyi yutmanın sevabını ve faziletini bil­dirmiştir. Meselâ bu hadislerden birisinde öfkelenmemenin karşı­lığı Cennet olduğu müjdelenmiştir.[824]

Öfkelendirecek bir durumla karşılaşıldığında, kişinin öfkesine hâkim olması elbette kolay değildir. Peygamberimiz bunun da yollarını göstermiştir. Meselâ öfkelenen kimse imkanı varsa abdest almalıdır.[825] Ayakta ise oturmalı, öfkesi yine geçmezse, mü­sait yer varsa uzanmalıdır.[826] İki rekat namaz kılmalıdır.[827] İşte yu­karıdaki hadislerinde de Sevgili Peygamberimiz öfkelenen kimse­nin Allah'a sığınmasını istemektedir.[828]

 
Kime Dört Şey Verilmişse, Dört Şey Daha Verilmiştir
 

703. İbni Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.),

"Kime dört şey verilmişse, ona dört şey daha verilmiş demektir" buyurdu.

Sonra da bu sözünü Kur'ân'dan âyetlerle açıkladı. Şöyle buyurdu:

"Kime Allah'ı zikretme nasib edilmişse, Allah da onu anar. Çünkü Allah Kur'ân'da, 'Beni zikredin ki, Ben de si­zi rahmetimle anayım''[829] buyuruyor.

"Kime dua yapmak nasib edilmişse, kendisine cevap ve­rilecektir. Çünkü Allah Kur'ân'da, 'Bana dua edin, size ce­vap vereyim"[830] buyuruyor.

"Kime verilen nimetlere şükretme nasib edilmişse, faz­lası verilecek demektir. Çünkü Allah Kur'ân'da, 'Şükreder­seniz daha çok veririm"[831] buyuruyor.

"Kime istiğfar etmek nasib edilmişse, o bağışlanacak de­mektir. Çünkü Allah Kur'ân'da, 'Rabbinizden af dileyin, çünkü O çok bağışlayıcıdır"[832] buyuruyor.[833]

 

Duaya Üç Halden Biri İle Cevap Verilir
 


704. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:

"Hiçbir Müslüman yoktur ki, Allah'a duâ etsin de, Allah duâsına şu üç halden biri ile cevap vermesin: Kişi duâ et­tiğinde Allah onun karşılığını ya dünyada acilen verir veya âhirete erteler ya da yaptığı duâ kadar o kuldan bir musibeti giderir."[834]

 

İzah


 

Müsned'de hadisin baş kısmında "duası bir günah veya akra­balık bağlarım kesmek için olmadığı takdirde" kaydı vardı.

Yine aynı rivayette Peygamberimiz müjdeyi verdiğinde Sahabîlerin, "Öyle ise çok duâ ederiz" dedikleri, Resûlullahın da (s.a.v.),

"Allah'ın kabul etmesi sizin duanızdan daha çoktur" buyurduğu bildirilir.

703 numara ile tercüme ettiğimiz hadiste,

"Kime duâ yapmak nasib edilmişse, kendisine cevap verilecektir" buyuruluyordu.

Allah eğer vermek istemeseydi, istemeyi de vermezdi. İstemeyi verdiğine göre, isteğin karşılığını vermeyi de istiyor demektir.

Evet, duâ bir ibâdettir. Hattâ ibâdetin ruhu ve özüdür. Namaz kılarak, oruç tutarak Yüce Rabbimize ibâdet ettiğimiz gibi, duâ ile de Ona kulluk ederiz. Duâ bir ibâdet olduğu içindir ki, karşılı­ğında hiçbir menfaat beklemeyiz. Çünkü diğer ibâdetlerde olduğu gibi, duanın da neticesi, meyvesi uhrevîdir, âhirette verilir. Zaten duanın kabul edilmesinin şartlarından birisi de, onun sadece ibâ­det maksadıyla yapılması değil midir?

Ayet-i kerimede,

"Duâ edin, size karşılık vereyim"

buyurulması, "Her duâ kabul edilir" mânâsında ani aşılmamalıdır. Evet, mümkün mertebe şartları yerine getirilerek, ihlâsla yapılan duala­rın kabul edileceği Cenâb-ı Hakkın rahmetinden ümit edilir. Fakat her duâ kabul edilmez. Bu durum, mütehassıs bir doktorun, has­tanın her istediği ilacı ona vermemesine benzer. Hasta kendisi için hangi ilacın faydalı olduğunu bilmediği için devamlı ister: "Şunu da ver, bunu da ver" der. Fakat doktor hastanın durumuna göre ilaç yazar. İstediği ilaç faydalı ise aynını veya ondan daha iyisini verir, zararlıysa reçeteye hiç yazmaz.

İşte Cenâb-ı Hak da kulunun her istediğini aynen vermez. Çünkü insan istediği şeyin kendisi için hayırlı olup olmadığını bilmez. Kullarına karşı son derece merhametli olan Rabbimiz, bunu bildiği için hadiste de ifâde edildiği gibi, kullarının istedi­ğini bazan verir, bazan vermez, kulunun duasını ebedî hayat için kabul eder. Veya yaptığı duâ kadar kuldan bir musibeti giderir.

O halde şayet duada istediğimiz şey aynı ile verilmezse, "İsti­yorum ama verilmiyor" denilmemelidir. "Belki daha iyi bir şekilde kabul edilmiştir" diyerek, rahmet hazinesinin anahtarı ve tü­kenmez bir kuvvetin kaynağı olan duaya daha sıkı sarılmalı, hiç­bir şekilde onu elden bırakmamalı, ihlâsla Dergâh-ı İlâhiyeye yö­nelmelidir.

Burada dualarının karşılığını dünyada alanların âhirette pişman olacaklarını da ifâde edelim. Peygamberimizin bildirdiğine göre, Allah kıyamet gününde kuluna yaptığı bütün duâlan açıklayacak, bunlardan bâzılarını kendisinin dünyası için kabul ettiğini, bazı­sını ise sevabını âhirette vermek için koruduğunu bildirecektir. Bunun üzerine kul pişmanlığını şöyle ifâde edecektir:

"Keşke duamın dünya için kabulünde acele etmeseydim."[835]

 

Peygamberimiz Ümmeti Hakkında En Çok Kimlerden Korkuyor?
 

705. Ali (r.a.) rivayet ediyor:

"Ümmetime mü'min ve müşrikten zarar gelmesinden en­dişe etmiyorum. Çünkü mü'minin imanı kötülük yapmasına engel olur. Müşriğin de küfrü açık olduğu için zararı do­kunmaz. Fakat size güzel konuşan münafıktan zarar gelme­sinden korkarım. O, dili ile sizin inandığınızı söyler, fakat inkar ettiğiniz şeyleri yapar." Engel olur. Müşriğin de küfrü açık olduğu için zararı do­kunmaz. Fakat size güzel konuşan münafıktan zarar gelme­sinden korkarım. O, dili ile sizin inandığınızı söyler, fakat inkar ettiğiniz şeyleri yapar.[836]

 

Günahlara Keffâret Olan Şey

 

706. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) şöyle dedi:

"Ey Allah'ın Resulü, benim yapmadığım, etmediğim gü­nah kalmadı. Nefsimin istediği her şeyi yaptım."

Resûlullah (s.a.v.),

"Sen, 'Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed Onun Resulüdür' demiyor musun?" buyurdu.

O zât, "Evet, söylüyorum" cevabını verdi.

Resûlullah (s.a.v.),

"Bu bütün onları yok eder" buyurdu.[837]

 

Resûlullah Havuz Başında Ümmetini Bekleyecek
 

707. Enes bin Mâlik (r.â.) Resûlullahın şöyle buyurdu­ğunu rivayet ediyor:

"Benim havzım var, ben onun başına sizden önce acele ile varacağım."[838]

 

İzah

 

Hadiste Peygamberimizin ilk olarak varacağını söylediği ha­vuz, Kevser Havuzudur. Kevser Sûresinde "Şüphesiz ki sana Kevseri verdik"[839]

buyrulan Kevser, Allah'ın Cennette Peygambe­rimize verdiği bir nehirdir. Peygamberimiz bir hadislerinde bu su ile ilgili olarak şöyle buyurur:

"Cennete girdim, kıyılarında inciden çadırlar bulunan bir nehir gördüm. İçinde akan suya elimi daldırdım. Halis misk olduğunu gördüm. 'Bu nedir ey Cebrail?' diye sordum. 'Bu, Allah'ın sana vermiş olduğu Kevser'dir' dedi."[840]

Kevser ırmağının suyu, yatağı olmadığı halde yer üzerinde et­rafına taşmadan akar.[841]

Âlimlerin bildirdiğine göre Peygamberimize Cennette verilen Kevser ırmağından kıyamet gününde iki havuz açılacaktır. Bun­lardan birisi mahşer yerinde olacak, diğeri ise sıratı geçen mü'minlerin Cehennem sıcakalığı sebebiyle maruz kaldıkları harareti gidermek için kurulacaktır.[842] Mü'min kullar bu Havuz'un suyun­dan içecekler mahşer meydanının hararetini onunla giderecekler­dir. Peygamberimiz bununla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

"Muhammed'in hayatı kudret elinde olan Allah'a yemin ede­rim ki, Havuz'un kapları, gökteki sabit ve seyyar yıldızların sayı­sından daha çoktur. Dikkat edin, karanlık bir gecedeki yıldızlar kadar Cennetten kapları, bardakları vardır. O Havuz'un suyun­dan içen, sonsuza kadar asla susuzluk hissetmez." Cennetten iki musluk daima ona akar ve doldurur. Genişliği ve uzunluğu aynıdır. Mesafesi ise Eymen ile Amman arasındaki mesafe kadardır. Suyu sütten ak baldan tatlıdır."[843]

Kevser havzından bir bardak içenin insanlar arasındaki hüküm verilinceye kadar susuzluk ve hüzün cekmeyeceği,[844] ondan içmeyenin ebediyyen susuzluktan kurtulamayacağı da rivayetler arasındadır.[845] Tafsilat için Ölümden Sonra Diriliş  eserimizin 179-180. sayfalarına bakılabilir.[846]   

 

Oruç Ne İle Açılmalıdır?

 

708. Enes (r.a) rivayet ediyor:

"Kim hurma bulursa onunla iftar etsin. Hurma bulamayan su ile açsın. Çünkü su temizleyicidir."[847]

 

Erkeğin Avreti
 

709. Abdullah bin Cafer (r.a) Resulullahın (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

"Göbekle diz kapagı arası avrettir."[848]

 

İzah

 

Avret yabancılara karşı örtülmesi gereken yer demektir. Erkeğin avreti, hadiste ifade edildiği gibi, göbekle diz kapağı arasıdır. Alimlerin çoğunluğu erkeklerin göbekle diz kapağı arasını hanımı dışında   kadın olsun erkek olsun yabancılara göstermesi haramdır.  [849]

 

Gizli Verilen Sadaka
 


710. Abdullah bin Cafer (r.a) Resulullahın şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor:

"Gizli verilen sadaka Allah'ın gazabını söndürür."[850]

 

İzah


 

Tirmizi'deki hadis şöyledir:


"Sadaka Rabbin gazabını söndürür ve kötü ölümü berteraf eder."

Dinimizde sadaka teşvik edilmiştir. Ancak bunun gizli yapılması daha da makbuldür. Bununla ilgili bir çok hadis vardır. Mesela bunlardan birisi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), sağ elinin verdiğini sol elinden gizleyecek kadar sadakayı gizli veren kişiyi Allah'ın sevdiğini bildirmiştir. [851]Peygamberimiz bir hadislerinde de gizli verilen bir sadakanın açıktan verilen yetmiş sadakadan faziletli olduğunu haber vermiştir. [852]Başka bir hadiste ise fakire gizlice verilen sadakanın en üstün sadaka olduğu nazara

verilmiştir.[853] İzahını yaptığımız hadiste ise gizli verilen sadakanın Allah'ın gazabını söndüreceği haber verilmiştir.

Evet, gizli verilen sadakanın böylesine teşvik edilmesi, riya girmediği ve karşı taraf rencide edilmediği içindir.

Bununla beraber bâzı anlar olur ki, sadakanın açıktan verilme­si daha güzel olabilir. Meselâ bir yerde verilen bir sadaka başka­larının da himmetini harekete geçirecekse, böyle yerlerde açıktan sadaka vermek daha isabetli olur.[854]

 

Resûlullahın Sevdiklerini Sevmek
 

711. Abdullah bin Cafer (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöy­le buyurduğunu işittiğini rivayet ediyor: "Biriniz, ben sevdiğimden dolayı sizi sevmedikçe iman etmiş olmaz." [855]

 
İzah

 

Peygamberimiz, Ehl-i Beytini, Ashabını sevmiş, birçok hadis­lerinde bunları bizim de sevmemizi istemiştir. Bu hadis de bun­lardan birisidir. Hadiste geçen "iman etmiş olmazsınız" ifâdesi, "kâmil mânâda iman etmiş olmazsınız" demektir.[856]

 

İsm-i A'zam İle Dua Etmek
 

712. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.), Benî Züreyk'ten birisi olan Ebû Aişe Zeyd bin Sâmit'e uğradı. O oturmuş şöyle duâ ediyordu:

"Allah'ım, hamd Senin içindir. Senden başka ilah yok­tur. Ya Mennan! Ey gökleri ve yeri hiç yoktan, modelsiz ve benzersiz bir surette yaratan! Ey sonsuz büyüklük büyük­lük, azamet ve yücelik sahibi!"

Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) beraberinde olanlara hitaben,

"Adamın ne ile duâ ettiğini biliyor musunuz?" bu­yurdu.

Onlar, "Allah ve Resulü bilir" dediler.

Şöyle buyurdu:

"Şüphesiz o kimse, Allah'a o isimle duâ edildiğinde ica­bet ettiği, o vesile edilerek isteyene isteği verilen İsm-i A'zam'la [en büyük ismi ile] dua etti."[857]



[817] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/401-402.

[818] Ebû Dâvud, Edeb: 113. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/402.

[819] Ebû Dâvud, Edeb: 113.

[820] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/402-403.

[821] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/403.

[822] Al-i İmran: 3/133.

[823] Ebû Dâvud, Edeb: 3.

[824] Câmiü's-Sagîr, 6:414.

[825] Ebû Dâvud, Edeb: 3.

[826] Câmiü's-Sagîr, 1:407.

[827] Câmiü's-Sagîr, 3:266.

[828] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/403.

[829] Bakara: 2/152.

[830] Mü'min: 40/60.

[831] İbrahim: 14/7.

[832] Nuh: 71/10.

[833] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/404-405.

[834] Müsned, 3:23 (11117.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/405.

[835] Hâkim, Müstedreki 671 (1819.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/405-407.

[836] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/407-408.

[837] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/408.

[838] Müslim, Fezâil: 26. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/408-409.

[839] Kevser:108.

[840] Buhârî, Rikak: 53; Tefsîr-i Sûre: 108; Ebû Dâvud, Sünnet: 23; İbni Mâce, Zühd: 39.

[841] Tergîb ve Terhîb Tercümesi, 7:155.

[842] Muhtasar-ı Tezkireti'l-Kurtubî, (Ölüm-Kıyâmet-Âhiret) s. 198.

[843] Müslim, Fezail: 36; Tirmizi, Kıyame: 15.

[844] Mecmaü’z-Zevaid, 10: 337.

[845] Tergib ve Terhib Tercümesi, 7: 149.

[846] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/409-410.

[847] İbni Mace, Siyam: 25; Ebu Davud, 21; Nesai, Siyam: 28. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/410.

[848] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/410.

[849] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/411.

[850] Tirmizi, Zekat: 28. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/411.

[851] Ebu Davud, Cihad: 36; Tirmizi, Cennet: 25.

[852] Camiü’s-Sagir, 4: 36.

[853] Câmiü's-Sagîr, 2:40.

[854] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/411-412.

[855] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/412.

[856] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/412.

[857] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/412-413.



ceren
Thu 8 June 2017, 01:11 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve gece ibadeti edip,onun dualarını eden ve feyzine erişen kullardan olalım inşallah...

Bilal2009
Thu 8 June 2017, 08:16 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Tue 18 June 2019, 04:00 am GMT +0200
Rabbim bizleri Peygamber Efendimizin yolundan hakkıyla gidebilmeyi nasip etsin inşaAllah

Melek Nur Çelik koü
Tue 18 June 2019, 02:24 pm GMT +0200
Paylaşım için Allah razı olsun..

ceren
Tue 18 June 2019, 08:02 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri peygamber efendimizin yolunda giden onun gibi gece namazına kalkıp duasını eden ve hayra feyze erişen kullardan olalım insallah...

Sevgi.
Mon 26 June 2023, 12:42 am GMT +0200
Esselâmu Aleyküm. Rabbim bizleri Peygamber efendimizin yolundan gidenlerden eylesin inşaAllah
 Emeği geçenlerden Allah razı olsun