- Peygamberimizin annesine getirilmesi

Adsense kodları


Peygamberimizin annesine getirilmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 17 January 2011, 02:29 pm GMT +0200
PEYGAMBER EFENDİMİZİN, ANNESİNE GETİRİLMESİ!

Saadet Güneşi, ömrünün dört yılını geride bırakmış, oldukça gürbüzleşmiş ve gelişmişti.

Zâtında görülen gariblikler, hele göğsünün yarılması hâdisesi, Hz. Halime'yi bütün bütün düşündürmeye ve telâşlandırmaya başladı. Hattâ, artık endişe duyuyordu. Canı gibi sevdiği Efendimizin başına hoş olmayan herhangi bir hâdisenin gelmesinden korkuyordu.

İşte, bu düşünce, endişe ve korku, Halime ve kocası Haris'i şu kararı almaya mecbur etti:

"Başına bir iş gelmeden, bu yavruyu annesine teslim etmeliyiz!"

Halime'nin içi cayır cayır yanıyordu, ama ne yapabilirdi ki?..

Nihayet, Nur Çocuk, kendisine muvakkaten emanet edilmişti! Emanete el koyacak hâli yoktu ya!..

Sa'd Oğullan yurduna dört sene ışık saçan Saadet Güneşi, şimdi süt annesi tarafından Mekke'ye getiriliyordu. Burada bir başka haşmetle, bambaşka bir azametle dünyaya ışık saçsın diye!..

Halime ve kocası Mekke'ye gece girdiler. Bir ara Sevgili E-fendimiz, gözlerden kayboldu. Halime ve kocasında bir telâş başladı. Bütün aramalara rağmen onu bulamadılar. Gidip, dedesi Abdûlmuttâlib'e haber verdiler.

Nur torununun kaybolduğunu haber alan şefkatli dede, birden şaşkına döndü. Üzgün ve telâşlı, aramaya koyuldu. Fakat, ortalıkta Efendimiz görünmüyordu. Abdûlmuttâlib, çaresiz, ellerini açarak yalvardı: "Allah'ım!.. Ne olur Muhammed'imi bana geri ver!"

Bu arada iki kişi, yanlarında bir çocukla görünüverdiler. Bunlar, Varaka b. Nevfsl ve bir arkadaşı ile Peygamber Efendimiz idiler. Abdûlmuttâlib, hasretini çektiği Saadet Güneşini bağrına bastı, doyasıya kokladıktan sonra boynuna bindirdi. Doğruca Kabe'ye giderek onunla birlikte tavafta bulundu. Sonra da Sevgili Peygamberimizi götürüp annesine teslim etti.64

Bilâhare, Abdûlmuttâlib, sevgili torununa kavuşmanın sevinç ve saadet bayramını kutlamak üzere, kurbanlar kestirerek Mekkelilere güzel bir ziyafet çekti.

Artık, Peygamber Efendimiz, azîz annesinin sıcak kucağında, şefkatli kollan arasında, mes'ud ve mütevazi evinde idi.

Sütanne Halime, Saadet Güneşini Mekke'de bırakıp yurduna döndü. Fakat, ne o Efendimizi, ne de Efendimiz onu hayatı boyunca unutmadı. Kendisini dört sene gibi uzun bir zaman kucaklayan ve saran kollara karşı hürmetini, saygısını hiçbir zaman yitirmedi. Onu, her gördüğünde, "Anneciğim!.." diye, saygı ve hürmetle çağırır, kendisine ihsan ve ikramda bulunurdu. İhtiyacının olup olmadığını sorar, varsa hemen gidermeye çalışırdı.

Aradan uzun zaman geçecek, yine Sa'd Oğullan yurdunu, bir yıl, kıtlık ve kuraklık saracak. Bu kıtlık ve kuraklığın dehşetine dayanamayan Hâlime, çıkıp Mekke'ye gelecek ve Resûl-i Ekrem Efendimizle görüşmek isteyecektir.       ^

Kâinatın Efendisiyle görüşen Halime, kendisine yurdundaki kıtlık ve kuraklıktan şikâyet eder. Zengin ve zengin olduğu kadar da kadirşinas ve hayırsever olan pâk zevcesi Hz. Hatice, derhâl Halime'ye 40 koyun, binmek ve yüklerini taşımak için bir de deve verir.

Yine bir hayır ve vefa örneği: Efendimizin süt kardeşlerinden biri de Şeyma idi. Sa'd Oğulları yurdunda, Şeyma ile çok tatlı günler geçmişti.

Bu tatlı hâtıralardan seneler sonra, Huneyn Savaşında, Şeyma da, Müslümanlar tarafından alınan esirler arasındaydı. Şeyma, kendisini tanıtınca, bir kız kardeşe gösterilmesi gereken alâkanın en üstününe Peygamber Efendimiz tarafından mazhar oldu.

Peygamber Efendimiz, Sa'd Oğulları yurdunda sütanne Ha-lime'nin yanında geçen günlerinin hâtıralarını ashabına zaman zaman anlatır ve şöyle derdi:

"Ben, aranızda en hâlis Arab'ım. Çünkü, Kureyşliyim. Aynı zamanda, Benî Sa'd b. Bekir yanında süt emdim ve lisanım da onların lisanıdır."65



64 Ibn-i Hişam, Sîre, c. 1, s. 176.

65 İbn-i Hişam, A.g.e., c. 1, s. 176; İbn-i Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 113; Belâzurî, Ensab, c. 1, s. 96.