saniyenur
Sun 24 June 2012, 10:54 am GMT +0200
Peygamberim Çocuklara Karşı Davranışları
Bu bölümün konusunu teşkil eden meseleler beş başlıkta sınıflandırılabilir. (1) Peygamber'ın kendi çocukları ve torunlarına olan sevgisi, (2) Genelde tüm çocuklara olan sevgisi, (3) Ana-babaların çocuklarına karşı olan vazifelerini ihtiva eden öğretileri, (4) Kız çocuğu ile ilgili öğretileri (5) ve son olarak Öbür dünyada çocukların durumu.
1- Peygamber'ın Çocuk Sevgisi: Onun çocuklarına ve torunlarına olan sevgisi en ideal ve örnek sevgi idi. Peygamber'ın altı çocuğu olmuştur: Kasım, İbrahim, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma. İrtihalini müteakip altıncı ayda vefat eden Fatima hariç, bütün çocukları ondan önce erken yaşlarda vefat etmişlerdir. Ali ile Fâtıma'dan olan Hasan ve Hüseyin de torunlarıydı. Bütün hepsiyle en müşfik bir babanın ilgilenişi gibi alâkadar olmuştu.
Enes bir defasında Peygamber'e kızlarından birinin defninde onunla beraber bulunduğunu, Peygamber'ın mezarın yanma oturup gözyaşı döktüğünü rivayet etmiştir.
2- Peygamber'ın Diğer Çocuklara Olan Sevgisi: Hz. Muhammed'ın diğer çocuklara davranışı da çok müşfik idi. Ne zaman bir grup Çocuğun yanından geçse, o mübarek eliyle onların başlarını okşar ve bazen onlann masum oyunlarına katılırdı. Ne zaman bîr seferden veya Cihad'dan dönmesi vaki olsa onlann iki veya daha fazlasını devesine bindirirdi. Çocukları her görüşünde onları selamlardı. Hiçbir zaman onların hoşuna gidecek müşfik sözler söylemeyi unutmazdı. Ne zaman evine yiyecek birşey gelmiş vaki olsa ondan veya bir başka şeyden Çocuklara verirdi. Peygamber, çocukların ağlamaya terkedilmesine taraftar değildi. Pek-çok rivayet, ağlayan çocuklara ilgi gösterdiğini haber verir. Bir sabah namazında birinci rekatta 60 ayetlik kiraatta bulunan Rasulullah, kulağına çocuk ağlaması gelmesi üzerine, ikinci rekatı en kısa sure ile tamamlamıştır. (Neseî).
Kendisine güzel bir hediye sunulsa onu cemaatın en gencine vermesi Peygamber'ın adetiydi.
Bir keresinde Mehsan'ın kızı Ümmü Kays açlıktan ağlayan bebeği ile Hz. Peygamber'e geldi. Hz. Peygamber çocuğu dizine aldı, fakat çocuk dizine işedi. Bunun üzerine Peygamber, su istedi ve orayı temizledi. (2:147).
3- Anne-Babanın Çocuklarına Karşı Vazifelerini İçeren Hz. Peygamber'ın İdeal Öğretileri: Çocukların ana-babaya itaati sık sık emredilmişken Peygamber'ın sünnetine göre ana-babanm çocuğa karşı olan görevleri de bundan aşağı kalmaz. O dünyanın muallimi olarak çocuk yetiştirme ve bakımı konusunda da bazı rehberlik edecek kurallar koymayı unutmamıştır. Bu durumda, Peygamber'e, Allah'a karşı olan vazifelerin çocuklara karşı olan vazifelerinden daha önemli olduğunu hatırlatmıştır. Bir tercih sözkonusu olduğunda, Allah'ı tercih edip, çocuklan feda etmek gerektiğini belirtmiştir. Bir başka deyişle, ana-babalar çocuklarının rızkını gayri meşru ve adaletsiz yollardan kazanmamak; aşırı derecede pintilik ve servete tamah etmemelidirler. Kur'ân bunu şu ayetle hatırlatmaktadır: "Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak olan güzel işler ise Rabbinİn katında sevapça da hayırlıdır, umutça da daha hayırlıdır." (18:46). Vazifelerin bazıları Peygamber tarafından şu şekilde belirlenmiştir. Bir çocuk doğar doğmaz onun kulaklarına ezan okumak ana-babanm vazifesidir. Ebu Rafi, Hz. Hasan henüz doğmuşken Peygamber'ı onun kulağına ezan okurken gördüğünü rivayet etmiştir. Doğumun yedinci gününde çocuğa güzel bir isim vererek ve saçlarını traş ederek akîka kurbanı kesilmelidir. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her çocuk akîka' sı ile rehinlenmiştİr, yedinci günü onun adına kurban kesilir, saçı traş edilir ve isim konur." (Neseî, Müstedrek, Ebu Davud ve Tirmizi). Kurban eti fakir ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır.
Ana-babanın üçüncü vazifesi belli bir yaşa gelinceye kadar çocuklarına bakmaktır, özellikle çocukluk yaşlarında. Kur'an-ı Kerim çocuğu emzirmek görevini, şöyle buyurarak anneye vermektedir:
"Anneler, çocuklarını, tam iki sene emzîrirler. Onların (annelerin) uygun biçimde yiyeceğini ve giyeceğini sağlamak, çocuğun babasına aittir." (2:233).
Bir baba, çocuğunun bakımını sağlamak zorundadır. Eğer süt anne bulunmazsa, ana çocuğu emzirmekle yükümlüdür. Zorluklarla karşt karşıya iken çocuklarına bakan ana-babalara büyük mükafat va'adedilmiştir. Peygamber bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: Ben ve o kadın kıyamet günü şu iki parmak gibi beraber olacağız -o kadın ki, kocasından yoksun olmasına rağmen namus ve izzetini korur ve yetimleri büyüyene veya ölene dek kendini onlara bakmaya adar."
Peygamber'ın buyruğuna göre, çocuklara ve aileye harcanan şey sadaka olarak kabul edilir.
Bu harcamalara maişet, mesken, giyim ve eğitim harcamaları dahildir.
peygamber'in buyurduğuna göre, ana-ba-banın çocuklarına karşı dördüncü vazifesi onların hayırlı ve dini terbiye almalarını sağlamak ve onlan iyi davranışlarda ve tavırlarda bulunacak şekilde eğitmektir.
Tavırlar ve davranışlarla ilgili olarak Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bir baba, çocuğuna iyi terbiyeden daha güzel bir hediye veremez." Bir babanın çocuğuna iyi ahlak vermesi, kıymetli hediyeler vermesinden daha hayırlıdır. Oğîan veya kız beş-alti yaşma gelince kendilerine eğitim verilmelidir: Bu ilk eğitim erkek-kız herkese mecbur tutulmuştur. Çocuklara verilecek eğitim ilk Önce onlara dini bilgiler vermek şeklinde olmalıdır. Çünkü, Müslüman veya gayrimüslim olmaları kendilerine verilecek eğitime bağlı olan çocuklara bu konudaki sorumlulukları ana-babaya düşmektedir. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her çocuk islam fıtratı üzere doğar, konuşmaya başlayıncaya kadar bu hal üzere devam eder. Bundan sonra ana-babası onu yahudi veya nasrâni yapar." (Müsned, Müslim ve İbni Kesir).
Ana-babaların beşinci vazifesi çocukları, dinî vazifeleri ifa etmeye alıştırmak ve onlan gayri-meşru şeylerden caydırmaktır. Çocuk yedi yaşında namaza alıştırılmak ve on yaşına geldiğinde kılmıyorsa cezalandırılmalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınız yedi yaşma geldiğinde onlara namazla emrediniz ve on yaşına geldiğinde kılmamakta ısrar ediyorsa dövünüz, ve kızla erkek çocuğun yataklarını ayırınız." (Ebu Davud, Hakim ve Tirmizi).
Altıncı vazife, yetişkin kızı ve oğulu evlendirmektir. Aksi taktirde bundan dolayı işlenecek günahlar ana-babalara da yüklenir. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Erginlik çağına erişince onu evlendirin. Eğer bir kız erginlik çağına, erişir de babası onu evlendirmez ve o da günah işlerse, günahı babasının üzerine de yüklenir." (Mişkatü'l-Mesabih)
Ana-babanm yedinci vazifesi, daima çocuklarının iyilik ve refahını gözetmek ve bunun için hassaten dua etmektir. Kur'an ana-babalara aşağıdaki ayetle şu tavsiyelerde bulunmaktadır: "Kırk yaşına varınca Rabbİm! Bana ve anne-babama verdiğin nimete şürketmemi ve benim, hoşnut olacağın yararlı bir işi yapmamı sağla; bana verdiğin gibi soyuma da salah ver; doğrusu sana yöneldim, ben kendini sana verenlerdenim." (46:15).
Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kendinize beddua etmeyiniz, çocuklarınıza beddua etmeyiniz, mallarınıza beddua etmeyiniz, bu (kötülük talebiniz) Allah'ın icabetine mazhar olabilir." (Müslim, Ebu Davud)
Anne babalar çocukları için nasıl dua ederlerse etsinler Allah tarafından duaları kabul görür. Peygamber buyurdu ki: "Üç dua kesinlikle kabul olur-babanın duası, misafirin duası, mazlumun duası." (Mişkatu'I-Mesabih).
Peygamber, çocukların en müşfik hamisi idi ve çocukların, özellikle kız çocukların statüsünü hem bu dünyada hem öteki dünyada iyi duruma getirmiştir. Kız çocuklarını diri diri gömmek gibi vahşi adetleri, fakirlik korkusuyla çocukları öldürmeyi yasakladı ve onların hem bu dünyada hem öte dünyada bizlerin yardımcıları olacaklarını öğretti. Bütün çocukların günahsız olduğunu açıkladı. Ana-babalann, doğumlarından başlayıp erginliğe erişinceye kadar çocuklarına karşı olan ağır vazifelerini en mükemmel ve ideal emirler şeklinde vazetti. Çünkü ev bütün faziletlerin veya kötülüklerin fidanlığıdır. Ve çocukluk hayatının ön planını renklendiren her şeyin ilkidir. İlk neşe ilk hüzün, ilk eğitim yeri...
Hz. Peygamber sadece çocuğun eğitimine büyük önem vermekle kalmadı; onun karakterinin ve tavırlarının İslam'ın öngördüğü çizgilere göre oluşmasını da çok mühimsedi. Bu sebeplerden dolayı O, çocukların haklarını savunanların en yücesidir.