- Peygamber Sevgisi

Adsense kodları


Peygamber Sevgisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ayten
Mon 18 October 2010, 12:04 am GMT +0200
Peygamber Sevgisi


a- Sevginin Mahiyeti

Bilindiği üzere sevginin sebepleri başlıca üçtür. Birincisi, kişinin kendi varlığını ve onu devam ettiren neslini sevmesidir. İkincisi, kendisine iyilik yapanları; üçüncüsü de, bir şeyin zatında görülen güzellik ve kemâlatından dolayı o şeyi sevmektir75.

Sevgi duygusunun asıl sebebi beğenmektir. Onun aslı kalbde, tezahür ve alâmetleri dıştadır. O, fertlere göre değişen bir duruma sahibdir76.

el-Gazzâlî (ö.505/1111), "ALLAH ve Resulünü sevmek farzdır. Bu farz bazı âyet ve hadislerle sabittir"77 der. el-Aynî (ö.855/1451) de, itikadla ilgili iman şubelerini sayarken, "ALLAH sevgisi, Hz. Peygamberin sevgisi ve O'na salât ve selâm getirip sünnetine uymayı, ALLAH için sevip ALLAH için buğzetmeyi, sahabe ve ehl-i beyti sevmeyi, imanın rüknü olarak" zikretmiştir78.

Biz bu yazımızda, peygamber sevgisinden söz edeceğiz. Bilindiği üzere, insan ruhunda sevgi ve nefret gibi başlıca iki duygu vardır. Bunlardan sevginin dâiresi daha büyüktür. O yerinde ve zamanında kullanılırsa merhamet, şefkat ve yardımın kaynağı olur.

Sevgi kelimesi bir çok ilim ve ilim dalları tarafından ele alınıp farklı şekilde tarif edilmiştir.

Bilhassa ehl-i Tasavvuf, kelimeyi çeşitli açılardan ele almış ve değişik şekilde tarif etmişlerdir. Onlardan Haris el-Muhâsibî (243/857) sevgiyi, "Bir şeye her halinle meyletmen sonra da onu kendi nefsin, eşin ve sevdiğin malına tercih etmendir..."79 şeklinde tarif etmiştir.

Ehl-i Tasavvuf, kâmil mânâda sevgi ancak ALLAH sevgisidir; zira gerçek kemâlât ona mahsustur demişse de başta Peygamber sevgisi olmak üzere diğer sevgi sebeblerini de inkar etmiş değillerdir. Hatta ALLAH sevgisi, peygamber sevgisine bağlanmıştır. "De ki, siz gerçekten ALLAH'ı seviyorsanız bana uyunuzki, ALLAH'da sizi sevsin.."80 âyeti bu gerçeği dile getirmektedir.

Ruhiyatçılar, sevgiyi "insan kalbinin hoşuna giden şeylere meyletmesidir" şeklinde tanımlamışlardır81. Kalbin meyletmesi de aşağıdaki şeylerle vücuda gelir:

1- Bir şeyi anlayıp ondan tat almakla da meydana gelir. Güzel sımalar, hoş sadalar, lezzetli yemekler, tatlı sular diğer sağlam zevk sahiplerinin hoşlandığı şeyler gibi. Bunlar sevginin başlıca maddî sebebleridir.

2- îlmî ve manevî değerleri kalbin ve aklın anlaması da sevginin diğer bir sebebidir. Salih kişilerin iyiliğini, ilim sahihlerinin ilmini ve değerini anlamak gibi. Bunların iyi halleri ve güzel davranışlarına dâir anlatılanlar, kalbimizde derin sevgi izleri bırakır.

3- Bir kişinin bize bir iyilik yapması, yardım etmesi de üçüncü bir sebeb olarak kişiye karşı minnettar olmamızı ve sevgi beslememizi temin eder. Zira kalbler, iyilik yapana saygı gösterme kabiliyetine sahiptirler82.

Sevginin maddî ve manevî bu üç sebebi de Hz. Peygamber'de bulunmaktadır. Zira O, bedeni itibariyle insanların en güzeli, ahlâkı ve yaşantısıyla da en yüce bir ahlâka sahip olanıdır83. Bu durum O'nun sevilmesi için yeterli sebebdir. Hz. Peygamberin getirdiği yüce medeniyeti daha iyi kavramak ve O'nun en çok sevgiye layık olduğunu bilmek için tarihte insanlığın İslâm'dan önceki hayatına bir göz atmamız gerekmektedir.

Cahiliyye devri denen İslâm'dan önceki devirde, her türlü kötülük yapılıyordu. İnsan haklarına hayatına hiç değer verilmiyordu84. Kadın değersiz bir mal gibi alınıp satılıyor, genç cariyeler fuhşa zorlanıyordu85. Kişinin kızı olması talihsizlik sayılıyordu. Adama kızın oldu dendiği zaman, bunu utanç vesilesi telakki ediyor, yüzü simsiyah kesiliyordu86. Hatta yeni doğan çocuk ilk günlerde öldürülmemişse, bir kaç yaşına gelinceye kadar yaşamasına müsaade ediliyor, sonra bir çukur kazılarak diri diri toprağa gömülüyordu. Nitekim bir âyet-i kerimede "Diri diri toprağa gömülen kız, hangi günahtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman"87 buyrularak cahiliyye devrinin kötülükleri ortaya konuluyordu.

İnsanlığı getirdiği nurlu hakikatlarla, mezkûr cahiliyye devrinin kötülüklerinden kurtaran Hz. Peygamber, sevginin en yücesini haketmiştir. Bu sevginin ashâb üzerindeki tezahürünü bir iki misalle izah edelim.

Ashâb-ı Kiram'ın Hz. Peygamberi Sevmesi

İnsanlığı düşmüş olduğu ahlâksızlık batağından çıkaran Hz. Peygamber (sav), bununla yetinmeyip güzel ahlâkın en üstünü ile teçhiz etmiştir, insanî hayatın en güzel örneğini sunan Ashâb-ı Kiram da bütün güçleriyle ona bağlanmış ve onu canlarından daha çok sevmişlerdir. Tarihin bir benzerini görmediği bu eşsiz sevgiden, kopmaz bağlılıktan, Siret kitablarının sayfalarını aralayarak bazı misaller sunalım.

Uhud savaşından sonra bazı kimselerin şehid olduğu haberi Medine'de hızla yayılınca, Medine'nin her tarafından çığlıklar kopmuştu. İşte bu sırada savaş meydanına giden kocası, oğul ve kardeşinin cenazesiyle karşılaşan Sümeyra isimli Ensârlı bir kadın, bunca felaketin dehşeti içinde, "Rasûlullah nerede, nasıldır O" diye soruyordu. Derken O'nu sağ bulunca, ALLAH'a hamdetmiş yanına giderek, elbisesinin eteğinden tutup, "Sen sağ oldukça hiç bir musibetin tesiri yoktur" demiştir88.

Bir başka bağlılık ve sevgi örneği de Mekke'de acımasızca şehit edilen Desinne oğlu Zeyd'de görülüyordu. Lihyân oğullarının İslâmiyeti kendilerine öğretmek için davet ettikleri yedi kişiden birisiydi o. Yanlız İslâm'ı öğretmek için yola çıkmıştı. Bu muhterem insanlar, Reci suyunun başında, kendilerini davet eden Lihyân oğulları tarafından ihanete uğramıştı. Desinne oğlu Zeyd ve arkadaşı Hubeyb hariç, diğerleri hemen orada şehit edilmişti. Lihyân oğulları bu iki sahâbîyi de esir edip Mekkelilere satmışlardı. Bunlardan Zeyd'in idamdan önceki sözlerini ve Peygamber'e olan sevgi ve bağlılığını burada zikretmek istiyoruz: Son dakikalarını yaşadığını anlayan Zeyd, iki rekât namaz kılma müsaadesi almış. İslâm'da ilk defa, idamdan önce namaz kılma âdetini ortaya koymuştur. Orada toplanan seyircilerin huzurunda Ebu Süfyan, ona: "Doğru söyle ey Zeyd, şimdi Muhammed'i bulup da senin yerine O'nu öldürmemizi, senin de sağ salim olarak ailene dönmeni istemez misin?" der. Zeyd de, "Vallahi ben ailem içinde sağ salim oturup da Muhammed'in değil sizin yanınızda, hatta şimdi bulunduğu yerde bile ayağına bir diken batıp incinmesine razı olmam" diye karşılık vermişti. Bu sözleri duyan Ebu Süfyan, "Ben insanlar içinde Muhammed'in ashabının, Muhammed'i sevdiği kadar, hiç bir kimsenin bir başkasını sevdiğini görmedim" diyerek hayal kırıklığına uğradığını dile getirmişti89. Tabiî ki, Ebu Süfyan o sırada henüz müslüman olmadığı için böyle diyordu. O da müslüman olunca değişecektir.

Değil O'nun nurlu asrında, O'ndan sonra dahi O'nu canından ve malından daha fazla seven kimseler gelecektir. Bu durumu bizzat Hz. Peygamber’in (sav) kendisi şöyle açıklamıştır: "Benden sonra beni her şeyden çok seven bir çok kimseler gelecektir ki, onların birisi ailesi, mâl ve mülküne karşılık beni bir defa olsun görmeyi tercih edecektir90.

b- Peygamber Sevgisinin Alametleri

Sevgi fedakârlık ister, bağlılık ister. Şâirin, "Şayet sevginde samimi isen sevgini fiilen isbât etmelisin" sözü, bir gerçeği ifade etmektedir. Hz. Peygamber'i sevenler, O'na olan sevgilerini düşünce ve davranışlarında göstermelidirler.

Hz. Peygamber'i sevmenin başlıca alâmetleri

- Hasâisi hariç O'na uymak, sünnetini yerine getirmek; sözlerine, fiillerine tabi olmak, emirlerini yapmak ve yasak ettiği şeylerden uzak durmaktır.

- ALLAH'ın rızasını, insanların baskıları da olsa her şeyin önünde tutmaktır. Nitekim Enes hazretleri der ki, Hz. Peygamber bana dedi ki: "Kim beni severse o cennette benimle beraber olur. Kim de böyle bir iş yaparsa (yani sünnete tabi olursa) onda ALLAH sevgisi kemâle ermiş olur. Kim de bazı işlere muhalefet ederse, muhabbeti noksan olur"91.

- Peygamber'i seven O'nu çok anar. Zira bir şeyi seven onu çok zikreder. Kişinin zikri ve fikri sevgisinin alâmetidir.

- Seven sevgilisiyle görünmek ister. Hz. Peygamber'i görmek isteyenler bugün için O'nun şemailini (ahlakî ve fizikî tasvirini) mevzu eden kitabları okumalı ve onlarda O'nun kemâlâtını, güzelliklerini görmelidir.

- Peygamber'i seven O'nun dostlarına dost, düşmanlarına düşman olur. Meselâ Hz. Peygamber'i seven sahabesine, ehl-i Beytine dost olur. Nitekim O, bir hadis-i şeriflerinde, Hasan ve Hüseyin hakkında, "ALLAHım ben onları seviyorum. Sen de onları sev."92 buyurmuştur. Ashâb-ı Kiram'ın sevgisi hususunda da, "Ashabım hususunda ALLAH'tan korkun. Benden sonra onları tenkid hedefi yapmayın. Onları seven, beni sevdiği için sever, düşman olan da bana düşmanlığından dolayı düşman olur. Kim de onlara eziyet ederse bana eziyet etmiş olur... Bana eziyet eden de ALLAH'a eziyet etmiş olur. ALLAH'a eziyet etmek isteyenin de cezalanması yakındır"93 der.

İmâm el-Buhârî (ö.250/819) Sahih'ine yaptığı başlıklarının arasında, "İmanın alâmeti Ensârı sevmek", "Münafıklığın alâmeti Ensara düşman olmaktır" şeklindeki ifâdeleri zikretmiştir94.

Selef uleması, Hz. Peygamber'i sevdiği için O'na uymuş ve O'nun yolundan gitmişlerdir. Ashab-ı Kiram'dan Enes Hazretleri der ki "Ben önceleri kabak yemeği sevmezdim. Hz. Peygamber'in yemeklerde kabağı aradığını görünce, ben de onu aramaya, severek yemeğe koyuldum"95.

Abdullah b. Ömer de, Hz. Peygamber'e uymak için terbiye edilmiş deriden mamul ayakkabı giymiş onu ve elbisesini sarı renge boyatmıştır. Soranlara Hz. Peygamber'in de böyle yaptığını, O'na uymak için bu tür renkli elbise giydiğini nakletmiştir96.

- Hz. Peygamber'i sevmenin bir alâmeti de, Kur'ân-ı Kerîm'i sevmek, onun gösterdiği yoldan gitmek, ahlakıyla ahlâklanmaktır. Bundan dolayı Hz. Aişe validemiz, Hz. Peygamber için "...O'nun ahlâkı Kur'ân'dı..."97 demiştir. O'nu seven kişinin de ahlâkı Kur'ân olmalıdır.

- Ümmete merhamet etmek, onlara acımak ve zararlardan korumaktır.

- Dünya nimetleri karşısında zühd sahibi olmalı ve onlara iltifat etmemelidir98.

c- Hz. Peygamberi Sevmenin Maksadı

Rasûlullâh'ı sevmek, O'na tabi olmak demektir. Ayrıca O'nun dinine yardım etmenin vacib olduğuna inanmak, sünnetini korumak, Şeri'atına boyun eğmek, O'na muhalefetten kaçınmaktır"99.

Amr b. el-As diyor ki: Rasûlullâh'ı sevdiğim kadar hiç bir kimseyi sevmedim. Gözümde O'ndan daha büyük bir kimse yoktu. O'na olan hürmet ve tazimimden dolayı kendilerine tam manâsıyla bakamazdım. Eğer O'nu vasfetmem istense tam manâsıyla vasfedemem. Çünkü O'na doya doya bakamadım100.

Usâme b. Şerik diyor ki: Bir defasında Hz. Peygamber'i ziyarete geldim. O sırada ashâb-ı Kiram O'nun etrafında oturuyordu. Başlarında uçacak kuş varmış gibi sessiz ve sakin oturuyorlardı101.

Kendisine 10 sene hizmet eden Enes diyor ki: "Bir defasında Hz. Peygamber'i gördüm.. Bir berber, saçını kesiyordu. ..Sahabe ise etrafında pervane gibi dolaşıyor, kesilen saçları kapışıyor, bir telini bile yere düşürmüyorlardı"102.

İşte bu davranışlar sevginin; sevgide, onda görülen kemalatın mahsulüdür.



--------------------------------------------------------------------------------

75 el-Gazzâlî, Ihyâu Ulîmiddin IV, 288-289 Mısır t. siz; el-Aynî, Umdetü'l-Kârî, I,144 Beyrut t.siz.
76 Küçük, Raşit, Sevgi Medeniyeti s.44-45 Ankara 1991.
77 el-Gazzâlî, a.g.e. IV.286; Küçük Raşit a.g.e. s. 29.
78 el-Aynî, a.g.e. l, 144; el-Kâdî İyaz, eş-Şifâ bi Tarifi Hukuki'l-Mustafa II,9 Dımeşk t. siz.
79 Küçük, Raşit, a.g.e s. 27: el-Kastallânî, el-Mevâhib II. 91 Beyrut, t.siz.
80 Kur'ân-ı Kerîm, Al-i İmrân 31; el-Kastallânî, a.g.e. II, 96.
81 Küçük, Raşit. a.g.e s. 29.
82 el-Kâdî İyâz, a.g.e. (II,66-68; el-Kastallânî, a.g.e II,91 Beyrut t.sız.
83 Kur ân-ı Kerîm, en-Nûn sûresi, 4; el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,68.
84 es-Süheylî, er-Ravdü'l-Ünûf I,156, Mısır 1972.
85 Kur ân-ı Kerîm, en-Nur suresi, 23.
86 Kur'ân-ı Kerîm, en-Nahl suresi 58.
87 Kur'ân-ı Kerîm, et-Tekvir suresi 8-9
88 es-Suheylî, er-Ravdu'l-Onu III,173; el-Kastallânî, a.g.e. II,93.
89 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,53; Koksal, M. Asım, İslâm Tarihi IV.14-30.
90 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,49; Müslim el-Cenne. IV.2178, h.no: 2832.
91 el-Kâdî İyâz. a.g.e II, 57.
92 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II, 56-60; et-Tirmizî, el-Menâkib V.661.
93 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,60; et-Tirmizî, es-Sünen, 58 (V, 696 h. No: 3863)
94 el-Buhârî, el-İmân I, 10.
95 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,60-61.
96 el-Kâdî İyâz, a.g.e. II,62.
97 el-Kâdî İyâz a.g.e. 11,62; Müslim, Salhau'l-Musâfirîn I,513.
98 el-Kâdî İyâz a.g.e. II,63-65; el-Kastallânî, a.g.e. II,99-196.
99 el-Kâdî İyâz a.g.e. II,66.
100 el-Kâdî İyâz a.g.e. II,86.
101 el-Kâdî İyâz a.g.e. II,86-87.
102 el-Kâdî İyâz a.g.e. II,88.

Canani
Thu 14 July 2011, 07:50 pm GMT +0200

Sevgi duygusunun asıl sebebi beğenmektir. Onun aslı kalbde, tezahür ve alâmetleri dıştadır. O, fertlere göre değişen bir duruma sahibdir
 
Sevgi bence çok büyük bir nimet ..Rabbim severken kendi rızası için sevmeyi nasip etsin...

saniyenur
Wed 15 February 2012, 10:38 pm GMT +0200
Sevmek fadakarlık ister, sevmek zikirde ve fikirde her an sevdiğini hatırlaayı gerektirir. Seven kişi sevdğine benzemek ister. Efendimize sevgimizi bu şekilde dile getirmek gerekli, bunun dışındaki laf salatasıdır.

Derya 7/B
Sun 18 January 2015, 11:00 pm GMT +0200
Sevmek fedakarlık ister,Peygamberimize olan sevgimiz paha biçilemezdir

ceren
Sun 21 June 2015, 10:03 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Sevmek karşılıksız olur,sevmek odun vermekden gelir,sevmek onun yolunda girmekden gelir.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden,ona layık olan kullarından eylesin inşallah...