- Parça Bütünden Ayrılınca

Adsense kodları


Parça Bütünden Ayrılınca

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Rüveyha
Wed 8 October 2014, 03:17 pm GMT +0200
Parça Bütünden Ayrılınca

Sabahattin Aydın | Ekim 2013 | SUNUŞ

Bugünkü kültürün, bir gerçekliğin künhüyle yani bütünüyle pek başı hoş değil. Her şeyi parçalayan, her bir parçayı bağlı bulunduğu bütünden ayrı tanımlayan  böylece zihni bölen bir karakteri var. Bu aslında modernite dediğimiz olgunun temel vasıflarından biri. Şöyle bir misalle anlatalım: Tarihin hiçbir döneminde insanoğu bu denli keskin yaş gruplarına göre birbirinden ayrıştırılmamıştı. Çocukluk çağı üç beş bölüme ayrılıyor, sonra ergenlik, ilk gençlik, gençlik, orta yaş vs. devam ediyor. Bir de her bir grup ilgiye, çevreye, sosyal statüye farklı göre alt gruplara ayrılıyor. Kitaplar, kıyafetler, renkler, yiyecek içecekler, eşyalar objeler… aklınıza ne gelirse her bir dönem için farklı farklı üretiliyor. Böylece her bir grup diğerine yabancılaşıyor ve en önemlisi hayatın bütünlüğü ilkesi zedeleniyor. Buradaki ticarîliği seziyorsunuz elbette.  Ne kadar çok küme, o kadar farklı müşteri grubu ve tüketim! Bütün değerlerin merkezine ekonomiyi koyan bir kültür için başka ne olabilir ki?

Bu ayrıştırma, kategorize etme, parçayı bütünden koparma meselesi sadece tüketim alanlarıyla sınırlı değil. Düşünsel konularda hatta metafizik alanda da durum aynı. İslâm’ı da birbirine değmeyen, bir bütünlüğe varmayan parçalar halinde görebiliyoruz. Akaidle ibadet, ibadetle muamelât ve ahlâk, birbirini bütünleyen, ancak hepsi bir arada dindarlığın mümkün olabileceği unsurlar olarak anlaşılmıyor. Elbette her bir alana dair eksiklerimiz olabilir ama asıl tehlike, unsurlardan birine şöyle böyle tutunup her şeyin tamam olduğu zannına kapılmak. Yani bütünden sarf-ı nazar etmek… Bu sebeple umre bir turizm şekline, ramazan ayı her şeyin başlanıp bitirildiği bir zamana dönüşebiliyor. İbadet gayreti oluyor ama ahlâk ve muamelât, menfaatin dümen suyundan çıkamıyor. Söz sahibini bağlamıyor, yalan sıradanlaşıyor. İlkesizlik hayatı kuşatıyor.

Bütünlüğün gözden kaçırıldığı bir diğer konuyla, dinin zâhiri-bâtını meselesiyle bu ay karşınızdayız. Malum, tasavvuf denilince işin bâtın/iç dünya tarafı anlaşılıyor. Türlü şekillerde daima vurguladığımız üzere zâhir-bâtın ayrımı sadece kavlîdir yani sözdedir. Her iki kavram aynı bütünün iki farklı yüzünü ifade etmektedir. Umarız bu sayımız bu bütünlüğe varmada, dolayısıyla tasavvufu doğru anlamada faydalı olur.

Kurban bayramınız mübarek olsun. Kasım sayımızda buluşmak üzere inşallah.

arife7d
Wed 8 October 2014, 03:46 pm GMT +0200
sanırım aslında herşey bir bütünden oluşuyor. :))
sizinde kurban bayramınız mübarek olsun .

mevlüdekalınsaz
Wed 8 October 2014, 04:51 pm GMT +0200
her bütünün bir parçası vardır elbet. ama onları ayırırsak bütünü kaybederiz...
çünkü bütün bu  parçalar  bir arda bulunduğu sürece  bir anlam ifade eder.
farklı bir konu.güzelde bir konu..ancak yazını ana fikrinin pek kavrayamadım.. .