imam hatiplim
Wed 17 June 2009, 02:14 pm GMT +0200
Yaşanan hastalıklar, beklenmeyen sürprizler, meydana gelen felaketler, nice hayâtî tehlikeler; ölümle insan arasında ne ince bir perde olduğunu göstermeye kâfî değil midir? Bu kadar îkaz ve alâmetlere rağmen ömür takviminden yaprakların birer ikişer düşüşünü ekseriyetle binbir gaflet içinde ve hissiz bir şekilde seyretmek ne acı!.. Tıpkı üzerinden akıp giden yağmur damlalarından nasip almayan kayalar gibi…
Aslında bizler, doğduğumuz günden itibaren her geçen gün bir parça daha ölüyor ve farkında olmadan kesintisiz bir şekilde ölüme doğru yol alıyoruz.
O hâlde, gerçek sonsuz hayat, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî ve ebedî bir hakikattir. Böylesine sonsuz bir hayat karşısında dünya hayatı, deryadaki katre kabîlinden değil midir?
Bu yüzden asıl hayat, Kur’ân ve sünnet hakikatlerini rûhâniyet cenneti içinde yaşayarak ebedî saadete nâil olabilmektir. Bunun yolu da dünya hayatını, musîbetleri ile de, ziynetleri ile de ebedî hayatın ilk merhalesini teşkil eden bir imtihan safhası olarak görmekten geçer.
Şâir, yaratılış gâyesine uygun, huzur dolu, şerefli ve haysiyetli bir hayatı şöyle ifadelendirir:
Seni annen doğurup attığı gün ağlıyordun,
Bütün âlem gülüyordu bir yanda,
Şimdi öyle bir ömür sür ki, ölürken gülesin;
Çağlasın gözyaşı hâlinde cihân arkanda...
Aslında bizler, doğduğumuz günden itibaren her geçen gün bir parça daha ölüyor ve farkında olmadan kesintisiz bir şekilde ölüme doğru yol alıyoruz.
O hâlde, gerçek sonsuz hayat, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî ve ebedî bir hakikattir. Böylesine sonsuz bir hayat karşısında dünya hayatı, deryadaki katre kabîlinden değil midir?
Bu yüzden asıl hayat, Kur’ân ve sünnet hakikatlerini rûhâniyet cenneti içinde yaşayarak ebedî saadete nâil olabilmektir. Bunun yolu da dünya hayatını, musîbetleri ile de, ziynetleri ile de ebedî hayatın ilk merhalesini teşkil eden bir imtihan safhası olarak görmekten geçer.
Şâir, yaratılış gâyesine uygun, huzur dolu, şerefli ve haysiyetli bir hayatı şöyle ifadelendirir:
Seni annen doğurup attığı gün ağlıyordun,
Bütün âlem gülüyordu bir yanda,
Şimdi öyle bir ömür sür ki, ölürken gülesin;
Çağlasın gözyaşı hâlinde cihân arkanda...