neslinur
Tue 13 July 2010, 01:12 am GMT +0200
Övünme Vesilesi Olarak Çocuk
Kur'ân-ı Kerîmde çocuk ve evlâd, birçok âyetlerde sahip olunan maddî servetlerle yanyana zikredilir. Aynen emval gibi evlâdın da güç ve kuvvet kaynağı olduğu, bu sebeple de övünme ve hattâ aldanma vesilesi yapıldığı ısrarla beyan edilir. Âyetlerin sarih olan beyanlarına göre bu durum sâdece kâfir veya fâsıklara, has bir vasıf olmayıp bütün insanlığın vasfıdır, müşterek zaafıdır:
"Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allahkatındadır."[105]
Şu âyet, dünya hayatını, bu zikredilen "nimetlerle bir oyalanma ve övünme olarak tavsif ve tarif eder:
Meâlen: "Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir..."[106]
Diğer bir kısım âyetler, küfür ehlinin mal ve evlâdla nasıl övündüklerine canlı misâller verir. Kehf Sûresinde fakirlere karşı mal ve evladıyla övünen kimsenin fecî akıbetini göstermek için karşılıklı konuşmaları kaydedilen iki kişiden zengin olanı öbürüne;
"Ben malca senden zengin, nüfusça da senden dahaitibarlıyım"der.[107]
İnsanlardaki mal ve evlâda olan güven, onların hidâyetleri için mücâdele veren peygamberlerin davetlerine icabet etmemelerinde ve bir kısım felâketleri hakettirecek kadar direnmelerinde mühim bir rol oynamıştır, işte âyet-i kerime ve meali:
"Doğrusu, uyarıcı gönderdiğimiz her kasabanın varlıklı kimseleri onlara: 'Biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz' diye gelmişlerdir. "Malları ve çocukları en çok olan bizleriz, azaba uğratılacak da değiliz."[108]
Bu âyette tebarüz ettirilen mühim bir husus, "her peygambere" bu itirazın yapılmış olmasıdır. Nitekim Mekkeli zenginlerin de, Hz. Peygamber'e (a.s.m.), aynı şekilde itirazlarda bulunarak, âhiret hayatı olsa bile, mal ve evlâdları sayesinde ondan kurtulacakları iddiasını ileri sürdüklerine şahit olmaktayız.[109] Leheb Sûresi, bu iddiada bulunanlardan Ebû Leheb'i tekzîb için nazil olmuştur.[110]
Şunu da kaydedelim ki, başkasında görülen ne mal, ne de evlât çokluğu imrenme vesilesi olmamalıdır. Zira bunlar hiçbir zaman Allah'ın onlardan memnuniyeti ve rızasının delili değildir:
Meâlen: "Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır, farkında değiller."[111]
Bizzat Hz. Peygamber'e (a.s.m.) hemen hemen aynı kelimelerle gelen iki ayrı hitapta şu uyarıda bulunulur: "Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin. Allah bunlarla onlara dünyada azâb etmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister."[112]
Hz. Peygamber'e (a.s.m.) karşı gelen münafıkların mal ve evlâtça ne kadar zengin olsalar da sonlarının hüsran olduğu, zira daha önce gelip geçenler arasında malca ve evlâtça bunlardan daha zengin olanların da aynı kötü akıbete uğradıkları belirtilir.[113]
Öyle ise, mühim bir kısmını evlâdlarım teşkil ettiği çeşitli nimetleri veren Allah'a isyan etmemeli, O'na karşı muttaki olunmalıdır:
"Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının. Davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsulan, size O yermiştir."[114]
Kur'ân-ı Kerîmde çocuk ve evlâd, birçok âyetlerde sahip olunan maddî servetlerle yanyana zikredilir. Aynen emval gibi evlâdın da güç ve kuvvet kaynağı olduğu, bu sebeple de övünme ve hattâ aldanma vesilesi yapıldığı ısrarla beyan edilir. Âyetlerin sarih olan beyanlarına göre bu durum sâdece kâfir veya fâsıklara, has bir vasıf olmayıp bütün insanlığın vasfıdır, müşterek zaafıdır:
"Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allahkatındadır."[105]
Şu âyet, dünya hayatını, bu zikredilen "nimetlerle bir oyalanma ve övünme olarak tavsif ve tarif eder:
Meâlen: "Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir..."[106]
Diğer bir kısım âyetler, küfür ehlinin mal ve evlâdla nasıl övündüklerine canlı misâller verir. Kehf Sûresinde fakirlere karşı mal ve evladıyla övünen kimsenin fecî akıbetini göstermek için karşılıklı konuşmaları kaydedilen iki kişiden zengin olanı öbürüne;
"Ben malca senden zengin, nüfusça da senden dahaitibarlıyım"der.[107]
İnsanlardaki mal ve evlâda olan güven, onların hidâyetleri için mücâdele veren peygamberlerin davetlerine icabet etmemelerinde ve bir kısım felâketleri hakettirecek kadar direnmelerinde mühim bir rol oynamıştır, işte âyet-i kerime ve meali:
"Doğrusu, uyarıcı gönderdiğimiz her kasabanın varlıklı kimseleri onlara: 'Biz sizinle gönderilen şeyi inkâr ediyoruz' diye gelmişlerdir. "Malları ve çocukları en çok olan bizleriz, azaba uğratılacak da değiliz."[108]
Bu âyette tebarüz ettirilen mühim bir husus, "her peygambere" bu itirazın yapılmış olmasıdır. Nitekim Mekkeli zenginlerin de, Hz. Peygamber'e (a.s.m.), aynı şekilde itirazlarda bulunarak, âhiret hayatı olsa bile, mal ve evlâdları sayesinde ondan kurtulacakları iddiasını ileri sürdüklerine şahit olmaktayız.[109] Leheb Sûresi, bu iddiada bulunanlardan Ebû Leheb'i tekzîb için nazil olmuştur.[110]
Şunu da kaydedelim ki, başkasında görülen ne mal, ne de evlât çokluğu imrenme vesilesi olmamalıdır. Zira bunlar hiçbir zaman Allah'ın onlardan memnuniyeti ve rızasının delili değildir:
Meâlen: "Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır, farkında değiller."[111]
Bizzat Hz. Peygamber'e (a.s.m.) hemen hemen aynı kelimelerle gelen iki ayrı hitapta şu uyarıda bulunulur: "Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin. Allah bunlarla onlara dünyada azâb etmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister."[112]
Hz. Peygamber'e (a.s.m.) karşı gelen münafıkların mal ve evlâtça ne kadar zengin olsalar da sonlarının hüsran olduğu, zira daha önce gelip geçenler arasında malca ve evlâtça bunlardan daha zengin olanların da aynı kötü akıbete uğradıkları belirtilir.[113]
Öyle ise, mühim bir kısmını evlâdlarım teşkil ettiği çeşitli nimetleri veren Allah'a isyan etmemeli, O'na karşı muttaki olunmalıdır:
"Bildiğiniz şeyleri size verenden sakının. Davarları, oğulları, bahçeleri ve akarsulan, size O yermiştir."[114]