sumeyye
Thu 22 September 2011, 12:08 pm GMT +0200
C. Oryantalist Tezlerden Etkilenip Bunları Savunan Aydınlar
Oryantalizmin yaydığı şüphelerden etkilenip bunları savunan aydınlan üçüncü bir grup olarak zikretmek mümkündür.
Bunlar, İslamî İlimleri sağlam kaynaklardan öğrenmeye çalışmış ancak ilimlerin öğreniminde izlenmesi gereken yolu takip etmemiş kimselerdir. İster İslamî, ister gayr-i İslamî olsun herhangi bir ilmi öğrenmenin yolu, o İlimde söz sahibi ve otorite olan kimselerin gözetiminde, alana ilişkin ilk, orta ve nihâî seviyedeki kaynaklan tahsil edip kolaydanzora doğru tedricî bir seyir izlemektir. Ancak bu kimseler, bunun aksine sağlıksız bir yöntemi, yani kitapları üstâd edinme ve ilmi, kitaplardan almakla yetinme yolunu tercih ettiler.
Bu insanlar, çok malmûmat sahibi olabilirler. Ancak bu malûmat, derinliği olmayan yüzeysel bir bilgi yığını olmanın ötesine geçmez. Bunlar, ilimlerin esaslannı ve inceliklerini elde edememekte, ilmî meselelere dair meleke ve sahih muhakeme sahibi olamamaktadırlar. İslam'ın hakikatine ve İslamî meselelere ilişkin birçok konuyu yanlış ya da eksik anlamaktadırlar. Bu tür insanların bilgileri arttıkça, buna paralel olarak hataları da artış göstermektedir. "Bir şey elde ettin; fakat birçok şeyi kaybettin,, sözünün canlı örnekleridir. Bunlar ilmî meleke ve sahîh bir muhakeme kazanmadıkları için, elde ettikleri bilgi birikimini hazmedememekte ve sağlıklı mukayeselerde bulunamamaktadırlar. Dolayısıyla çelişkilere düşmekte ve sonu gelmeyen şaşkınlıklara girmektedirler. Bu durumun nedeni ise şudur: İlmin kapısı alimlerdir, kitaplar değil. Bundan dolayı "hocası kitap olanın hatası, savâbından fazladır", "İlim, sahafı (üstada müracaat etmeden ilmi sahifelerden öğrenmeye çalı-şan)den; Kuran mushafî Kur'an'ı kendi kendine öğrenmeğe çalışan kimse)den alınmaz" denilmiştir.
Tıpçılara başvurmadan sadece tıp kitaplarını okumakla birinin tabîp, fizikçilere başvurmadan sadece fizik kitaplarını okumakla birinin fizikçi olduğu hiçbir zaman görülmüş değildir. Keza herhangi birinin bir marangoz yanında çalışmadan marangozluk mesleği öğrendiği de vâki' değildir. Aynı şeyi bütün ilim ve meslek dalları için söyleyebiliriz.
Bu (üçüncü) grupta yer alan aydınlar (alimler demiyoruz) arasında kalemi güçlü ve dili akıcı, sivrilmiş bazı yazarlar da bulunmaktadır. Bunlar, bazı konularda özellikle toplumsal ve siyasal meselelerde güzel kalem oynattıklarından ilmî meselelerde de kendilerinde bir kudret tasavvur etmektedirler. Bundan hareketle Ümî meselelere girişip çok büyük hatalara düşmekte ve ilginç çelişkiler yaşamaktadırlar. Bunun Örnekleri sayılmayacak kadar çoktur.
Hasılı bu aydınlar, ilmî yeterlilik ve duyarlılığa sahip olma-dıklanndan, iyi niyetleri sebebiyle karşılarına çıkan bazı şüpheleri kabullenmektedirler.
Hatta bazan kendilerini Allah yolunda çalışan İslam davetçişi olarak algılayıp islam için İslam'la savaşmakta ve İslamî hakikatleri inşa namına onları yıkmaktadırlar.
Sömürü ve oryantalizm kökenli şüphe ve tezleri İslam dünyasında yaymaya çalışan gruplar bunlardan İbarettir.
Bir çok enstitü ve üniversite öğrencisi ve pek çok aydın, özellikle de sağlam ilmî ortamlardan uzak olanlar bu faaliyetlerden etkilenmiş bulunmaktadırlar. Maesef Türkiye bu propogandistlerden ve onlardan esinlenen şahsiyetlerden büyük oranda etkilenmiştir.
Bunun iki sebebi vardır.
1. Bilindiği üzre Türkiye'nin belli sebeplerden dolayı diğer İslam ülkelerinden daha fazla batının etkisine maruz kalması.
2. Türkiye'de ilmin zaafa uğraması ve İslamî ilimlerde otorite denebilecek ulema sayısının az olması. [15]
D. Sünnetin Hüccet Oluşunu İnkar Edenlerden Olumsuz Etkilenip Psikolojik Çöküntüye Uğrayanlar
Bunlar Vücutta meydana gelen şişikleri kabartan tabib gibi konjüktürü meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Bu gurup sünneti reddetmese de ona tamamıyla da itimad etmemektedir. Sünnetin hüccet değerini inkar edenlerle kabul edenler arasında gidip gelmektedirler. Esefle belirtmek gerekirki Türkiye'de de buna benzer bir durum söz konusudur. Türkiye İslam dünyasında bir
dönem tartışılıp reddedilen görüşlerin pazan haline gelmiştir. Sözkonusu fikirler benimseniyor ve yayılmaya çalışılıyor. Bunu yapanlar yenilik ve objektiflik adına çıkan ve net ilkeleri olmayan çevrelerdir. [16]
[15] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 18-20.
[16] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 20-21.