- Orucu Bozan Şeyler

Adsense kodları


Orucu Bozan Şeyler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ezelinur
Sun 31 January 2010, 05:12 pm GMT +0200

Orucu bozan şeyler iki kısma ayrılırlar:

1. Hem kaza hem kefareti gerekli kılanlar.

2. Sadece kazayı gerekli kılanlar.[179]

Hem Kaza Hem Kefareti Gerekli Kılanlar

Orucu bozup hem kaza hem kefareti gerekli kılan hususlara ilişkin olarak mezheblerin değişik görüşleri aşağıda anlatılmıştır.

Hanefiler dediler ki: İki şey hem kaza hem kefareti gerekli kı­lar.

a. Oruçlu kimsenin şer’î bir özrü olmaksızın gıda veya gıda anla­mında olan bir şeyi alması. Yemek, içmek gibi! Ki bu tür şeylere kişi tabiatı gereği meyleder ve iştahı da böylece tatmin edilmiş olur.

b. Kişinin tenasül organının şehvetini tam olarak tatmin etmesi.

Bu iki şeyden ötürü, bazı şartlarla hem kaza hem kefaret vâcib olur. Bu şartları şöylece sıralayabiliriz.

1. Ramazan orucunu edâ etmekte olan mükellef, oruca geceden niyet etmiş olmalıdır. Eğer oruca geceden niyet etmemişse, kefaret, ge­rekli olmaz. Geçmiş bir Ramazanda tutamadığı orucu kaza etmekte olan kişi, oruca geceden niyet etmiş olsa bile orucu bozduğu takdirde kefaret gerekmez. Başka bir oruç tutmuş olan kişi de bu oruca niyeti geceden yapmış olsa bile, orucunu bozduğu takdirde kefaret gerekmez.

2. Sefer veya hastalık gibi oruç tutmayı veya tutmamayı mubah kılan bir durum vukû bulmamalıdır. Oruçlu kişi, kendisinde hastalık hâli­nin meydana gelmesinden sonra orucunu açabilir. Ama sefere çıkmadan önce orucunu açan kişi (bundan sonra sefere çıksa bile) kefaretten kurtu­lamaz.

3. Kişi, zorlanarak değil de kendi serbest iradesiyle, arzu ve iste­ğiyle orucunu bozmuş olmalıdır.

4. Kişi, kasıtlı olarak orucunu açmış olmalıdır. Unutarak veya yanılarak orucunu açan kişiye kefaret gerekmez. Kasıtlı olarak cinsel temas­ta bulunmak da yukarıdaki şartlar doğrultusunda hem edene, hem de edilene kefaret ve kazayı gerektirir. Bunun için ayrıca, edilen şahsın insan ve şehvet sahibi olması, canlı olması da aranan şartlardandır. Meni ak­masa bile, kadınla erkeğin sünnet yerlerinin salt olarak karşılaşmaları hâ­linde de kefaret gerekli olur. Kadın, küçük bir çocuğu veya deliyi kendi üzerine çekerse, kendisine kefaret vâcib olur ki, bunda ittifak vardır. Ama bir kadının, kendisi gibi bir kadını okşayarak menisi akarsa, kendisine kefaret değil de sadece kaza gerekir. Şehvetsiz küçük çocukla, ölü ve hayvanla cinsel temasta bulunmak kefareti gerekli kılmaz. Bu durumda meni akarsa sadece kaza gerekir. Sigara, afyon ve esrar içmek de yukarı­da ‘a’ şıkkında bahsedilen şeylerdendir. Ki bunların iştahla içildikleri açıkça bilinmektedir. Lezzet almak için hanımının tükürüğünü yutan kişiye de hem kaza, hem kefaret gerekir. Çünkü bunlardan da lezzet alınmaktadır. Ancak buğday veya susam tanesini ağzında çiğneyip yutmayan kimsenin orucu bozulmaz. Azıcık tuz ve kilermeni yemek de böyledir.

Bir kimsenin gıybetini yapan oruçlunun, gıybet nedeniyle orucunun bozulduğunu sanarak kasten bir şeyler yemesi de kefareti ve kazayı ge­rekli kılar. Çünkü gıybet, orucu bozmaz. Bu şüphenin bir değeri yoktur. Hacamat (kupa) vurdurduktan veya bir kadını elledikten, ya da meni ak-maksızın kadını şehvetle öptükten sonra, orucun bozulduğunu düşünerek bir şeyler yiyen kimseye de kefaret ve kaza vâcib olur.

Şafiiler dediler ki: Sadece cinsel ilişki nedeniyle hem kaza hem kefaret gerekli olur ki, bunun da bir takım şartları vardır:

1. Kişi, orucuna geceden niyet etmiş olmalıdır. Geceleyin niyet etmemiş olan kişinin orucu sahîh olmaz. Ne var ki, yine de oruçlu gibi yeme içme ve benzeri oruç bozucu şeylerden uzak durması vâcib olur. Böyle bir kişi gündüzleyin hanımıyla cinsel ilişki kurarsa, gerçek oruçlu olmadığından ötürü kendisine kefaret vâcib olmaz.

2. Oruçlu, cinsel ilişkiyi kasıtlı olarak yapmış olmalıdır. Unutarak yapanın orucu batıl olmaz ve kendisine kaza ve kefaret de gerekmez.

3. Serbest olmalıdır. Cinsel ilişkiye zorlanan kişinin orucu bozul­maz.

4. Oruçluyken cinsel ilişkide bulunmanın haram olduğunu bilmeli, bilmediğine ilişkin kabul edilir şer’î bir mazereti de bulunmamalıdır. Me­selâ İslâm’a yeni girmiş veya din bilginlerinden uzakta yaşamış bir kişi oruçlu iken cinsel ilişkide bulunursa orucu batıl olmaz.

5. Cinsel ilişki, Ramazan orucunu edâ ederken vukûbulmuş olma­lıdır. Nafile, adak, kaza veya kefaret oruçlarından birini tutan oruçlu bir kişi cinsel ilişkide bulunursa, bu ilişki kasıtlı bile olsas kendisine kefa­ret vâcib olmaz.

6. Oruç, sadece cinsel ilişkiyle bozulmuş olmalıdır. Sözgelimi oruç­lu kişi, cinsel ilişki esnasında bir şeyler de yerse kendisine kefaret gerek­mez. Sadece bir gün kaza etmesi vâcib olur.

7. Oruçlu kişi, bu cinsel ilişkisi nedeniyle günahkâr olmuş olmalı­dır. Yani bu işi yapan oruçlu, mükellef ve akıllı biri olmalıdır. Ama bu işi yapan oruçlu bir çocuk ise, kendisine kefaret gerekmez. Yine bu cüm­leden olarak seferî bir kişi, seferdeyken oruca niyet edip oruçlu olarak sabahlar da sonra cinsel ilişkide bulunarak orucunu bozarsa, sefer ruhsatı nedeniyle kendisine kefaret gerekmez.

8. Oruç tutan, orucunun sahîh olduğuna inanmış olmalıdır. Mese­lâ oruçlu bir kişi unutarak bir şey yer de bu nedenle orucunun bozuldu­ğunu zanneder, bundan sonra da kasıtlı olarak cinsel ilişkide bulunursa, orucu bozulup kaza etmesi gerekse bile kendisine kefaret gerekmez.

9. Cinsel ilişkiden sonra ve gün batınımdan önce oruçluya delilik isabet etmemiş olmalıdır. Bu süre içinde delilik isabet ederse kefaret ge­rekmez.

10. Bu ilişkiye oruçlu erkek önayak olmuş olmalıdır. Ama diyelim ki uyuyan erkeğin üstüne hanımı çıkar ve cinsel ilişkide bulunursa, erkeğe kefaret gerekmez. Ama kadını bu işe erkek teşvik etmişse, erkeğe kefaret vâcib olur.

11. Yanılmış olmamalıdır. Fecrin henüz doğmadığını veya güneşin battığım sanarak cinsel ilişkide bulunur da, sonra fecrin doğduğu veya güneşin henüz batmadığı açığa çıkarsa kendisine kefaret vâcib olmaz. Ama yine de bundan sonra oruçlu gibi yeme-içme ve cinsel ilişki gibi şeylerden uzak durması ve bu günü de kaza etmesi gerekir.

12. Cinsel ilişki en azından penisin sünnet yeri veya sünnet yeri kesik olan penisin geri kalan kısmından bu kadarı karşıdaki kişinin tenâsül organına girdirilmiş olmalıdır. Penisin bu kadarı girdirilmez veya be­lirtilen bu miktarın bir kısmı girdirilirse oruç bozulmaz. Bu durumda me-nî akarsa sadece kaza gerekir. Yine de orucunun geri kalan kısmında oruçlu gibi davranılmalıdır. Aksi takdirde günaha girilir.

13. Cinsel ilişki menî akmasa bile ön veya arka organlardan biriyle yapılmış olmalıdır. Bu organlardan başka taraflarla yapılan cinsel ilişki­den ötürü kefaret gerekmez.

14. Oruçlu kimse, cinsel ilişkide fail durumunda olmalıdır. Yani edilen değil, eden olmalıdır. Meselâ oruçlu bir kişi bir kadınla veya başka biriyle cinsel ilişkide bulunursa, bu ilişkide fail durumunda olana kefaret gerekir. Bir kişi hanımı ile cinsel ilişkideyken fecir doğar da kendisi he­men bu ilişkiden çekilecek olursa orucu sahîh olur. Fecir doğunca hemen çekilmez de azıcık devam ederse ve fecrin doğuş vaktini de bilirse, hem kaza hem kefaret vâcib olur. Ama fecrin doğuş vaktini bilmezse, sadece kaza etmesi vâcib olur, kefaret gerekmez.

Hanbelîler dediler ki: İki şey hem kaza, hem kefareti gerekli kılar:

1. Ramazanda gündüzleyin ön veya arka organlardan biriyle cinsel ilişkide bulunmak. Edilen diri de olsa, ölü de olsa, akıllı da olsa, hayvan gibi akılsız da olsa, hüküm aynıdır. Eden kasıtlı da olsa unutmuş da olsa, bilen de olsa, bilmeyen de olsa, serbest ve keyfî de olsa zorlanmış ve yanılmış da olsa hüküm aynıdır. Meselâ fecrin henüz doğmadığına inanarak cinsel ilişkide bulunan kişi, sonra fecrin doğmuş olduğunu an­larsa hem kaza, hem de kefaret vâcib olur. Hanbelîler buna delîl olarak Peygamber (s.a.s.) Efendimizin Ramazanda gündüzleyin cinsel ilişkide bu­lunan kişiye hem kaza, hem de kefareti emretmiş olmasını ve cinsel ilişki esnasındaki durumunu da sormamasını gösterirler. Kişi gerçek oruçlu da olsa, gerçek oruçlu gibi yeme içme ve benzeri şeylerden uzak durması gereken bir kişi de olsa, cinsel ilişki nedeniyle kefaretle cezalandırılır. Meselâ oruca geceden niyet etmeyen kişinin orucu sahîh olmamakla birlikte oruçlu gibi davranması vâcib olur. Bu durumdaki bir kişi, cinsel ilişkide bulu­nursa, hem kefaret, hem de zimmetindeki kaza kendisine vâcib olur. Cin­sel ilişkiden geri çekilmek de cinsel ilişki gibidir. Fecir doğarken cinsel ilişkide bulunan kişi geri çekilse bile, hem kaza, hem kefaretle yükümlü olur. Kendisine cinsel temasta bulunulana gelince o, bu işi kendi rızasıyla kabullenmişse ve aynı zamanda oruçla iligili hükmü biliyorsa ve ayrıca oruçlu olduğunu unutmamış ise, ona da hem kaza, hem kefaret vâcib olur.

2. Bir kadının, başka bir kadına çıplak olarak sarılması ve okşa­ması sonucunda menîsi akarsa, kaza ve kefaret gerekir. Oruçlu bir kişi sıhhatliyken gündüzleyin cinsel ilişkide bulunduktan sonra hastalanırsa ke­faretten kurtulamaz. Yine bunun gibi, oruçlu bir kişi mukîm iken cinsel ilişkide bulunduktan sonra sefere çıkarsa veya kadın hayızlı değilken ken­disiyle cinsel ilişkide bulunulduktan sonra hayız kanaması başlarsa, kefa­retten kurtulamazlar.

Malikiler dediler ki: Orucu bozan her şey hem kaza hem de ke­fareti gerekli kılar. Tabiî bunun da kendine özgü bazı şartları vardır. Şimdi, orucu bozup hem kazayı, hem de kefareti gerekli kılan şeyleri açıklamaya çalışalım:

1. İster yapan olsun, ister yapılan olsun guslü gerekli kılan ve baliğ kimsenin orucunu bozan cinsel ilişki. Baliğ bir kimse cinsel ilişkiye müsait olmayan küçük birisiyle cinsel ilişkide bulunursa, menî akmadığı sürece orucu bozulmaz cinsel ilişkisiz olarak meni akarsa, sadece kefa­ret gerekir. Ancak böyle bir kişinin, birisine bakmak veya birisini düşün­mek suretiyle menîsi akarsa, kendisine iki şartla kefaret vâcib olur:

a. Bu bakma veya düşünme hâli devam etmelidir. Meselâ oruçlu kişi bir kadına bakar da sonra bu bakması uzun sürmeyip gözünü yumar, ya da gözünü başka tarafa çevirirse, menisi akmış bile olsa kefaret vâcib olmaz.

b. Bakmayı devam ettirme hâlinde menisinin akması itiyad hâline gelmiş olmalıdır. Eğer bakmayı devam ettirme hâlinde menisinin akması itiyad haline gelmemişse, bu durumda kefaretin gerekip gerekmeyeceği hususunda iki görüş vardır:

aa. Devam ettirmeksizin yalnızca bakmak veya düşünmekle alışıla­gelmiş lezzette menî akarsa, sadece kaza lâzım gelir. Kefaret gerekmez.

bb. Bu durumda sadece mezî akarsa her halükârda kaza gerekir. Ramazan’da uyumakta olan oruçlu bir kadınla gündüzleyin cinsel ilişkide bulunan bir erkek üzerine bu kadının kefaretini ödemesi de vâcib olur. Ama kadının da bir gün kaza etmesi vâcib olur. Yine bunun gibi bir kişi, uyumakta olan oruçlu bir şahsın boğazına bir şey döker de bu şey onun midesine ulaşırsa, bu kişinin kefaretini de döken kişinin ödemesi vâcib olur. Ama boğazına dökülen kişinin de bir günü kaza etmesi vâcib olur. Çünkü kaza işi, vekâlet kabul etmez.

2. Ağız dolusu olsun veya olmasın, kasten kusmak. Hiç sebep yokken böyle yapan kişiye hem kaza, hem de kefaret vâcib olur. Ama kusuntu zorlarsa, geri dönmediği takdirde oruç bozulmaz. Kusuntu kişi­nin elinde olmaksızın geri döndüğü takdirde oruç bozulur. Balgam ise böyle değildir. Ağzındaki balgamı dışarı atması mümkün olan oruçlu kişi böyle yapmayıp olduğu gibi bırakır ve balgam da tekrar geri dönerse, oruç bozulmaz.

3. Su veya diğer sıvılar kasıtlı olarak ağız, burun, göz veya kulak yoluyla boğaza ulaştırılırsa, hem kaza ve hem de kefaret gerekir. Su veya diğer sıvılar sehven boğaza ulaşırsa; meselâ mazmaza yapan kişinin elinde olmayarak boğazına su kaçarsa sadece kaza gerekir. Bu gibi şeylerin ya­nılma sonucu boğaza gitmesiyle de aynı hüküm sözkonusu olur. Meselâ sahurdayken henüz fecrin doğmadığına veya iftar vakti güneşin battığına inanarak yemek yiyen kişinin durumu da aynı hükme tâbidir. Ya da fec­rin doğup doğmadığından, güneşin batıp batmadığından şüphe eden kişi­nin, güneşin battığı veya fecrin doğmadığı açığa çıkmadığı sürece bir şey­ler yemesi veya içmesi sonucu bozulan orucunu kaza etmesi gerekir. Ama fecrin doğmadığı veya güneşin battığı açığa çıkmışsa zaten orucu bozul­maz.

Kişinin burnuna çekmesi ve boğazına ulaşması hâlinde tütsü veya kazanda kaynamakta olan şeylerin buharı da sıvı şeyler gibi telâkki edilir­ler. Halkın içmeyi âdet hâline getirdiği sigara dumanı da boğazına ulaştı­ğı takdirde -mideye ulaşmasa bile- hem kaza, hem de kefareti gerekli kılar. Odun dumanı ile yemeğin kokusu buruna çekilse bile, bunun oruca bir zararı olmaz. Gündüzleyin gözüne sürme çeken kişi, bu sürmenin ta­dını boğazında hissederse orucu bozulur. Bunu kasıtlı olarak yapmışsa kendisine, aynı zamanda kefaret de vâcib olur. Geceleyin gözlerine sürme çeken kişi, bu sürmenin tadını gündüzleyin boğazında hissederse orucu bozulmaz. Bir mazeret olmaksızın saçını yağlayan kişinin, bu yağlar saç diplerinden sızıp boğazına ulaşacak olursa, orucu bozulur ve aynı zaman­da kendisine kefaret de vâcib olur. Kadın da mazeret olmaksızın kasıtlı olarak saçını kınalar da bu kınanın tadım boğazında hissederse, orucu bozulur ve kefaret de vâcib olur.

4. Su veya herhangi bir şeyin alt taraftan, ya da üst taraftan ma­zeretsiz olarak kasıtlı bir şekilde mideye ulaşması. Alt taraftan da sadece mak’ad gibi bir menfezden girerek mideye ulaşan şeyler orucu bozar. Zey­tinyağı veya benzeri bir şey derideki kılcal deliklerden sızıp mideye ulaşır­sa oruç bozulmaz. Adaleden, damardan diğer yerlerden vurulan iğneler orucu bozmaz. Penis deliğine ilâç ve benzeri şeyleri damlatmak mutlak surette orucu bozmaz. Yalnızca ağız yoluyla girip mideye ulaşan çakıl veya madenî paralar orucu bozarlar.

Yukarıda izah edilen şekilde mideye ulaşan şeyler orucu bozarlar. Ramazanda vukûbuldukları takdirde kazayı gerekli kılarlar. Bunların mi­deye ulaşması da ister kasıt, ister unutma, ister elde olmayarak zorla vukûbulsun, yine kazayı gerekli kılar. Nitekim bu hususu, sıvıların boğaza ulaşması paragrafında da anlatmıştık. Yalnız bu gibi şeylerin bazısını ka­sıtlı olarak midesine ulaştıran kişiye kefaret vâcib olur. Özetle diyebiliriz ki: Yukarıdaki paragraflarda anılan oruç bozucu şeyleri alanlara hem ka­za, hem kefaret bazı şartlarla vâcib olur. Şöyle ki:

a. Orucun açılması durumu Ramazan orucunun edası esnasında meydana gelmelidir. Ramazan orucunun kazası, adak, kefaret ve nafile gibi oruçlarda bu gibi durumlar vukûbulursa kefaret gerekmez. Sadece kaza vâcib olur.

b. Ramazan orucunda da orucunu açan kişi bu davranışında kasıtlı olmalıdır. Unutarak, yanılarak, hastalanarak, sefere çıkarak ve diğer bir özürle özürlü olarak orucunu açan kişi sadece kaza etmekle yükümlü olur.

c. Oruçlu kişi, kendi isteğiyle orucunu açmış olmalıdır. Orucunu baskı ve zorlama sonucu açan kişiye sadece kaza gerekir.

d. Orucunu açan kişi, oruç açmanın haram olduğunu bilmelidir. Bunu bildikten sonra orucunu açtığı takdirde, kendisine kefaretin vâcib olacağını bilmese bile, yine hem kaza hem de kefaret vâcib olur. Ama -yeni müslüman olmuş biri gibi- oruç açmanın haram olduğunu bilmeyen bir kişi, kendi isteğiyle kasıtlı olarak orucunu açarsa sadece kaza etmesi gerekir.

e. Ramazana hürmet hususunda lâubâlî olmalıdır ki, bu da yakın bir te’vîl ile te’vîl etmeyen kişidir. Yakın bir te’vîl ile te’vîl ederek orucu­nu açan kişiye kefaret gerekmez. Yakın bir te’vîl ile te’vîl eden kişi, oru­cunu açmada mevcûd bir duruma dayanan kişidir. Örneğin, unutarak ve­ya zorlanarak orucunu açan kişi, orucunu açtıktan sonra günün geri ka­lan kısmında anılan mazeretlerinin giderilmesinden sonra oruçlu gibi dav­ranmak mecburiyetinde olmadığını zanneder ve yemeye-içmeye devam eder­se, kendisine kefaret gerekmez. Çünkü bu kişi mevcûd bir duruma da­yanmıştır. Bu durum, o kişinin daha önce unutarak, ya da zorlanarak oruç açmış olmasıdır. Yine bunun gibi oruçlu bir kişi, oruç tutmamayı mubah kılmayan bir sefere çıkar da, bu seferin oruç açmasını mubah kılan bir sefer olduğunu zannederek orucunu açarsa, kendisine kefaret gerekmez. Çünkü bu kişi orucunu açarken, şu âyet-i kerîmenin zahirî mânâsına tutunmuştur:

“Sizden her kim Ramazan ayında hasta olur yahut seferde bulunur­sa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun.” [180]

Geceleyin, oruç tutmamaya niyet eden kişi, oruçsuz olarak sabahlar­sa kendisine kefaret gerekmez. Ramazanın otuzuncu günü Şevval hilâlini görüp de günün bayram olduğunu zanneder de Peygamber (s.a.s.) Efen­dimizin, “Hilâli görünce oruç tutun. Hilâli görünce orucu açın” hadîsi şerifine dayanarak da orucunu açarsa kendisine kefaret vâcib olmaz.

Uzak bir te’vîl ile te’vîl ederek orucunu açan kimseye, mevcûd olma­yan bir duruma dayandığı için, kefaret vâcib olur. Bunu da şöylece örneklendirebiliriz: Meselâ belirli günlerde sıtma nöbetine tutulan kişi, oruç tutmamanın mubah olduğunu sanarak sıtma nöbeti gününün gecesinde oruç tutmamaya niyet ederse, kendisine kefaret vâcib olur. Yine bunun gibi bir kadın belli bir günde kendisinde hayız kanamasının başlıyacağını bilir ve oruç tutmamasının mubah olacağını sanarak oruç tutmamaya ge­ceden niyet eder ve oruçsuz olarak sabahlarsa, bu günde hayız kanaması başlasa bile kendisine kefaret vâcib olur. Zîrâ kanamanın başlamasından önce oruç tutmamaya niyet etmiştir. Yine bir kişi Ramazanın belli bir gününde bir müslümanın gıybetini yapar ve bu nedenle orucunun batıl olduğunu, dolayısıyla orucunu açmasının mubah olduğunu sanarak kasıt­lı olarak orucunu açarsa, kendisine kefaret vâcib olur.

f. Mideye ulaşan şey ağız yoluyla ulaşmış olmalıdır. Göz, kulak veya diğer yollardan ulaşan şeyler kazayı gerektirseler bile kefareti gerek­tirmezler.

g. Vücûdun içine giren şey mideye ulaşmış olmalıdır. Bu şeyler oruçlunun boğazına ulaşır da hemen geri dışarı atılırsa, kefaret gerekmez. Bu durumda boğaza ulaşan sıvı şey her ne kadar kazayı gerekli kılarsa da, kefareti gerekli kılmaz.

Orucu iptal edip hem kazayı, hem de kefareti gerekli kılan hususları şu şekilde sıralayabiliriz:

aa. Ramazanda gündüzleyin oruç niyetini bozup bu niyetten vaz­geçmek, geceleyin de bu niyeti bozup aynı hal üzere fecir doğuşuna kadar devam etmek.

bb. Oruçlunun kasıtlı olarak çıkarmış olduğu kusuntudan bir mik­tarının mideye dönmesi. Kusuntunun bu geri dönüşü kasıt veya zorlama sonucu da olsa hem kaza, hem kefareti gerekli kılar. Ama unutma sonu­cu olursa kefaret gerekmez.

cc. Ağızda çözülen yaş mİsvağın eserinin mideye ulaşması. Ceviz kabuğu da böyledir. Bu şeylerin mideye ulaşması, misvak kullanmanın Ramazanın gündüzünde kasten yapılması hâlinde elde olmayarak da olsa, geçen şartlar muvacehesinde hem kazayı hem de kefareti gerekli kılar. Misvak eserinin veya kusuntunun unutarak mideye ulaşması hâlinde ke­faret gerekmeyip yalnızca kaza etmek vâcib olur.[181]

Hafsa Nur 6.D
Tue 30 December 2014, 05:54 pm GMT +0200
Orucu bozan durumlar iki kısmda sınıflandırılır.birincisi;
Hem kaza hem kefareti gerekli kılanlar.
diğeri ise;
Sadece kazayı gerekli kılanlar .
2 şey Hem Kaza Hem Kefareti Gerekli Kılar;
 Oruçlu kimsenin Şer'i bir özrü olmaksızın gıda veya gıda anlamında olan bir şeyi alması. Yemek, içmek gibi.
 Kişinin tenâsül organının şehvetini tam olarak tatmin etmesi(ailevi ilişki).
 Bu iki şeyden ötürü, bazı şartlarla hem kaza hem kefaret vacib olur.
 
Ramazan orucunu edâ etmekte olan mükellef, oruca geceden niyet etmiş olmalıdır.
Eğer geceden oruca niyet etmemişse, kefaret gerekli olmaz.
Geçmiş bir Ramazanda tutamadığı orucu kazâ etmekte olan kişi, oruca geceden niyet etmiş olsa bile orucu bozduğu takdirde kefaret gerekmez.
Başka bir oruç tutmuş olan kişi de bu oruca niyeti geceden yapmış olsa bile, orucunu bozduğu takdirde kefaret gerekmez
     MELEKLER(Ramazan ayında), HER GÜN VE GECE, ONLARA(Oruçlu insanlara)  İSTİĞFAR EDERLER, Allah'TAN BAĞIŞLANMALARINI DİLERLER.
                                                    İnşAllah bizde Allahın istediği gibi oruçlu insanlar oluruz.
 

halim
Thu 25 June 2015, 10:36 am GMT +0200
Esselamu aleykum ; Maşaallah tam öğrenmek isediğimiz kolay kolay bulunamayacak fıkhi bilgiler paylaşım yapan kardeşimizden allah ebeden razı olsun cenabı hak bu kardeşimize her iki cihan saadeti nasip etsin .

ALLAH razı olsun

mevlüdekalınsaz
Thu 25 June 2015, 01:04 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Allah razi olsun.bu bilgileri daimi taze tutmakta fayda var.
Vesilenizle de tekrar etmis ,eksiklerimizi gidermis olduk insallah..

ikranur 7d
Thu 25 June 2015, 02:39 pm GMT +0200
ve aleykümüsselam ve rahmetullah. çok harika bi konu bilmediklerimde wardı sayenizde vesile oldunuz ögrenmş oldum.  oruçda çok hassasdım iyice bi rayına otutturdum orucu bozan şeyleri keffareti kazayı iyice ögrenmş oldum. allah razı olsn. inşllh orucumuzu sakatlamadn kaza etmeden tutarız inşllh.

ceren
Thu 25 June 2015, 04:24 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim bizleri orucumuzu tehlikeye atmakdan alıkoysun inşallah...

Sevgi.
Sat 5 May 2018, 11:27 pm GMT +0200
Aleykümüsselam bilerek yeme içme cinsel ilişki orucu bozar ve kefaret gerektirir bilmeyerek yiyip içersek sadece o günün orucunu kaza yapabiliriz inşaAllah

Bilal2009
Sun 6 May 2018, 11:58 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri oruca gereken ehemmiyeti gosterenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun