- Oruçlunun cünüp olarak sabahlaması

Adsense kodları


Oruçlunun cünüp olarak sabahlaması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Thu 16 June 2011, 03:09 pm GMT +0200
a. Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması


Ebu Bekir b. Abdurrahman anlatıyor:

"Ebu Hureyre'nin: 'Cünüp olarak sabahlayan oruç tutmasın' dediğini işittim ve bunu babam Abdur­rahman b. el-Haris'e anlattım. Babam kabul etmedi ve konuyu araştırmak üzere birlikte Hz. Âişe ve Ümmü Seleme'ye gittik ve babam durumu Âişe ve Ümmü Seleme'ye sordu. Her ikisi de Hz. Peygamber'in ihtilam dışında cünüp olarak sabahladığını sonra orucuna devam ettiğini söy­lediler. Daha sonra babamla birlikte Mervan'ın huzuruna çıktık. Babam olayı anlattı. Mervan, Ebu Hureyre'ye git ve ona mutlaka bunu söyle, de­di. Ebu Hureyre'ye gittik. Abdurrahman durumu anlatınca o, 'Bunu size Hz Âişe ve Ümmü Seleme mi söyledi?' diye sordu. Evet cevabını alınca da, 'Onlar bu konuyu daha iyi bilirler' dedi. Bunun üzerine Ebu Hureyre, kendisinin bu sözü bizzat Hz. Peygamber'den değil, Fadl b. Abbas'tan işittiğini söyledi ve bunun sonucunda Ebu Hureyre kendi görü­şünden vazgeçti" [195].

Bu hadise, sahabenin hadis tenkidi metotlarını gösteren güzel bir örnektir. Zira Abdurrahman b. el-Haris, Ebu Hureyre'den işittiğini kabul etmemiş, araştırmak amacıyla Hz. Peygamber'in hanımlarına gitmiştir. Çünkü onlar konuyu en iyi bilmekteydiler. Nitekim Ebu Hureyre de gö­rüşüne aykırı olmasına rağmen, Hz. Âişe ve Ümmü Seleme hakkında, "onlar bunu en iyi bilenlerdir, bu gibi konulardaki hükümleri onlardan öğreniriz" demiş ve kendi görüşünde ısrar etmekten vazgeçmiştir.

Bu hadiste, sahabenin metin tenkidi yaptıkları, başkasından işittik­leri rivayetleri konuyla ilgili şahıslara sorarak araştırdıkları başka açıkça görülmektedir. Nitekim Abdurrahman b. el-Haris, bu konuda Ebu Hureyre'den farklı bir bilgiye sahip olduğunu anlayınca, Hz. Peygamber'in kendisine ulaşmayan, konuyla ilgili başka açıklamalar yapmış olabileceği düşüncesiyle, Ebu Hureyre'den işittiği ile yetinmeyerek, işin doğrusunu öğrenmek üzere derhal Resûlullah'ın hanımlarına gitmiştir. Ebu Hureyre ise; görüşünün yanlış olduğunu anlayınca hatasında ısrar etmemiş, mü­minlerin annelerinin konuyu daha iyi bildiği düşüncesiyle, kendisinin de hadisi bizzat Hz. Peygamber'den işitmediğini zikrederek rivayeti aldığı şahsın Fadl olduğunu açıklamıştır. Hz. Peygamber'den bizzat işiten, ona yakın ve konuyla ilgili bir kimsenin rivayet ettiği hadis, başkalarından rivayet eden kişinin sözünden kabule daha layıktır. Zira başkasından riva­yet eden kişi, bu hükmü ayrı bir metinden çıkarmış ve bu konuda Resûlullah'ın son hükmünü bilememiş olabilir.

Şu halde sahabenin Hz. Âişe ve Ümmü Seleme'nin rivayetlerini tercih etmeleri, diğer sahabîlerden söz konusu hususu daha iyi bilmeleri, Resûlullah'ın yakınında bulunmaları ve Peygamber'in hanımlarından baş­kasının bilemeyeceği hususlara muttali olmalarından dolayıdır. [196]


 
[195] Müslim, Siyam, 7-5.

[196] Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 70-71.