- Oruç

Adsense kodları


Oruç

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
rabia
Tue 9 March 2010, 04:20 pm GMT +0200
Oruç

Oruç lugatta, bir şeyden uzak durmak, herhangi bir şeye karşı kendini tutmaktır.

Istılahta ise, fecrin doğuşundan güneşin batmasına kadar orucu bozan her şeyden korunmaktır.

Ramazan orucunun delili Kitap, Sünnet ve İcma-ı ümmet ile sabittir.

Kitaptan delil, Kur´an-ı Kerimin şu ayeti kerimesidir:

"Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur´an´ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayında hazır bulunanlar onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza et­sin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez..." (Bakara: 2/185)

Sünnetten delil de Peygamberimizin (s.a.v.)´ın şu hadisi şerifidir: "Ramazan ayı öyle bir aydır ki Allah, o ayda oruç tutmanızı emretti. Ben de size gece ibadetini sünnet kıldım. Her kim inanarak ve sevabını umarak oruç tutar ve gece ibadet ederse, annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından soyulur."

Başka bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Oruç bir kalkandır. Sizden bîriniz oruçlu olduğu zaman kötü söz söy­lemesin. Cahilce hareketler yapmasın. Şayet bir kimse onunla oruçlu ol­duğu halde kavga edersveya kötü söz söylerse, "Ben oruçluyum, ben oruç­luyum" desin. Muhammed´in nefsini elinde tutan Allah´a yemin olsun ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha sevimlidir. Cenabı hak buyurmuştur ki, Oruçlu yeme ve içmesini terkediyor. Oruç be­nim içindir. Onun mükafatını ben veririm" [1]

Peygamberimiz (s.a.v.) yine bir hadisi şerirlerinde,

"Yüce Allah buyurdu ki, her seıap on mislinden yediyüi misline kadar artar. Ancak oruç benim içindir. Onun mükafatını ben veririm" buyur­makla orucun sevabının apayrı olduğunu, yediyüz mislinden çok fazla ol­duğunu bildirmiştir.

Oruç, farz ve nafile olarak iki kısma ayrılır:

Farz oruçlar kendi aralarında üç kısım olup bunlar,

Ramazan orucu, kefaret orucu ve nezir orucudur.

[1] Müslim, 151-163

Farz Oruçlar

1- Ramazan Orucu:

Her yıl tutulması gereken Ramazan ayına ait olan oruçtur.

2- Kefaret orucu:

Ramazan ayında oruçlu iken -bilerek- cinsi münasebette bulunan kişi­nin tutması gereken kefaret orucudur ki bu da, ara vermeden iki ay üst üs­le oruç tutmaktır.

3- Nezir orucu:

Nezredilen herhangi bir şey yerine geldiği zaman onun için oruç tut­maktır.

Nafile Oruçlar

Nafile oruçlar da, farz olmayıp tutulmasında büyük sevaplar olan sün­net oruçlarıdır. Bunlar ilende açıklanacaktır.

Orucun insanlar için çok sayıda faydası vardır. Zira Allahu Teala hiç bir şeyi boşuna emretmez. Farz kıldığı oruç için de mutlaka faydaları vardır.

Şimdi bu faydalardan bir kaçını yazalım:

Oruç. iradeyi kuvvetlendirir. İnsana gayret edebilme çabasını ve sabrı öğretir.

Oruç insana düzen ve disiplin öğreterek kişiye belli bir vakte kadar ye­meme ve içmeme alışkanlığını kazandırır.

Oruç. nefisle yapılan bir cihattır. Nefsi, ilgili bulunduğu dünya şaibele­ri ile günahlarından kurtarır, sehvi ve nefsi arzuları kırar, yiyecek ve içe­ceklerde nefsi bir kontrol mekanizması altına alır.

Oruç, insandaki merhamet ve kardeşlik bağlarını geliştirir. Müslüman­ları birbirine yakınlaştıran bir sosyal ve dayanışma kurumu gibi olur.

Oruçlu haldeyken açlık ve susuzluk hissedildiği için başkalarına iyilik yapmaya sevk eder.

Oruç, büyük bir ahlak eğitimi sağlar.

Oruç, nefsani arzulara ve şeytanın vesveselerine karşı büyük bir kuv­vettir.

Oruç sebebiyle insan mahrum olduğu şeylere ve karşılaşacağı sıkıntı­lara karşı bir eğitim alışkanlığını kazanır.

Oruç, büyük bir harp eğitimi de sağlar. Çünkü savaşta istenildiği za­man yeme-içme mümkün değildir. Bazen uzun müddet aç ve susuz kalı­nabilir. Bu sebeple oruçlu kimse aç ve susuz kalmaya alışarak vücuduna güç ve direnç kazandırır.

Oruç, bedenlerin sıhhat kaynağıdır. Kâinatta çalışan her şeyin bazen dinlenmeye ihtiyaç vardır. Onun için onbir ay durmadan çalışan vücudun, mide, bağırsaklar ve diğer organların elbette dinlenmeye ihtiyacı vardır. Bu nedenle Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

"Oruç tutunuz ki sıhhatli bulaşınız" [1]

Orucun daha bir çok hikmet ve faydalan vardır.

Kısaca özetlersek;

-Oruç, Allah´ın verdiği nimetlere şükretme, Allah´ın azabından korun­ma, kıyamet gününü ve cehennem azabının şiddet, sıkıntı ve korkusunu hatırlatma vazifesini görür.

-Oruç, şefkat ve merhamet duygularını geliştirir.

-Oruç, mü´minler arasında zengin-fakir mücadelesini azaltır.

-Oruç, Allah´a ve islam dinine bağlılığın samimi olup olmadığını, ölç­meyi temin eder.

-Oruç, mü´minlere Allah.´ın rahmet ve mağrifetini kazandıracak, dünya ve ahiret mutluluğunu temin eder ve oruç azıklara bereket verir.

[1] İmam Ahmed ve Tiberu Keşfiil Hufa.c.l sah 445 no. 1455

Orucun Farz Olmasının Şartları

Orucun vacip olmasının şartlan üçtür:

1- Müslüman olmak.

2- Akıllı ve ergenlik çağına girmiş olmak.

3- Oruç tutabilecek güce sahip olmak.

Orucun Farzları

Orucun farzları dörttür:

Niyet etmek, yemek, içmek, cinsi münasebet ile kasten kusmaktan uzak durmaktır.

Niyetin yeri kalptir. Kalben niyet etmek gerekir. Ramazan veya nezir orucu için geceden niyet etmek gerekir.

Orucun farz olmasının ilk iki şartı mükellef olmanın temel esaslarıdır. Üçüncü şartı da oruç tutabilecek güce sahip olmaktır. Yüce Allah Kuran-ı Kerim´de: "Oruç tutmaya gücü yetmeyenlere bir fakirin doyumu kadar fidye vardır." (Bakara: 2/184) buyurmuştur.

İbni Abbas, bu ayet-i kerimenin yaşlılar ve kadınlar için nazil olduğu­nu rivayet eder.

Orucun farzlarından niyet kalben getirilmelidir. Ramazan veya nezir orucundan hangisi ise geceden niyet etmek gerekir.

Oucun farzlarından ilki olan niyet için delil.

Hadis-i şerifte Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Fecrden önce niyet etmeyenin orucu yoktur." [1]

Farz olan oruçlarda layin şarttır. Yani Ramazan orucu, kazası, kefarreti veya nezir orucu olduğunu tayin etmektir.

Niyetin en uygunu şöyledir:

"Niyet ettim Allah rızası için bu senenin farz olan yarınki Ramazan ayı orucunu tutmaya."

Yüce Allah Kuran-ı Kerim´de: "Fecrin beyaz ipliği (aydınlığı) kara ipliğinden (karanlığından) ayrılıncaya kadar, yiyin için sonra gece olun­caya kadar (güneş batıncaya kadar) orucu tamamlayın.´´´ (Bakara: 2/187) buyurmuş­tur.

Orucun Farzları

Sahur vaktinden iftar vaktine kadar yememek, içmemek, cinsi müna­sebetten kaçınmak ve kusmamak gibi sakınmamız gereken hususlar oru­cun farzlarıdır. Bilerek veya kasten kusmak orucu bozar, ayrıca mideden gelen ekşi suyu ve ağıza gelen balgamı tekrar yutmak da orucu bozar.

Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Oruçlu iken kendisine kusmak galebe edip kusan kimseye kaza yoktur. Fakat kendisi bilerek kusarsa kaza etmesi gerekir." [2]

[1] Dankının, 2/172

[2] Ebu Davud, 238. Tirmizi, 720

Orucun Sahih Olmasının Şartları

1) Müslüman olmak.

2) Mümeyyiz (ergenlik çağma girmiş) olmak,

3) Hayız ve nifastan temiz olmak.

4) Zamanın oruç tutmak için elverişli olması.

Orucu Bozan Şeyler

Orucu bozan şeyler ondur (melinde dokuzu geçiyor):

1- Kasden veya bilerek insanın vücuduna herhangi bir şeyin içeri gir­mesi,

2- Ön ve arka yollarından bir şeyin girmesi,

3- Bilerek kusmak.

4- Bilerek cinsel ilişkide bulunmak,

5- Şehvetli oynamakla meninin çıkması,

6- Hayız olmak,

7- Nifas olmak,

8- Delirmek,

9- Mürted olmak.

Orucun Sünnetleri

Orucun sünnetleri üç tanedir.

1- Akşam olduğunda acele iftar etmek,

2- Sahuru ertelemek,

3- Çirkin sözlerden kaçınmak.

Orucu bozan şeylerin delilleri:

-Çok az da olsa yemek ve içmek orucu bozar. Ama oruçlu olduğunu unutarak yiyip içerse yenilen veya içilen şey ne kadar da çok olursa oruç bozulmaz.Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Oruçlu olduğu halde unutarakyiyen veya içen orucunu tamamlasın. Zira ona Allah ye­dirmiş ve içirmistir"[1]

- Gözle görülebilen bir şeyin insanın ön veya arkası veya başka açık bir menfezden girmesi de orucu bozar.

Kulağa ilaç damlatmak orucu bozar, göze sürme çekmek ise bozmaz. Çünkü kulak açık bir menfezdir, göz ise açık menfez değildir.

-Bir kimse kendi iradesi veya isteğiyle kusarsa orucu bozulur. Ama iradesi dışında olursa bozulmaz.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse oruçlu iken ku­suntu ona galebe ederse (istemeden kusarsa) orucu bozulmayacağı gibi ona kaza da gerekmez. Ancak isteyerek kusarsa orucu bozulacağı için ka­za etsin" [2]

-Bilerek cinsel ilişkide bulunmak. Bir kimse ramazan ayı olduğunu bhatırlayarak bile bile cinsel ilişkide bulunursa menisi gelmese de orucu bozulur. Bu cinsel ilişki kendi hanımı ile olsun başkasıyla olsun farket-mez. Bunun delili orucun kefareti bölümünde belirtilecektir.

- Bir kimsenin kendi eliyle veya eşiyle oynayıp öpüşmesi ya da başka bir sebeple menisini çıkarması orucunu bozar.

İhtilam yoluyla veya kendiliğinden meninin gelmesi orucu bozmaz.

-Hayız ve ruf as olmakla da oruç bozulur. Çünkü hayız ve nifas orucun sıhhatına manidir.

Peygamberimiz (s.a.v.)´e, Ya resulallah kadını dini niçin eksiktir soru­suna şu cevabı vermişlerdir: "Hayız gördüğü zaman namaz kılmaz ve oruç tutmaz, değil mi?" [3]

- Delirmek ve dinden çıkmak da orucu bozar. Çünkü bunlar orucun sıhhatına engel olan durumlardır.

-Bütün gün sarhoş olmak, veya bütün gün bayılmak da orucu bozar.

Orucun sünnetleri için deliller:

-İftarı acele, sahuru tehir etmek sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyururlar:

"Ümmetim iftarda acele ettikleri ve sahura teshir ettikleri müddetçe daima hayırla yasarlar." [4]

Enes bin Malik şöyle demiştir:

"Hz. Peygamber oruçlu iken (akşam) namazını kılmadan önce taze hurmalarla iftarını açardı. Taze hurma yoksa kuru hurma ile bunu da bula­mazsa sudan bir kaç yudum içerdi." [5]

-Batıl ve boş konuşmalardan kaçınmak, yalan ve gıybet gibi şeylerden kaçınmak da orucun sünnellerindendir.

Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Yalan söylemeyi ve çirkin söz söylemeyi terketmeyen kimsenin, yemek ve içmeyi terketmesinde Allah´ın ihtiyacı yoktur." [6]

[1] Buharı, 1831 : Müslim, 1155.

[2] Ebu Davud, 2380, Tırmızı, 720

[3] Bulum, 298. Müslim, 80

[4] İmanı Ahmed- Mûsned, 4ı 147

[5] Tirmizi, 696. Ebu Davud, 2356

[6] Buhari 1804

Orucun Kefareti

Üzerinde Ramazan orucu kalan birinin ölmesi durumunda, borcuna mahsuben her gün için bir müd´ terekesinden çıkarılır, ve fakirlere verilir.

Oruç tutamayacak derecede yaşlı olan kimse oruç tutmayıp her günü için bir fakire bir müd´ miktarı verecek.

Hamile veya emzikli (süt emziren) kadın, kendi nefsi için olabilecek bir zarardan korkarsa iftar ederek daha sonra orucunu kaza eder. ama kendi bebeği için oluşabilecek bir zarardan korkarsa, daha sonra kaza et­mekle beraber her günü için bir müd´ kefaret verecektir.

Müd [1] bir Bağdat litresi ile bir litrenin üçte bin kadardır.

Hasta olanlar, ve uzun yolculukta olanlar orucunu bozabilirler. Daha sonra kaza ederler.

İbni Ömer (r.a) şöyle demiştir:

"Kim üzerinde bir ay oruç borcu olduğu halde Ölürse onun yerine veli­si hergün için bir fakir duyursun." [2]

Ölen kişinin yerine oruç tutulsa da olur. Hz. Peygamber şöyle buyur­muştur: "Her kim üzerinde oruç borcu varken ölürse o ölünün velisi öö~ lüye niyabeîen oruç tutabilir.´" [3]

Oruç tutmayacak derecede yaşlı veya hamile ve emzikli kadınlar için de İbni Abbas´tan şöyle rivayet edilmiştir: "Ona takat getirenler için bir miskin doyumu fidye vardır." (Bakara: 2/184)

Oruca takat getirmeyecek derecede olan yaşlılar oruç tutmayıp her gün için bir fakir doyumu olan bir müd verecekler.

Çocuklar için korktukları takdirde hamile ve emzikli kadınlar için de durum böyledir. Yani oruçlarını sonrası için kazaya bırakıp her günü için bir müd verecekler. Ama hamile ve emzikli kadınlar çocukları için değil de kendileri için bir tehlike görürlerse sadece kaza ederler, fidye gerek­mez.

Hasta ve yolcu olanlar oruç tutmayıp daha sonra kaza ederler. Allahu Taala şöyle´buyurmuştur:

"Kim hasta olur ya da seferde bulunursa (orucunu) tutamadığı günler sayısınca başka günlerde kaza etsin." (Bakara: 2/185)

Herhangi bir nedenden dolayı tutulmamış olan oruç daha sonra kaza edilerek tutulmalıdır. Bu kazanın süresi, gelecek Ramazan ayı girene ka­dar olan süredir.

Eğer bilerek veya ö´zürü telafi olup kaza etmeden bir sonraki Rama-zan´a erişmişse o Ramazan ayından sonra kaza ile beraber ayrıca keffare-tini verir. Eski keffareti varsa da o keffaret bunun yerine geçmez. Çünkü burada geciktirme söz konusudur.

Mesela bir kimsenin kazası üzerinden iki Ramazan ayı geçerse her gün için bir kaza ile beraber iki avuç, üç Ramazan geçerse üçer avuç fidye vermesi gerekir. Böylece kaza üzerinden kaç sene geçerse her gün için kazasıyla birlikte geciktirildiği sene sayısınca fidye vermesi gerekir.

Kefaret

Ramazan ayında oruçlu İken cinsi münasebette bulunan kimse o günü kaza etmekle beraber kendisinin ayrıca kefaret vermesi gerekir.

Kefaret de şudur: Sırası ile varsa ve maddi gücü elveriyorsa bir köle azat etmek, buna gücü yetmezse altmış gün aralıksız oruç tutmaktır. Elli dokuz gün tutar mazaret olmadan son gün için ara verirse tekrar baştan altmış gün üst üste oruç tutması gerekir. Yaşlı veya hasta olduğundan do­layı oruç tutamayan altmış fakiri doyurmak zorundadır.

Dinimiz İslam kimsenin güç yetiremeyeceği bir emri yüklemez.

Ebu Hureyre (r.a)´dan rivayet edilen konumuzla ilgili bir Hadisi şerifi nakledelim. Ebu Hureyre demiştir ki: Birisi Peygamber (s.a.v)´in huzuru­na gelip; -Ey Allah´ın Resulü mahvoldum, dedi.

Peygamber (s.a.v) de:

- Seni mahfeden şey nedir? diye sordu.

Bunun üzerine adam:

-Ramazanı şerifte eşimle cinsi münasebette bulundum, dedi.

Resulullah (s.a.v):

-Bir köle azat edebilecek durumda mısın? deyince

-Hayır, diye cevap verdi.

Resululiah (s.a.v):

-Ara vermeden iki ay oruç tutabilir misin?

-Hayır.

-Altmış fakire yemek yedirebilecek durumda mısın ?

-Hayır, dedi. Sonra oturdu. Peygamber (s.a.v.) içinde hurma bulunan bir sepet getirip dedi ki:

-Bunu tasadduk et.

Bunun üzerine o şahıs:

-Bizden daha muhtaç bir kimse varmı ki ona vereyim. Allah´a yemin ederim ki iki dağ arasında (Medine´de) bizden daha muhtaç bir ev yok­tur.

Peygamber (s.a.v) azı dişleri görünecek kadar tebessüm etti ve:

-Git bunu aile fertlerine yedir." dedi. [4]

[1] Bn mud bu avuç dolusu kadat olan bu ölçüsü Ağırlıkça 600 gr

[2] Tirmizi 817

[3] Buharı, 1851, Müslim, 1147

[4] Buharı ve Müslim. Kıtab-ul FıLh âla Mczahıbıl Erhuâ c 2 s 56

Nafile Orucu

Ramazan ayında oruç tutmak farz olduğu gibi, nefsimizi ve ruhumuzu terbiye edip, Allah´a daha da yaklaşmak için bazı günlerde oruç tutmak sü nettir.

Nafile oruç günleri şunlardır:

1. Yolcu veya hacda olmayan kişi için Arefe günü oruç tutmak sünnet­tir.

2. Muharrem ayının dokuz, on ve onbirinci günleri oruç tutmak sü­nnettir.

Resulullah (s.a.v.) bu günlerde oruç tutulması hususunda şöyle buyu­ruyor: "Arefe günü oruç tutmak, ondan Önceki sene ile sonraki senelerin günahlarını Allah´ın bağışlayacağım umarım. Aşure günü (Muharrem ayının onuncu günü) oruç tutmak, ondan önceki senenin günahını bağış­layacağını umarım." Resulullah (s.a.v) devamla buyurdu ki: "Gelecek seneye sağ kalsam dokuzuncu günü de tutarım" Fakat Resulullah (s.a.v) ondan önce vefat etti. [1]

3. Pazartesi ile Perşembe günleri oruç tutmak ta sünettir. Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor: "Pazartesi ile perşembe günleri ameller Allah´a sunulur. Oruçlu iken, amelimin Allah´a arzedümesini se­verim" [2]

4. Her ayın onüç ondört ve onbeşinci günleri. Peygamberimiz (s.a.v) Ebu Zerr (r.a)´a hitaben şöyle buyurdu:

"Her aydan üç gün oruç tutmak istediğinde onüç, ondört ve onbeşinci günleri tut." [3]

5. Ramazan ayından sonraki Şevval ayından altı gün oruç tutmak sün­nettir. Ramazan bayramından sonra olan birinci günden itibaren arka ar­kaya tutulması daha faziletli ise de aralıklı olarak tutulsa da sünnet hasıl olur. Ebu Eyyub el Ensari (r.a.)´dan rivayete göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Her kim ramazan orucunu tutar sonra da ardından şevvalin ikinci gününden başlayarak altı gün daha buna eklerse bütün sene oruç tutmuş gibi olur." [4]

[1] Müslim, 1162.

[2] Tirmizi, 7474.

[3] Tirmizi, 761.

[4] Müslim, 1164.

İ´tıkaf

î´tikaf müstehab sünnettir. İki şartı vardır:Niyet etmek ve camide dur­mak. Nezredilen itikafdan çıkılmaz. Ancak tabii ihtiyaçlar ve camide du-ramayacaği bir özür, hayız veya bir hastalık için çıkabilir. Cinsi müna­sebetle i ´tikaf batıl olur.

İ´tikaf sünneti müekkededir. İ´tikaftan maksat ise, Allah´a yaklaşmak niyetiyle camide bir süre durmaktır. İtikafta iken mazeretler oluşursa, bu mazeretler giderilip bittikten sonra i´tikafa kaldığı yerden devam edilir.

Orada duramayacak şekilde hastalanmışsa i´tikaftan çıkılabilir.

Allahiı Taala Kur´an-ı Kerim´de, "Mescidde i´tikafta iken hanımları­nıza yaklaşmayın." (Bakara:12/87) buyurmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) her Ramazan ayının son on gününde i´tikafa girerlerdi. Vefat edeceği sene yirmi gün i´tikafa girmişti. [1]

İ´tikafın şartları iki tanedir:

1- Niyet. Kalben niyet edilmelidir vtya´Ttikafa niyet ettim" demesi de yeterlidir.

2- Mescidde durmak. İ´tikafa evlerde, namazgahlarda ve tekkelerde gi­rilmez. Kısa bir sükun i´tikaf sayılmaz. Biraz durmak lazımdır.

İ´tikafa giren kimsenin müslüman ve akıllı olup hayız, nifas ve cünüp gibi özürlerde olmaması gerekir.Nezredilen i´tikafın yerine getirilmesi vacip olur. :Bir gün Hz. Ömer (r.a.): ´Ya Resulallah, ben Mescid-i Haram´da bir gece i´tikaf etmeyi adadım.´ dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):" Öyle ise adağını yerine getir´ buyurdular.

İ´tikafın şartları: Müslüman ve mümeyyiz olup, cünüplükten, hayız ve nifastan temiz olmaktır.

[1] Buharı, 1922 Müslim 1171

RAMAZAN 7/D
Sun 21 December 2014, 04:08 pm GMT +0200
Ramazan ayı bütün insanlığa doğru yolu gösteren Kur'an-ı Kerim'in indirildiği aydır.Bu ayda Yüce ALLAH bize bu ayda oruç tutmamızı emretmiştir. Peygamberimiz ise bu ayda gece kalkıp ibadet etmemizi bize sünnet kılmıştır. Ramazanda orucunu kim inanarak ve sevabını bekleyerek oruç tutarsa  günahlarından temizlenir. Oruç tutan kişinin mükafatını sadece ALLAH verebilir.Farz olan 3 farklı oruç vardır.Bunlar: Ramazan Orucu,Adak orucu(yani nezir orucu) ve kefaret orucudur.Ve bir de nafile oruçlar vardır.Nafile oruçların tutulmasını Yüce ALLAH emretmemiştir fakat bu oruçlar sünnettir ve tutulması  büyük sevaptır.Oruç Yüce RABB' imizin verdiği nimetlere şükretmek ve ALLAH' ın azabından korunmak demektir.Oruç insanı güçlendirir , ahlaklandırır ve en iyiside oruç insana sabrı öğretir ALLAH'A kulluk etmemize yardımcı olur ve cehennem azabının korkusunu unutmamamızı sağlar.

ceren
Sun 21 December 2014, 04:36 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Orucun sünnetlerini,farzlarını,orucu bozan şeyleri her şeyi öğrenmiş olduk ...

besiye7A
Wed 13 May 2015, 07:47 pm GMT +0200
Paylaşım için teşekkür ler......