ezelinur
Sat 30 January 2010, 01:58 pm GMT +0200
Ramazan Ayının Sübûtu
Ramazan ayı iki şeyle tesbit edilir: Birincisi hilâli görmektir. Bu da semâda görüşü engelleyen toz, duman, bulut ve benzeri şeylerin bulunmaması hâlinde mümkün olur. İkincisi ise Şaban ayını otuz güne tamamlamaktır. Bu da semâda anılan görüş engelleyici şeylerin bulunması hâlinde başvurulan bir yöntemdir. Zîrâ buna ilişkin olarak Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Hilâli görmekle oruç tutunuz. Hilâli görmekle de iftar ediniz. Eğer (semâ) size kapalı olursa Şaban (ayının gün) sayısını otuza tamamlayın.” [166]
Hadîsten kastedilen mânâ şudur: Hava açık olursa orucu tutup tutmamak, hilâlin görülüp görülmemesine bağlıdır. Bu takdirde hilâl görülmedikçe oruç tutmak caiz olmaz. Havada bulut olursa, bu takdirde Şa’ban ayına müracaat edilir. Yani otuz güne tamamlanır. Kendi hesabımıza göre bir eksiklik olursa, bu eksikliği lağvederiz. Tamam olunca da oruç tutmak vâcib olur. Bu kuralı, oruç tutmayı emreden şârî koymuştur. Dilediği işaret ve alâmetleri koymakta o, mutlak hak ve yetkiye sâhibtir. Bize, “hava bulutsuz olur da hilâli gözetleyip görmek mümkün olursa gözetin. Hilâli görürseniz oruç tutun. Aksi takdirde tutmayın” diyen de odur.
Hava bulutlu olursa, Şaban ayını hesaplamaya bakar ve onu otuz güne tamamlarız. Üç mezheb imamı bu hükmü benimsemişlerdir. Hanbelîlerse havanın bulutlu olmasıyla ilgili bu hükümde başka bir hadîsi delîl edinerek üç mezheb imamına muhalefet etmişlerdir. Bu hadîs de şudur:
“Hilâli gördüğünüzde oruç tutunuz ve (yine) hilâli gördüğünüzde iftar ediniz. Eğer hava kapalı olursa onu takdir ediniz.”
Bazıları “takdir ediniz” sözüyle, oruç tutarak tedbirli davranmamızın emredildiğini söylemişlerdir. Hanbelîler, bu hususta kendilerine delil olarak İbn Ömer (r.a.)’ın uygulamasını kabul etmişlerdir. Naklen sabit olduğuna göre İbn Ömer (r.a.), Şaban ayının yirmi dokuzuncu gününe gelindiğinde hilâli gözetlemek için adam gönderirdi. Hilâli görürlerse oruca başlar, havada toz ve bulut olmadığı halde hilâli göremezlerse ertesi sabah oruç tutmazlardı. Hilâl, havada toz veya bulut bulunduğu için görülmezse, ertesi sabah oruç tutarlardı. Şu halde bu güne yevm-i şek denemez. Bunlara göre yevm-i şek, ancak havanın açık ve bulutsuz olması ve insanların hilâli gözetlemekten geri durmaları hâlinde sözkonusu olur. Hanbelîlerin bu husustaki görüşleri aşağıya alınmıştır.
Hanbeliler dediler ki: Şaban ayının yirmi dokuzuncu günü, gün batımı esnasında hilâl görünmezse, Şaban ayını otuza tamamlamak gerekmez. İster Ramazandan olsun, ister Şabandan olsun bu geceyi izleyen gündüzde oruç tutmak için geceden niyet etmek vâcib olur. Buna da Ramazan orucu diye niyet eder. Oruçluyken Ramazan değil de Şaban olduğu anlaşılırsa, bu orucun tamamlanması vâcib olmaz.