armi
Sat 11 July 2009, 09:38 am GMT +0200
Islâm düsmani papalarin Kudüs'ü müslümanlari hakimiyetinden kurtarmak ve müslümanlari Anadolu ve Avrupa'dan atmak gayesiyle baslattiklari seferlere verilen âd.
Islâmiyetin hristiyanligin aksine büyük bir süratle yayIlmasi, müslümanlarin Suriye, Filistin ve Anadolu'ya hakim olarak Iznik'in baskent oldugu yeni bir devleti kurmalari, hristiyan aleminin dini lideri papayi ve hristiyanligin hâmîsi olarak kabul edilen Bizans Imparatorunu ciddi bir sekilde endiselendiriyordu. Bu yüzden hem Islâmiyetin yayilisini durdurmak hem de sosyal ve ekonomik sIkinti içinde olan Avrupa'yi bu durumdan kurtarmak için Bati Avrupa'da Vatikan kilisesinin önderliginde yogun bir faaliyet baslatildi. Papa II. Urbanus Hz. Isa'nin dogum yeri olan Kudüs'ün ve kutsal saydiklari makamlarin müslümanlar tarafindan kirletildigini, Kudüs'e giden hristiyan haci adaylarina zulüm ve iskence yapildigini öne sürerek böyle mukaddes bir beldenin müslümanlarin baskisindan kurtarIlmasi için bütün hristiyanlarin canla basla seferber olmalari gerektigini söyleyerek halki sefere katIlmalari için tahrik ediyordu. Halbuki uzun süredir bu kutsal topraklar hristiyan haci adaylari tarafindan ziyaret ediliyor, bu konuda onlara engel olunmak söyle dursun yardim bile ediliyordu. Filistin'de kendilerine ayrIlmis hastaneleri, kilise ve manastirlari hatta kütüphaneleri bile vardi. Öte yandan Bati Avrupa'da halkin içine düsmüs oldugu ekonomik kriz ve sIkintidan da ancak dogunun baharat yollarinin ele geçirIlmesiyle kurtulabilecegi söylenerek halk bu sefere katIlmaya tesvik ediliyordu. Bütün bu gayelerin gerçeklesmesi de ancak hristiyan aleminin yek vücut halinde hareket etmesiyle mümkün olabilirdi.
Birinci Haçli Seferi:
Papa II. Urbanus 18-28 Kasim 1095 tarihleri arasinda bütün Bati Avrupa'nin ileri gelen din adamlarinin katildigi bir toplantida bu büyük harekâta süratle hazirlanmalari gerektigini hatirlattiktan sonra Ilk büyük haçli kafilesinin harekete geçmesini temin etmistir. Ertesi yil yani 1096'da Pierre L'Ermitte adli bir kesisin idaresinde heyecanli fakat disiplinsiz bir haçli kitlesi düzensiz bir vaziyette Belgrat, Nis, Sofya, Filibe ve Edirne yoluyla Istanbul'a gelmis ve 6 Agustos 1096'da Bizans Imparatoru Alexios Kommenos tarafindan Anadolu yakasina geçirIlmistir. Savas disiplininden uzak bu haçli kitlesi Eylül 1096'da Anadolu Selçuklu Sultani I. Kiliç Arslan tarafindan bozguna ugratIlmistir.
Bu haçli sürülerinin Kiliç Arslan tarafindan imha edIlmesi üzerine Avrupa'da prensler, dükler ve zirhli askerlerden olusturulan ordularla yeni bir hareket baslatIlmistir. Birincinin aksine tam bir disiplin içinde bulunan bu ordular savas kabiliyeti yüksek sövalyelerden olusuyordu. Meshur kontlarin idaresinde dört kol halinde harekete geçen yeni haçli kuvvetleri 1097'de yine Imparator Alexios tarafindan Anadolu'ya geçirildi. Mayis 1097'de Iznik'i kusatan Haçlilar müstahkem surlarla çevrili sehri sIkistirmaya basladilar. Anadolu Selçuklu Sultani Kiliç Arslan bu sirada Malatya'da bulunuyordu. Üstün haçli kuvvetleri karsisinda basarili olamayacaklarini anlayan müslüman askerler sehri Bizans kumandani Butumites'e teslim etmek üzere müzakerelere basladiklari sirada Kiliç Arslan gelince teslimden vazgeçerek haçlilarla kanli bir mücadeleye girdiler. Selçuklu sultani I. Kiliç Arslan ordusunu Iznik hIsari önündeki ovada savasa soktu. Çok çetin geçen bu çarpismalar sirasinda her Iki tarafin da agir kayiplari oldu. Sonunda Kiliç Arslan Iznik'i kendi mukadderatina birakarak haçlilari daglik bölgelerde ve geçitlerde sIkistirmak gayesi ile geri çekildi. Haçlilar siddetli hücumlar sonunda Iznik'i ele geçirerek Bizans'a teslim ettiler.
(19 Haziran 1097). Kiliç Arslan böylece yalniz baskentin degil oradaki asker ve hazinelerini de kaybederken haçli kuvvetleri de Eskisehir istikametinde ileri harekâta devam ettiler. 30 Haziran 1097'de Eskisehir ovasinda Haçlilari tekrar sIkistiran Kiliç Arslan arkadan yetisen zirhli birlikler karsisinda geri çekIlmek zorunda kaldi. Anadolu içlerine çekilirken de muhtelif yörelerdeki Türk birliklerini kendisine katIlmaya çagirdi. Bu arada Danismend Gazi ve Kayseri bölgesi emiri Hasan ile ittifak yapti.
Haçlilar Eskisehir ovasinda birkaç gün dinlendikten sonra Bizanslilarin tavsiyesine uyarak Konya'ya dogru yola çiktilar. Türk birlikler zaman zaman yaptiklari baskinlarla Haçlilara agir kayiplar verdirdiler. Hâçlilar Agustos ortalarinda Konya'ya varip Meram'da bir süre dinlendikten sonra Eregli'ye hareket ettiler. Kiliç Arslan bu sirada tekrar haçlilarin karsisina çikti fakat savasa girmeye cesaret edemedi. Haçlilar Eregli de Iki kola ayrildilar. Bir kismi Kilikya istikametinde yola devam ederken büyük bir bölümü de Kayseri'ye yöneldi. Emir Hasan yol boyunca Haçlilarla kahramanca savastiysa da müslümanlarin Kayseri'yi bosaltmalarina engel olamadi. Haçlilar Kayseri'yi geçip Göksün ve Maras yoluyla Antakya'ya dogru ilerlediler.
Ana Haçli ordusu Konya Eregli'sine vardigi sirada Kilikya'ya giden Baudouin de Boulogne, Maras'ta birlesik haçli ordusuna katIlmis ve daha sonra Antakya istikametinde ilerleyen ordudan tekrar ayrilarak Urfa bölgesine gitmistir. Telbâsir'de bulundugu sirada kendisine yapilan davet üzerine Urfa'ya hareket etmis ve 10 Mart 1098'de Urfa Haçli Kontlugu'nu kurmustur. Antakya'ya varan haçli kuvvetleri ise burçlardan birini korumakla görevli Ermeni asilli Firûz ile anlasarak 3 Haziran 1098'de sehri isgal etmisler ve burada Antakya prensligini, kurmuslardir.
Islâmiyetin hristiyanligin aksine büyük bir süratle yayIlmasi, müslümanlarin Suriye, Filistin ve Anadolu'ya hakim olarak Iznik'in baskent oldugu yeni bir devleti kurmalari, hristiyan aleminin dini lideri papayi ve hristiyanligin hâmîsi olarak kabul edilen Bizans Imparatorunu ciddi bir sekilde endiselendiriyordu. Bu yüzden hem Islâmiyetin yayilisini durdurmak hem de sosyal ve ekonomik sIkinti içinde olan Avrupa'yi bu durumdan kurtarmak için Bati Avrupa'da Vatikan kilisesinin önderliginde yogun bir faaliyet baslatildi. Papa II. Urbanus Hz. Isa'nin dogum yeri olan Kudüs'ün ve kutsal saydiklari makamlarin müslümanlar tarafindan kirletildigini, Kudüs'e giden hristiyan haci adaylarina zulüm ve iskence yapildigini öne sürerek böyle mukaddes bir beldenin müslümanlarin baskisindan kurtarIlmasi için bütün hristiyanlarin canla basla seferber olmalari gerektigini söyleyerek halki sefere katIlmalari için tahrik ediyordu. Halbuki uzun süredir bu kutsal topraklar hristiyan haci adaylari tarafindan ziyaret ediliyor, bu konuda onlara engel olunmak söyle dursun yardim bile ediliyordu. Filistin'de kendilerine ayrIlmis hastaneleri, kilise ve manastirlari hatta kütüphaneleri bile vardi. Öte yandan Bati Avrupa'da halkin içine düsmüs oldugu ekonomik kriz ve sIkintidan da ancak dogunun baharat yollarinin ele geçirIlmesiyle kurtulabilecegi söylenerek halk bu sefere katIlmaya tesvik ediliyordu. Bütün bu gayelerin gerçeklesmesi de ancak hristiyan aleminin yek vücut halinde hareket etmesiyle mümkün olabilirdi.
Birinci Haçli Seferi:
Papa II. Urbanus 18-28 Kasim 1095 tarihleri arasinda bütün Bati Avrupa'nin ileri gelen din adamlarinin katildigi bir toplantida bu büyük harekâta süratle hazirlanmalari gerektigini hatirlattiktan sonra Ilk büyük haçli kafilesinin harekete geçmesini temin etmistir. Ertesi yil yani 1096'da Pierre L'Ermitte adli bir kesisin idaresinde heyecanli fakat disiplinsiz bir haçli kitlesi düzensiz bir vaziyette Belgrat, Nis, Sofya, Filibe ve Edirne yoluyla Istanbul'a gelmis ve 6 Agustos 1096'da Bizans Imparatoru Alexios Kommenos tarafindan Anadolu yakasina geçirIlmistir. Savas disiplininden uzak bu haçli kitlesi Eylül 1096'da Anadolu Selçuklu Sultani I. Kiliç Arslan tarafindan bozguna ugratIlmistir.
Bu haçli sürülerinin Kiliç Arslan tarafindan imha edIlmesi üzerine Avrupa'da prensler, dükler ve zirhli askerlerden olusturulan ordularla yeni bir hareket baslatIlmistir. Birincinin aksine tam bir disiplin içinde bulunan bu ordular savas kabiliyeti yüksek sövalyelerden olusuyordu. Meshur kontlarin idaresinde dört kol halinde harekete geçen yeni haçli kuvvetleri 1097'de yine Imparator Alexios tarafindan Anadolu'ya geçirildi. Mayis 1097'de Iznik'i kusatan Haçlilar müstahkem surlarla çevrili sehri sIkistirmaya basladilar. Anadolu Selçuklu Sultani Kiliç Arslan bu sirada Malatya'da bulunuyordu. Üstün haçli kuvvetleri karsisinda basarili olamayacaklarini anlayan müslüman askerler sehri Bizans kumandani Butumites'e teslim etmek üzere müzakerelere basladiklari sirada Kiliç Arslan gelince teslimden vazgeçerek haçlilarla kanli bir mücadeleye girdiler. Selçuklu sultani I. Kiliç Arslan ordusunu Iznik hIsari önündeki ovada savasa soktu. Çok çetin geçen bu çarpismalar sirasinda her Iki tarafin da agir kayiplari oldu. Sonunda Kiliç Arslan Iznik'i kendi mukadderatina birakarak haçlilari daglik bölgelerde ve geçitlerde sIkistirmak gayesi ile geri çekildi. Haçlilar siddetli hücumlar sonunda Iznik'i ele geçirerek Bizans'a teslim ettiler.
(19 Haziran 1097). Kiliç Arslan böylece yalniz baskentin degil oradaki asker ve hazinelerini de kaybederken haçli kuvvetleri de Eskisehir istikametinde ileri harekâta devam ettiler. 30 Haziran 1097'de Eskisehir ovasinda Haçlilari tekrar sIkistiran Kiliç Arslan arkadan yetisen zirhli birlikler karsisinda geri çekIlmek zorunda kaldi. Anadolu içlerine çekilirken de muhtelif yörelerdeki Türk birliklerini kendisine katIlmaya çagirdi. Bu arada Danismend Gazi ve Kayseri bölgesi emiri Hasan ile ittifak yapti.
Haçlilar Eskisehir ovasinda birkaç gün dinlendikten sonra Bizanslilarin tavsiyesine uyarak Konya'ya dogru yola çiktilar. Türk birlikler zaman zaman yaptiklari baskinlarla Haçlilara agir kayiplar verdirdiler. Hâçlilar Agustos ortalarinda Konya'ya varip Meram'da bir süre dinlendikten sonra Eregli'ye hareket ettiler. Kiliç Arslan bu sirada tekrar haçlilarin karsisina çikti fakat savasa girmeye cesaret edemedi. Haçlilar Eregli de Iki kola ayrildilar. Bir kismi Kilikya istikametinde yola devam ederken büyük bir bölümü de Kayseri'ye yöneldi. Emir Hasan yol boyunca Haçlilarla kahramanca savastiysa da müslümanlarin Kayseri'yi bosaltmalarina engel olamadi. Haçlilar Kayseri'yi geçip Göksün ve Maras yoluyla Antakya'ya dogru ilerlediler.
Ana Haçli ordusu Konya Eregli'sine vardigi sirada Kilikya'ya giden Baudouin de Boulogne, Maras'ta birlesik haçli ordusuna katIlmis ve daha sonra Antakya istikametinde ilerleyen ordudan tekrar ayrilarak Urfa bölgesine gitmistir. Telbâsir'de bulundugu sirada kendisine yapilan davet üzerine Urfa'ya hareket etmis ve 10 Mart 1098'de Urfa Haçli Kontlugu'nu kurmustur. Antakya'ya varan haçli kuvvetleri ise burçlardan birini korumakla görevli Ermeni asilli Firûz ile anlasarak 3 Haziran 1098'de sehri isgal etmisler ve burada Antakya prensligini, kurmuslardir.