- Onun can alışı...

Adsense kodları


Onun can alışı...

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Mon 25 October 2010, 01:29 pm GMT +0200
124. Onun can alışı, bedenimin bütün zerrelerini mest eder.

Fe'ilatiin, Fe'ilatün, Fe'ilatiin, Fe'ilün
(c. I, 263)


•Sevgili şeker gibi tatlı bir gülüşle, canımı alırsa ben aşk şehidi olurum da, Allah benim gönlümü ebedî olarak ona kavuşturur.

•Canımı o alırsa üzülmek şöyle dursun, işte o zaman neşelenirim. Işte o zaman canım gülmeğe başlar. Onun can alışı bedenimin bütün zerrelerini mest . Her tarafım manevî bir zevk içinde, mutlu bir halde ölümü karşılar.

•Ölüm haberi ile bedenimde bulunan her zerrenin özü, onun lütfu ile mest olurda; "Sevgilim ne kadar da güzel, ne kadar da üstün bir varlıktır!" diye oynamaya başlarlar.

•İçinde bulundukları o mutlu güne seslenirler de; "Ey gün, sen ne hoş bır ömrün uzun olsun!" derler. Benim bu ölüm günüm, sevgili ile buluşma günüdür. Eğlence günüdür, şarap içme günüdür. Çeşitli nimetleri yeme günü, şikayetlerden kurtulup, Allah'dan razı olma günüdür.

•Allah küpe benzeyen bedenimi aşk şarabı ile yoğurdu. Rabbim bana lütuf da bulundu. Benim hakkımda ne de güzel bir takdirde bulunmuş; takdiri ne güzel çıktı!

•Ben öyle tesirli bir aşk şarabı içtim ki, dünya küpüne sığamıyorum. Dokuz gök bile benim köpüğüme, benim coşkunluğuma dayanamaz.

 

125. Aşk şarabı!

Mefülü, Fa'liin, Mef'Olü, Fa'lün
 (c.I, 265)

 

• Herkesin istediği, can da derman da onda olan aşk şarabının özlemini ne zamana kadar çekeceğiz? Ey sakî! Kalk, özlemini çektiğimiz o şarabdan bize sun!

• 0 şarapta sevginin, sevgilinin sırrı vardır. Sevgilinin nazı vardır. Sesi vardır. Ey sakî! Kalk o şaraptan bize sun!

• Aşk yolunda Allah bizi korur. Bizim sakîmiz, gölge bir varlık olan insan değildir. Bizim sakîmiz saadet, kutluluktur. Saadet hanımla buluşmak ne kadar da hoştur; ne kadar da güzeldir! Onun verdiği şarap mideye gitmez. Haydi ey sakîmiz, ey kutluluğumuz; o şaraptan sun!

• Ben her ne kadar sevgilinin yanında isen de, sevgili beni kucaklıyorsa da kararım yok. Ona kavuştuğum halde huzursuzum. Onu kaybederim diye içimde bir korku var. Ne olursa olsun, haydi kalk ey kutluluğumuz bize açk şarabı sun!

Şirazlı Hafız merhum

"Bir bülbül gagasına güzel renkli bir gül yaprağı almış, o vuslat nimetine eriştiği halde yine hazin hazin, tatlı tatlı feryada koyulmuştu. Ona dedim ki: 'Vaslına eriştiğin halde bu deryada, bıı figana sebeb ne?' Dedi ki: 'Sevgilinin cilvesî bizi bu işe düşürdü. bu hale getirdi.' Seyyid Nesîmî de: "Vasl erişince canıma, hüzün ve melal içindeyim" demişti. Rabi'a Hatun namına yazılan bir şiirde; "Ben ta senin yanında dahi hasretim sana demişti.

• Bize şarap sunan mutluluk diyor ki: "Ben size üzüm şarabı değil de, aşk şarabı sunduğum için pek memnunum, pek hoşum. Fırsatı kaçırmayın, bu şaraptan bol bol için!" diyorsa da biz dünya işlerine dalmışız, birbirimizle çekişip duruyoruz. Ama ey mutluluk! Sen yine bize o şaraptan sun!

 

126. Rüzgar aşık olmasaydı böyle esip durmazdı.

Fe'ilatün, Fe'ilatün. Fe'ilatiin, Fe'ilün
(c. 7, tercî' 4)

• Ne yazık ki gece geldi. Hepimiz ayrı düştük. Ne mutlu o kişiye ki gece i herkes uykuda iken Allah ona dosttur, arkadaştır.

• Geceleyin hepsi uyudular. Hepsi de cansız birer varlık gibi yerlere serildi yataklara düştüler. Ey bizim dostumuz! Ey cihanın padişahı! Aman sen uyuma.

• Bu beden toprağını kaldırıp gezdiren, oradan oraya götüren ruh rüzgarıdır.İnsan uykuya dalınca o ruh rüzgarı toprak bedenden muvakkat bir zamançekilince, beden düşüp yere serilir 

•Fakat rüh rüzgarı geceleyin bu toprak bedenden büsbütün el çekmez. Eli üstündedir. Çünkü o toprak bedenle sevişmektedir. Ayrı ayrı yerden oldukları halde, birisi topraktan, birisi rüh aleminden geldikleri halde, Allah muakkat bir zaman için onlan birbirine dost kılmıştır.

•Rüzgar sebatsızdır. Bir yerde durmaz. Bu sebeple onun vefası yoktur. ene karşı duyduğu aşk, onu vefasız hale sokmuştur. Rüzgar aşık olmalı, böyle esip durmazdı. Bir yerde karar kılardı.

Mevlana bir Mesnevî beytinde şöyle buyurur: 

"Çihanın bütün zerreleri o ezelî hüküm dolayısı ile çift çift; her çift birbirine aşıktır. Gökyüzü yeryüzüne; 'Merhaba!' der. 'Seninle ben kehribarla saman çöpü gibiyiz, birbirimizi viyoruz.'" Mesnevî, c. III, nr. 4401; Divan-ı Kebîr'm başka bir yerinde:
"Dünyanın her cüzü, her şey aşıktır. Her şey sevgili ile buluşmak için çırpınır durur."Divan-ı Kebîr, c. VI, nr. 2674.) diye buyunır.

 

 

127. Dilenciden bir şey dilenmek akıl karı değildir.

Mefulü, Fa'ilStü, Mefa'îlii, FS'ilat
 (c. 7, tereî' 7)

• "Ne duruyorsunuz? Nevrüz geldi, bahar geldi." diye aşıklık, gençlik, mestlik, bir de sevgilimiz, bizi çağırıyor.

• Dünyanın gözü şimdiye kadar böyle güzel bir bahar görmedi. Dağlardan, ovalardan hayat fışkırıyor, kimya bitiyor.

• Her ağaç iyi bahtlı bir huri kızını kucaklamış, bağrına basmış, onunla sevişiyor, onu kimseye göstermek istemiyor. Eğer sen onun mahremi isen, eğer sende onu görecek göz varsa, kaçamak olarak gizlice o hüri kızını seyret!

• Çiçekler tas tas can şarabı içmede. Onlara dikkatle bak; onlar seni de çağırıyorlar. "Miskinliği üstünden at, gel can şarabı iç de canlan!" diyorlar.

• Şarabın nasıl içildiğini görmedinse, bilmiyorsan, hiç olmazsa sarhoş olmuş çiçeklerin hafif hafif sallanışlannı seyret! Ey çiçekler! Ey güzel varlıklar; can aleminden gelip bahar mevsiminde topraktan baş kaldıran peri kızları, var olun, yaşayın, merhaba, merhaba ey can şarabı, merhaba.

• Süsen, goncaya; "Niçin derin uykuya dalmışsın? Haydi kalk, gözünü aç, etrafına bir bak.. bak da kurulmuş muhteşem içki sofrasını, yanan mumları, içilen şarapları, fitne koparan güzelleri gör!" der.

• Reyhanlar, laleler şarap kadehlerini ellerine almışlar, içip duruyorlar. Bu ikramlar, bu lütuflar, bu bağışlar, bu ziyafetler, bu şaraplar kimden? Kim veriyor bunları, bu kadar masrafa kim giriyor? Bütün bunlar Allah'tan başka kimden olabilir?

• Dikkatle etrafına bakarsan görürsün ki Allah ganîdir, yani çok zengindir. Herkes ona nazaran fakir, herkes kederli, dertli, herkesin suratı asık. Hayat şartları herkesi perişan etmiş, didinmeler, çırpınmalar, çekişmeler, boş yere kavgalar hayatı zehir etmiş; zengin ve neşeli gördüğün insanların yüzleri gülüyor ama hırslarından içleri kan ağlıyor.

• Dilenciden birşey dilenmek akıl karı değildir. Dünya bir dilencidir. Sen de asıl padişahı unutuyor, dünyadan bir şeyler istiyorsun. Zavallı dünya! 0 da yüksek bir şarap içmiş de mest olmuş bir yerde duramıyor, dönüp duruyor.

• Bülbül gülün kulağına eğildi de birşeyler söyledi. Gizlice ona; "Şükret, Allahıın lütfu, ihsanı asla bizden eksilmesin." dedi.

 

128. Aşkının ateşi benim bütün sabrımı, kararımı yaktı.

Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilatün, Fa'ilat
(c. 7, tereî' 5)

•Gönlümün derdinden neler çektiğimi gördün ya, gel ey güzel sevgilim! gel, tez gel, tez gel!

•Sermayem, kazancım giderse gitsin, korkmuyorum. Yeter ki sen kal, sen le! Çünkü sen benim ömrümsün, hayatımsın. Her kazancın sermayesi sin. Gel, gel, sensiz ben ne yaparım?

• Canımın canı! Ey gönlümün dostu! Senin yüzünü görmeden evvelce ben sabırlı bir kişiydim. Senin aşkının ateşi benim bütün sabrımı, kararımı yaktı. sevgili gel! Sensiz ben yaşayamam, gel!

•Benden ayrılmak ve uzaklara gitmekle düşmanı sevindirmek istiyorsan, bana karşı olan soğuk davranışlarında düşman sevindi, için rahat etsin! Artık dara gitmeye gerek yok. Boş yere beni üzme, gel!

•Sen her ne kadar hissiz, taş yürekli isen de bu davranışların bana karşıdır. iki cihanın da çok değerli bir incisisin. Taşın içinden fışkırıp çıkan rahmet suyu gibi gel!

•Canın ve gönlün iniltilerine senden başka mahrem yoktur. Benim gönlüm dağ gibidir. Haydi sen bu dağa bir Davud (a.s.) gibi, bunu seslendir.

•Ey Tebrizli Şems! Ayrılık ezelden gelen bir kaza ve kaderdir. "Alın yazımız böyleymiş!" deme! Sen öyle bir hükmü istiyorsan, o oldu demektir. Haydi bir kaza ve kader olarak gel!

 

129-Sevgili geldi, hiç bir su ile sönmeyecek aşk ateşini gönlümüze düşürdü.

Mef'ulü, FS'ilat, Mefa'îlü, Fa'ilat
 (c. I, 310)

• Feleğin, gökyüzünün, rüyada bile görmediği o ay yüzlü sevgili yine geldi. Hiç bir su ile sönmeyecek aşk ateşini yine gönlümüze düşürdü.

• Sen benim bir beden evime bak, bir de canıma bak! Beden aşk şarabıyla mest olmuş. Can ise o şaraba dayanamamış, yıkılmış, yerlere serilmiş.

• Şarap evinin, meyhanenin sahibi gönlümle dost olunca, kanım aşk şarabı oldu; damarlarımda dolaşmağa başladı. Ciğerim de aşk ateşinde kebap oldu.

• Gözüm onun güzel hayali ile dolunca ona bu lütfu verdiği için; "Ey kadeh, sen ne tesirlisin, ne güzelsin? Ey şarap var ol, aferin sana!" diye sesler geliyor.

• Gönül aşk denizini görünce beni yalnız bırakarak birden bire içten fırladı, kendini o denize attı ve bana: "Haydi, elinden geliyorsa ara da beni bul bakalım!" diye seslendi.

• Doğunun güneşi ve Tebrîz şehrinin kendisi ile iftihar ettiği Şemseddin'in yüzünün parlak güneşinin ardısıra bulutlar gibi aşık gönüller koşuşup duruyor.

 

130. Yıldızlar bana; "Bu gece çok aydınlık, çok parlak!" diye seslendiler.

Müstef'ilün, Fe'uliin, Müstef'ilün,
(c.I, 305)

• Bir yaz gecesi oturmuş ay ışığında düşüncelere dalmıştım. Birden bire yıldızlar bana; "Bu gece çok aydınlık, çok parlak!" diye seslendiler. Bu sesi yunca yıldızlara; "Haberiniz yok mu?" dedim. "Biz bu gece o ay yüzlü sevgili ile beraberiz!"

• Herkese seslenmek, herkesi çağırmak için yüksek dama çık; "Bu gece herhangi bir gece değildir. Bu gece mana güllerinin devşirileceği bir gecedir. Bu ce kadehsiz mana şarabının içileceği bir gecedir. Geliniz fırsatı kaçırmayın!" diye Hakk dostlarını çağır!

• Bu gece sevgilimiz gönül gibi bizimle beraberdir. Bizim kucağımızdadır.Elini sevgi ile boynumuza atmıştır

"Bu beyitler yanlış anlaşılmamalı. Tamamıyla manevî manalar ifade etmektedir. Cenab-ı Hakk; "Nerde olursanız, ben sizinle beraberim!" (Hadîd Suresi, 57/4) diye buyuruyor. Haşa Allah maddî bir varlık mıdır ki bizim yanımızda bulunsun? Bütün bunlar Allah'ı manen hisetmemizi, O'nun bize pek yakın olduğunu anlatmak içindir.

• Aşıklar meclisinde sabaha kadar şarap kadehi dönmede, ihsanlar, iyilikler ilmede, bu gece sabaha kadar gül süsenle halvete girmişler, yalnız başlarına kalmışlardır.

• Ben bu mehtaplı gecede çok cömert olacağım. Vuslat şarabını herkese; halkın ileri gelenlerine de, geride kalanlarına da, bilginlerine de, bilgisizlerine de bol bol sunacağım.

•Sen bu gece gönlün elindeki korku bağlarını çöz! Çöz de, gitsin başını aşkın ayağına koysun! Çünkü kem gözüm korkusundan ağlayıp duran o zavallı bu gece emniyettedir.