hafiza aise
Tue 21 December 2010, 04:47 pm GMT +0200
2- Ömer Bin Hattab:
Yine sürekli Resulullah (s.a.v.)'le beraber olan, hatta Resulullah'ın her "şuraya çıktım, şuraya gitim, şu yere geldim" dediğinde "Ben, Ebubekir ve Ömer" dîye ifade buyurduğu Ömer:
a- Şöhretine rağmen, istizan sünneti kendisine ulaşmamıştı. Ebu Musa el-Eş'arî ona bu sünneti ulaştırdığında, Ensarîler de bu sünnete şahit olduklarını belirttiler.
b- Hz. Ömer, kadın kocasının diyetine varis olur sünnetim bilmiyordu. Dahhâk b. Süfyan ona Peygamber (s.a.v)'in Eşyem ed-Dababî'nin karışma kocasının diyetinden miras verdiğini yazıyla bildirdiğinde Hz. Ömer, "Bunu öğrenmeseydik başka şekilde hüküm verirdik" dediği belirlenmiştir.
c- Cizyenin Mecusîlerden de alınacağını belirten Resulullah (s.a.v.)'ın "Onlara ehl-i kitap gibi muamele edin" hadîsi kendisine ulaşmamıştı. Abdurrahman bin Avf ona ulaştırdı.
d- Tâûn vebası ile ilgili Resulullah'ın sünneti kendisine ulaşmayan Hz. Ömer, Şam seferine çıkıp tâûn vebasının yaşandığı bir bölgeyle karşı karşıya kaldığında, Muhacirleri, Ensarı ve diğer Müslümanları yanma alıp ne yapacakları hakkında onlarla istişare etti. Fakat hiç kimseden cevap alamadı. Ancak hazır bulunmayan Abdurrahman b. Avf sonunda Hz. Ömer'e gelip Resulullah (s.a.v.)'ın "Bir yerde tâûn vebası yaşanıyorsa, oraya girmeyin ve oradakiler de çıkmasmlar" dediğini anlattı.
e- Bir gün İbn Abbas'la sohbet eden Hz. Ömer, Resulullah (s.a.v.)'ın "Namazda şüpheye düşen kişi şüpheyi bırakıp yakîne göre namazını tamamlasın" hadîsinin kendisine ulaşmadığını bildirmiştir.
f- Şiddetli bir rüzgar estiği bir zamanda sefere çıkan Hz. Ömer, sahabilere "Resulullah'ın şiddetli rüzgar hakkında sünnetini bilen var mı?" diye sorduğunda, arka saflardan Ebu Hureyre devesiyle koşarak Hz. Ömer'e gelip, Resulullah'ın şiddetli rüzgarın estiği zamanda nelerin okunmasını emrettiğini anlattı.
Hz. Ebubekir ve Ömer'in, sünneti kendilerinden daha az bilen, adları geçen sahabilerden öğrendikleri daha nice hadîs vardır.
Hz. Ömer'in, sünnetin kendisine ulaşmadığı konularda fetva ve hüküm verdiği de olmuştur:
a- Parmakların diyeti hakkında her parmağın sağladığı faydaya göre hüküm vermiştir. Fakat yanında bulunan Ebu Musa el-Eş'arî ve İbn Abbas, kendisine Resulullah (s.a.v.)'in baş ve serçe parmaklarına işaret ederek buyurduğu: "Bu ikisinin diyeti aynıdır" hadîsini söylediklerinde verdiği hükümden vazgeçmiştir.
b- Hz. Âişe'nin "Ben ResuluIlah'a daha ihramını giymezden ve Kabe'yi tavaf etmezden önce koku sürdüm" sözleri kendilerine ulaşmayan Hz. Ömer, oğlu Abdullah ve başka ilim sahipleri ihramdan önce ve şeytan taşlama ile ifaza tavafı arasında koku sürmeyi menederlerdi.
c- Mest üzerine meshetmenin zamanını sınırlayan hadîslerin, çok ve sahih olmalarına rağmen, kendilerine ulaşmadığı Hz. Ömer ve ona uyan bazı selef âlimleri meshin süresiz olduğu görüşünde idiler. [7]
[7] Şeyh Senusi, Nassın Uygulanışı, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995: 16-17.
Yine sürekli Resulullah (s.a.v.)'le beraber olan, hatta Resulullah'ın her "şuraya çıktım, şuraya gitim, şu yere geldim" dediğinde "Ben, Ebubekir ve Ömer" dîye ifade buyurduğu Ömer:
a- Şöhretine rağmen, istizan sünneti kendisine ulaşmamıştı. Ebu Musa el-Eş'arî ona bu sünneti ulaştırdığında, Ensarîler de bu sünnete şahit olduklarını belirttiler.
b- Hz. Ömer, kadın kocasının diyetine varis olur sünnetim bilmiyordu. Dahhâk b. Süfyan ona Peygamber (s.a.v)'in Eşyem ed-Dababî'nin karışma kocasının diyetinden miras verdiğini yazıyla bildirdiğinde Hz. Ömer, "Bunu öğrenmeseydik başka şekilde hüküm verirdik" dediği belirlenmiştir.
c- Cizyenin Mecusîlerden de alınacağını belirten Resulullah (s.a.v.)'ın "Onlara ehl-i kitap gibi muamele edin" hadîsi kendisine ulaşmamıştı. Abdurrahman bin Avf ona ulaştırdı.
d- Tâûn vebası ile ilgili Resulullah'ın sünneti kendisine ulaşmayan Hz. Ömer, Şam seferine çıkıp tâûn vebasının yaşandığı bir bölgeyle karşı karşıya kaldığında, Muhacirleri, Ensarı ve diğer Müslümanları yanma alıp ne yapacakları hakkında onlarla istişare etti. Fakat hiç kimseden cevap alamadı. Ancak hazır bulunmayan Abdurrahman b. Avf sonunda Hz. Ömer'e gelip Resulullah (s.a.v.)'ın "Bir yerde tâûn vebası yaşanıyorsa, oraya girmeyin ve oradakiler de çıkmasmlar" dediğini anlattı.
e- Bir gün İbn Abbas'la sohbet eden Hz. Ömer, Resulullah (s.a.v.)'ın "Namazda şüpheye düşen kişi şüpheyi bırakıp yakîne göre namazını tamamlasın" hadîsinin kendisine ulaşmadığını bildirmiştir.
f- Şiddetli bir rüzgar estiği bir zamanda sefere çıkan Hz. Ömer, sahabilere "Resulullah'ın şiddetli rüzgar hakkında sünnetini bilen var mı?" diye sorduğunda, arka saflardan Ebu Hureyre devesiyle koşarak Hz. Ömer'e gelip, Resulullah'ın şiddetli rüzgarın estiği zamanda nelerin okunmasını emrettiğini anlattı.
Hz. Ebubekir ve Ömer'in, sünneti kendilerinden daha az bilen, adları geçen sahabilerden öğrendikleri daha nice hadîs vardır.
Hz. Ömer'in, sünnetin kendisine ulaşmadığı konularda fetva ve hüküm verdiği de olmuştur:
a- Parmakların diyeti hakkında her parmağın sağladığı faydaya göre hüküm vermiştir. Fakat yanında bulunan Ebu Musa el-Eş'arî ve İbn Abbas, kendisine Resulullah (s.a.v.)'in baş ve serçe parmaklarına işaret ederek buyurduğu: "Bu ikisinin diyeti aynıdır" hadîsini söylediklerinde verdiği hükümden vazgeçmiştir.
b- Hz. Âişe'nin "Ben ResuluIlah'a daha ihramını giymezden ve Kabe'yi tavaf etmezden önce koku sürdüm" sözleri kendilerine ulaşmayan Hz. Ömer, oğlu Abdullah ve başka ilim sahipleri ihramdan önce ve şeytan taşlama ile ifaza tavafı arasında koku sürmeyi menederlerdi.
c- Mest üzerine meshetmenin zamanını sınırlayan hadîslerin, çok ve sahih olmalarına rağmen, kendilerine ulaşmadığı Hz. Ömer ve ona uyan bazı selef âlimleri meshin süresiz olduğu görüşünde idiler. [7]
[7] Şeyh Senusi, Nassın Uygulanışı, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995: 16-17.