saniyenur
Sun 22 January 2012, 11:32 am GMT +0200
3- Ölümü İsteme
Ölümü isteme denince akla ilk olarak bizzat insanın kendi canına kıyması yani intihar gelmektedir. Ancak bunun yanında intiharın değişik bir şekli olan ötanazi ile, ölümle beraber Allah'a kavuşacağı için ölümü temenni etmek de aynı kapsamda değerlendirilebilecek konulardır. Ölümü düşünsel olarak temenni etmek, çoğunlukla dindarların ölümle ilgili bir tutumu olmasına rağmen, intihar ve ötanazi, şiddetli duygusal bunalımlar ve ızdıraplar sonucu daha çok inançsızlar veya zayıf bir inanca sahip insanların tutumu olmakla birlikte, bazen dindarların da başvurduğu yollardır. Mesela Hz. Bilal-i Habeşi'nin ölümü yaklaşınca, karısının kendisine:
“Ah ne kadar hüzünlüyüm” demesi üzerine kendisinin:
“Oh ne kadar sevinçliyim. Yarın dostlarım Hz. Muhammed ve arkadaşlarına kavuşacağım” dediği rivayet edilmektedir [790]. Esasen islâm'a göre ölümü temenni etmek yasaklanmıştır. Nitekim:
“Sizden hiçbiriniz, başına gelen bir sıkıntıdan ötürü ölümü asla temenni etmesin. Şayet ölümü istercesine olağanüstü bir darlıkla karşılaşırsa o zaman şöyle desin: ‘Allah'ım, benim için yaşamak hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat. Ölüm hayırlı olduğu vakit de beni öldür” desin” hadisi bu duruma açık bir şekilde işaret etmektedir [791]. Gazali, ölümün temenni edilmesinin yasaklanmasına rağmen, evliyanın Allah'a kavuşma arzusuyla ölümü temenni etmede ayrıcalıklı olduğunu savunmuştur [792].
[790] Bk. Abdulkerim Kuşeyr, Risale, Haz. Süleyman Uludağ, Dergah Yayınları, İstanbul 1979, s. 420.
[791] Bk. Buhaıl, Sahîh, Deavât, 30; Müslim, Sahîh, Zikr, 4; İbn Mace, Sünen, Zühd, 31; Tirmizî, Sünen, Cenâiz, 3.
[792] Bk. Gazâlî, İhya, IV, s 930-931. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 230.