saniyenur
Sun 22 January 2012, 12:16 pm GMT +0200
7- Ölümsüzlük Arzusu
Ölümsüzlük arzusunun bütün insanlarda psikolojik bir gerçeklik olarak varlığını hissettirdiğini söylemek mümkündür. Zira bir olgu olarak ölümün evrenselliği ne kadar gerçek ise, bir arzu ve duygu olarak ölümsüzlük arzusu da o kadar evrensel ve psikolojik bir gerçekliktir. Nitekim yaşama isteği, insanın en derin ve en güçlü arzularından birisidir [446]. Hatta yok olmanın kör talihinden kurtulup varolmaya devam edebilmek uğruna, insanların her türlü işkenceye katlanabileceği de rahatlıkla söylenebilir. Mesela İspanyol filozof Miguel de Unammuno:
“yok olmaktansa ebediyen cehennemde yanmaya razı olduğunu, çünkü hiçbir şeyin kendisine, hiçliğin kendisi kadar korkunç görünmediğini” ifade etmiştir [447].
Ölümsüzlük arzusunun şu veya bu şekilde dünya çapında genel bir kabul gördüğü bir gerçektir. Öyle görünüyor ki, insanlığın büyük bir çoğunluğu, geçmişte olduğu gibi, bu gün de ölümü bir son olarak görmemekte, ölümsüzlük düşüncesini aslî bir düşünce olarak muhafaza etmektedir [448]. Nitekim, canlı türleri arasında sadece insan, ölüm sözkonusu olduğunda diğer canlılara nazaran biricik bir varlık olarak görünmektedir. Zira o, canlılar içinde öleceğini bilen tek varlıktır. Dahası o, bunu bilmesine rağmen, ona inanmak istememektedir [449]. Hz. Peygamber de:
“İnsanda iki şey yaşlanmaz: Yaşama arzusu ve mal sevgisi” [450] hadisiyle, insandaki bu köklü arzunun doğuştan olduğuna işaret etmiştir. Derinlik psikologlarına göre de, herkes şuuraltında kendisinin ölümsüz olduğuna inanmaktadır.
Ölümsüzlük isteği ilerleyen yaşla birlikte kendisini daha çok hissettirmektedir. Hatta dinî inanç ve pratiklere zamanında düşman kesilenler bile, yaşlandıkça belli bir ölümsüzlük şekline olan kuvvetli inançlarını yavaş yavaş dile getirmeye başlamaktadırlar. 60 yaşın üstündekilerde bu inanç oldukça yüksek bir düzeye ulaşmakta ve bu insanlarda dua ibadetinde zamanla artışlar gözlenmektedir [451].
İnsan tabiatındaki ölümsüzlük arzusunun, dinin ölüm ötesiyle ilgili açıklamalarıyla tam olarak örtüşmediğini, hatta cezalandırma, cehennem korkusu gibi bazı noktalarda büyük sıkıntılar uyandırdığını söylemek mümkündür Mesela âhiret hayatımn ihtiva ettiği fikirler, normal psikolojik faaliyetin sınırlarını aşar mahiyettedir. Zira bu fikirler, hayatın adaletsizliklerine karşı, öte dünyada daha rahat bir yaşamı çağrıştırdığından, insanı egosantrik bir davranışa itmekte veya orada hesap verme ve cehennemi hissettirdiğinden, suçluluk ve günahkârlık duygusunun yolaçabileceği sıkıntıları da besleyebilmektedir [452].
Ölümsüzlük arzusunu ölümle ilgili merasimlerde de görmek mümkündür. Nitekim kendilerinin materyalist olduğunu söyleyenler de dahil olmak üzere, insanların büyük çoğunluğu, varlıklarının devam edeceğini ümit etmektedir.[453] Örneğin modern batı insanı, bir taraftan biyolojik ölümsüzlüğü ararken, diğer taraftan da geride bir takım izler bırakmak suretiyle ölümsüzlüğe ulaşmak istemektedir. Böylece onlar, genetik olarak kendilerinden bir parça taşıyan çocuklarında ve onların fikirlerini devam ettiren öğrencilerinde veya maddi (inşaatçılar), toplumsal (teşebbüs sahipleri) ve entellektüel (yazarlar ve özellikle anı yazarları) eserlerde varlıklarını sürdürmeye çalışmaktadırlar [454]. İslâm dininin de ancak bazı şartlarla bu tip şeylerle ölümsüzlüğe ulaşılabileceğini vaad ettiğini söyleyebiliriz. Meselâ, Hz. Peygamber:
“İnsan öldüğü zaman üç şey hariç ondan bütün amelleri kesilir. Bunlar sadakayı cariye, hayırlı evlat ve faydalı ilimdir” [455] sözleriyle insanların doğuştan getirdikleri bu arzunun tatmininin mümkün olduğuna işaret etmiştir.
Shulz'a göre dindar insanların daha az ölüm korkusuna sahip olmalarının nedeni, onların ölümsüzlüğe olan inançlarıdır. Çünkü bu inanç, onlara bu korkuyu hafifletme konusunda cesaret vermektedir [456]. İnsanlardaki aşırı derecedeki yaşama sevgisine ve ölüme meydan okumaya bir başka misal de gelecekte canlandırılma ümidiyle dondurulma çalışmalarıdır. Zaman zaman medyadan takip etmekte olduğumuz bu çalışmalar, ABD ve batılı ülkelerde hızla yaygınlaşmaktadır. [457] İnsandaki ölümsüzlük özlemine çarpıcı; bir örnek de ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem ve Hz. Havva'nın durumudur. Zira onların işlemiş oldukları günahın nedeni, ölümsüzlük arzusu olarak bildirilmektedir. Şöyleki şeytan Hz. Adem ve Hz: Havva'yı:
“Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı [458]” sözleriyle kandırarak, onları kendilerine yasaklanan bir eyleme sürüklemiştir.
Netice olarak insanın, maddî, biyolojik, sosyal, ruhî ve ferdi ölümsüzlük istekleri olarak değişik ölümsüzlük arzuları taşıdığı söylenebilir. [459] İslâm dini ise, ruhî ölümsüzlük üzerinde özellikle durmuş ve ferdi ölümsüzlük konusunda islâm filozofları arasında tartışmalar meydana gelmiştir [460]. Biyolojik ve sosyal ölümsüzlüğü temin edebilecek şeyleri teşvik eden islâm dininin, maddî ölümsüzlüğü ise reddettiğini söylemek mümkündür. [461]
[446] Krs. Hökelekli, Ölum ve Ölüm Ötesi Psikolojisi, s. 162.
[447] Bk. Miguel de Unamuno, Yaşamanın Trajik Duygusu, Çev. Osman Derinsu, İstanbul 1986, s. 20-24,50'den nakleden, Koç, Ölümsüzlük Düşüncesi, s. 9-10.
[448] Kış. Koç, Ölümsüzlük Düşüncesi, s. 10; Randles-Hough, Öteki Dünya, s. 360
[449] Krş. Hick, Death and Eteraal Life, s. 55.
[450] Bk. Tirmizi, Sünen, Zühd, 28.
[451] Krş. Hökelekli, Ölümle İlgili Tulumlar, s. 87.
[452] Krş. Hökelekli, Ölümle İlgili Tutumlar, s. 90-91.
[453] Krş. Thomas, Ölüm, s. 115.
[454] Krş. Hıck, Death and Eternal Life, s. 148; Thomas, Ölüm, s. 117.
[455] Bk. Müslim, Sahih, Vasıyyet, 14.
[456] Krş. Florian-Kravetz, Aspect of Fear of Personal Death, s. 292.
[457] Bk. 13-16 Şubat 1993 Sabah Gazetesi; Hick, Değişen Ölüm Sosyolojisi, s. 241.
[458] Bk. Araf: 7/20; Taha: 7/120.
[459] Krş Hökelekli, Ölüm ve Ölüm Ötesi Psikolojisi, s. 163-164.
[460] Bk. İbrahim Hakkı İzmirli, Yeni İlmi Kelam, Ümran Yayınları, Ankara 1981, s. 196; Koç, Ölümsüzlük Düşüncesi, s. 16
[461] Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 141-144.