saniyenur
Sun 22 January 2012, 11:34 am GMT +0200
2- Ölüme Meydan Okuma
Modern çağda, tema ve ayinlerinin görünüşteki sürekliliğine rağmen, ölüm meydan okunan bir şey haline gelmiş ve bildik nesneler dünyasının dışına itilmiştir. Hayal aleminde ölüm, erotizmle birleştirilerek kurulu düzenden kopuşu ifade eder hale gelmiştir. Ölüm bazen yüceltilmiş, kısa bir süre sonra da bu değerini yitirmiştir. Böylece giderek değişik bir biçim alan ölümün yeni biçimi, daha ziyade dramatik ve daha gerilim yüklü bir görünüm arzetmiştir [784].
Ölüme meydan okuma tutumunun günümüz dünyasında hızla artmakta olduğunu görmekteyiz. Zira ölüm olgusunu kabule yönelik en şiddetli karşı çıkış, “soğukla tedavi teknolojisi”nin gelişmesiyle ortaya çıkmıştır, Öyleki bu işin öncülerinden birisi:
“İnsan organizmasının zedelenmeden, nasıl dondurulabileceğini görmek için daha fazla beklememeliyiz. Bu iş gerçekleştiğinde mezarlıkları yatakhanelere çevireceğiz” [785] demektedir. Öte yandan ABD'de yaklaşık beş ve bir de Fransa'da olmak üzere bu işle ilgili olarak altı derneğin kurulmuş olduğu ve bu derneklerin, yeni ölmüş olanların gelecekte bir gün teknolojik gelişme elverdiğinde, yeniden diriltilebilecekleri düşüncesiyle gömülme yada yakılmaları yerine dondurulmalarını teşvik ettikleri bildirilmektedir [786]. Mesela bu gün ABD'de 50 kadar ceset, 196 derecede yeniden canlandırılabilecekleri, öldükleri hastalığın iyileştirileceği, gerekirse gençleştirilebilecekleri günü beklemektedir [787].
Biyomedikal bilimlerin bir gün yaşlanmayı önleyeceği ve bir hastalık gibi görülen ölümü ortadan kaldıracağına inananların sayısı oldukça fazladır. Bu inançlarla ABD'de “ölümün yok edilmesi komitesi” oluşturulurken, bu meyanda Fransa'da da 1976 yılında “Ölümsüzlük Şirketi” kurulmuştur. Bu kuruluşların amacı, her insana sonsuz bir hayat vermek için araştırmalar yapmaktır. Bunun için yapılan araştırmalar, özellikle insanın genleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Mesela, gelişmede 50 defa çoğalan insan hücreleri, doğal bir antioksidant olan E vitamini sayesinde 120 defa çoğalabilmektedir. Bu durumda yaşlı bir insana, gençliğinde vücudundan alınan ve genetik kodu hafızada saklanan hücreleri yeniden enjekfe etmek mümkün olabilecektir. [788]
Korku karşısında sergilenen tutumlardan olan bir tür ileriye doğru atılmada da, bir nevi ölüme meydan okunduğunu söyleyebiliriz. Zira tehlikeli durumlardan uzaklaşmak yerine birey zaman zaman onları arar ve ön plâna çıkarır. Bazıları, araba yaşışçısı, denge jimnastikçisi, cambaz olarak ölümün, hastalığın ve boşluğun yarattığı korkuyu azaltmaya çalışır. Böylece meslekleri onlara, tüylerini diken diken eden şeylerle her gün karşılaşma imkânı sunar. Psikolojide bunlara üst ödünleyici davranışlar denir. Çok farklı olmakla birlikte kahramanlık da, tehlike ve onun yarattığı duygular üstüne bir zafer kazanma biçimi olarak değerlendirilmektedir. Zira korkuya en mükemmel bir şekilde hakim olma, muhtemelen tehdidin bilinçli olarak algılanması ve ona karşı kararlı bir şekilde mücâdele verilmesiyle mümkün olmaktadır [789].
[784] Krş. Aries, Batılının Ölüm Karşısında Tavırları, s. 106-107.
[785] Bk Hick, Değişen Ölüm Sosyolojisi, s. 241.
[786] Krş. Hick, Değişen Ölüm Sosyolojisi, s. 241.
[787] Bk. Thomas, Ölüm, s. 30-31.
[788] Bk. Thomas, Ölüm, s. 115-116.
[789] Krş. Mannonî, Korku, s. 99-100. Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 228-230.