- Ölüm Süreci

Adsense kodları


Ölüm Süreci

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Sun 22 January 2012, 04:22 pm GMT +0200
2- Ölüm Süreci


Daha önce de değindiğimiz gibi aslında bütün canlılar bir ölüm sürecindedirler. Zira yeni doğan herkes, ölmek için yete­rince olgundur. Ancak daha sınırlı bir biçimde ölmek üzere olanlar ise; iyi olmaz hastalar ve hayatlarının son anlarına gelen kişiler olarak nitelendirilebilir. [278] Ölüm hızlı olabildiği gibi, bir komayı (bilinç yokluğunu) veya bilincin sonuna kadar açık kal­dığı bir can çekişmeyi izleyerek yavaş yavaş da vâki olabilmek­tedir. Ölümün en sık rastlanan belirtileri, gergin bir yüz, bilinç bozuklukları, işitme duyusunun daha sonra da görmenin yitimidir. Bunu solunumun kesilmesi izler, ardından da kalp atışları durur. Ölüm sürecindeki insanın karaciğerindeki glikojen mik­tarının saptanması, can çekişme süresinin biyolojik olarak tespi­tinde bir tahmin yapılmasını mümkün kılar [279].

Çeşitli araştırmalar, ölümden önce sistemli psikolojik de­ğişikliklerin meydana geldiğini bildirmektedir [280]. Fiilî ve hızlı bir şekilde ölüm sürecinde olan insanın yaşamış olduğu psiko­lojik süreçlerin, hem bu süreç içinde yaşayan insanın ailesi ve yakınları, hem de profesyonel olarak onunla ilgilenen ve ona yardım etme pozisyonunda olan hastane personeli ve doktorlar tarafından bilinmesinde büyük faydalar vardır [281]. Ölmek üzere olan ikiyüzden fazla hasta ile yakından ilgilenerek onların geçir­miş oldukları psikolojik evreleri tespit eden E. Kübler Ross'a gö­re, eğer ölüm birdenbire olmamış ve ölmekte olan insan şuuru­nu kaybetmemişse, beş psikolojik evre yaşar. Bunlar:

1- Yadsıma (inkâr) ve yalıtma (denial and isolation): Bu devrede ölüm sürecinde olan insan, ölümün bu kadar yakın olduğunu kabullenememektedir. İlk tepki “hayır, ben değil, bu doğru olamaz” şeklinde olmakta, bazıları, tıbbi tahlillerde yanlış yapıldığını, kendi tahlillerinin başkalarınkilerle karıştırıldığını, daha iyi bir sonuç alabilmek için başka doktorlara gideceklerini söylerler. Bu tepki kısmen de olsa hemen hemen bütün hastalar­da görülmekte ve sadece hastalığın ilk olarak öğrenildiği anda değil daha sonra da zaman zaman ortaya çıkmaktadır. Bu hasta­lar, bir anlık da olsa kendi ölümlerini düşünürler fakat o sıra, yaşama devam etmek için bu düşünceyi terketmek zorunda ol­duklarını hissederler. Beklenilmeyen ve şok edici bu haberden sonra yadsıma, bir tampon işlevi görmekte ve hastanın kendini toparlamasına ve zamanla diğer savunma mekanizmalarının ha­rekete geçmesine imkan tanımaktadır.

Yadsıma genellikle kısa bir savunma görevi görmekte ve yerini kısmî kabule bırakmaktadır. Sürekli yadsıma durumunun ise nadir görülmesinin yanında, geçici de olsa psikolojik savun­ma sağlamadığı ifade edilmektedir. Bir kısım hastalar ise pek fazla bu tür tepkiler vermezler, kısaca durumları hakkındaki gerçekten bahsederler ve aniden bu duruma reel olarak daha fazla katlanamayacak durumda olduklarını ortaya koyarlar. Bazı hastalar ise daha sonraları yadsımadan çok yalıtma tepkisi gös­terirler. Hatta bazen hasta bu durumdan, kendi sağlığı ve hasta­lığı, ölümlülüğü ve ölümsüzlüğü hakkında yan yana var olan iki ikiz kardeşmiş gibi bahsedebilir ve böylece ölümle yüzleşmenin yanında hâlâ umut devam eder. Ross'a göre bu yadsıma ve yalıt­manın nedeni, bilinçaltımızda ölümsüzlüğümüze olan inancınıızdır. Yani bizim de ölümle karşılaşmak zorunda olduğumuz konusundaki bilgi, bilinçaltımızda hemen hemen hiç kavranıl­maz. [282] Burada şunu ifade etmek gerekir ki, Ross'un yadsıma ve yalıtmanın kaynağı konusunda ileri sürdüğü fikirler, daha önce ölüm konusundaki yaklaşımlarına kısaca değindiğimiz derinlik psikolojisinin değerlendirmeleriyle paralellik ve hatta aynilik arzetmektedır. Ayrıca bu sürecin, insanı sarsıcı ve üzücü durumlar karşısında koruyabilecek olumlu bir güç olabileceği ve Ross'un ileri sürdüğünden daha uzun bir savunma işlevi görebileceği, bazı araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir [283].

2- Öfke (anger): Yadsıma durumu genellikle fazla sürmez ve onun yerini öfke, hiddet, kıskançlık ve küskünlük duyguları alır. Burada;

“Neden ben?”, “Benden daha çok bu sonu hakkedenler var. O kadar kötü insanlar yaşıyor da neden ben öleceğim, benim yerime neden onlar ölmüyorlar?” şeklinde tepkiler gösterilir. Yadsıma tepkisinin aksine, hastanın aile ve yakınları açısından bu evreyle başa çıkmak daha zordur. Bu durumda du­yulan öfke, tüm doktorlar, hemşireler ve hastane personeline yansımakta ve hatta Tanrıya da sitem duyulmaktadır [284].

3- Pazarlık Etme (bargaining): Üçüncü aşama olan pa­zarlık etme aşaması, daha az bilinmektedir. Fakat bu süreç, kısa bir süre için de olsa diğer aşamalarla eşit derecede hasta için faydalıdır. Şöyleki ilk aşamada acıklı haberi alan insan, ikinci aşamada diğer insanlara ve Tanrıya kızmakta ve üçüncü aşama­da ise belki de bir nevi uzlaşmaya girerek, bu kaçınılmaz sonun ertelenmesini istemektedir. Burada “Şayet Allah bizi almaya ka­rar vermiş ve de bundan dolayı O'na olan öfkeme bir cevap ver­memişse (bu öfkenin bir faydası olmamışsa), daha güzel bir şe­kilde Ondan hayatta kalmamı istersem belki daha uygun olur” şeklinde bir mantık yürütülmektedir. Bu durum çocukların is­teklerinin büyükler tarafından kabul edilmediği zaman göster­dikleri tepkilere benzer. Meselâ çocuk, herhangi birşey için ona izin verilmemişse, önündeki yemeğe tekme atar ve öfkesini be­lirtir. Ama daha sonra bunun bir fayda sağlamadığını anlayınca, daha iyi bir tarzda yaptıkları iyi işlere de atıfta bulunarak iste­diklerini koparmaya çalışır. Hastalar da bunun gibi, yakınları, doktorlar ve Tanrıyla bir pazarlık içine girerler. Eğer bir taviz kopartırlarsa, bunu başkaları takip eder. Mesela son derece has­ta olan bir bayan, oğlunun düğününe gitmeyi çok arzu ediyor fakat sıhhati bunu kaldıracak durumda olmadığından doktor­lardan bunun için izin alamıyordu. Buna rağmen ısrarlara daya­namayan doktorlar, düğünden bir gün önce hastaneden çıkma­sına izin verdiler. Hiç kimse onun gerçek durumunu bilmiyor, o da etrafına ışık saçar bir şekilde bakıyor ve dünyanın en mutlu insanı olduğunu düşünüyordu. Düğünden sonra hastaneye yor­gun ve bitkin bir durumda döndüğünde, doktor ona merhaba demeden, o doktora;

“Başka bir oğlum olduğunu unutma” de­miştir. Bazı pazarlıklar da Allah ve (onun temsilcisi gözüyle) din görevlileriyle yapılmaktadır. Eğer hayatlarına bir ilâve yapılırsa, hasta insanlar bunu Allah'a veya kiliseye adayacaklarını bildir­mektedirler. Psikolojik olarak bu vaadîer, gösterişsiz, sade bir suçlulukla ilgili olabilir. Bu yüzden hastalar, doktorlar tarafın­dan kötü karşılanmazlarsa, bu işaretler faydalı olabilir. [285]

4- Depresyon (depression): Ölümcül hasta artık daha faz­la hastalığını inkar edemediği, daha fazla cerrahi müdahaleye maruz kaldığı ve hospitalize edildiği (devamlı hastanede kalmak zorunda olduğu), daha fazla semptomlara maruz kaldığı, zayıf ve güçsüz hale düştüğü zaman, artık daha fazla gülümseyemez duruma gelir. Uyuşukluk ve kayıtsızlığı öfke ve hiddet yerine derin bir yokluk hissine dönüşür. Bu yokluk hissi, kendini hastanın durumuna göre değişik şekillerde gösterebilir. Genellikle bu tip depresyonlar çoğu doktor tarafından bilinir. Ross'a göre depresyon “hazırlayıcı” ve “reaktif” (tepkici) olmak üzere ikiye ayrılabilir. Reaktif depresyonun tabiatı, tamamen farklıdır ve hazırlayıcı nitelikte olan depresyon ise çoğu kez gözardı edilmek­tedir. Hazırlayıcı depresyon bu son yokluk hissi neticesinde ol­mamakta, olması yakm olan bir kaybı hesaba katmaktadır. Bu çeşit depresyon reaktif olana nazaran daha sakindir, kelimelere çok az ihtiyaç duyar. Bu ortamda karşılıklı olarak ifade edilebi­lecek bir duygu daha hakim pozisyondadır. Hastanın etine do­kunmak, saçını okşamak veya bir müddet onunla oturmak, onun için çoğu kez daha iyidir. Zira bu durumda o, sevdiği her şeyi ve herkesi bırakma sürecine girmiştir [286].

5- Kabullenme (acceptance): Hasta eğer bu arada aniden ölmemişse ve daha önceki aşamalardan geçerek o aşamalarda kendisine biraz da olsa yardım edilmişse, ne kaderine karşı bir öfke, ne de depresyon olan bir aşamaya gelir, önceki aşamalardaki duygularını ifade edebildiği gibi, yaşayan ve sağlıklı olan diğer insanlara olan gıptasını ve önceki öfkesini dile getirebilir. Yaklaşan sonla dünyada pekçok iyi şey ve insanlardan ayrılacağını düşünerek hüzünlenir. Çoğu durumlarda yorgundur ve ta­mamen takatsizdir. Kısa bir süre için sık sık uyumaya ihtiyaç duyar ki bu uyku, daha önceden depresyon durumunda ihtiyaç duyulan uykudan farklıdır. Zira bu uyku çekilen ızdıraplardan ferahlamak için istenen uyku gibi değil, tıpkı bir küçük çocuk gibi (fakat düzeni ters çevrilmiş bir biçimde) yavaş yavaş müd­detleri artırmaya ihtiyaç duyan bir uykudur. Bu devrede hemen hemen bir duygu boşluğu yaşanır ve hasta derin derin yaklaşan sonunu düşünür [287]. Son aşama olan kabul aşamasına ulaşan in­san, dışardan yapılan herhangi bir müdahaleyi, barış ve huzur içinde ölmekten alıkoyulmak şeklinde ve büyük bir kargaşa ola­rak karşılar. Bu durum olması yakın olan ölümün bir işaretidir ve tıbbî bakış açısından çok, az ya da hiçbir gösterge taşımayan hastaların yaklaşmakta olan ölümlerinin, önceden tahmin edilmesine imkân tanır. Bu durumda hasta bir nevi yaklaşmakta olan ölümünü, ona söyleyen derunt bir işaret sistemine yanıt vermek­tedir. Bu işaretler, hastanın psikobiyolojik işaretlerinden bağım­sız bir şekilde, tesadüfen de bulunabilir [288]. Burada şunu da ilave etmek gerekir ki, ölüm aşamasında olan insanların hemen he­men hepsi hatta ölümü kabullenmiş olanlar bile, devamlı surette yeni bir buluşun, bir ilacın kendilerini kurtarabileceğine dair umut beslemektedirler [289].

Yine ölümü yaklaşan insanların organlarına hakim olama­maya başladıkları, bu insanların kanaatlerinde bir takım değiş­melerin olmaya başladığı, seslerinin az çıktığı ve bundan dolayı etrafında kilerin kendilerini duymadıklarını zannettikleri gözlen­miştir. Bu durumda ruh ve beden gevşemesi dolayısıyla beden­den gelen acı ve ızdıraplar, yavaş yavaş hafiflemeye başlar ve ölen şahısta bir zevk ve mest olma hali tecelli eder. Kur'an-ı Ke­rimde geçen “her nefis ölümü tadacaktır” [290] ifadesinin, yani ölü­mün tadılacak bir şey olarak belirtilmesinin, ölüm anındaki bu duruma işaret için kullanılmış olması muhtemeldir. Yine ölüm esnasında ızdırap çekiliyormuş gibi görünen haller ve çırpınışla­rın, bedenle ruh arasındaki bağların çözülmesi ile ilgili hareket­ler olduğu ve bunların ölen şahıs için bilakis ferahlık verici bir fonksiyon icra ettiği de ifade edilmektedir [291]. Mesela islâm'a gö­re ölüm anında çekilen ızdırapların, ölen insanın günahlarına keffaret olduğu yönünde bir anlayış bulunmaktadır.

Bazen ölüm öncesi geçici bir iyilik hali de görülebilmekte ve ölmekte olan insanın yüzünde, ölüm halinde gördükleri sebebiyle korkunç veya gülüyormuş gibi bir suret husule gelebil­mektedir. Bu durum, insana gideceği yerin ölmeden önce göste­rileceği ile ilgili İslâmi inançla paralellik arzetmektedir. Zira bu konuda, insanın dünyadaki amellerinin ölüm anındaki duru­munu da belirleyeceği kabul edilmektedir [292]. Mesela Kur'an-ı Kerimde “Ölüm sarhoşluğu ve şiddetleri içinde, meleklerin de ellerini uzatarak kendilerine (zalimlere) “haydi canlarınızı kur­tarın. Allah'a karşı hak olmayanı söylemiş olduğunuz ve Allah'ın âyetlerinden büyüklenerek uzaklaşmış olduğunuz içindir ki, bugün hakaret azabıyla cezalandırılacaksınız dediklerinde sen o zalimleri bir görsen” [293] ayetiyle inanmayanların ölüm hal­lerine işaret edilirken,

“Fakat ölen kişi Allah'a yakın olanlardan ise ona rahatlık, güzel rızık ve naim cenneti vardır”  [294] ve

“Bun­lar meleklerin pak ve asude olarak canlarını alacakları kimselerdir” [295] ayetleriyle de inananların ölümlerinden bahsedilmekte ve inanan insanlann ölümlerinin daha kolay olacağına işaret edilmektedir.

“Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O zaman hiç şüphesiz sa­na, hayatın ve ölümün sıkıntılarını (ızıiraplarını) kat kat tattırırdık” [296] ayeti de ölüm sürecinin insanın bu dünyadaki hayatına bağlı olduğunu belirtmesi açısından ilgi çekicidir. Ayrıca inan­mayan insanlara ölüm meleği Azrail'in çok korkunç bir şekilde, inanıp iyi ameller işleyenlere ise gayet hoş bir insan şeklinde ge­leceği konusunda da rivayetler bulunmaktadır [297].

Bazı araştırmacılar, günümüzde ölüm halinde olan insan­ların son zamanlarının ağır uyuşturucular içerisinde geçtiğini, ölmekte olan insanların kendilerinin bu tecrübeyi bilinçli bir şe­kilde yaşayamadıklarını öne sürmektedir [298]. Diğer bir kısım araştırmacılar da Ross'un tespit ettiği ölüm süreciyle ilgili aşa­maları eleştirerek, kişilik, cinsiyet, gelişim düzeyi, ölüm ortamı gibi faktörlerin gözardı edilerek bu kuramın ortaya konduğunu ileri sürülmüşlerdir [299]. Bu eleştirilere, “Bir kimsenin, herkesin hoşuna gidecek yemekleri tek bir yemek kitabında toplamasının imkansız olduğu gibi” kendisinin tespit ettiği aşamaların da her­kese uymayabileceğini belirterek karşılık veren Ross, bu aşama­ları bilmenin, ölüm korkusunu azaltma konusunda etkili olabi­leceğinin altını çizmiştir [300]. Esasen bize göre de bütün insanların bu aşamaların hepsini yaşaması zor görünmektedir. Mesela bu konuda yaş değişkeninin önemli bir belirleyici olacağı söylene­bilir. Zira Ross'un ortaya koyduğu aşamaların, genellikle orta ya­şa daha uygun olduğu düşünülebilir. Meselâ oldukça ileri bir yaşa ulaşmış insanlar, zaten vakitlerinin geldiğini kolay bir şekil­de realize ederek, bu aşamalardan yadsıma ve kızgınlık aşamala­rını yaşamayabilirler. Ancak yaşı ne kadar ileri olursa olsun, ço­ğu kimsenin ölmek istemeyeceği, bu konuda pazarlık etme, depresyon ve kabullenme aşamalannı yaşayabileceği gayet nor­maldir ve bu durum çoğunlukla herkeste gözlenmektedir [301]. Zi­ra insanda yaşlanmayan şeylerden birisi de yaşamak sevgisidir [302]. Netice olarak Ross'un ortaya koyduğu beş aşamanın her birinin geçişsel bir değere sahip olduğunu, tek başlarına değil de bir bütün olarak değerlendirilmeleri gerektiğini belirtmek ge­rekir. Meselâ yadsımanın tek başına olumsuz bir tutum olarak görülebileceğini, ancak geçici olarak bir tampon işlevi gördüğü düşünülürse, pozitif bir değere sahip olduğunun daha iyi anlaşı­labileceğini söyleyebiliriz. Ayrıca bu aşamaların ölmek üzere olan insanlara, ölümü kabullenme noktasına yaklaşmaları konu­sunda zaman tanıdıkları görüşü [303], oldukça mantıklı gözükmek­tedir. [304]


[278] Krş. Thomas, Ölüm, s. 53.

[279] Krş. Gelişim Hacheue, “Ölüm” Maddesi, s. 3135.

[280] Krş. Çileli, Ölüm, s. 266

[281] Krş. Norman Klein, “İs Expressing Grief Akvays Necessary”, in Dmth and Dying, Ed: David L. Bender- Richard Hagen, Greenhaven Press, Minnesota 1980, s. 92.

[282] Bk. Kübler Ross. On Death and Dying, s. 38-42

[283] Krş. Klein, Is Expressing Grief, s. 92.

[284] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 50.

[285] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 82-84.

[286] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 85-87.

[287] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 111-114.

[288] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 266.

[289] Bk. Kübler Ross, On Death and Dying, s. 138-140.

[290] Bk. Alı Imran 3/185.

[291] Krş. Onbulak, Ruhi Olaylar ve Ölümden Sonrası, s. 23-24.

[292] Krş. Râzi, Tefsir-i Kebir, c. XIV, s. 209.

[293] Bk. Enam: 6/93

[294] Bk. Hadîd: 57/88-89.

[295] Bk. Nahl: 6/32.

[296] Bk. lsra: 17/74-75.

[297] Bk. Muhammed İslâm Khawaja, The Spectade of Death, Lahore (larihsiz), s.2l-22.

[298] Krş. Hick, Değişen Ölüm Sosyolojisi, s. 239.

[299] Krş Öleli, Ölüm. s. 163.

[300] Bk. Kübler Ross, There is Life After Death, s. 109-113.

[301] Krş. Lepp, Death and Us Mysteries, s.39-40.

[302] Bk. Tirmizî, Sünen, Zühd, 28.

[303] Krş. Klein, Is Expressing Grief, s. 92.

[304] Yrd. Doç. Dr. Faruk Karaca, Ölüm Psikolojisi, Beyan Yayınları: 90-98.


ceren
Mon 13 April 2015, 01:16 am GMT +0200
Aleykümselam .Rabbim razı olsun paylaşımdan Saniye abla.Rabbim bizleri ölüm sürecini hayırlı ve imanlı geçirmeyi nasip etsin inşallah....

[Muhammed]
Mon 13 April 2015, 12:27 pm GMT +0200
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah...Ölüm'ü herkez tadacaktır bunun kaçışı yoktur.Fakat eğer takva olarak yüksek yerlere gelmiş isek ölsekte Allah'a kavuşsak deriz.Rabbim böyle demeyi nasip etsin bizlere İnşaAllah.Ölüm anına kadar takva olarak Yükselmeyi nasip etsin rabbim bizlere İnşaAllah...
Allah razı olsun.

Rüveyha
Wed 5 August 2015, 01:22 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah.Ölüm süreci kolay değil.İnşallah bizler mümince yaşayıp iman üzerine olursak kolaylaşıcak İnşaAllah.Mevlam imanımızı kuvvetli kılsın İnşaAllah.Rabbim razı olsun kardeşim

mevlüde06
Wed 5 August 2015, 03:49 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetulalh;insanda yaşlanmayan şeylerden biriside yaşama arzusu..bu yüzden ölüm biraz uzak görünür hepimize,halbuki ölüm burnumuzun ucunda.
Rabbim imanla yaşayıp yine iman ile can verebilmeyi nasip eylesin inşalalh bizlere.Allah razı olsun.

ikranur 7d
Wed 5 August 2015, 03:51 pm GMT +0200
allahm olumlerimiz bizim en yakınımızda bir nefes alıp werme kadr. bizlere hayırlı olumler nasıp et.  ama once sanalayık kul , habibine layık ummet olrak eyle son canlarımızı al inşllh. a.e.olun.

admin
Sun 16 August 2015, 02:37 am GMT +0200
Rabbim son nefesimizde hayırla ölmeyi acısız ölmeyi nasip öylesin. Rabbim c.c dostları ve sevdikleriyle haşreylesin bizleri.. Rabbim inşallah hizmetini samimiyetrle yapanlardan eylesin bizleri... Amin amin amin...

Kevšer
Sat 22 August 2015, 01:44 am GMT +0200
Allahım bizlere verdiğin ömrü son nefesimize kadar hayırlı kıl.Yaşantımızı Peygamberimizin sünnetine uygun yapabilmemiz için bizlere yardım eyle inşaAllah Amin

Fecr’ Suresi’nin yirmi yedinciden otuzuncuya kadar olan ayet-i kerimeleri :

{ Ey Rabbine itaat edip huzura eren nefis! Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir. Cennetime gir.}



Ali İmran suresinin yüz seksen beşinci ayet-i kerimesi :

{ Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir.}


RAMAZAN 7/D
Sat 22 August 2015, 11:57 am GMT +0200
Es Selamün Aleyküm . Rabb'im bizlere emirlerine ve Rasülun (s.a.v.)'in sünnetine uygun hayırlı bir yaşam ve hayırlı bir ölüm nasip eyle . Rabb'im bizlere şehit olarak bu dünyadan göçmeyi nasip eyle .

halim
Wed 16 September 2015, 04:44 pm GMT +0200
Ve aleykum selam ; Cenabı hak hayırlı bir ölümle bizleri yanına pak olarak almayı nasip etsin bizleri hayrılı kullarının zümresine ilhak eylesin inşaallah

Allah razı olsun

ceren
Wed 16 September 2015, 05:08 pm GMT +0200
Aleykümselam.Amin inşallah.Rabbim bizlerin günahlarını af eylesin,yolundan ayırmasın.İmanımızla ölmeyi nasip etsin bizlere inşallah....

yagmur_7-c
Sat 16 July 2016, 07:18 pm GMT +0200
Esselamu aleykum
Cenaze gömülüp sadece meleklerle kaldığını zaman anlarsın kabir azabi....Rabbim ölüm sürecimizi kolaylaştırsın inşallah....Rabbim biZleri kabir azabından uzak eylesin inşallah....

Bilal2009
Sat 16 July 2016, 09:26 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri hak üzere yaşayıp hak üzere ölen kullarından eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

Zehra.hunerli
Sun 14 October 2018, 01:08 am GMT +0200
Ölüm müminler için kurtuluştur...inananlar icin yeniden doğmak...Rabbim bu bilinçle yaşamayi bu fikrin hakkini vererek ölümü bir bitiş degil bir kurtulus olarak gormeyi bizlere nasip eylesin...Allah razi olsun

Zehra.hunerli
Sun 14 October 2018, 01:11 am GMT +0200
Ölüm müminler için kurtuluştur...inananlar icin yeniden doğmak...Rabbim bu bilinçle yaşamayi bu fikrin hakkini vererek ölümü bir bitiş degil bir kurtulus olarak gormeyi bizlere nasip eylesin...Allah razi olsun