hafiza aise
Sun 1 May 2011, 05:43 pm GMT +0200
Ölüıere Sesleniş
Müşrikler ise, Bedir'i terk edip kaçarken arkada yetmiş tane ölü bırakmışlardı.e? Savaş başlamadan önce Efendimiz'in yaptığı duada isimlerini zikredip de beddua ettiği Ebu Cehil, Ümeyye İbn Halej, Rebia'mn oğlu Utbe ve Şeybe kardeşler ve Ukbe İbn Ebi Muayt da, Bedir'de ölenler arasındaydı. Hem de bunlar, Efendiler Efendisi'nin daha savaş başlamadan önce gösterdiği yerlerde cansız uzanmış yatıyorlardı. Kısa zaman sonra, kızgın güneşin altında kokmaya başlayacak ve etrafa dayanılmaz bir koku yayacaklardı.
Velid İbn Utbe, Ebu Süfyan'ın oğlu Hanzala, Ümeyye İbn Halefin oğlu Ali, Ukbe İbn Ebi Muayt, Hz. Talha'nın amcası Umeyr İbn Osman, Ümmü Selerne Validemizin kardeşi Mes'iıd İbn Ebi Ümeyye ve Ebu'I-Balıteri gibi isimler de Mekke müşrikleri arasından öldürülen önemli kişilerdi.
Bir de, Müslüman oldukları halde baskı altında tutulan ve zorla savaşa getirilen gençler vardı; boyunlarında bukağı, ayaklarında da pranga olduğu için bu insanlar,diğer Müslümanlar gibi hicret de edememiş ve Bedir konusunda da efendilerine boyun eğmek zorunda kalmışlardı. Bunlar, Hôris İbn Zem'a, Ebu Kays İbn Fôkihe, EbU Kays İbn Velid, Ali İbn Ümeyye ve As İbn Münebbih gibi isimlerdi. Daha Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke'de iken Müslüman olmuşlar; ancak babalarının şiddetli baskıları altında pek varlık gösterememişlerdi. Bugün ise hepsi, Bedir'de can vermiş bulunuyordu. Acı bir tecrübeydi; benzeri bir durumla karşılaşmamak için Cibril-i Emin gelecek ve arkada kalanların kulağına küpe olacak şu mesajları getirecekti:
59 Müşriklerin geride bıraktığı ölü sayısının elli olduğu şeklinde bir rivayet vardır.
Bkz. İbn Hişam, Sire, 3/270; Süheyli, Ravdu'l-Unf, 3/167
- İman edip de hicret etmeyerek kendi öz nefislerine zulmeder vaziyette olanların canlarını alırken melekler onlara diyorlardı ki:
"Ne işte idiniz?" Onlar da: "Biz bu ülkede, dinin emirlerini uygulayamayan, baskı altında yaşayan kimselerdik" deyince, melekler bu sefer şöyle diyorlardı: "Peki, Allah'ın dünyası geniş değil miydi; siz de oradan hicret etseydiniz ya?" İşte onların durağı cehennemdir. Ne fena bir dönüş yeridir orası!"?
Savaş biteli üç gün olmuştu; Efendimiz, atını hazırlayıp yola koyulmadan önce, müşriklerin elebaşlarının olduğu yere geldi ve her birinin künyesini sayarak onlara şöyle seslenmeye başladı:
- Ey filan oğlu falan! Ey Ebu Cehil İbn Hişaml Ey Utbe İbn Rebia! Ey Şeybe İbn Rebia! Ey Ümeyye İbn Halef! Allah ve Resülü'ne itaatsizlik etmenin ne demek olduğunu şimdi gördünüz mü? Rabbinizin, sizin için vadettiklerinin de hak olduğunu gördünüz mü? Ben, gerçekten Rabbimin Bana vaadettiklerinin hak olduğunu yakinen görmüş bulunuyorum! Sizin kadar peygamberine kötülük yapan yoktur! İnsanlar Beni tasdik ederken sizler Beni yalanladınız! Onlar Beni sinelerine sararken sizler Beni memleketimden çıkarıp kovdunuz! Başkaları Bana yardım ederken sizler, Bana karşı savaş ilan ettiniz! Ve Allah da, Bana yaptığınız bütün bunlardan dolayı sizi çok kötü şekilde cezalandırdı. Halbuki sizler, emin olduğum halde Beni yalanla itham ediyor, sadık ve doğru olduğum halde Bana yalancı diyordunuz!
Efendiler Efendisi'nin bu ifadelerine şahit olan Hz. Ömer devreye girecek ve:
- Ya Resülullahl Üç gün sonra onlara böyle sesleniyorsun; içlerinde ruh olmayan, kokuşmuş ve cansız bedenlerle nasıl konuşuyor, cevap vermeleri için de sesini duyurmaya çalışıyorsun, diye soracaktı.
Efendimiz:
- Onlara söylediklerimi siz, onlardan daha iyi duyuyor değilsiniz. çünkü onlar, şimdi kendilerine söylediğim her şeyi duyuyor ama bunlara cevap vermeye güç yetiremiyorlar, diyecekti.
60 Nisa, 4/97; Ayrıca bkz. Vahidi, Esbabü Niızüli'l-Kur'an, s. ı80; Salihi, Siıbülü'lHüdil ve'r-Reşad, 4/77