- Öldürülenler için ağlamak

Adsense kodları


Öldürülenler için ağlamak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 22 February 2011, 02:10 pm GMT +0200
Öldürülenler İçin Ağlamak


103- Rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) Abdul'l-Eşhel oğul­larına (evlerine) uğradı. Uhud günü öldürülen şehidlerine ağlı­yorlardı. Peygamber (s.a.v.) üzüldü ve: "Ama Hamza'mn ağla­yanları yok!" buyurdu.

Hadisi rivayet eden hanım dedi ki: Hemen oradan çıktık ve Rasulullah (s.a.v.) in hanelerine varıp orada Hz. Hamza (r.a.) için ağladık. Rasulullah (s.a.v.) evde idi ve evin içinden hıçkı­rıklarını duyduk. Daha sonra: "İsabet ettiniz, iyi ettiniz, yeti­şir," diye haber gönderdi.

Rasulullah (s.a.v,)'in, Hz. Hamza için bu şekilde buyur­masının sebebi şudur: O gün Hz. Hamza şehidlerin büyüğü idi. Fakat Medine'de garipti. Onun için ağlayacak kimsesi yoktu. Rasulullah (s.a.v.) bu sözüyle onu andı.

Meğâzî kitaplarındaki rivayete göre Sa'd b. Muâz (r.a.), Rasulullah (s.a.v.)'in bu sözünü duyunca akrabası bulunan hanımları topladı. Sa'd b. Ubâde ve Muâz b. Cebel de aynı şekilde davrandılar. Her gurup, Rasulullah (s.a.v.) in evinin önüne gelerek Hz. Hamza'nm iyiliklerini söylemeğe ve üzerine ağlamağa başladı. Rasulullah (s.a.v.), ağlamalanyla teselli bulup sonra uyudu..

Bu olaydan sonra Medine'de ne zaman biri ölür de onun için ağlarlarsa, önce Hz. Hamza için ağlamakla başlarlardı. Erkekler de Rasulullah (s.a.v.)'ın ölümünden sonra, birbirlerine ta'ziye ederken: "Rasulullah (s.a.v.) de vefat etti" deyip birbirlerini teselli eder ve teselli için başka birşey söylemezlerdi.

104- İmam Muhammed, yukarıdaki hadisin İbn Ömer (ra.) yolu ile olan rivayetini de naklederek sonuna şunu da ekledi: Rasulullah (gfr.Y.) uyandığında onlar hala ağlıyorlardı. Rasu­lullah (sa.v.) buyurdu ki:

"Eyvah o kadınlara! Geri dönsünler ve bugünden sonra ölen bir kimse için ağlamasınlar."

Alimlerden bazısı, hadisin zahirini alarak şöyle dedi: O zaman ölü için ağlamağa şer'î ruhsat verilmişti, ama hadisin sonunda geçen ifadelerle bu ruhsat kaldırıldı. Ancak alimlerin çoğu, neshedilen ve ruhsat verilmeyen ağlamanın yüksek sesle ağlama ve bağırıp çağırma olduğunu söylerler. Nitekim Rasulullah (s.a.v.)' in şöyle buyurduğu rivayet edilir :

"Ölü için ağlayarak bağırıp çağıran kadın ve onu dinleyenler üzerine Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti olsun!..."

Ama yüksek sesle ağlamamak kaydıyla ağlamakta bir sakınca yoktur. Çünkü rivayete göre oğlu İbrahim öldüğü zaman Peygamber (s.a.v,)'in gözleri yaşarmıştı. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf (r.a.), Ona: "Bizi ağlamaktan sakındırmamış miydin?" diye sormuş .Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyürmuştu:r:

"Ben size ahmak ve facir iki sesi yasakladım. Ama bu gördüğün, Allah'ın rahmet sahibi kimselerin kalbine koyduğu merhametten başka birşey değildir. Göz yaşarır. Kalb mahzun olur. Fakat Rabbin razı olmadığı sözü söylemeyiz."

Ayrıca, Hz. Ömer (r.a.) den rivayet edildiğine göre bir kadın, Peygamber (s.a.v.)'in huzurunda, ölen oğluna ağladığını görürken kendisi ona engel olmak istedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu :

"Karışma ya Ömer! Çünkü kalb, mahzundur. Nefs, musibete uğramıştır. Çocuğunun ölümü üzerinden de henüz uzun müddet geçmemiştir."

Ama bununla beraber, sabretmek daha efdaldir. Yüce Allah şöyle buyu­ruyor :

"Onlara bir musibet geldiğinde: 'Biz Allah'a aidiz ve elbette O'na döne­ceğiz derler "[68]



[68] Bakara: 2/156

İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/125-126