- Öğrenmenin Gayesi

Adsense kodları


Öğrenmenin Gayesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Rüveyha
Sun 19 October 2014, 03:41 pm GMT +0200
Minhâcü’l Âbidîn’den

Ali Kaya | Ekim 2011 | TASAVVUF KLASİKLERİ   

Öğrenmenin Gayesi


Hz. Ali k.v.’nin şöyle dediği rivayet edilir:

“Büyüyüp Rabbimi tanımadan, küçük yaşta ölüp cennete girmek beni sevindirmezdi. Allah Tealâ’yı en iyi tanıyan kimse, haşyeti en fazla, ibadeti en çok ve Allah için nasihati en güzel yapandır.”

İlme duyulan şiddetli ihtiyaca gelince… Kendini ihlâsla ilim talebine vakfet! Talebin ilmi ezberleyip nakletmeye değil, anlayarak öğrenmeye yönelik olsun. İlim talebinde çok büyük tehlikeler bulunduğunu da bil! Kim insanların teveccühünü kazanmak, idarecilerin meclislerinde bulunmak, görüş sahiplerine karşı övünmek ve dünya menfaati elde etmek için ilim öğrenirse, onun ticareti boşa gitmiş ve alışverişi zarara uğramıştır. Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurur:

“Her kim ilmi, alimlere karşı böbürlenmek, düşkünlerle münakaşa etmek veya insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah Tealâ da onu ateşe sokar.” (İbn Mace, İlim, I/93, nr. 253)

Ebu Yezid el-Bestâmî k.s. der ki: “Otuz sene nefsimle savaştım, ilim ve onun tehlikelerinden bana daha zor gelen bir şey görmedim.”

Sakın şeytan gelip süslü sözlerle sana şöyle demesin: ‘Mademki ilim konusunda bu kadar tehlike var, onu terk etmek daha evlâdır!’ Sakın böyle bir düşünceye saplanma! Zira Rasulullah s.a.v.’den rivayet olunduğuna göre şöyle buyurmuştur:

– Miraç gecesi cehenneme muttali oldum ve oradakilerin çoğunun fakirlerden oluştuğunu gördüm.

Dediler ki:

– Ya Rasulallah! Mal yönünden fakir olanlar mı?

– Hayır, ilim yönünden fakir olanlar, buyurdu.” (Buharî, İlim, IV/142; Müslim, Rikâk, 2096)

İlim öğrenmeyen kimse ne ibadetin hükümlerini bilebilir ne de hakkıyla yerine getirebilir. Şayet bir kimse bilgisiz olarak göklerdeki meleklerin ibadeti gibi Allah Tealâ’ya ibadet etse, hüsrana düşmekten kurutulamaz. O halde araştırma, tekrarlama, okuma yoluyla ilim talebi için hemen kolları sıva! Tembellikten ve çabucak usanmaktan sakın. Aksi takdirde, Allah korusun, dalâlet çukuruna yuvarlananlardan olursun.

Cemaatle Birlikte Olmak Nedir?

Hz. Peygamber s.a.v.’in “Cemaatle birlikte olun.” sözünü üç şekilde anlayabiliriz:

• Din ve hükümler konusunda herkesin ittifak ettiği görüş olan icmaya uyun demektir. Zira bu ümmet sapkınlık üzere birleşmez. Bu sebeple ümmetin ittifak ettiği icmanın dışına çıkmak, ondan ayrılıp farklı bir yol tutmak bâtıldır, sapıklıktır. Fakat dinini daha iyi yaşayabilmek için toplumun dışına çıkmak, uzlete çekilmek böyle sakıncalı değildir.

• Cuma, bayram gibi konularda cemaatle birlik olun, toplumdan ayrılmayın demektir. Çünkü bu gibi birliktelikler dini kuvvetlendirir, İslâm’ın güzelliklerini sergiler. Kâfirlere ve sapıklara da gözdağı verir. Ayrıca bu durum Allah Tealâ’nın bereketine ve rahmet nazarına vesile olur. Şöyle denilebilir: Kişinin üzerine düşen, hayırlı işlerde cemaatle birlikte olmak, bunun dışında kalan sohbet, kalabalık arasında bulunmak gibi diğer işlerden uzak durmaktır. Çünkü bunların pek çok zararları vardır.

• Fitne bulunmadığı zamanlarda, dinî bakımdan zayıf kimseler toplulukla birlikte olsun, demektir. Fakat basiret sahibi, Allah’ın emirlerini yaşama hususunda güçlü irade sahibi kimseler, eğer yaşadıkları devirdeki fitneyi, Nebi s.a.v.’in ümmetini sakındırdığı fitne olarak değerlendiriyorlarsa, uzlete çekilmek onlar için daha iyidir. Çünkü böyle zamanlarda insanların arasına karışmakla pek çok fesat ve afet ile karşılaşma ihtimali vardır. Fakat İslâm adına yapılan toplantılardan, halkın hayrına yapılan işlerden geri kalınmamalıdır. Eğer dinini daha iyi yaşayabilmek için insanlardan tamamen ayrılıp tek başına kalmak istiyorsa, bunun için dağ başlarına veya ıssız yerlere yerleşmelidir.

Ben derim ki: Bütün bunlara rağmen bu gibi kimseler nerede bulunurlarsa bulunsunlar; cuma, bayram namazları ile benzeri dinî buluşmalarda mutlaka hazır bulunmalı ve cemaat içinde olmanın hazzını yaşamalılar. Her ne kadar insanlar bozulup fesada uğrasa da, İslâmî topluluğun Allah katında ayrı bir yeri ve değeri vardır.

Soru – Cevap


Soru: Zühde erişmek için dünyalıkları terk etmemiz gerektiği söyleniyor. Hayatımızı sürdürebilmemiz için mutlaka belli miktar dünyalığa ihtiyacımız var. O halde dünyayı nasıl terk edebiliriz?

Cevap: Zühdden yani dünyalıkları terk etmekten maksat, insanın hayatı için gerekli olanların dışındakileri bırakmaktır. Vücudun güç ve kuvvet bulmasından maksat da Allah’a ibadet edebilecek gücü elde edebilmektir. Yoksa yiyip içip zevk ve lezzet almak değildir.

Cenab-ı Hak dilerse bir sebebe bağlı olarak, dilerse melekler gibi herhangi bir sebebe bağlı olmaksızın kullarını ayakta tutmaya kadirdir. Allah Tealâ senin rızkını isterse dilediği bir sebebe bağlar. İsterse, talep etmen ve çalışıp kazanman gibi, senden kaynaklanan bir sebebe bağlar. Ya da senin talebinin ve elde etmenin bulunmadığı, umulmadık yerden rızıklandırır. “Kim Allah’ın yasaklarından sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu yaratır. Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.” (Talak, 2-3) ayet-i kerimesinde buyurulduğu gibi…


mevlüdekalınsaz
Sun 19 October 2014, 04:33 pm GMT +0200
Soru-cevap kısmı ne kadar güzel açıklanmış..Allah razı olsun.sonsuz bir mutluluğa ve raahta erebilmek için dünyayı ahiretin tarlası olarak görüp,amel etme yeri olarak değerlendirmek ,zaruri ihtiyaçlar dışında dünyalık fuzuli ve nefsani  şeyleri terk etmek gerek inşallah.... ..
Rabbim bizleri de zühd ehli kimselerden eylesin inşallah..

saniyenur
Sun 19 October 2014, 06:01 pm GMT +0200
Her kim ilmi, alimlere karşı böbürlenmek, düşkünlerle münakaşa etmek veya insanların teveccühünü kazanmak için öğrenirse, Allah Tealâ da onu ateşe sokar.” (İbn Mace, İlim, I/93, nr. 253
Rabbim bu tür ilimden bizleri uzak eylesin. Paylasim için Rabbim ebeden razi olsun.

cerendemir
Sun 19 October 2014, 09:45 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun inşallah paylaşımdan.Eğer öğrenmenin gayesi Allah rızası için ise o bilgi dünyanın en değerli bilgisi oluyor.Rabbim bizleri onun için öğrenen ve onun için öğreten kullarından eylesin bizleri inşallah.....