- Nübüvvetin Esası Güzel Ahlak

Adsense kodları


Nübüvvetin Esası Güzel Ahlak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 21 October 2011, 02:17 pm GMT +0200
Nübüvvetin Esası Güzel Ahlak

Kasım 2008 38.SAYI

“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) güzel ahlâkı tarif ve tatbik ederek bizlere öğretmiş ve emretmiştir. Onun yolundan giden mürşid-i kamiller ve Rabbani alimler de aynı şekilde birer ahlak abidesi olarak önümüzde yürümektedirler.

Yüce dinimiz İslam güzel ahlâktan ibarettir. Güzel ahlâk, kitabımız Kur’an ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) yol göstericiliğinde ilahi edep ve ölçülere, yani helal ve harama dikkat ederek Rabbimiz’e dost olmaktır. Rabbimiz’in dostluğunu kazandıktan sonra insanlar ve tüm yaratılmışlar bize dost olur. Çünkü yaratılmışların tümü Allah Teala’nın iradesine tabidir. Ancak şunu da düşünmeliyiz ki insanların ve yakın çevresinin dostluğunu kazanamayan bir kimsenin Allah’ın (c.c) dostluğunu kazanması da zordur. Bunun için Hakk’a kulluk vazifemizi layıkıyla yaparken, Hakk’ın yarattıklarına da iyi davranmak zorundayız.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” buyurarak nübüvvetin esasının “güzel ahlak” temeline dayandığını ifade etmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de de Peygamber Efendimiz (s.a.v) hakkında, “Sen yüce bir ahlâk üzeresin” (Kalem, 4) buyrulmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse dinimizin güzel ahlâka verdiği önemi anlamak için Kur’an ayetlerine ve Hz. Peygamber’in hayatına bir göz atmamız yeterlidir.

Güzel ahlâk, yüce Allah’ın kuluna en büyük hediyesidir. Dünyada emniyet, ahirette kurtuluş sebebidir. Gerçekte bütün ilahî dinlerin tek amacı, insanları dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştırmaktır.     

Birbirimizi sevmedikçe kâmil manada iman etmiş olamayız…

Peygamber Efendimiz (s.a.v) güzel ahlâkı tarif ve tatbik ederek bizlere öğretmiş ve emretmiştir. Onun yolundan giden mürşid-i kâmiller ve rabbani alimler de aynı şekilde birer ahlâk abidesi olarak önümüzde yürümektedirler. Her insanın fıtratı farklı olmakla birlikte, güzel ahlâktan bir payı vardır.  Ancak fıtratındaki bozulmuş, kaybolmuş güzel hasletler, bu işe ehliyetli mürşid-i kâmilin terbiye ve tedavisi ile tekrar ortaya çıkar. Ahlâkı güzelleşir.

“Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de tam anlamıyla iman etmiş olamazsınız” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) başka bir hadisi-i şerifinde de şöyle buyurmuştur: “Bütün müminler birbirine karşı acıyıp, bağışlamada, sevgi ve saygıda, iyilik ve yardımlaşmada bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu hastalandığında, diğer azalar birbirlerini hasta azanın acısına çağırır.”

İnsanlar topluluk halinde yaşadıkları için birbirlerinin haklarına saygı göstermek ve birbirlerine hoşgörülü davranmak zorundadırlar. Ancak bu konuda aşırılığa ve ihmalkârlığa düşülmeden, denge ve ölçü içinde davranmak gerekir. Zira hoşgörü demek karşılaştığımız her türlü kötülüğe, haksızlığa ve kabalığa göz yummak veya tamamen susup ses çıkarmamak anlamına gelmez. Kasıtlı ve kötü niyetle yapılan davranışla, fıtrat gereği veya bilgisizlik neticesinde yapılan hareketleri birbirinden ayırmak gerekir.

Her gördüğünü Hızır bilmek

Müslüman, kimsenin kalbini kırmamak için azami gayret gösterir. Herkese hürmetle muamele eder. Zira karşınızdaki bir veli olabilir. Böylece onların nazarına himmetine kavuşursunuz. “Evliyanın bakışı ve nazarı kimyadır” denilmiştir. Şayet insanları incitmeyi huy ve tabiat edinirseniz bir gün bilmeden Allah Teala’nın sevdiklerinden birinin kalbini kırar, üzersiniz; sonra da pişman olursunuz. Nitekim hadis-i kudside, “Ben kalpleri kırık olanların yanındayım” buyruldu. Bunun için büyükler “Her geceyi Kadir, her gördüğünü Hızır bil” demişlerdir.

    Güler yüzlü olmak ve herkese iyilik yapmak

    Ebu Medyen Mağribî (k.s) şöyle diyor: “İnsanlara karşı güzel ahlâk, onlarla iyi geçinmektir. Alimlere karşı güzel ahlâk, onlara ihtiyacı olduğunu bilmek ve kendilerini edebe uygun olarak dinlemekle olur. Marifet ehline karşı güzel ahlâk, huzurlarında sükûnet üzere bulunmak, onlardan gelecek feyzi ümitli ve sabırlı olarak beklemekle olur. Yüksek evliyaya karşı ise, kalp kırıklığı ve tevazu halinde bulunmakla olur.”

    Hasan-ı Basrî’ye güzel ahlâkın ne olduğu sorulduğunda şöyle demiştir: “Güzel ahlâk, güler yüz, tatlı söz, herkese iyililk yapmak ve kimseye kötülük etmemektir.”

    İbnü’l-Mübarek’e, “İyi ahlâk nedir?” diye sorulunca, “Güler yüzlü olmak ve herkese iyilik yapmak” cevabını vermiştir.

    Serî es-Sakatî (k.s), şöyle diyor “İyi huy, başkalarını incitmemek ve onlardan gelen sıkıntılara katlanmaktır.”

    Büyük ariflerden Mevlana Halid el-Bağdâdî ise (k.s) şöyle demiştir: “İnsanlardan gelen sıkıntılara katlanmak, Allah Teala’nın beğendiği, Rasulullah’ın sevdiği ve büyük evliyanın özendiği bir ahlâktır.”

M. Saki EROL