sumeyye
Sat 10 September 2011, 02:33 pm GMT +0200
Niyet Bahsi
Tercümesi :
1- Ömer ibni el hattab (R.A.) dan mervîdir, demiştir;
Resûlüllah (S.A.V.) buyurdu ki :
«Ameller (in kıymet ve kabulü), ancak niyyetlere göredir. Ve herkesin niyyet ettiği ne ise, kavuşacağı (nâii olacağı ve eline geçecek) şeyde ancak odur.
«Binâen aleyh bir kimsenin hicreti, Allahâ ve Resulüne olursa, işte onun hicreti, Allâfta ve Rasûlünedir.
«Şayet bir kimsenin hicreti, eline geçireceği bir dünyaya veya nikahlayacağı bir kadına olursa, işte o kimsenin hicreti de, hicretinin gayesi ne ise, ona (dünya veya kadına) olur » Buhâri, Müslim[28]
Îzâhat
Râvi Hz. Ömer (R.A.) kimdir? :
Mekke-i mükerremdeki Kureyş kabîlesindendir. Peygamber (S.A.V) efendimizle Kâb bin Lüey-de nesebi birleşir.
Resûlüliah {S.A.V) efendimiz onu «Ebû Hafz» künyesi ile künyeledi, Ve hak ile bâtılın arasını tefrik ettiği için «Faruk» lakabı ile İakablandırdı.
Hz. Ömer (R.A.) erkeklerden müslüman olanların kırkıncısıdir. Müslüman olduğu sırada kadınlardan on adet müslüman kadın vardı. Ve Hz. Ömerin müslümanhğı nübüvvetin altıncı senesinde olmuştur.
Hz. Ebü Bekirin (R.A.) vefatından sonra Hz. Ebû Bekirin tavsiyesi üzerine halîfe seçilmiştir. Hilâfete, hicretin on üçüncü senesinde geçmiştir. Halifeliği zamanında pek çok belde ve şehirler fethedilmiştir.
Medîne-i münevvere de Hnstiyan bir köle olan Ebû Lülü-ün tecâvüzü ile zilhiccenin dördünde çarşamba günü sabah namazını kılarken şehit olmuştur.
Vefatı, hicretin yirmi üçünde asah olan kavle göre, altmış üç (63) yaşında olmuştur. On sene altı ay halifelik yapmıştır.
Sahabe arasında ilk defa «Emîril müminin» ismi Hz. Ömere verilmiştir.
Peygamberimizin, ikinci halîfesi, kayın pederi ve Hz. Hafza validemizin pederidir.
Rivayet ettiği hadîsi şerif, beşyüz otuz yedi (537) adettir. Bunlardan seksen biri (81) Buhârî ve Müslimin ittifakı iledir. Otuz dördü (34) tek başına Buhârî de ve yirmi bir (21) adedide Müsîimdedir.
Yüzüğünün kaşında «Kefâ büınevti vâizen yâ Ömer! : Ey Ömer! vâzu nasîhat yönünden ölüm kâfidir.» yazılı idi.
İlâhî hükmü icra etmede çok şedit, akıllı, müctehid, mücâhid, sabırlı
ve dilinde hakkın tezahürü görülmüş ve onun temennilerinden bâzılarına göre, ilâhî âyetler gelmiştir.
Kâdî Beydâvî, Nisa sûresinin (60) numaralı âyeti olan «Sihirbazın huzurunda muhakeme olmalarını isterler» tefsirinde şu hâdiseyi zikrediyor :
«İbni Abbas (R.A.) in rivayetine göre.
Bir münafıkla Yahûdî arasında bir husûmet( niza ve kavga) meydana geliyor. Yahûdî mahkemeleşmek için Resûlüllâha (S.A.V.), münafık da Ya-hûdîlerin sihirbazı olan Kâb bin Eşrefe müracaat etmek ister. Yahûdî o münâfıkı güç belâ ikna eder, sonra her ikiside beraber Resûlüllâhın huzuru seâdetine girerler. Peygamber (S.A.V) efendimiz Yahûdîyi haklı görünce, onun lehine hüküm verir. Fakat dışarıya çıkınca münafık bu . hükme râzî olmayacağını söylüyor ve Yahûdîyi zorla Hz. Ömere götürüyor, Ömer-de mahkeme olalım diyor.
— Yahûdî, Hz. Ömere Resûluilah benim için hükmetti, fakat münafık onun hükmüne râzî olmadı ve sene dâvayı getirdi, diyor.
— Bunun üzerine Hz. Ömer münâfıka; böylemi oldu? diyerek soruyor.
— Münafık da, evet diyor.
— Hz. Ömer: Siz olduğunuz yerde durun ben hemen geliyorum, diyor. Ve içeriye giriyor, kılıcını aldıktan sonra dışarıya çıkıyor, münâfıkın boynunu düşürünceye kadar kılıcını vuruyor ve diyor ki:
— Allah'ın ve Resulünün hükmüne razî olmayana ben böyle hükmederim, der.
— Bunun üzerine derhal Ceprâil Aleyhisselam geliyor, ve: Ömer hak-ia batılın arasını tefrik etti, demiştir.
— Bu sebebden dolayı, kendisine «Fârûk» lakabı, söylendi,»[29]
Fazilet ve adaletine âid sayılmayacak kadar hükümler, haller, hadiseler ve esaslar vardır. Kısaca özetlemiye çalıştık ve şerhde ki malumatla iktifa ettik. Cenâbu hak, Razi olsun ve Şefaatından bizi mahrum etmesin, Amin. [30]
[29] Mirkatüîmefatih, C. I, 34
[30] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/32-34.