- Nitelikli Kadın Programları Aileye Katkı Sağlıyor

Adsense kodları


Nitelikli Kadın Programları Aileye Katkı Sağlıyor

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Mon 24 October 2011, 02:30 pm GMT +0200
Nitelikli Kadın Programları Aileye Katkı Sağlıyor

Ekim 2008 37.SAYI

Magazin ve dedikodu programlarının, aile içi çatışmaların ekranlardan döküldüğü televizyon kanallarına bakıp da karamsar olmayın. Zira bu kirliliğinin içinden sıyrılıp aileniz için faydalı bilgiler içeren zengin içerikli kadın programları da var.

Televizyon kanalarında yeni yayın dönemi ile beraber bir telaşı aldı başını gidiyor. Yeni diziler, şarkı yarışmaları, eğlence dünyasının aldatıcı renklerini gözler önüne seren magazin programları ile kadınların ve ailelerin en mahrem meselelerinin cümle alem önüne serildiği programlar, yenilenmiş dekorları ve içerikleri ile ekranı kaplamaya başladı. Sabah saatlerinde başlayan, birçoğu kişisel mevzuların, aile mahremiyetinin tartışıldığı ve hipnoz etkisi yapan kadın programları da yeni yüzleri ile renkli camın içinden izleyiciye “merhaba” diyor.

Çoğu insan için tek eğlence ve bilgi kaynağı haline gelen televizyondaki programları hiç ayırt etmeksizin devamlı izlemenin kişiler üzerinde edilgen ve pasifleştirici bir etki bıraktığı su götürmez bir gerçek. İnsan ve aile hayatı ile ilgili her konunun uzmanları ya da kendini uzman yerine koyan birileri tarafından konuşulduğu kadın programları, kişileri kendi günlük sıkıntılarından uzaklaştırıp başka hayatlar üzerinde röntgenci bir bakış açısı getirmesine de sebep oluyor.

Uzmanlar bu programların izlenme oranının yüksek olma sebebini, kendi hayatlarının dışındaki başka hayatlarda duygu patlamalarını izlemenin kadınları hem rahatlatması hem de kendi problemine karşı duyarsız hale getirmesi olarak açıklıyor. Yapılan araştırmalar kadınların hergün yaklaşık beş saatini ekran karşısında geçirdiklerini, yarıdan fazlasının kadın programlarını düzenli, dörtte birinin de ara sıra izlediğini ortaya koyuyor. Kadınların yüzde 44’ü bu programlardan etkilenmediğini belirtirken, yüzde 21’i insanlara karşı şüpheci olduğunu, yüzde 14’ü ise psikolojisinin bozulduğunu söylüyor.

Ekrandaki sıcak programlar

Mahremiyete önem vermeyen, şiddet ve kavganın yoğun olduğu programlar yanında televizyon ekranlarından, reyting kaygısı taşımadan, bireyin ve ailenin sağlığı için hazırlanan programlar da var neyseki. İnsanlara içi boşaltılmış, gerçek hayatla pek ilişkisi olmayan programlar sunuluyor, ancak bu ekran kirliliğinin içinden sıyrılıp ailece seyredebileceğimiz zengin içerikli programlar da var. Bazı televizyon kanalları toplum, kadın ve aile hassasiyetine önem vererek hazırladığı programları seyircinin beğenisine sunuyor. “Hanım Sahabiler”, “Özne Kadın“, “Küçük Adımlar” ve “Gün Işığı” adlı kadın programları, toplumu inşa eden, gelecek nesillere bilgi aktarımını sağlayan kadınların dünyasına ışık tutuyor.

Mehtap Tv ekranlarından yayınlanan ve televizyon kanallarında bir ilk olan “Hanım Sahabeler” adlı program, kadınların hayat içindeki rollerini, İslami perspektifle duruşlarını anlatıyor. Hafta içi cuma günleri yayınlanan program, en çileli dönemde dahi dik duran sahabe hanımların hayatlarını anlatarak günümüz kadınına ışık tutuyor. Mehtap Tv’nin bir diğer programı hafta içi cuma günleri yayınlanan, Uzman Psikolog Ferhat Çelik’in sunduğu “Küçük Adımlar”. Program bilinçli bir eğitim yolunda ebeveynlere pusula olmayı, çocukların eğitiminde doğruları, yanlışları belirlemede ve pekiştirmede destek sağlamayı hedefliyor.

Hafta içi her sabah saat 11.30’da evlere konuk olan “Gün Işığı” programının hedef kitlesi de kadınlar. Deneyimli televizyoncu Nuriye Özen Toraman’ın sunduğu, Mehtap Tv ekranlarından canlı yayınlanan program, bir kadın, bir anne ve bir eş olarak sosyal hayatta, çocuk eğitiminde, sağlık alanında yaşanan problemleri ve alanında uzman isimleri ekrana getiriyor. Zengin içerikli program, “Evlilik Okulu”, “Emsal Kadınlar”, “Hayrın Sultanları”, “Söylemesi Bizden”, “Adab-ı Muaşeret” bölümleri ile hayatı kolaylaştırmak adına herkesi bilgilendirmeyi amaçlıyor.

Kadın işlenmesi gereken bir cevher

Kadına yönelik kadını anlatan bu üç programın yapımcısı ve yönetmeni de aynı zamanda kadın. Başarılı televizyoncu Sabire Saka Dayı hazırladıkları programlarda, bir insan yetiştirmeye namzet olan kadınlara sevgi dolu ve bir o kadar da bilinçli insan olmaları gerektiği mesajını verdiklerini söylüyor. Her gün beş saate yakın bir zaman dilimini ekran karşısında geçiren kadınların hayatlarına, hazırladıkları programlarla doğru şeyler kattıklarını belirten Dayı, “Yaptığımız üç program seyircisine kılavuzluk eden programlar. Özümüzden kopmadan ve pergel misali bir ayağımız sabit, diğeri hayatın her dalında geziyor. Daima faydalanabilecekleri bilgiler veriyoruz. Sıcak, samimi, seviyeli ve bir telefon kadar yakınız. Öyle ki çocuğuyla ilgili bir sıkıntısı olduğunda, bir sağlık problemiyle karşılaştığında bizi arayıp ‘Bu konuyu da işler misiniz?’ diye talepte bulunabiliyorlar” diyor.

Sabine Hanım, bir televizyoncu olarak ekranlardaki kadın programları hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Kadın bir cevherdir ve iyi işlenmesi gerekir. Manevi değerleriyle birlikte kendini geliştirmiş kadının yeri ise ayrıdır. Kadınların bu farkına yakışır bir program görmek zor. Pek çok şey hafife alınıyor ve bu duygu yapılan işlere yansıyor. Daha dikkatli ve özveriyle çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Ekranlardaki birçok programın kadına bir şey katmaktan uzak, duyguları ajite ettiği kanaatini taşıyorum.”

Özne kadın

Tv Net ekranlarından kadınlara seslenen “Özne Kadın” adlı program hafta içi pazartesi günleri yayınlanıyor. Deneyimli televizyoncu Betül Bozdoğan’ın hazırlayıp sunduğu program kadının hayatına giren her konuyla ilgileniyor. Sadece kadınlara değil kadınların sorunlarıyla, paradokslarıyla, ilgi alanlarıyla, uyum problemleriyle ilgilenen program bunu rasyonel bilgiler vererek, istatistikler ışığında, alanında uzman konuklarına doğru sorular sorarak ve zengin dosya çalışmalarıyla sunuyor. “Özne Kadın”ın aynı zamanda yapımcısı olan Betül Bozdoğan, kadını önemseyen ve kadına kendini ilgilendiren konuları hatırlatan, düşündüren, sezdirici olan bir program hazıradıklarını söylüyor. Merkezde kadın olan bir programın adının “özne” olması gerektiğini düşünerek bu isimle yola çıktıklarını belirten Bozdoğan, “Önceki dönemlerde “Lila & Mor” adlı bir kadın programı hazırladık. O programda, başarılı, zirveyi yakalayan bayan portrelerini belgesel niteliğinde ekrana taşıdık. Özellikle geleceğe umutla bakan gençler için rol-modeller sunuyorduk. Özne Kadın’da ise merkezde bir kadın biyografisi değil de kadını ilgilendiren her mevzunun ta kendisi var” diyor.

Magazini ve dedikodusu bol programlara rağbet edilen günümüzde reyting kaygısı taşımadan program yapan Bozdoğan, önemsedikleri kriterler arasında kalite, seviye ve bilgi aktarımı olduğunu belirterek, “Kadın odaklı sorunlar ve kadına dair ilgi alanları mevcutsa bunu kadın özelinde incelemek gerekiyor. Merkez medya seviyesizce ve rant elde etme adına kadın konusunu başka bir anlayışla kullanıyor. Bu noktada bize görev düştüğünü düşünüyorum. Faydalı olma düsturuyla yola devam ediyoruz. Televizyon başında geçirilen zamanı olumsuzluktan olumluya ve faydalıya çekmeye çalışıyoruz” şeklinde konuşuyor.

    Kadın duyarsız hale geliyor

    Televizyonun kadınların yeni sığınağı haline geldiğini belirten Psikolog Belkıs Ertürk, televizyon kanallarındaki şiddet veya mahremiyete aşırı duyarsız bazı kadın programlarının kişileri kendi günlük sıkıntılarından uzaklaştırıp başka hayatlar üzerinde röntgenci bir bakış açısına yaklaştırdığını söylüyor. Bunun ciddi bir ahlaki ve psikolojik problem olduğunu ifade eden Ertürk, kendi hayatlarının dışında başka hayatlardaki duygu patlamalarını izlemenin kadınları rahatlattığını ve kendi problemine karşı duyarsız hale getirdiğine dikkat çekiyor.

    Her türlü sorunu çözümleyebilecekmiş gibi gösterilen bazı kadın programlarının, aslında toplumun genel değerlere bakışını geliştirmeyi hedeflediğinin altını çizen Ertürk, “Bu programlar, özellikle çocukların anne babaya yönelik temel güven duygusunu derinden sarsmaktadır. Artık şiddet normalleşmeye ve hayatın çözülemeyen her sorununda problemi halleden tek alternatif haline getirilmeye çalışılıyor” diyor.

    Bu programların kadınlar üzerinde ciddi problemlere yol açtığı ve aile hayatına olumsuz yansıdığını söyleyen Ertürk şöyle devam ediyor: “Özel hayatın mahremiyeti bu tip programlar aracılığıyla gözetlendikçe kadınlar kendi duygularını bu şekilde rahatlatıp başkalarının acıları üzerinden kendi acılarını unutmaya çalışıyorlar. Ancak, farkında olmadan kışkırtıcı bir role bürünerek aile içi çatışmalar tetikleniyor. Değiştirebileceklerini düşündükleri şeyleri televizyonda gördükleri olumsuz rol modellerle hayatlarına taşıdıkları için kendi hayatları daha çözümsüz bir hale geliyor.”

    Ertürk, televizyondaki kadın programlarının aileyi temel alan ve ahlaki değerleri yozlaştırmayan bir nitelikte hazırlanması gerektiğini ifade ediyor. Toplumumuzda çok farklı kültürel katmanların olduğunu hatırlatan Ertürk, “Ortalama bir insanın anlayabileceği bir dilin kullanılıp iletişimi hedefleyen ve toplumun geleceğine, en küçük yapı taşı olan aileye önem veren programlar hazırlanmalıdır. Artık toplum yapısı sadece yazılı basından etkilenen değil görsel medyanın etkisinde kalan bir sistematiğe bürünmüştür. O yüzden görsel medyanın toplum üzerindeki etkisi düşünülerek ahlaki, psikolojik ve sosyal bütünlüğe uyabilecek programların hazırlanması gerekir. Çözüm kadınları televizyondan uzaklaştırmak değil onları sağlıklı etkileyebilecek program alternatifleri oluşturmaktır” diyor.

Huri YAZICI