- Nikahta Şahitlik

Adsense kodları


Nikahta Şahitlik

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Hadice
Tue 5 October 2010, 02:35 pm GMT +0200

                                                                       Nikahta Şahitlik 
 

Evliliğin sıhhatli olabilmesi için, gerekli başka bir hususa geçiyoruz: Evlilik için şahitlik.

Nasıl veli, kadının görüşünü alıp ona danışmadan kadının yararını gözetmeden ve aynı şekilde evlenecek erkeğin de görüşü alınıp yararı gözetilmeden nikah sahih olmuyorsa, erkek iki adil şahit veya bir erkek iki kadının şahitliği olmadan nikah akdi sahih ve geçerli olmaz.

Bu şahitlikte veli ve eşlerin onaylarını tesbit ve bunun sonucu or­taya çıkan ilişkiyi meşrulaştırma vardır.

Nikahın ilanı için ilk adım mesabesinde olan şahitlerin bu teabiti, toplumu, yeni kurulan bu ilişkiyi tanımaya sevkeder ki bu, kanun kuv­vetinde bir tanıma olur.

Evlilik ilişkisi, toplumsal bir ilişkidir ve toplum sarayına yerleştirilecek tuğlanın çekirdeğidir. Bir müddet sonra da toplumla alış­veriş içerisine girecektir.

O halde toplumun da bu ilişkiyi tesbit edip onaylaması, ona tanıklık etmesi ve onu ilan etmesi gerekir ki bundan böyle onu gözetme ve koruma gibi görevlerini yerine getirsin.

Nikah akdinde şahitlik, sonra da bu akdin ilanı, bu an­lattıklarımız için hazırlık adımı olmaktan başka birşey değildir.

Eşlerin şahitler tutma ve ilan edilmesinden kaçındıkları gizli ilişki -evlilik şeklinde olsa bile zinadan farklı değildir. Böyle bir ilişkiyi toplum ne tanır ne de ona karşı görevlerini yerine getirir. Aksine, onu zina ilişkisi olarak görür ve öylece değerlendirir.

Gizli ilişki, kötü zanna kapı açar. Namusun çiğnenmesine ve zina ile insanların itham edilmesine sebep olur. Böyle bir durum toplumun yapısını sarsar, birlik ve emniyetini tehlikelere sürükler.

Bu durumda, dedikodu yapan da hakkında dedikodu yapılan da şüpheden dolayı cezaya uğramaz. Ne dedikodu yapan kazif cezasına çarptırılır, ne de hakkında dedikodu yapılan zina cezasına çarptırılır.

Hiç şüphesiz şeriat, insanî ilişkilerin gelişmesine, toplum fertleri arasındaki bağlann daha da kuvvetlenmesine son derece özen gösterir. Bu nedenle insanların namusu hakkında ileri geri konuşulmasını ya­saklar. Çünkü bu tür sözler, toplumun yapısını sarsar. Ayrıca bu tür sözlerin ortaya çıkmasına sebep olacak davranışların önünü almayı da ihmal etmez. Gizli nikahın yasaklanmasının sebeplerinden biri de bu­dur.

Said b. Mansur [356]ve Ibnu Ebî Şeybe, Hasan'dan şunu rivayet ederler: Bir adam, bir kadınla gizli olarak evlendi. Ara sıra o kadının evine giderdi. Bir defasında kadının komşusu onu gördü ve o kadınla zina ettiğini söyledi. Adam ona bu suçu isnad edeni Hz. Ömer'e şikayet etti. Hz. Ömer adama: O kadınla evli olduğunu söylüyorsun, delilin ne­dir, niçin gizli gizli kadının evine gidiyorsun? dedi. Adam: Ya Emire'l-Müminin, çok basit bir mehir karşılığında onunla evlendim, bu sebeple de evliliği gizli tuttum, dedi. Hz. Ömer, o adamı zina ile suçlayan adama kazif cezası uygulamadı ve şöyle dedi: "Bu kadınların namuslarını ko­ruyun; nikahı ilan edin." Hz. Ömer, mut'a nikahından da sakmdınrdı.

Said b. Mansur, yine Hasan'dan şunu rivayet eder [357]Bir adam, bir kadınla gizliden evlendi. Biri o adama: Görüyorum ki falan kadının yanma gidip geliyorsun, onunla zina yapıyorsunuz dedi. Hasan dedi ki: Adam onu Hz. Ömer'e şikayet etti. Adam: O benim nikahlı kanmdır dedi. Hz. Ömer, onu zina ile itham edene kazif cezası uygula­madı.

Kaldı ki gizli evlilikte ruhun yatışması ve kalbin huzur duyması yoktur. Çünkü eşlerden her biri sürekli başkalarının bakışlarından te­dirginlik duyar, acaba hakkımızda ne diyorlar diye huzursuz olur.

Oysa evliliğin meşru kılınması, eşlerin birbirlerinin yanında huzur duymaları içindir.

işte bu nedenle evlilik akdinde şahitlerin bulunması ve akid yapıldıktan sonra evliliğin ilan edilmesi emredilmiştir.

Ibnu Hibban ve Dârekutnî, Hafs b. Giyas tarikiyle Ibnu Cüreyc'den, Süleyman b. Musa'dan, Zührî'den, Urve'den ve o da Aişe'den Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ederler: "Velî ve âdil iki şahit olmaksızın nikah olmaz. Bu şekilde olmayan nikah bâtıldır. Aralarında anlaşmazlık çıkarsa, velisi olmayanın velisi sultan (yönetici) dir."

Ibnu Hibban şöyle der: Ibnu Cüreyc'in Süleyman b. Musa'dan ve o da Zührî'den şeklindeki bu rivayetindeki "adil iki şahid" kaydını ancak üç kişi söylemiştir: Said b. Yahya el-Ümevî, Hafs b. Giyas'tan, Abdullah b. Abdilvahab el-Hacbî'den Halid b. Hâris'ten ve Abdurrahman b. Yu­nus er-Rakki, Isa b. Yunus'tan.

Ibnu Hibban daha sonra şöyle demektedir. îki şahidi zikreden bundan başka sahih hadis yoktur. [358]

Tirmizî, Katade tarikiyle Cabir b. Zeyd'den Ibnu Abbas'ın şöyle dediğini nakleder. "Delilsiz (şahitsiz) nikah olmaz."

Tirmizî, ardından şöyle devam eder: Bu konuda Imran b. Husayn, Enes ve Ebu Hüreyre'den rivayet vardır.

Peygamber'in (s.a.v.) ashabından, tabiinden ve sonrakilerden ilim ehli bu hadis üzere amel etmişlerdir. Onlar şöyle dediler. "Şahitler ol­maksızın nikah olmaz." Bu hususta alimler arasında ihtilaf olmuştur ve o da şahitlerin bir arada mı yoksa peşpeşe mi getirilmesi gerektiği hu-susundadır. Kûfe'lüerden ve başkalarından ilim adamlarının çoğu: iki şahit, nikah akdi yapılırken bir arada şahitlik yapmadıkça nikah caiz olmaz" demişlerdir.

Medine'lilerden bazıları ise, şahitler peşpeşe getirilir ve nikah ilan edilirse yine caiz olur demişlerdir. Malik b. Enes ve başkalarının görüşü budur.

ilim ehlinden bazıları da, nikah şahitliğinde bir erkek ile iki kadının şahitliği caizdir, demişlerdir. Ahmed ve Ishak'm görüşü budur. [359]

 

ceren
Fri 30 September 2016, 05:41 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Nikahini allahin rızasını gozeterk yapan ve sahidleri onun rizasinda secip derceklestiren kullardan olalim inşallah...