armi
Tue 12 January 2010, 03:25 pm GMT +0200
Hamamlara Girme Hakkında ve Nikah Konusunda Azimet Ve Ruhsat
Yaşadığımız dönemde -Hicri IV. asır-, çıplakların çokluğu ve hükümlerini layıkıyla yapamamaktan dolayı hamamlara, girmemek daha hayırlı görünmektedir. Ancak hamama girmek, mübahlık hükmünü korumaktadır.
Hamama girme konusunda Sahabe´nin kanaatlan farklılık göstermiştir. Bildiğimiz gibi onların hepsi de Örnek ve hidayet rehberidir. Sahabe´den bir zat şöyle demiştir: Hamam, ne de çirkin bîr mekandır; avret mahallerini açtırır ve hayayı kaldırır! Bu söz İbni Ömer´den (ra) rivayet edilmiştir. Ali´den de (kv) bu anlamda bir söz nakledilmiştir.
Sahabe´den bir başka zat hamamlar hakkında şunu söylemiştir: Hamam ne de güzel bir mekandır; kiri temizler ve cehennemi hatırlatır! Bu söz de Ebu´d-Derda (ra) ve Ebu Eyyub el-Ensari´den (ra) rivayet edilmiştir. Allah Resulü´nün (sav) ashabı Şam´a gittiklerinde şehirdeki hamamlara girmişlerdir.
Hamama giren kimse, oraya dünyevi bir arzusunu tatmin etmek veya sırf canı istediği için laf olsun diye girmemelidir. Çünkü hamama girmek ve temizlenmek, kulun yapması gereken amellerden biridir. Kul, her şeyden olduğu gibi bu amelinden de sorumludur. Amelinde bir bilgisizlik yaptığında bundan dolayı hesaba çekilir. ´Niçin girdin? Nasıl girdin? Kimin için girdin?´ gibi sorular sorulur. Bilindiği gibi bu sorular, kulun bütün amelleri için sorulacaktır.
Hamama girme fiilinde sekiz hüküm sözkonusudur. Bunların dördü farz, dördü de nafiledir.
Hamama girmenin dört farzı şunlardır:
1. Avret mahallini örtmek;
2. Bakışı kısmak;
3. Vücuduna kendi elinden başkasının değmemesi;
4. Gereken noktada iyiliği emretmek; buna göre çıplak birini gördüğünde ´Örtün, bu yaptığın haramdır, böyle yapman helal olmaz, Allah Resulü (sav) bunu yasaklamıştır, hamamlara peştemal-siz girmek helal değildir* demesidir. Bunun ötesine gitmemek gerekir. Çünkü iyiliği emretmek, bu ve benzeri sözleri söylemekle yerine getirilmiş olur.
Böyle birini zorlama hakkı yoktur. Bu tür bir hayasızlıkta bulunanları tutmak, dinin emrini ve müslümanların arzusunu yerine getirmek üzere cezalandırmak, bu noktada gereken kuvveti kullanmak -Allah´a hamdolsun k- vatandaşlara değil devlet başkanına ve onun ilgili memurlarına verilmiştir.
Hamama girmenin nafile hükümleri ise şunlardır:
1. Tahareti din, temizliği de ibadet için yapmak; taharet, ahiret işlerinin en faziletli olanlarından biridir. Hamam da taharetlenmenin en güzel yapılabileceği yerdir.
2. Hamam ücretini girmeden vermek; kul için müstehap olan, bütün alışverişlerinde ücreti önceden.ödemektir. Özellikle içilen su ve girilen hamam gibi ücreti belirsiz olabilecek şeylerde böyle yapmalıdır. Bunlarda belli bir tarife olmadığı için şartsız gibi görülebilir. Verdiği ücret hamam işleten tarafından kabul edildiğinde mesele yoktur. Eğer yüzüne bakmaya devam ettiğini görürse belli bir ücret verilmesi gerektiği anlaşılır.
3. Gereksiz su kullanmamak; özellikle sıcak sudan iki veya üç kişiye yetecek miktarda su kullanmamak gerekir. Bu bir vebaldir. Kullanılan su, hamam sahibinin görmesi halinde rıza göstereceği miktarla sınırlı olmalıdır. Hamam sahibinin görmesi halinde hoşlanmayacağını bildiği miktarda su kullanmak mekruhtur.
4. Hamamdaki sıcaklığa bakarak cehennemi hatırlamak; yüksek ısının cildini nasıl tırmaladığını ve karanlığın nasıl çöktüğünü iyi görmelidir. Çünkü hamam, loşluğu bakımından cehenneme benzer. Alttan sıcak vurmakta, üstten karanlık çökmektedir. Bu, cehenneme çok benzeyen bir mekandır. Cehennemden Allah Teala´ya sığınırız. Kul, hamamda kalmaya nasıl zor tahammül ettiğini ve oradan bile beter olan cehenneme hapsedilmesinin ne büyük bir sıkıntı olacağını iyi düşünüp öğüt almalıdır.
Aşırı sıcak bir hamamda bir saatten fazla kalan kimsenin ruhu yavaş yavaş gevşemeye başlar. Sonuç itibarıyla basiret sahipleri için hamamda büyük ibret ve öğütler saklıdır. Takva ehlinin öğüt alacağı hususlar sonsuzdur. Onlar için gördükleri her şeyde bir ibret ve öğüt, kudret-i ilahiyi ihtar sözkonusudur. Allah Teala onlara güzel bir hayat yaşatmaktadır. Bu, kalbinde imanın ziyadesi bulunanlar için geçerli olan bir makamdır.
Hamama giren kulun, besmele ve istiğfar yoluyla Allah Teala´yı anmasında bir mahzur yoktur. İçinden gizli olarak okuması dışında hamamda Kur´an okumak mekruhtur. İçeri girerken bildiğimiz selam lafzıyla da selam verilmez.
Adamın biri hamamda Hüseyin b. Ali´ye (ra) selam vermişti. Bunun üzerine Hüseyin (ra), ´Hamamda selam verilmez´ dedi. Kişinin hamamda konuşmasında bir mahzur yoktur. Konuşurken elini kullanmasında da bir beis yoktur. ´Allah afiyet versin! Allah selamette kılsın!´ türünden iyi hal temennileri mekruh görülmemiştir. Hamamda çok konuşmak, lüzumsuz konulardan sözetmek mekruh görülmüştür. Hamama girerken Besmele çekilir, istiazede bulunulur ve bağış dilenir. Kişinin hamama tek başına girebilmek için parasını vererek kapatması da caizdir. Bişr b. el-Hars (ra) şöyle demiştir: Sahip olduğu tek dirhemi vererek hamam kapattıran kimse ne kadar sert biridir! Bişr (ra) hamamda yalnız olabilmek için istenen parayı verir ve kapısını içerden kapatırdı. Hamamda yalnız başına olunduğumda vücudu sabunlatmak için kendi cariyesini getirmek caizdir.
Konuyla ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir: İbni Ömer´i (ra) hamamda yüzünü duvara çevirmiş bir halde gördük. Gözlerini bir bezle bağlamış ve ellerini duvara doğru uzatmıştı. Konuyla ilgili başka bir nakil de şudur: İbrahim el-Harbi´ye, ´Bira içenin arkasında namaz kılar mısın?´ diye sorulduğunda ´Evet´ demişti. Teki hamama peştemalsiz girenin arkasında kılar mısın?´ diye sorulunca, ´Hayır dedi.
Hamama gün batımında, akşam ile yatsı arasında girmek mekruhtur. Çünkü bunlar, şeytanların her yöne dağıldıkları saatlerdir. Kul, hamama girmekle Allah Teala´nm bir nimetini daha görmüş olmalı, tabiatın kendi emrine verilişini müşahede etmelidir.
Bu, Allah Teala´nın nimetlerden istifade eden kullarına dönük lü-tuflarından biridir.
Hamama, bu hükümler çerçevesinde giren kimsenin bu girişi daha faziletlidir. Çünkü oraya girmekle birçok ilave amelde daha bulunmaktadır.
A´meş hamama girdiğinde bir çıplak görmüştü. Derhal gözlerini kıstı ve el yordamıyla yürümeye başladı. Bunu gören çıplak, ´Gözlerin ne zaman kör oldu?´ diye sordu. A´meş de kendisine şu karşılığı verdi: Haya örtünü yırtmandan beri! İmam Şafii (ra) ise İmam Malik´ten (ra) şunu nakletmiştir: Üç şeyde kul için hor görülme sözkonusudur: Meclise mürekkepsiz ve kağıtsız gelmek; Gemiye azıksız binmek; Hamama sarmasız giren. Sözü nakleden kimse Şafii´ye (ra) Teştemali zikretmediniz?´ diye sorunca İmam şu cevabı vermiştir: Hamama peştemalsiz girmeyi ancak fasıklar hoş görür!
Rivayete göre Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Hamama girmek kadınlara haramdır. Erkeklere de peştemalsiz girmek haramdır".[32] Ömer b. Hattab´ın (ra) ise şöyle dediği nakledilmiştir: Hamam, sonradan çıkarılmış nimetlerdendir.
"Sonra işte o gün nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz" (Te-kasür/8) ayetinin tefsirlerinden birinde de buna işaret edilerek şöyle denilmiştir: Kış günü kullandığınız sıcak sudan hesaba çekileceksiniz.
Hamamda avret mahalli dışında elle ovalamakta bir beis yoktur. Dostlarımdan biri, ilim ehlinden bir zat ile hamama gitmişti. Başından geçenleri şöyle anlattı: Hamamda ona kese yapmak istedim, imtina etti. Başka bir defasında gittiğimizde ise onu keseledim. O zaman imtina etmedi. Kendisine, ´Daha önce neden imtina etmiştiniz?´ diye sorunca şöyle dedi: O konuda Sahabe´den bir bilgi nakledilmişti. Bu nedenle de imtina etmiştim. Sonra Esbağ er-Raşanî´nin hamamda bir adam tarafından keselendiğini öğrendim. Onu keseleyen adam, uyluğunda kendi damanyla ´Allah için kelimesinin yazılı olduğunu görmüştü. O da kendisine şöyle demişti: Görmez misin ki o, bir insan tarafından yazılabilecek bir şey değildir!
Konuyla ilgili bir rivayet de Yusuf b. Esbat (ra) hakkındadır. Vefatı yaklaştığı zaman kendisini tanınmış birinin yıkamasını vasiyet etti. Bu adam iyilğiyle bilinen biri de değildi. Niçin onu vasiyet ettiği sorulduğu zaman, o kimsenin bir keresinde kendini keselediğini ve bunun için para ödemediğini, cenazesini de yıkamak istediğini bildiğini ifade etti. Yusufa (ra) göre, ona olan borcunu böyle ödemiş olacaktı.
Bu rivayetlerden çıkan bir diğer hüküm de, vücudu ovdurup keseletmenin caiz olduğudur. Konuyla ilgili olarak şöyle bir hadis de rivayet edilmiştir: "Allah Resulü (sav) seferlerinden birinde bir eve konuk olmuştu. Ashabından biri şunu nakletmiştir: Hurmalara bakmaya gitmiştim. Allah Resulü (sav) de karnı üzerine yatmış dinleniyordu. Geldiğimde siyahi bir kölenin sırtını ovduğunu gördüm. ´Ey Allah Resulü, bu nedir?´ diye sorduğumda şöyle buyurdu: Deve beni çok yordu".
Bazılarına göre hamama iki peştemalle girilebilir. Biri yüz kısmı, diğeri de avret mahalli için kullanılır. İbni Ömer (ra) hamamda çıplak birini görünce oradan derhal çıkmıştı. Bir yandan da, ´Şeytan´dan Allah´a sığınırım, bir şeytan gördüm´ diyordu.
İmam Malik (ra) şöyle demiştir: Her kim hamama girer ve oradan çıplak olarak çıkarsa, şahitliği kabul edilmez. Yıkanmak için havuzda oturmakta mahzur yoktur. Hamamdan çıkarken ayakları soğuk su ile yıkamak, ayak varislerine karşı birebirdir. Yüzü yıkamadan önce gül suyu kullanmak sakalları ağartır. Kınanın da cüz-zamdan koruduğu söylenmiştir. Etek temizliğinden önce hamamda iken küçük abdesti ayakta bozmanın faydalı olduğu tıb ehli tarafından söylenmiştir. Arap tabipleri, kılları temizlemeyi ayda bir defa yapmayı tavsiye etmişlerdir. Sünnete uygun olan da azami kırk gündür. Bunu aşmak müstehap görülmemiştir.
Tıp ehli, kışın hamamda küçük abdest bozmanın ilaç içmekten daha yararlı olduğunu söylemişlerdir. Hamamda küçük abdest bozmak, sünnet bakımından mekruh görülmüştür. Hamamda abdest bozmanın vesvese doğuracağı söylenmiştir. Bir tabip, yaz günü hamamdan sonra uyumanın, şişeyle ilaç içmekten daha faydalı olduğunu söylemiştir. Onlar, yazın uykudan kalktıktan sonra soğuk su ile yıkanmayı da faydalı görmüşlerdir.
Denilir ki: Kişi kırk yaşını geçtikten sonra hamama girdiği gün dışında her gün biraz daha eksilir. Tıp ehline göre hamama yazın girmek, kışın girmekten daha faydalıdır. Hamamdan çıktıktan sonra soğuk su içmek mekruhtur.
Allah Resulü (sav) kadınlara hamama gitmeyi yasaklamıştır. Erkeklere de peştemal şartını koymuştur. Kadın, bir zaruret sonucu hamama girebilir. Mesela hayızdan temizlenmek, tedavi olmak ve nifastan arınmak için hamama girebilir. Aişe annemiz de (ra) rahatsızlığından dolayı hamama girmiştir.
Erkek, hanımını ve ailesini hamama girmekten menetmelîdır. Eğer kabul etmezlerse, hamam ücretini vermesi gerekmez. Bu durumda sorumluluk onlara ait olur. Bir m üs lü m an hanımın hamama girmesinden sonra ona hizmet etmek için zimmi bir kadının hamama girmesi helal değildir. Ömer (ra) ve Ebu Ubeyde (ra) bunu yasaklamışlardır. Bize göre de erkeğin hanımına hamam parası vermesi mekruhtur. Böyle yapmakla günaha iştirak etmiş olur. Hanımını menetmesine rağmen giderse, günah yalnız ona ait olur.
Her halükârda birleşmede erkek kadını biraz beklemeli, tatmin olmasını temin etmek için beklemelidir. Kadının erkekten sonra boşalması onun da hoşuna gitmiyor olabilir. Eğer indiğini hissediyorsa beklemeye ve oyalanmaya gerek yoktur. Cinsel ilişkinin en mükemmeli, iki tarafın aynı anda boşalmasıdır. Ama çoğunlukla cinsel tabiatlardaki farklılıktan dolayı erken veya geç kalınmaktadır. Ediplerden biri kadından sonraya kalmaz ve onu belirleyici yapardı. Erkek bu hususu kadına öğretmelidir. Her kadın baliğ olup ihtilam olmaya başladıktan sonra erkek gibi gusül abdesti almak zorundadır.
Yaşadığımız dönemde -Hicri IV. asır-, çıplakların çokluğu ve hükümlerini layıkıyla yapamamaktan dolayı hamamlara, girmemek daha hayırlı görünmektedir. Ancak hamama girmek, mübahlık hükmünü korumaktadır.
Hamama girme konusunda Sahabe´nin kanaatlan farklılık göstermiştir. Bildiğimiz gibi onların hepsi de Örnek ve hidayet rehberidir. Sahabe´den bir zat şöyle demiştir: Hamam, ne de çirkin bîr mekandır; avret mahallerini açtırır ve hayayı kaldırır! Bu söz İbni Ömer´den (ra) rivayet edilmiştir. Ali´den de (kv) bu anlamda bir söz nakledilmiştir.
Sahabe´den bir başka zat hamamlar hakkında şunu söylemiştir: Hamam ne de güzel bir mekandır; kiri temizler ve cehennemi hatırlatır! Bu söz de Ebu´d-Derda (ra) ve Ebu Eyyub el-Ensari´den (ra) rivayet edilmiştir. Allah Resulü´nün (sav) ashabı Şam´a gittiklerinde şehirdeki hamamlara girmişlerdir.
Hamama giren kimse, oraya dünyevi bir arzusunu tatmin etmek veya sırf canı istediği için laf olsun diye girmemelidir. Çünkü hamama girmek ve temizlenmek, kulun yapması gereken amellerden biridir. Kul, her şeyden olduğu gibi bu amelinden de sorumludur. Amelinde bir bilgisizlik yaptığında bundan dolayı hesaba çekilir. ´Niçin girdin? Nasıl girdin? Kimin için girdin?´ gibi sorular sorulur. Bilindiği gibi bu sorular, kulun bütün amelleri için sorulacaktır.
Hamama girme fiilinde sekiz hüküm sözkonusudur. Bunların dördü farz, dördü de nafiledir.
Hamama girmenin dört farzı şunlardır:
1. Avret mahallini örtmek;
2. Bakışı kısmak;
3. Vücuduna kendi elinden başkasının değmemesi;
4. Gereken noktada iyiliği emretmek; buna göre çıplak birini gördüğünde ´Örtün, bu yaptığın haramdır, böyle yapman helal olmaz, Allah Resulü (sav) bunu yasaklamıştır, hamamlara peştemal-siz girmek helal değildir* demesidir. Bunun ötesine gitmemek gerekir. Çünkü iyiliği emretmek, bu ve benzeri sözleri söylemekle yerine getirilmiş olur.
Böyle birini zorlama hakkı yoktur. Bu tür bir hayasızlıkta bulunanları tutmak, dinin emrini ve müslümanların arzusunu yerine getirmek üzere cezalandırmak, bu noktada gereken kuvveti kullanmak -Allah´a hamdolsun k- vatandaşlara değil devlet başkanına ve onun ilgili memurlarına verilmiştir.
Hamama girmenin nafile hükümleri ise şunlardır:
1. Tahareti din, temizliği de ibadet için yapmak; taharet, ahiret işlerinin en faziletli olanlarından biridir. Hamam da taharetlenmenin en güzel yapılabileceği yerdir.
2. Hamam ücretini girmeden vermek; kul için müstehap olan, bütün alışverişlerinde ücreti önceden.ödemektir. Özellikle içilen su ve girilen hamam gibi ücreti belirsiz olabilecek şeylerde böyle yapmalıdır. Bunlarda belli bir tarife olmadığı için şartsız gibi görülebilir. Verdiği ücret hamam işleten tarafından kabul edildiğinde mesele yoktur. Eğer yüzüne bakmaya devam ettiğini görürse belli bir ücret verilmesi gerektiği anlaşılır.
3. Gereksiz su kullanmamak; özellikle sıcak sudan iki veya üç kişiye yetecek miktarda su kullanmamak gerekir. Bu bir vebaldir. Kullanılan su, hamam sahibinin görmesi halinde rıza göstereceği miktarla sınırlı olmalıdır. Hamam sahibinin görmesi halinde hoşlanmayacağını bildiği miktarda su kullanmak mekruhtur.
4. Hamamdaki sıcaklığa bakarak cehennemi hatırlamak; yüksek ısının cildini nasıl tırmaladığını ve karanlığın nasıl çöktüğünü iyi görmelidir. Çünkü hamam, loşluğu bakımından cehenneme benzer. Alttan sıcak vurmakta, üstten karanlık çökmektedir. Bu, cehenneme çok benzeyen bir mekandır. Cehennemden Allah Teala´ya sığınırız. Kul, hamamda kalmaya nasıl zor tahammül ettiğini ve oradan bile beter olan cehenneme hapsedilmesinin ne büyük bir sıkıntı olacağını iyi düşünüp öğüt almalıdır.
Aşırı sıcak bir hamamda bir saatten fazla kalan kimsenin ruhu yavaş yavaş gevşemeye başlar. Sonuç itibarıyla basiret sahipleri için hamamda büyük ibret ve öğütler saklıdır. Takva ehlinin öğüt alacağı hususlar sonsuzdur. Onlar için gördükleri her şeyde bir ibret ve öğüt, kudret-i ilahiyi ihtar sözkonusudur. Allah Teala onlara güzel bir hayat yaşatmaktadır. Bu, kalbinde imanın ziyadesi bulunanlar için geçerli olan bir makamdır.
Hamama giren kulun, besmele ve istiğfar yoluyla Allah Teala´yı anmasında bir mahzur yoktur. İçinden gizli olarak okuması dışında hamamda Kur´an okumak mekruhtur. İçeri girerken bildiğimiz selam lafzıyla da selam verilmez.
Adamın biri hamamda Hüseyin b. Ali´ye (ra) selam vermişti. Bunun üzerine Hüseyin (ra), ´Hamamda selam verilmez´ dedi. Kişinin hamamda konuşmasında bir mahzur yoktur. Konuşurken elini kullanmasında da bir beis yoktur. ´Allah afiyet versin! Allah selamette kılsın!´ türünden iyi hal temennileri mekruh görülmemiştir. Hamamda çok konuşmak, lüzumsuz konulardan sözetmek mekruh görülmüştür. Hamama girerken Besmele çekilir, istiazede bulunulur ve bağış dilenir. Kişinin hamama tek başına girebilmek için parasını vererek kapatması da caizdir. Bişr b. el-Hars (ra) şöyle demiştir: Sahip olduğu tek dirhemi vererek hamam kapattıran kimse ne kadar sert biridir! Bişr (ra) hamamda yalnız olabilmek için istenen parayı verir ve kapısını içerden kapatırdı. Hamamda yalnız başına olunduğumda vücudu sabunlatmak için kendi cariyesini getirmek caizdir.
Konuyla ilgili olarak şöyle bir hadise nakledilmiştir: İbni Ömer´i (ra) hamamda yüzünü duvara çevirmiş bir halde gördük. Gözlerini bir bezle bağlamış ve ellerini duvara doğru uzatmıştı. Konuyla ilgili başka bir nakil de şudur: İbrahim el-Harbi´ye, ´Bira içenin arkasında namaz kılar mısın?´ diye sorulduğunda ´Evet´ demişti. Teki hamama peştemalsiz girenin arkasında kılar mısın?´ diye sorulunca, ´Hayır dedi.
Hamama gün batımında, akşam ile yatsı arasında girmek mekruhtur. Çünkü bunlar, şeytanların her yöne dağıldıkları saatlerdir. Kul, hamama girmekle Allah Teala´nm bir nimetini daha görmüş olmalı, tabiatın kendi emrine verilişini müşahede etmelidir.
Bu, Allah Teala´nın nimetlerden istifade eden kullarına dönük lü-tuflarından biridir.
Hamama, bu hükümler çerçevesinde giren kimsenin bu girişi daha faziletlidir. Çünkü oraya girmekle birçok ilave amelde daha bulunmaktadır.
A´meş hamama girdiğinde bir çıplak görmüştü. Derhal gözlerini kıstı ve el yordamıyla yürümeye başladı. Bunu gören çıplak, ´Gözlerin ne zaman kör oldu?´ diye sordu. A´meş de kendisine şu karşılığı verdi: Haya örtünü yırtmandan beri! İmam Şafii (ra) ise İmam Malik´ten (ra) şunu nakletmiştir: Üç şeyde kul için hor görülme sözkonusudur: Meclise mürekkepsiz ve kağıtsız gelmek; Gemiye azıksız binmek; Hamama sarmasız giren. Sözü nakleden kimse Şafii´ye (ra) Teştemali zikretmediniz?´ diye sorunca İmam şu cevabı vermiştir: Hamama peştemalsiz girmeyi ancak fasıklar hoş görür!
Rivayete göre Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: "Hamama girmek kadınlara haramdır. Erkeklere de peştemalsiz girmek haramdır".[32] Ömer b. Hattab´ın (ra) ise şöyle dediği nakledilmiştir: Hamam, sonradan çıkarılmış nimetlerdendir.
"Sonra işte o gün nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz" (Te-kasür/8) ayetinin tefsirlerinden birinde de buna işaret edilerek şöyle denilmiştir: Kış günü kullandığınız sıcak sudan hesaba çekileceksiniz.
Hamamda avret mahalli dışında elle ovalamakta bir beis yoktur. Dostlarımdan biri, ilim ehlinden bir zat ile hamama gitmişti. Başından geçenleri şöyle anlattı: Hamamda ona kese yapmak istedim, imtina etti. Başka bir defasında gittiğimizde ise onu keseledim. O zaman imtina etmedi. Kendisine, ´Daha önce neden imtina etmiştiniz?´ diye sorunca şöyle dedi: O konuda Sahabe´den bir bilgi nakledilmişti. Bu nedenle de imtina etmiştim. Sonra Esbağ er-Raşanî´nin hamamda bir adam tarafından keselendiğini öğrendim. Onu keseleyen adam, uyluğunda kendi damanyla ´Allah için kelimesinin yazılı olduğunu görmüştü. O da kendisine şöyle demişti: Görmez misin ki o, bir insan tarafından yazılabilecek bir şey değildir!
Konuyla ilgili bir rivayet de Yusuf b. Esbat (ra) hakkındadır. Vefatı yaklaştığı zaman kendisini tanınmış birinin yıkamasını vasiyet etti. Bu adam iyilğiyle bilinen biri de değildi. Niçin onu vasiyet ettiği sorulduğu zaman, o kimsenin bir keresinde kendini keselediğini ve bunun için para ödemediğini, cenazesini de yıkamak istediğini bildiğini ifade etti. Yusufa (ra) göre, ona olan borcunu böyle ödemiş olacaktı.
Bu rivayetlerden çıkan bir diğer hüküm de, vücudu ovdurup keseletmenin caiz olduğudur. Konuyla ilgili olarak şöyle bir hadis de rivayet edilmiştir: "Allah Resulü (sav) seferlerinden birinde bir eve konuk olmuştu. Ashabından biri şunu nakletmiştir: Hurmalara bakmaya gitmiştim. Allah Resulü (sav) de karnı üzerine yatmış dinleniyordu. Geldiğimde siyahi bir kölenin sırtını ovduğunu gördüm. ´Ey Allah Resulü, bu nedir?´ diye sorduğumda şöyle buyurdu: Deve beni çok yordu".
Bazılarına göre hamama iki peştemalle girilebilir. Biri yüz kısmı, diğeri de avret mahalli için kullanılır. İbni Ömer (ra) hamamda çıplak birini görünce oradan derhal çıkmıştı. Bir yandan da, ´Şeytan´dan Allah´a sığınırım, bir şeytan gördüm´ diyordu.
İmam Malik (ra) şöyle demiştir: Her kim hamama girer ve oradan çıplak olarak çıkarsa, şahitliği kabul edilmez. Yıkanmak için havuzda oturmakta mahzur yoktur. Hamamdan çıkarken ayakları soğuk su ile yıkamak, ayak varislerine karşı birebirdir. Yüzü yıkamadan önce gül suyu kullanmak sakalları ağartır. Kınanın da cüz-zamdan koruduğu söylenmiştir. Etek temizliğinden önce hamamda iken küçük abdesti ayakta bozmanın faydalı olduğu tıb ehli tarafından söylenmiştir. Arap tabipleri, kılları temizlemeyi ayda bir defa yapmayı tavsiye etmişlerdir. Sünnete uygun olan da azami kırk gündür. Bunu aşmak müstehap görülmemiştir.
Tıp ehli, kışın hamamda küçük abdest bozmanın ilaç içmekten daha yararlı olduğunu söylemişlerdir. Hamamda küçük abdest bozmak, sünnet bakımından mekruh görülmüştür. Hamamda abdest bozmanın vesvese doğuracağı söylenmiştir. Bir tabip, yaz günü hamamdan sonra uyumanın, şişeyle ilaç içmekten daha faydalı olduğunu söylemiştir. Onlar, yazın uykudan kalktıktan sonra soğuk su ile yıkanmayı da faydalı görmüşlerdir.
Denilir ki: Kişi kırk yaşını geçtikten sonra hamama girdiği gün dışında her gün biraz daha eksilir. Tıp ehline göre hamama yazın girmek, kışın girmekten daha faydalıdır. Hamamdan çıktıktan sonra soğuk su içmek mekruhtur.
Allah Resulü (sav) kadınlara hamama gitmeyi yasaklamıştır. Erkeklere de peştemal şartını koymuştur. Kadın, bir zaruret sonucu hamama girebilir. Mesela hayızdan temizlenmek, tedavi olmak ve nifastan arınmak için hamama girebilir. Aişe annemiz de (ra) rahatsızlığından dolayı hamama girmiştir.
Erkek, hanımını ve ailesini hamama girmekten menetmelîdır. Eğer kabul etmezlerse, hamam ücretini vermesi gerekmez. Bu durumda sorumluluk onlara ait olur. Bir m üs lü m an hanımın hamama girmesinden sonra ona hizmet etmek için zimmi bir kadının hamama girmesi helal değildir. Ömer (ra) ve Ebu Ubeyde (ra) bunu yasaklamışlardır. Bize göre de erkeğin hanımına hamam parası vermesi mekruhtur. Böyle yapmakla günaha iştirak etmiş olur. Hanımını menetmesine rağmen giderse, günah yalnız ona ait olur.
Her halükârda birleşmede erkek kadını biraz beklemeli, tatmin olmasını temin etmek için beklemelidir. Kadının erkekten sonra boşalması onun da hoşuna gitmiyor olabilir. Eğer indiğini hissediyorsa beklemeye ve oyalanmaya gerek yoktur. Cinsel ilişkinin en mükemmeli, iki tarafın aynı anda boşalmasıdır. Ama çoğunlukla cinsel tabiatlardaki farklılıktan dolayı erken veya geç kalınmaktadır. Ediplerden biri kadından sonraya kalmaz ve onu belirleyici yapardı. Erkek bu hususu kadına öğretmelidir. Her kadın baliğ olup ihtilam olmaya başladıktan sonra erkek gibi gusül abdesti almak zorundadır.