Hadice
Thu 7 October 2010, 09:52 am GMT +0200
Netice:
Bu meseleden şu neticeleri çıkarabiliriz:
1- Kadının kendi nikâhı hakkında emir vermesini istemek hem dul, hem bekâr ve hem de bekâr yetim kızla birlikte zikredilmiştir.
2- Kadının emir vermesini isteme ile izin vermesini isteme aynı anlamı ifade eder ki o da: Kadının nikâha rıza göstermemesi ve bu konuda velisine izin vermemesi durumunda nikâhın geçerli olmayacağıdır. Bu izin, emir mesabesindedir ve velinin bunu hafife alması, o olmaksızın kadını evle'ndirmesi caiz değildir.
3- Kadının emir vermesinin ya da izin vermesinin istenmesi, veli olmaksızın yalnız başına kendi kendini evlendirebileceği anlamına gelmez. Aksine, emir vermesinin istenmesi, velinin rolünü pekiştirir, ortadan kaldırmaz.
4- Yukarıda anlatılanlar gözönünde bulundurulduğunda Üçünden -dul, bekâr, yetim kız- her biri için sabit olan diğer ikisi için de geçerlidir. Çünkü her üçü hakkında da "emir vermesinin istenmesi" ifadesi kullanılmıştır.
5- O halde dul hakkında sabit olan bekâr ve yetime hakkında da geçerlidir ve dul kadının, evliliği konusunda velisinden daha hak sahibi olduğu hadislerde sabittir. Yine emir vermesi sözkonusu olmadıkça nikâhl anam ayacağı sabittir. Ayrıca "emir" de "izin" de birbirlerinin yerine kullanılmışlardır ve böylece bunlardan her biri, diğerinin açıklaması durumundadır. Emir vermedikçe dul kadının nikâhlan-masmm yasaklanması, sadece kocasını seçme konusunda velisinden daha hak sahibi olduğunu anlatmak içindir.
Hem bekâr, hem de yetime hakkında emir vermelerinin istenmesi sabit olunca, onlardan her birinin de kocasını seçme konusunda velilerinden daha hak sahibi oldukları ortaya çıkmaktadır. Çünkü illet, ne için konulmuşsa, onun olduğu yerde o da vardır.
Dulun emir vermesinin illeti, dilediği kocayı seçmesi olduğuna göre aynı durum, bekâr ve yetime hakkında da geçerlidir.[311]
Bu meseleden şu neticeleri çıkarabiliriz:
1- Kadının kendi nikâhı hakkında emir vermesini istemek hem dul, hem bekâr ve hem de bekâr yetim kızla birlikte zikredilmiştir.
2- Kadının emir vermesini isteme ile izin vermesini isteme aynı anlamı ifade eder ki o da: Kadının nikâha rıza göstermemesi ve bu konuda velisine izin vermemesi durumunda nikâhın geçerli olmayacağıdır. Bu izin, emir mesabesindedir ve velinin bunu hafife alması, o olmaksızın kadını evle'ndirmesi caiz değildir.
3- Kadının emir vermesinin ya da izin vermesinin istenmesi, veli olmaksızın yalnız başına kendi kendini evlendirebileceği anlamına gelmez. Aksine, emir vermesinin istenmesi, velinin rolünü pekiştirir, ortadan kaldırmaz.
4- Yukarıda anlatılanlar gözönünde bulundurulduğunda Üçünden -dul, bekâr, yetim kız- her biri için sabit olan diğer ikisi için de geçerlidir. Çünkü her üçü hakkında da "emir vermesinin istenmesi" ifadesi kullanılmıştır.
5- O halde dul hakkında sabit olan bekâr ve yetime hakkında da geçerlidir ve dul kadının, evliliği konusunda velisinden daha hak sahibi olduğu hadislerde sabittir. Yine emir vermesi sözkonusu olmadıkça nikâhl anam ayacağı sabittir. Ayrıca "emir" de "izin" de birbirlerinin yerine kullanılmışlardır ve böylece bunlardan her biri, diğerinin açıklaması durumundadır. Emir vermedikçe dul kadının nikâhlan-masmm yasaklanması, sadece kocasını seçme konusunda velisinden daha hak sahibi olduğunu anlatmak içindir.
Hem bekâr, hem de yetime hakkında emir vermelerinin istenmesi sabit olunca, onlardan her birinin de kocasını seçme konusunda velilerinden daha hak sahibi oldukları ortaya çıkmaktadır. Çünkü illet, ne için konulmuşsa, onun olduğu yerde o da vardır.
Dulun emir vermesinin illeti, dilediği kocayı seçmesi olduğuna göre aynı durum, bekâr ve yetime hakkında da geçerlidir.[311]