- Neseb

Adsense kodları


Neseb

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Tue 23 March 2010, 12:28 pm GMT +0200
BİRİNCİ BÖLÜM

NESEB HAKKINDADIR.



İÇİNDEKİLER : Nesebin jmahiyeti ve sübutünün hikmeti teşriiy-yesi. Hami - gebelik müddeti. Nesebin ve firaşiyetİn sübutî mertebe­leri. Sabit olacak nesebler. Sabit olmayacak nesebler. Sair mezheblere öre, sabit olub olmayan bazı nesebler. Nesebe aid İddialar. Neseblerin esbabı sübutîyesi ve beyyinelerin tercihi.

16 - : Neseb, yukarıda da yazıldığı üzere «baba ve ana cihetlerin­den olan iştirak ve ittisal» demekdir. Meselâ ´bir şahıs ile onun babası veya oğlu arasında böyle bir ittisal vardır ki, bu bir neseb alâkasıdır. Maahaza, neseb, hukuk bakımından baba cihetinden olan karabete, mer-butiyete mahsusdur.

Nitekim: âyeti kerîmesinde de buna işaret buyurulmuştur.

Yani : ALLAH Tealâ o hâliki zîşandır ki, sudan*^ su ile tahmir edilen bir maddei asliyyeden nev´i beşeri yaratmış, onu iki kısma ayırmışdrr. Bir kısmı neseb sahihleri olan erkeklerdir ki, nesebler kendilerine nisbet olunur. Bir kısmı da musaherete vesile olan kadınlardır ki, sıhriyyet on­lar ile husule gelir. Evet,. Rabbüî´âlemîn olan Hak Tealâ Hazretleri ni­hayetsiz kudret sahibidir, böyle bir maddeden muhtelif uzuvları, müte-bayin tabiatleri yaratmaya kadirdir. îşte beşeriyet, bunun bir canlı mü­kemmel nümunesidir.

17 - : Nesebin hikmeti teşriiyyesine gelince bu, içtimaî hayatın bir zarurî neticesidir. Beşerî silsilenin bir intizam ve nezahet dairesinde temadisi, ferdler arasında şefkatin, teavün ve tesanüdün tecellisi, me­denî bir muhitin vücude gelmesiyle ailevî, iktisadî terakkilerin temerküz edebilmesi, yurda samimî bir ruh ile merbutiyet husulü bütün neseble­rin sübutü sayesinde kabil olabilmişdir. Bunun içindir ki, neseblerin sü-butü, beşeriyet hakkında bir rahmeti ilâhiyye bulunmuş, ve bu rahmet, lisanı kur´an ile imtinan makamında beyan Duyurulmuş, beşeriyetin hay-vanatdan bu veçhile de temayüzü tebarüz eylemişdir.

Binaenaleyh neseblerin güzelce muhafazasına itina edilmesi lâzım­dır. Neseblerin ziyadan vikayesini temin için bu hususda ihtiyal - ça­re aramak tecviz edilmiş, ihtiyata riayet,rnatlûb bulunmuşdur.

Maahaza sabit olması lâzım gelen bir nesebi nefy ve inkâr, ne ka­dar menfur, günahkârâne bir hareket ise sabit olmaması lâzım gelen bir nesebi benimsemek, aile hayatına yabancı bir şahsın sokulmasına mey­dan vermek de o kadar makduh, nefrete şayan bir hareketdir. [49]

Haml = Gebelik Müddeti :



18 - : Neseblerin sübutü için tahdit edilen müddetler vardır. Şöy­le ki, bir çocuğun hami müddeti en az altı aydır. Bu, nâdir olsa da vaki dir. Hamlin galib olan müddeti ise dokuz aydır. En son müddeti de iki senedir.

Binaenaleyh bir çocuk altı aydan evvel doğub yaşayamaz. Bir ço­cuk validesinin rahminde iki seneden ziyade de kalamaz. Bu, Hanefiy-yeye göredir.

(Eimmei selâseye göre hami müddetinin ekalli altı ay, ekseri de dört senedir/ Vakıa bir çocuğun dokuz aydan ziyade validesi rahminde kalması pek nâdirdir, fakat vâkidir. Neseb hususunda ise ihtiyal ve ih­tiyat lâzım olduğundan bu müddet kabul edilmişdir.

îmam Ahmedden diğer bir rivayete göre hami müddetinin ekseri iki senedir, imam Sevrînin, Leysin mezhebleri de böyledir. Abbad ibni Av-vama göre beş senedir. Zührî´ye göre de hami müddeti altı, yedi şene devam edebilir.

Bir kısım fükahanin beyanına nazaran bazı kabilelerde ve ezcümle «Benî Aclan» kabilesinde çocuklann iki veya üç, dört sene kadar valide­lerinin rahminde kaldıkları müşahede ve kayd olunmuşdur.)

Sayda gibi bazı yerlerde bir kısım çocukların valideleri rahminde böyle uzun bir müddetle âdeta bir uyku devresine tâbi tutulabilmekde oldukları da rivayet edilmektedir.

Tasviriefkâr gazetesinin 13 Birineiteşrin 1943 tarihli nüshasindaki bir yazıya göre, Adana´da bir öğretmenin on altı aylık çok gürbüz, zin­de bir çocuğu dünyaya gelmişdir. Tıb tarihinde ilk defa kaydedilen bu çocuğun omuzlarında arslan yelesi gilbi kıl demetleri bulunmuşdur. «îl-ker» adını alan bu çocuk 80 santim boyunda 7 kilo ağırhğinda imiş. El1 uhdetu alerrâvî.

Tababet alemindeki tecrübelere, müşahedelere nazaran hami müd­detinin bir seneden fazla olamayacağı beyan olunmakdadır ki, bu ekse­riyete, galib ahvale göre bir hüküm demekdir. [50]

Nesebin Ve Fîraşîyyettn Sübutü Mertebeleri :



19 - : Bir çocuğun nesebi, herhalde kendisini doğuran kadından sabit olur. Bunda şüphe yokdur. Velev ki bu doğurma, meşru bir müna­sebet neticesinde olmasın.

Fakat bir çocuğun nesebinin bir erkekden sübutü için anasiyle o erkek arasında firaşiyet bulunmalı, o kadın bu erkeğin ya nikâhı sahih ile veya kısmen bu hükümde bulunan bir nikâhı fâsid ile menkûhesi ol-malı veya aralarında mülki yemîn ile veya ma´zeret teşkil edecek bir şüphe ile mukarenet husule gelmiş bulunmalıdır.

20 - : Bir kadının firaşiyeti, nikâhı sahihile menkuhe ise mücer-

red akdi nikâh ile sabit olur, nikâhı fâsid ile menkuhe ise tekarrüb vuku bulmadıkça tahakkuk etmez. Binaenaleyh sahih bir nikâhda hamlin mebdei; vakti akidden, fâsid bir nikâhda ise tekarrüb vukuundan mute­ber olur.

Bu mesele, imam Muhammede göredir. Müfta bih olan da budur, imamı Âzam ile imam Ebu Yûsuf e göre nikâhı fâfcidde de hamlin meb­dei, akd tarihinden muteberdir.

21 - : Cariyelerin firaşiyeti, kendilerine efendilerinin mukarenet-de bulunduklarını ikrar etmekle saibit olur.

Binaenaleyh nikâh edilmiş olan kadınlar, mu´tedde olsalar da fira-şiyyete sahib olacakları gibi efendileri tarafından istifraş edilmiş olan cariyeler de firaşiyyete sahib bulunmuş olurlar. Fakat mezniyyeler, fi-raşiyyeti haiz olamazlar.

22 - : Firaşiyyet, kuvvet ve za´f itibariyle firaşi kavî, firaşi ek-va, firaşi mütevassıt, firaşi zaif namiyle dört mertebeye ayrılır. Şöyle-ki:

(1) : Menkuhe veya ric´iyyen mu´tedde olan kadınların firaşları bi­rer «firaşi kavî» dir. Böyle bir kadının akdi nikâhı ânından itibaren altı ayda veya daha ziyade bir müddetde doğuracağı çocuklann nesebleri ko­casından bilâ dı´ve sabit olur. Liân yoluna tevessül edilmedikçe nefy edi­lemez.

(2) : Bâinen talâkdan veya liân ile ´ilâdan dolayı kocalarından ay­rılarak iddet beklemekde bulunan kadınların firaşları da birer «firaşi ekva»dır. Binaenaleyh böyle bir kadının iddeti içinde doğuracağı çocu­ğun nesebi, kocasından bilâ dı´ve sabit olur, artık liân tarikiyle vesaire ile nefy edilemez.

(3) : Ümnıehatı evlâd adını alan cariyelerin firaşları da birer «fira­şi mütevassıt »dır. Böyle bir cariyenin doğuracağı çocuğun nesebi, dı´ve-ye muhtaç olmaksızın efendisinden sabit ve liâne muhtaç olmaksızın mü-cerred nefy ile münkati olur. Fakat bu nesebin sübutüne hâkim tarafın­dan hükm edilmiş veya aradan uzun bir müddet geçmiş bulunursa artık nefy edilmesi caiz olmaz.

Bir de böyle bir nesebin bilâ dı´ve sabit olabilmesi için cariyenin istifragı, efendisine halâl bulunmuş olmalıdır. Kitabete kesilmiş veya iki kişi arasında müşterek bulunmuş olursa çocuğunun nesebi bilâ dı´ve sa­bit olmaz.

iştirak suretinde şeriklerden her ikisi de çocuğun nesebini iddia ederse ikisinden de sabit ve çocuk her ikisine de vâris olur. Çünkü biri­ni diğerine tercihe medar yokdur. Nesebi siyanet ise bir lâzimei haya-tiyyedir.

(4) : Efendileri tarafından istifraş, olunub henüz istilâd edilmemiş, yani: doğurdukları çocukların nesebleri kabul edilerek kendileri ümme-hatı evlâd kılınmamış olan cariyelerin firagları da birer «firaşı zaif»dir. Bu takdirde dı´ve bulunmadıkça neseb sabit olmaz. Dı´ve vuku bu­lunca da cariye, ümmi veled sıfatını kazanarak artık firaşı, bir firaşı mütevassıt haline girmiş olur. istif raş edilen müdebbere hakkında da hüküm böyledir.

23 - : Bir kimse için tekarrüb etdiği cariyesinden doğan çocuğun nesebini nefy etmek, diyaneten caiz değildir. Bu nesebi itiraf ve kabul etmek, icab eder. Bedayî, Bahr, Hindiyye.

«Hanbelîlere göre bir kimse, temellük etdiği bir cariyeye kazifde bu­lunsa liân lâzım gelmez, bu cariyeyi gerek istifraş etmiş olsun ve gerek olmasın. Ve bu kazifden dolayı had de lâzım gelmez, yalnız ta´zir icab eder. Bu kadın, bir çocuk doğurduğu takdirde bakılır: Eğer o kimse, bu cariyeye tekarrüb ettiğini itiraf etmezse çocuğun nesebi kendisine lâhik OÎmaz ve bunu nefy etmeğe de muhtaç bulunmaz. Fakat tekarrüb ettiği­ni itiraf ederse cariye kendisinin müstefreşesi olmuş olur ve tekarrüb gününden itibaren hami müddetinde doğacak çocuğun nesebi kendisin­den sabit olur, başkaca ikrara lüzum kalmaz, imam Mâlik ile imam Şa-fîînin mezhepleri de böyledir. Hattâ o kimse, bu cariyeye tekarrüb et­diği halde azilde bulunduğunu, yani: nutfesini cihazı tenasüle akıtmayıb dışarıya ifraz eylediğini iddia etse de buna iltifat olunmaz.

Fakat imam gafi´den bir kavle göre o kimse, istibra iddiasında bulunursa kavli kabul olunur ve cariyesinden olan çocuğun nesebini liân tarikiyle nefy edebilir. Çünkü kendisinden nesebinin sübutüne razı ol­mayınca zevcesinden doğan çocuğa müşabih bulunmuş olur. Elmuğ nî.) [51]

Sabit Olacak Nesebler



24 - : Bir kadm, akdi nikâhdan itibaren en az altı ayda veya daha ziyade bir müddet içinde çocuk doğursa nesebi kocasından sabit olur. Aralarında ister mukarenet bulunmuş olsun ister bulunmasın, ve koca­sı nesebi ister itiraf etsin, ister sükût eylesin. Elverir ki aralarında hami müddetine müsait bir zaman evvel mukarenet ve içtima vukuu, velev ki harikulade bir veçhile imkân dairesinde bulunsun.

Meselâ : Şarkda bulunan bir erkek, garbde bulunan bir kadın ile gı­yaben evlendikten sonra müsaid bir müdeti müteakib kadın bir çocuk doğurursa nesebi o erkekden sabit olur. Bu hususda ihtiyat ve içtima im­kânı naazn itibare alınır. Erkek dilerse bu nesebi Hân voliyle nefy ede­bilir. Hindiyye.

25 - : Medhulün biha olmayan bir zevce, boşanıb da talâkdan itibaren henüz altı ay geçmeden bir çocuk doğursa nesebi sabit olur. El­verir ki akdi nikâhdan itibaren en az altı ay geçmiş olsun. Fakat altı ay tamam oldukdan sonra doğurursa nesebi sabit olur.

26 - : Ric´iyyen boşanmış bir kadın, «iddetim fülân ay» veya «bun­dan şu kadar gün evvel nihayet buldu» diye iddet olmaya elverişli bir zaman geçdiğini söylemiş iken bir çocuk doğursa nesebi yine kocasın­dan sabit olur. Velev ki talâkdan itibaren bir çok seneler geçmiş olsun. Çünkü bu kadının mümteddetüttuhr olması melhuzdur. Hattâ bu hal­de çocuğun doğması, tam iki sene veya daha ziyade bir müddet geç-dikden sonra ise bu, zevcin ric´atde bulunduğuna delâlet eder. Hâdise­lerin en yakın vakitlere izafesi aslıdır. Binaenaleyh ric´iyyen mu´tedde-nin hamli, yeni bir mukarenete hamJ olunarak müracaat sabit olmuş olur. Kâfi.

Fakat iki seneden evvel ise zevcin ric´at etmiş olduğuna hükm edi­lemez. Çünkü bu takdirde ulûkun talâkdan mukaddem olması, ihtimal dlhilindeir.

27 - : Bâinen mu´tedde olan baliğ bir kadın, iddet olmaya kâfi bir zaman mürurunu müteakib iddetin nihayet bulduğunu söylememiş ise talâk vaktinden itibaren iki sene geçmeksizin doğuracağı çocuğun ne­sebi kocasından sabit olur. Fakat tam iki sene geçmiş ise bir rivayete göre neseb yine sabit olursa da dir^r bir rivayete göre sabit olmaz. Me­ğer ki bu suretde zevç «bu ço~ at bendendir» diye dı´vede bulunsun. O halde neseb sabit olur. Kadın, kendisini gerek tasdik etsin ve gerek et­mesin. Bu takdirde zevcin şübhe ile mukarenetde bulunmuş olması, ih­timal dahilindedir.

28 - : Yukarıdaki meseledeki hüküm, vefatından dolayı iddet bek­leyen baliğ kadınlar hakkında da carîdir. Velev ki medhulün biha bulun­masınlar.

Binaenaleyh böyle bir mu´tedde Ölüm vaktinden itibaren iki seneden az da çocuk doğursa nesebi müteveffadan sabit olur. Şayed iddetinin ni­hayet bulduğunu ikrar eder de badehu altı aydan az da çocuk doğurur­sa nesebi de sabit olur, ikrara itibar olunmaz. Fakat altı aydan sonra doğurursa nesebi sabit olmaz.

Nitekim ikrardan sonra altı ay geçmemiş olduğu halde vefatdan itibaren tam iki sene geçmiş olduğu takdirde de neseb sabit olmaz. Bahri Raik.

29 - : Sabık meseleler veçhile bir mu´tedde, iddet olmaya kâfi bir zaman geçdikten sonra talâk veya vefata aid iddetin nihayet bulduğu­nu ikrar etmiş iken bir çocuk doğursa bakılır : Eğer ikrar ânından itibaren altı ay geçmemiş ise neseb sabit olur. Fakat altı ay veya daha ziya­de bir müddet geçmiş ise neseb sabit olmaz. Çünkü bu takdirde çocuğun ikrar tarihinden sonra vücude gelmesi kabildir.

Şu kadar var ki bu mesele, mu´teddenin zatülhayz olduğuna göre­dir. Ayîse olmak üzere iddet bekleyen bir kadının üç ay ile iddetinin ni­hayet bulmuş olduğunu ikrar etmiş olması ise bu ikrardan itibaren altı ay veya daha ziyade bir müddet sonra doğuracağı çocuğun sübutı nese­bine mani olamaz. Belki ric´iyyen veya bainen tatlik edilen böyle bir ka­dının tarihi talâkdan itibaren iki seneden ekalde doğuracağı çocuğun ne­sebi her halde sabit olur. Çünkü bu takdirde kendisinin ayîse değil, müm-teddetüttuhr olduğu anlaşılmış, iddetinin inkızası hakkındaki ikrar ve itirafı keenlem yekûn bulunmuş olur.

Talâkdan dolayı iddet bekleyen kadınlar hakkındaki bu hükümler, sair firkat sebeblerinden dolayı mu´tedde olan kadınlar hakkında da ca­rîdir. Bahri Raik.

30 - : Bir kimse, zevcesini halveti sahihadan sonra boşayıb dişine mukarenetde bulunmadığım iddia etse bu kadına iddet ve tam mehr lâzım gelir. Kadın, o kimseyi gerek tasdik etsin ve gerek etmesin. Bu halde o kimsenin ric´at iddiası, kabul olunmaz. Fakat kadın, henüz iddetinin nihayet bulduğunu itiraf etmeksizin talâkdan itibaren iki se­neden ekalde çocuk doğurursa nesebi sabit ve zevcin ric´at iddiası sahih olmuş olur. Çünkü bu çocuğun vücudu, talâkdan evvel mukarenet vuku bulmuş olduğuna hami edilir. Hindiyye.

31 - : Mürahik olan bir çocuğun zevcesi, akdi nikâhdan itibaren en az altı ayda çocuk doyuracak olsa nesebi o mürahikden sabit olur. Çünkü böyle bir zevcin mukareneti kabildir.

32 - : Duhulden sonra boşanan bir mtirshika, iddetinin inkizasını ikrar ve gebe olduğunu iddia etmeksizin talâkdan itibaren dokuz aydan ekalde çocuk doğurursa nesebi sabit olur. Fakat dokuz ay tattjamında ve­ya daha sonra doğurursa nesebi sabit t>Imaz.

Bu mesele, imamı Âzam ile imam Muhammede göredir. Talâk, is­ter ric´î ve ister bain olsun, imam Ebu Yusüfe göre ise bakılır : talâk; bain ise iki seneve kadar, ric´î ise -yirmi yedi aya kadar neseb sabit olur, iddetin son gününde mukarenet vukuuna hami edilir.

33 - : Kocası ölmüş olan bir mürahika, vefat tarihinden itibaren on av on pünden ekalde çocuk do&urursa nesebi, imamı Âzam ile îmam Muhammede eröre sabit olur. Bu müddetten ekserde doğurursa sabit ol­maz. Fakat îmam Ebu Yusüfe sröre iki seneye kadar neseb sabit olın. Nitekim baliğe hakkında da hüküm bövledir.

Şâyed bu mürahika, dört ay on gün sonra iddetinin inkızasını ikrar edib de badehu en az altı ayda çocuk doğurursa artık nesebi müte­veffa kocasından sabit olmaz.

34 - : Medhulün biha olmıyan bir mürahika, boşandıkdan sonra altı aydan ekalde çocuk doğurursa nesebi sabit olur. Bundan ziyade bir mtid-detde doğurursa sabit olmaz. Çünkü bu takdirde ulûk,. ıbunun kocasına ya­bancı olduğu bir zamana müsadif olmuş olur.

35 - : Bir mtirahika, gebelik iddiasında bulunmayıfo boşandıkdan sonra üç ayı müteakib iddetinin nihayet bulduğunu ikrar eylediği halde bilâhare çocuk doğuracak olsa bakılır: eğer ikrar vaktinden itibaren altı aydan ekalde doğurmuşsa neseb sabit olur, fakat altı ayda veya daha sonra doğurmuş ise sabit olmaz.

Fakat böyle bir mtirahika, gebelik iddiasında bulunmuş olursa sü-buti neşeb hususunda baliğe hükmünde bulunmuş olur. Çünkü bu iddiası, bulûğunu ikrar demekdir. Böyle bir ikrar ise makbuldür. Bahri Raik.

36 - : Bir kimse «fülân kadın ile evlenirsem benden boş olsun» di­ye yemin etmiş olduğu halde bilâhare o kadınla evlense derhal talâk ta hakkuk eder. Buna rağmen o kadın, bu evlenme tarihinden itibaren tam altı ayda bir çocuk doğurursa nesebi sabit ve kadın hükmen medhultin tû-ha sayılarak mehre müstahik olur. Çünkü bu hâdisede teehhül, talâkın şartı bulunmusdur. Meşrut ise şartı takib eder. Bu cihetle sari, mes-rutdan hissedilemiyecek derecede de olsa mukaddemdir. Binaenaleyh hami, şart zamanına, yani : evlenme halinde müsadif sayılır. Kâfi

Fakat kadın, bununla muhsanivvet vasfım ihraz etmiş olmaz. $a-yed bu hâdisede çocuk altı avdan bir gün mukaddem veva bir pÜn son­ra doğacak olursa nesebi sabit olmaz. Çünkü bu takdirde ulukÛn tam evlenme zamanına müsadif olmadığı zahirdir. Kadın ise ffavri medhulün biha olduğundan mu´tedde değildir. Binaehalevh nesebin bîlâ dı´ve sübu-tüne medar olacak bir ihtimal bulunmaz. Dürri Muhtar.

37 - : Bir ümmi veled, mevlâsmın i´tak veva vefatına metni azad edildiği tarihden itibaren iki seneye kadar bir çocuk doğurursa nesebi mevlftsmdan sabit olur. Hîndivye.

38 - : Bir ümmi veled, nikâhı fâsid ile kocasının tekarrübünden sonra en az altı avda bir çocuk doenırursa nesebi bu VnMwnndan sabît olur. Mevlâ, bu çocuğun nesehinî kendisine ilhak edemez. Hindivve.

39 - : Hami iddiası sahihdir. Binaenaleyh bir kimse, earivesinİTi hâ­mil olduğu çocuğun kendisinden olduğunu iddia etse bu iddiada/n ttiba-ren meselâ altı ay veya on ay sonra doğacak çocuğun nesebi kendisin­den sabit olur.

40 - : Sabit olan bir neseb. nefv ile Tniintpfî olmaz. Fakat evvelce neyf edilen bir neseb, bilâhare dıVe ile sabit olabilir.

Binaenaleyh bir kimse, meselâ: cariyesinin doğurduğu çocuk hak­kında «bu, bendendir» dese çocuğun nesebi kendisinden sabit olmuş olur. Artık bilâhare «bu, benim çocuğum değildir.» diyemez. Fakat evvelâ: «bu, çocuk benden değildir» deyib de bilâhare «hayır ´bendendir» dese nesebi kendisinden sabit olur. Bedayî, Bahri Raik, Hindiyye. [52]

Sabit Olmayacak Nesebler :



41 - : Nikâhın akdinden veya mukarenetden itibaren hami müd­detine müsaid olmayan bir zamanda doğacak çocukların nesebleri sabit olmaz.

Binaenaleyh bir kimsenin sahih bir nikâh ile menkûhesi olan kadın, vakti akidden ve fâsid bir nikâh ile menkûhesi olan kadın da mukarenet zamanından itibaren daha altı ay geçmeden bir çocuk doğursa nesebi o kimseden sabit olmaz.

Kezalik : tev´em olan iki çocukdan biri, altı aydan azda, diğeri de bir gün sonra doğacak olsa yine nesebleri sabit olmaz. Meğer ki o kimse, dı´vede bulunsun. Yani :

42 - : Kendisine idet lâzım gelmeyen her hangi bir mutallâkanm talâkan itibaren en az altı ayda veya daha sonra doğuracağı çocuğun nesebi sabit olmaz. Çünkü bu takdirde ulûkun talâkdan sonra vuku muh­temeldir.

43 - : Bir kadın, hilkati müstebîn = belirmiş bir cenin düşürse ba­kılır: eğer nîkâhdan itibaren dört ay tamamında düşürmüş ise nikâh ca­iz, neseb sabit olmuş olur. Fakat dört aydan velev bir gün evvel düşür­müş ise nikâh caiz, neseb sabit olmuş olmaz. Çünkü bu takdirde hamlin nikâhdan evvel olduğu anlaşılmış olur. Hindiyye.

44 - : Mukarenete gayri mütehammil ibir yaşda ´bulunan bir sagîrîn zevcesinden doğan çocuğun nesebi sabit olmaz. Maahâza bu zevceye bu hami müddetince sarf edilmiş olan zevciyyet nafakası istirdat edilemez. Fakat bu kadın, bu çocuğu başka bir kocasından edindiğini ikrar ederse altı avhk nafaltavı iade etmesi lâzım gelir. Çünkü bu müddet içinde baş­kasının mu´teddesi sayılmış olur.

45 - : Nikâhı fâsidden dolayı neseb sabit olursa da nikâhı bâtıl dan dolayı sabit olmaz. Binaenaleyh bir kimse, meselâ: üç talâk ile bo-şadığı kadınla kablettahlîl nikâhı tecdid etse doğacak çocukların neseb­leri o kimseden sabit olur. Bu nikâhın sahih olmadığına gerek muttali ol­sunlar ve gerek olmasınlar. Bu, İmamı Azama göredir. Çünkü bu nikâh, müşarünileyhe göre bir fâsid nikâhdir. Fakat bunun ademi sıhhati­ne muttali iseler imameyne göre neseb sabit olmaz. Zira bu halde nikâh, bu iki muhterem imama nazaran bâtıl bulunmuş olur. Hindiyye.

46 - : Bir kimse, mehariminden biriyle bilerek veya bilmiyerek ev-lense bundan doğacak çocukların nesebleri, îmamı Azama göre sabit olur, İmameyne göre sabit olmaz. Çünkü bu nikâh, İmamı Azama göre fâsid, İmameyne göre bâtıldır.

47 - : Bir gayri müslim, bir müslime ile evlenecek olsa bundan do­ğacak çocukların nesebleri sabit olmaz, iddet de lâzım gelmez. Çünkü bu evlenme, bü´ittifak bâtıldır. Muharremat bahsine müraceat!..

48 - : Bir mu´teddeden doğan çocuğun nesebi, nikâhı şahinden mümkinüsübut ´bulundukça nikâhı fâsidden sabit olmaz. Şöyle ki : bo­şanan veya kocası ölen bir kadın iddeti içinde başkasiyle evlenib de sonra bir çocuk doğurursa bakılır : Eğer ilk kocasının boşamasından veya vefatından itibaren iki seneden ekalde ve ikinci kocasının nikâhın­dan itibaren altı aydan ekal veya ekserde doğurmuş ise çocuğun nesebi ilk kocasından sabit olur. Fakat talâk veya vefatdan itibaren iki sene­den ekserde, ikinci nikâhdan itibaren de en az altı ayda doğurmuş ise bu neseb, ikinci kocadan sabit olur. Çünkü nesebin sahih nikâhdan is-batı böyle müteazzir olunca onu fâsid nikâhdan isbat etmek, zinaya hamiden evlâ olur.

Şayed talâkdan veya vefatdan itibaren iki seneden ekserde ve ikin­ci nikâhdan itibaren altı aydan ekalde doğurmuş olursa nesebi hiç birin­den sabit olmaz. Meğer ki dı´ve bulunsun.

Bu halde ikinci zevç, idetin vücudüne muttali bulnmamış ise bu ikinci nikâh, İmamı Âzam ile îmam Muhammede göre bir nikâhı sahih hükmünde bulunmuş olur. İmam Ebu Yusüfe göre ise olmaz. Fakat kadının mu´tedde olduğuna muttali ise ´bu ikinci nikâh, bü´ittifak fâsid olmuş olur.

49 - : Bir kadın, başka bir beldede bulunan kocasının vefatı, hi­lafı hakikat olarak şayi olmakla muayyen iddeti bekleyib, sonra diğer biriyle evlenerek bunun mukarenetinden itibaren en az altı ayda veya daha sonra çocuk doğuracak olsa İmamı Azama göre bu çocuğun nese­bi birinci kocasından sabit olur, kadın da ona iade edilir. Çünkü firaşı sahih sahibi olan, bu ilk kocadır. Fakat imameyne göre bu nikâhın böy­le fesadı tahakkuk edince kadın, ilk kocasına iade edilirse de çocuğun nesebi ikinci kocaya aid olur. Zira vuku bulan şayia, ikinci koca hakkın­da bir mazeret teşkil eder. İmamı Azamın da bilâhare bu kavli ihtiyar etdiği mervîdir. Fetva da bu veçhiledir.

(Eimmei- selâsenin, Sevrînin, İbni Ebî Leylânın, Ehli Hicazın kavleri de bu veçhiledir. Elmugnî.)

50 - : Ütikat ile neseb sabit olmaz.

Binaenaleyh bir kimse, herhangi bir sebeble sokağa veya mâ´bed. hammam, kuyu başı gibi bir yere bırakılmış, anası, babası meçhul bir çocuğu ziyadan siyanet için ahb beslemiş olsa mücerred bununla ara­larında neseb sabit olmaz veraset de carî olamaz. Meğer ki o kimse «bu, benim evlâdımdır» diye dı´vede bulunsun. Lâkît mebhasine müra­caat!

51 - : Tebennî ile de-neseb sabit olmaz.

Binaenaleyh mütebennî, bu çocuğa erkek ise kendi kızını tezvic ede bilir, kız ise onu kendisine veya kendi oğluna alabilir.

Evlâd ittihaz edilen böyle bir çocuğun zevcei mutallâkası veya müteveffa anhası ile mütebennî arasında iddetden sonra nikâh da caiz olur.

Tebennî edilen çocuğun nafakası hizane ücreti mütebennîye aid olmaz. Bu çocuk ile mütebennî arasında- nıahremiyyet vücude gel­mez.

Fakat bir kimse, mechulünneseb olan, yani: nesebi hiçbir kimse­den sabit ve malûm bulunmayan bir çocuk hakında «bu, benim evlâ­dımdır» deyib yaşı da ona baba olmasına müsaid bulunsa nesebi ken­disinden sabit olur. Çocuk, gerek kendisini tasdik etsin ve gerek etme­sin. Şu kadar var ki, çocuk, mümeyyiz, nefsinden ta´bire kadir ise bu ikrarı tasdik etmelidir. Etmezse nesebi sabit olmaz. İkrar mebhasine de müracaat!..

Bu mechulünenseb, o kimsenin kölesi olduğu takdirde de nesebi sabit olub bu iddia üzerine derhal azad olmuş bulunur. Hindiyye, Bez-zaziyye.

52 - : Zina ile de neseb sabit olmaz.

Binaenaleyh mezniyyeden doğan çocuğun nesebi, bir firaşi sahih sahibi, yani : kadının meşru kocası veya mevlâsı var ise ona aid olur, amma zâniye aid olmaz.

Meselâ : evli bir kadın, zinada bulundukdan sonra en az altı ay­da bir çocuk doğursa veyahut çocuk doğuran kadına «Sen zina etdin, bu çocuk başkasmdandır» veya «fülândandır» diye kocası kazifde bu­lunsa çocuğunun nesebi, kocasından sabit olur, Zâniden sabit olmaz. Ka­dın ile zani bu zinayı itiraf etsinler, etmesinler müsavidir. Kocası bunu istemezse liân yoliyle nefy edebilir. Zani ise liânda bulunan koca, ber-hayat bulundukça, bu çocuğun nesebini iddia edemez. Çünkü koca, belki nefsini tekzib ederek çocuğun nesebini kendisine ilhak eder, çocuk da bu sayede gayrimeşru sayılmakdan, zayi olmak tehlikesinden kurtu­lur. Fakat zevcin nefsini böyle tekzib etmeksizin vefatından sonra zani de çocuğun nesebini zinaya nisbet etmeksizin . «bendendir» diye iddia edebilir. Bu halde neseb, kendisinden sabit olur. Hindiyye, Reddi Muh­tar.

53 - : Kocası olmayan bir mezniyyeden doğan çocuğu zâııi, zina­ya nisbet etmeksizin «bu, benim evlâdımdır» diye kendisine ilhak edebilir; Fakat «bu, benim zinadan mütevellid çocuğumdur» derse bu­nunla neseb sabit olmaz. Çünkü böyle bir neseb, çocuk için mada-melhayat hacalet âver bir şaibe teşkil eder. Zina fezahatile ilgisi bu­lunmayan bir masum ise böyle ebedî bir âr ve hicav altında bırakıla­maz.

54 - : Bir kadın, zinada bulunub da müteakiben zâni ile veya başka biriyle teehhülden itibaren daha altı ay geçmeden bir çocuk doğursa nesebi sabit olmaz. Meğer ki teehhül eden şahıs, zinaya nisbet etmeksizin «bu, benim çocuğumdur» diye iddiada bulunsun. Bu takdirde neseb sabit ve aralarında tevarüs carî olur. Ilindiyye.

55 - : Bir kimse, mechulünneseb bir çocuk hakkında «bu, be­nim fülân hür kadın ile zinamdan mütevellid çocuğumdur» diye iddia, kadın da o kimseyi tasdik etse nesebi, ikisinden de sabit olmaz. Me­ğer ki bir kabile, o çocuğun o kadından doğduğuna şahadet etsin. Bu takdirde nesebi´ yalnız o kadından sabit olur. Mebsuti Serahsî, Hin­diyye.

56 - : Bir kimse, bir kadının elinde bulunan bir´çocuk hakkında «bu, benim senden nikâhdan mütevellid çocuğumdur» diye iddia, kadın da «bu, zinadan mütevellid çocuğumdur» diye mukabelede bulunsa ne­sebi o kimseden sabit olmaz. Fakat kadın bilâhare «Evet., bu senin nikâ­hından hâsıl çocuğundur» diye itirafda bulunsa nesebi her ikisinden de sabit olur.

Kezalik : çocuk o kimsenin elinde ise yine nesebi kendisinden sabit olur. Hindiyye.

57 - : Bir kimse, bir çocuk hakkında «bu, benim fülân kadın ile olan gayri meşru mukarenetimden hâsıl evlâdımdır» diye ikrar, kadın ise «hayır bu nikâhımızdan mütevellid evladımızdır» diye iddia etse ço­cuğun nesebi, o kimseden sabit olmaz. Meğer ki bilâhare kadını tasdik etsin. Hindiyye. Bu meseleler, Hanefî mezhebine göredir. [53]

Sair Mezhebine Göre Sabit Olub Olmayan Bazı Nesebler :



« (Ehnmei selâseye göre zevç ile zevcenin mümkün olan içtimaları ânından itibaren hami müddeti geçmedikçe, başka bir tâbir ile zevceyn arasında müddeti hami içinde içtima kabil olamayacak derecede bir bu"di mesafe bulundukça neseb sabit olmaz. Harikulade bir suretle içtima ih­timali muteber değildir.

Binaenaleyh aralarında bu veçhile içtima imkânı bulunmayan bir şarklı ile garplı arasındaki gıyaben akd edilen bir nikâhdan sonra zuhur edecek çocuğun nesebi sabit olamaz.

Nitekim bir kimse, bir kadını meselâ hâkimin huzurunda nikâh ve yine hâkimin huzurunda derâkab tatlik etse bu kadından ileride do ğacak çocuğun nesebi sabit ve bunun doğmasiyle iddet münkazi olmaz.

Maliki fukahası diyorlar ki : nesebin sübutü için manii şer´î gibi manii aklî, manii âdi de bulunmamalıdır. Mesafenin uzaklığı ise bir manii adîdir. Biı halde neseb, müntefî olur.)

(Zahiriyyeye göre akdi fâsid ile tezevviiv veya temellük edilen ka­dından doğan çocuğun nesebi, bu fesada muttali olmayan zevce veya mütemellike lâhik olursa da muttali olan zevce veya mütemellikle lâhik olmaz. Fesada vâkıf olan şahıs, bu mukarenetden dolayı âhir olacağından hadde müstahik olur. Bu halde çocuk, yalnız anasına lâhik olur. Nite­kim mezniyye hakkında da hüküm böyledir. Elmuhallâ.)

(Elmuğnî´de yazıldığı üzere neseb hususunda Hanbelî fukasamn ak-vali şu veçhiledir :

(1) : Bir kadın, kocasının talâk veya vefatından itibaren dört seneye kadar bir çocuk doğursa iddeti bununla biter, çocuğun nesebi de sabit olur. Meğer ki bu müddet içinde başkasiyle evlenmiş veya vatıy olunmuş veya iddeti hayz ile bitmiş veya başka bir çocuk daha doğur­muş olsun.

Şayed bu kadın, iddetinin hayz ile İnkızasını ikrar edib de sonra en az altı ayda bir çocuk doğursa bunun nesebi zevce lâhik olmaz.

Bu mesele, îmamı Azama göre böyle olduğu gibi imam Ahmed ile İbni Şüreyha göre de böyledir. Fakat İmam Mâlik ile İmam Şafiîye gö­re bu kadın başkasiyle evlenmemiş veya aradan dört sene - ve Mâli-kiyyedendiğer bir kavle göre beş sene - geçmemiş ise çocuğun nesebi zevce lâhik olur.

(2) : Boşanmış veya kocası ölmüş bir kadın, iddeti içinde başka bi­risiyle evlenerek sonra bir çocuk doğuracak olsa şu dört ihtimalden hâli olamaz. :

Birinci ihtimal : çocuk, birinci kocadan mümkinüssübut olur, ikinci kocadan olamaz. Şöyle ki : birinci kocanın ayrılışından dört sene için­de, ikinci kocanın tekarrübünden altı aydan azda doğmuş olur. Bu hal­de nesebi, birinci kocaya lâhik olur. Ve bu çocuğun doğmasiyle birinci kocadan iddet nihayet bulur, kadın ikinci kocası için üç hayz veya tuhr ile iddet bekler

İkinci ihtimal : çocuk, ikinci zevcden mümkinüssübut olur, birinci zevcden olmaz. Şöyle ki: birinci zevcin müfarekatinden itibaren dört sene sonra, ikinci zevcin mukarenetinden itibaren en az altı aydan dört sene içinde doğmuş olur. Bu halde nesebi ikinci zevce lâhik olur. ve ka­dının iddeti bu ikinci zevcden nihayet bulur, birinci zevcine aid iddeti ikmal eder.

Üçüncü ihtimal : çocuk, her iki zevceden de mümkinüssübut olur. Şöyle ki : birinci zevcin müfarekatinden itibaren dört sene içinde ikinci zevcin mukarenetinden itibaren en az altı ayda doğmuş olur. Bu halde ço­cuk, kaiflere gösterilir. Bunlar çocuğun nesebini bu iki zevcden hangi­sine ilhak ederlerse neseb ondan sabit olur, ve ondan iddet nihayet bu­lur. Kadın diğer zevci için iddet bekler.

Şayed kaifler, çocuğun hangi zevce aidiyyetini kestiremez veya her ikisinden olmadığına kail olur veya kaif bulunmazsa kadın, hamlini vaz etdikden sonra üç hayz veya tuhr ile iddet bekler. Çocuğa gelince bu­nun nesebi, Ebubekre göre zayi olur, Ebu Abdillâk ibni Hamide göre çocuğun bulûğuma intişar olunur, baliğ olunca dilediğine intisab-da bulunabilir.

Kaifler, çocuğu her iki zevcede ilhak ederlerse nesebi her ikisinden de sabit olur. Bu halde müktezai mezhebe nazaran kadının iddeti her iki kocasından da nihayet bulmuş olur.

Kaif; ferasetiyle, cismanî alâmetler delaletiyle nesebleri tâyine kadir olan şahısdır. Cem´i : kafedir. Hanefîlerce kaiflere itibar olunmaz.

Dördüncü ihtimal : çocuğun nesebi, her iki zevcden de mümkinüs­sübut olmaz. Şöyle ki : birinci zevcin müfarekatinden itibaren dört se­neden ekserde, ikinci zevcin mukarenetinden itibaren altı aydan ekalde doğmuş olur. Bu halde bunların hiç birine nesebi lâhik olmaz ve bu tak­dirde çocuğun doğmasiyle her iki zevce ait iddet nihayet bulmaz. Artık kadın, birinci iddeti itmam eder, ikinci iddete de yeniden başlar. Vaz´i hami ile başka birisinin mukarenetinden mütehassil bir iddet nihayet bul­muş olur.

(3) : Bir mu*tedde, başkasiyle izdivaç edecek olsa bakılır: eğer her ikisi de iddete ve izdivacın hürmetine vâkıf iseler ımıkarenetleri zina ma­hiyetinde olmuş olur. Binaenaleyh haklarında haddi zina icab eder. Kadın mehre müstahik olmaz, nesebden zevce lâhik bulunmaz. Eğer her ikisi de iddete ve hürmete vâkıf değilse had müntefi, mehr vacib, neseb sabit Dİur. Yalnız kadın vâkıf olduğu takdirde hakkında had lâzım gelir. Ne­seb sabit olur, mehre müstahik olamaz. Bilâkis kadın vâkıf olmadığı hal­de yalnız zevç vâkıf olsa hakkında had lâzım, üzerine mehr vermesi va­cib olur, neseb sabit olmaz. Çünkü bu izdivaç, zevatı meharim ile nikâha müşabih olub bil´ittifak bâtıldır.

(4) : Bir mutalâka, henüz iddeti nihayet bulmadan ve talâkdan iti­baren dört sene geçmeden bir çocuk doğursa nesebi, zevci mutallika lâhik olur, Han bulunmaksızın nefy edilemez. Talâkı bâinden itibaren dört seneden ekserde doğuracak olsa neseb, Hâne muhtaç olmaksı­zın müntefî olur. Çünkü ulükun vukuu, firaşin zevalinden sonra olmuş olur.

Talâk, ric´î olduğu takdirde iddetin inkızasından itibaren dört se­neden ekserde tevelîüd edecek çocuğun nesebi de bu hükümdedir.

Fakat ric´iyyen mutallâkamn, talâkdan itibaren dört seneden ek­serde, iddetin inkızasmdan itibaren dört seneden ekalde doğuracağı ço­cuğun nesebi hakkında iki rivayet vardır. Bir rivayete göre bu neseb, zevci mutallika lâhik olmaz. Çünkü ulûk, talâkdan sonra vuku bulmuş olur. Diğer rivayete göre lâhik olur. Zira mutallâkai ric´iyye, zevce hükmündedir.

(5) : Bir mutallaka, başka kocaya vardıkdan sonra doğuracağı ço­cuğun evvelki kocasından olduğunu iddia etse bakılır: eğer iddetin in­kızasından sonra kocaya varmış veya bainen talâkdan itibaren dört se­ne geçmiş ise çocuğun nesebi, ilk kocasına lâhik olmaz. Bu çocuk, bu kadının ikinci evlenmesinden itibaren altı aydan azda doğmuş ise nesebi ikinci zevce de lâhik olmaz, her ikisinden de müntefî olur. Çünkü bu ne­seb, hiçbirisinden mümkinüsübut değildir. Fakat altı aydan ekserde doğ­muş ise nesebi, ikinci kocadan sabit olur.

Şâye bu çocuk, talâkdan itibaren dört seneden ekalde ve ikinci ni-kâhdan itibaren altı aydan ekserde doğub da iddetin nihayet bulub bul­madığı bilinmezse çocuk kaiflere gösterilir. Bunlar, çocuğu birinci zev­ce ilhak ederlerse ikinci zevcden Hâne muhtaç olmaksızın neseb müntefî olur. Bilâkis ikinci zevce ilhak ederlerse birinci zevcden neseb müntefî olur. Bu halde ikinci zevcin bu çocuğu Han tarikiyle nefy edib edemiye-ceğine dair İki rivayet vardır.

(6) : Bir kimse, kocası bulunmayan bir kadına bir şüphe ile mukare-netde bulunsa doğuracağı çocuğun nesebi kendisinden sabit olur. İmam Şafiînin kavli de böyledir. İmam Ahmed demişdir ki: kendisinden had sâkit olan her kimseye mukarenetinden hâsıl olacak çocuğun nesebi lâ­hik olabilir. Böyle bir kimse, mukarenetinin hüline mu´tekid bulunmuş-dur. Artık nikâhı fâsidde olduğu gibi neseb, kendisine lâhik olabilir. Bu, zina yoliyle olan mukarenetden ayrılır. Çünkü zânî, tekarrübünün hılline mu´tekid değildir.

(7) ; Bir kadına şübhe ile mukarenet vuku bulmakla çocuk doğ^ırun-caya kadar kocası kendisinden i´tizalde bulunsa bakılır: eğer bu mu­karenet, zevcin tekarrüb etmemiş olduğu bir tuhr haline müsadif olmuş ve mukarenetden itibaren en az altı ay tamamında tevelîüd vuku bul­muş ise çocuğun nesebi, mukarenetde bulunan şahsa lâhik olur, zevc­den Hane muhtaç olmaksızın müntefî bulunur. Şu kadar var ki, o şahıs bu mukareneti inkâr ederse bilâ yemîn tasdik olunur. O halde çocuk, zevce la hık olur. Çünkü çocuk, münkire İlhak edilemez. Nesebin kat´ı hususunda zevcin davası da kabul olunmaz.

Fakat bu mukarenet, zevcin tekarrübde bulunmuş olduğu bir tuhr haline müsadif olmuş, çocuk da her ikisinden olabilecek bir müddetde dünyaya gelmiş ise nesebi zevce lâhik olur. Zira çocuk esasen firaşe aid-dir. Bu halde ise firaşdan tevelîüd mümkün bulunmuşdur.

Şayed zevç, çocuğun o şahısdan olduğunu iddia edecek olursa hanbelî fukahasından bazılarına göre çocuk, kaiflere gösterilir. Kaifler onu hangisine ilhak ederlerse nesebi ondan sabit olur. Fakat kaifler bu­lunmaz veya kendilerine iştibah hâsıl olur veya o şahıs mukareneti mün­kir bulunursa çocuğun nesebi zevce lâhik olur. Zira nesebin lûhûkunu iktiza eden sebeb, zevç tarafında mütehakkakdır.

(8) : Gebe olan mutallâka,hamHni vaz etdikden sonra henüz altı ay geçmeden bir çocuk daha doğursa bu çocuğun nesebi de zevci mutal-lıkla lâhik olur. Çünkü bunların tev´em=bir hami oldğu anlaşılmış olur. Fakat aralarında altı aydan ziyade bir müddet bulunursa sebebi zevce lâhik olmaz, Hâne muhtaç olmaksızın müntefi olur. Zira bu çocuk, zevciyyetîn zevalinden ve iddetin inkızasından sonra tekevvün etmiş olur.

(9) : Bir mutallaka, hayz ile iddetini ikmal edib de son hayzinden itibaren henüz altı ay geçmeden bir çocuk doğursa sebebi, zevci mutal­lika lâhik olur. Bu halde çocuğun inkızai iddetden evvel tekevvün etmiş olduğu ve görülen demin bir demi hayz olmadığı anlaşılır. Fakat altı ay geçdikden sonra doğurursa nesebi lâhik olmaz.

Şafiî fukahasının ekserisine göre bu halde de neseb lâhik olur. ´Çünkü çocuğun zevci mutallikden olması imkân dahilindedir. Neseb ise ımıtan ne sabit olur.

Buna cevaben deniliyor ki: imkân, zevciyyetin» ve iddetin bekası halinde nazara alınır. Bunlardan sonra mücerred imkân, nesebin lû-hukı için kifayet etmez. Belki nefyi neseb hususunda imkân ile İktifa edilir.

(10) : Bir mutallâkamn iddeti, şuhur ile münkazi olub da badehu talâkdan itibaren dört sene İçinde bir çocuğu dünyaya gelse nesebi, zev­ci mutalikden sabit olur. Çünkü bu halde kadının ayîse olmadığı tebey-yün eder. Gebe olduğuna münafîbir hal bulunmuş olmaz.

(11) : Bir kimse, zevcesine hitaben "sen zina etmedin, fakat doğur­duğun bu çocuk benden değildir" dese bunun zevcesine kazf etmiş ol­maz, çocuğun nesebi kendisinden hükmen sabit olur. Şu kadar var ki, kendisi istizah olunur. Eğer zinadan oldğunu söylerse hakkında Han lâzım gelir. Fakat çocuğun kendisine hulkan ve hilkaten benzemediğini kasd etmiş olduğunu ifade ederse söz kendisinin olur, zevcesinin kazf id­diasına bakılmaz.

(12) : On yaşından aşağı bir kocaya zevcesinden doğan çocuğun ne­sebi lâhik olmaz. Fakat on yaşındaki bir kocaya lâhi´k olur. Kbubekre göre baliğ olmadıkça kendisine nesebi lâhik olmaz. Çünkü çocuk nut-feden tekevvün eder. Baliğ olmayan bir kimsenin nutfesi nüzul et­mez.

(13) : Tenasül uzvu ve husyeleri kesilmiş kimseye zevcesinden doğacak çocuğun nesebi lâhik olmaz. Çünkü bundan inzal ve îlâc mü&-tehildir. Bütün ilim enlinin kavli böyledir. Yalnız husyeleri kesilmiş ol­duğu takdirde de hüküm böyledir. Zira bu halde de menî nüzul et­mez. Haııbelî fukahasından bazılarına göre bu halde neseb lâhik olur. Çünkü bundan îlâc = idhal mutasavverdir, rakik bir mayi, nazil ola­bilir. Yalnız uzvi tenasüh* kesilmiş olan kimseye ise çocuğun nesebi lâhik olabilir. Zira bu halde müsahaka suretiyle nutfenin nüzulü müm­kündür.

Şafiî fukahasımn bu hususda ihtilâfları vardır. İbnül´lebbâne göre bu iki suretde indelcüınhur neseb lâhik olmaz.

(14) : Mücameat vuku bulmaksızın mücerred tenasül cihazına id­hal edilen menî ile lezzet hâsıl, nutfelerin ihtilâtı vaki olmayacağından mü­cerred bununla neseb sabit olmaz. Bunun hilâfına kimse kail olmamışdır. Elmuğnî.) [54]

Neseblere Aîd İddialar



58 - : Bir kimse menkûhesinin yanında bulunan bir çocuk hakkın­da «bu, benim oğlumdur» veya kızımdır, sen bunu benim nikâhımda iken doğurdun» diye iddia, kadın da «hayır bu, benim evvelki kocam dandır, sen beni bu çocuğu doğurdukdan sonra tezevvüc etdin» diye mü-dafada bulunsa söz, o kimsenin olur.

Bilâkis bir kimse, menkûhesinin nezdinde olmayıb kendisinin nezdin-de bulunan bir çocuk hakkında «bu, benim senden başka zevcemden doğ­muş çocuğumdur» dîye dâva, menkûhesi de «hayır bu benim senden mü­tevellid çocuğumdur» diye iddia eylese söz yine o kimsenin olub menkû-hesibeyyinesiz tasdik olunmaz. Hindiyye.

59 - : Bir çocuk zevç ile zevcenin elinde bulunduğu halde zevç «bu, senin evvelki kocandan hâsıl çocuğundur» deyib zevce ise «hayır bu be­nim senden mütevellid çocuğumdur» diye iddiada bulunsa çocuğun nese­bi bu zevcden sabit olur. Hindiyye.

60 - : Bir kadın, elinde bulunan bir çocuk hakkında «bu, benim başka kocamdan hâsıl oğlumdur» diye dâva, kocası da«hayır bu, benim başka zevcemden mütevellid oğlumdur» diye iddiada bulunsa ara­larında nikâh zahir ise ikisinin de sözü kabul edilmez, çocuğun nesebi ikisinden de sabit olmuş olur. Fakat aralarında nikâh zahir değilse söz kadının olur. Çocuk, tekellüme kadir ve nefsinden tâbire muktedir oldu­ğu takdirde ise bunlardan hangisini tasdik ederse nesebi ondan sabit olur. Hindiyye.

61 - : Bir erkek ile bir kadının ellerinde bulunan bir çocuk hakkında erkek «bu, benim başka kadından mütevellid oğlumdur» diye dâva, ka­dın da «hayır bu, benim başka erkekden hâsıl oğlumdur» diye iddia etse çocuğun nesebi, her ikisinden de sabit olur.

Bu, aralarında nikâh, zahir olduğu takdirdedir. Nikâh, zahir değilse aralarında nikâh vukuuna hükm edilir. Hindiyye.

62 - : Bir kimse, bir çocuk hakkında bu, benim oğlumdur «veya «kızımdır» diye iddia etdikden sonra vefat edib de çocuğun validesi ol­duğu ve müslim, hurretül´asl bulunduğu maruf bulunan bir kadın çıkıb «o kimse benim zevcim idi, bu çocuk da onun firaşmdan hâsıl evlâdım-dır» diye iddiada bulunsa çocuğun nesebi o kimseden sabit ve validesiy-le beraber o kimseye vâris olur.

Fakat bu kadın vâlideliği veya hürriyeti veya o kimsenin vefatı ânında müslime bulunmuş olduğu meçhul bulunursa kendisi vâris ola­maz.

63 - : Bir mu´teddei vefat, hâmil olmadığını söyleyib de ertesi gün hâmil bulunduğunu iddia etse söz, kendisinin olur. Fakat vefatdan itiba­ren dört ay on gün geçdikden sonra «hâmil değilim» deyib de badehu «ben hâmilim» derse sözü kabul olunmaz. Meğer ki vefatdan itibaren altı aydan azda çocuk doğursun. Bu halde sözü oîunub iddetinin inkı-zası hakkındaki ikrarı, bâtıl ve çocuğun nesebi müteveffadan sabit olur. Hindiyye.

64 - : Hami müddeti hakkında söz, zevcenindir. Şöyle ki : bir kim­se, menkûhesinin doğurduğu bir çocuk hakkında «bu, benim nikâhım­dan hâsıl delildir, çünkü nikâhımız henüz üç veva dört ay mukad­dem akd edilmisdir» diye bilâ beyyine iddia, menkûhesi ise «hayır nikâ­hımız altı ay veya bir sene mukaddem akd edilmişdi» diye. müdafaada bulunsa, söz, bilâ yemîn menkuhenin olub çocuğun nesebi sabit olur.

Bu, Tmamı Azama göredir. îmameyne göre kadına yemin teveccüh eder. Müfta bih olan da budur.

Sâyed her ikisi de nikâhın üç veya dört ay mukaddem akdedilmiş olduğunda mütesadık bulunsalar neseb sabit olmaz. Fakat bu tesadük-dan sonra nikâhın tevellüdden lâakal altı ay mukaddem akdedildiğine oeyyine ikame edilecek olursa kabul olunur. Bu beyyineyi ikame eden, gerek çocuğun validesi veya sair bir karibi olsun, ve gerek büyüdükden sonra bizzat kendisi olsun müsavidir. Hindiyye.

65 - : Bir kadın, nikâh tarihinden itibaren hami müddetinden ekal-de, meselâ beş ay içinde bir çocuk doğurmakla kocası; nesebi mudb bir sebeb dermeyan ederek «bu çocuk benim evlâdımdır» diye iddia, kadın da «hayır bu, zinadandır» diye müdafaada bulunsa bir rivayete göre söz, zevcin olur. Diğer bir rivayete göre de söz, zevcenindir. Fakat bu çocuk, iki seneden ekserde doğmuş olursa böyle bir ihtilâf takdirinde söz her halde zevcin olur. Hindiyye.

66 - : Bir erkek, bir kadına hitaben «şu çocuk aramızdaki nikâhı şahinden hâsıl evladımızdır.» diye dâva, kadın da «hayır bu bizim nikâhı fâsidden mütevellid evladımızdır» diye iddia etse çocuuğn nesebi, /ikisin­den de sabit olmuş olur.

Bunun aksine iddiada bulundukları takdirde de hüküm böyledir. Şu kadar var ki, fesadı iddia eden zevç olunca kendisinden fesadın vechi so­rulur, araları tefrik edilir. Bu tefrik, mehr ve nafaka hususunda talâkdan madud -bulunur. Hindiyye.

67 - : Dı´ve - neseb iddiası, dört kısma ayrılır :

(1) : Dı´vei nâkihdir. Bu, sahih veya fasid suretde nikâha sahih ola­nın neseb idiasıdır.

(2) : Dı´vei istîlâdır. Bu, bir kimsenin kendi mülkünde iken Eebe olan bir cariyesinden doğan çocuğun nesebini iddia etmesidir. Velev ki bu id­dia zamanında mülkivet zail olmuş olsun.

(3) : Di´vei tahrirdir. Buna «dı´vei mülk» de denir. Bu da başkasının mülkünde iken gebe olan bir cariveden doean çocuğun nesebini bu cari-yeve bilâhare istırâ pîbi bîr sebeble mâlik olan kimsenin iddia etmesidir. Bu iddia zamanında malikiyyet bulunmalıdır. Bununla mümkin olan yer­lerde neseb sabit olur.

(4) : Dı´vei sübheî mülkdür. Bu. mülk sübhesîne mebni bir coeueun nesebini iddia etmekden ibaretdir. Evlâdın cariyesinden doğan çocuğun nesebini iddia ffibi.

Bu dıVenin sahih olabilmesi için ulûk vaktinden dı´ve vaktine kadar mülk te´vili ve temellük velâveti mevcud olmalı ve cariye bir mülkden diğer bir mülke nakle mahal bulunmalıdır.

68 - : Dı´vei nâkih, sair dıVelerden evlâdır. Dı´vei istilâd da dı´vei tahrirden ve dı´vei şübheden mukaddemdir. tahrir de dı´vei şübheye müreccahdır.

Meselâ : dı´vei îstilâd île dı´vei tahrir içtima etse dıVei îstimd ter­cih olunur. Meğer ki dı´vei tahrir daha mukaddem vaki olmuş olsun Hindiyye.

Bu esas üzerine aşağıdaki meseleler vesaire tefemi eder :

69 - : Bir kimse, başkasına satıb teslim eylediği cariyesinden ba´-iel´bey´ altı aydan ekserde ve iki seneden ekalde doğacak çocuğun nese­bini iddia etse nesebi kendisinden sabit olmaz. Meğer ki müşteri tasdik et­sin. Bu halde yalnız müşteri dı´vede bulunsa dı´vesi sahih olur. Bu dı´-venin bir dı´vei istilâd olması icab eder. Bununla çocuk, hurrüTasl jlur. Bunun üzerinde müşterinin hakkı velâsı olamaz.

70 - : Yukarıdaki mesele veçhile altı aydan sonra doğan çocuğun nesebini hem bayi, hem de müşteri birlikde veya müteakiben iddia etse­ler yalnız müşterinin dı´vesi sahih olur. îki seneden ekserde doğan ço­cuğun nesebini bayi iddia etse müşteri tasdik etmedikçe sabit olmaz. Tasdik edince de neseb sabit olursa da bununla satış muamelesi bozulub cariye ümmülveled olmuş olmaz. Çocuk yine müşterinin mülkü olarak kain-. Hindiyye.

71 - : Bir kimsenin başkasına sattığı cariyesi, satış vaktinden iti­baren altı aydan azda bir çocuk doğurmakla o kimse, bunun nesebini iddia etse veya kendisinin bu hususdaki ikrarına iki şahid şehadetde bulunsa çocuğn nesebi kendisinden sabit ve cariye ümmü veled olub satış mua­melesi bozulur. Semenin müşteriye iadesi lâzım gelir. Çünkü bu, bir dı´vei i stil addır.

Bilâkis bu çocuğun nesebini müşteri iddia edecek olsa bu neseb ken­disinden sabit, cariye de kendisinin ümmi veledi olmuş olur. Zira müşte­rinin bu iddiası, bir dı´vei tahrirdir. Bununla çocuk üzerinde velâ hakkı­na malik bulunur.

Fakat her ikisi de böyle bir iddiada birlikde bulunacak olursa bayiin dı´vesi tercih olunur. Aletteaküb iddia etdikleri takdirde ise sabık olan, mürecah olur. Hindiyye.

72 - :Bir kimse, cariyesini kölesine tezviv edib de cariye, altı ay veya daha ziyade bir müddet sonra bir çocuk doğursa nesebi köleden sa­bit olur. Köle nefy etse de bu neseb, müntefi olmaz. Şayed o kimse «bu çocuk bendendir» diye dı´vede bulunsa bu, caiz ve neseb kendisinden sa­bit olmaz. Su kadar var ki, çocuk, bu ikrara mebni azad olur. Cariye de kendisinin ümmi veledi olmuş olur. Fakat çocuk, altı aydan mukad­dem dünvaya srelirse nesebi köleden sabit olmaz. Bu takdirde o kimse, bunun nesebini iddia ederse kendisinden sabit olub nikâhın fe­sadına hükm edilir.

73 - : Bir kimsenin grebe olarak satın aldıeı ve daha doyurmadan basVamna sat.tıeı carivesinden doeacak cocupım nesebini o kimsenin ba­bası iddiada bulunsa bu iddiası sahih olmaz. Çünkü ne ulûk ve ne de iddia zamanında mülk bulunmamışdır.

74 - : Bir kimsenin hâmil olarak satın aldığı cariyesinden çocuğun nesebini babası iddia, o kimse de tekzib etse bu iddiası olmaz. Çünkü ulûk, oğlunun mülkünde bulunmamışdir.

75 - : Bir kimsenin cariyesinden doğan çocuğun nesebini o kim­se, sonra da onun babası iddia etse veya birlikde iddiada bulunsalar o kimsenin iddiası evlâ bulunmuş olur. Çünkü o, bir dı´vei istilâddır. Di­ğeri ise bir dı´vei şübhedir.

76 - : Köle, mükâteb veya gayri müslim bulunan bir şahıs, hür ve müslim bulunan oğlunun cariyesinden doğan çocuğun nesebini iddia etse dı´vesi sahih olmaz. Fakat bir müslim, gayri müslim bulunaa o?. lunun cariyesinden mütevellid çocuğun nesebini iddia etse sahih olur

Kezalik: ikisi de gayri müslim bulunsa dı´ve sahih olur. Velev M milletleri muhtelif bulunsun.

77 - : iki kimse arasında müşterek olan bir cariyeden doğan m. cuğun nesebini bu şeriklerden yalnız biri iddia etse nesebi ondan sabit olur. Cariye kendisinin ümmi veledi olmuş olacağından şerikine zatoin olur. Fakat çocuğun kıymeti namına şerikine bir şey zamin olmaz.

78 - : Müteaddid kimseler arasında müşterek olan bir cariyeden doğan çocuğun nesebini bu şeriklerden her biri iddia etse nesebi hep. sinden sabit olur. Velev ki hisseleri mütef avit bulunsun. Cariye ise bun-ların hisseleri nisbetinde ümmi veledleri olmuş olur.

Bu, imamı Azama göredir, imam Ebu Yûsuf e göre bir neseb, ni­hayet iki kimseden, imam Muhammede göre de üç kimseden sabit ola­bilir, ziyadeden sabit olamaz. Hindiyye, Haniyye.

79 - : Bir kimse, bir çocuğun nesebim başkasına nisbet ve izafe etdikten sonra kendisine ilhak etmek iddiasında bulunsa bu iddiası mes. mu olmaz. Fakat hıukarrün leh olan şahıs, bu nesebi kabulden imtina ederek o kimseyi tekzib ederse o kimsenin bilâhare bu iddiası Imamey-ne göre mesmu olur. Ali Efendi fetâvâsı.

80 - : Bir kimse, zevcesine hitaben «sen bu çocuğu doğurmadın belki iltikat etdin» veya «başkasından istiare eyledin» deyib zevcesi de «hayır bu, benim senden hâsıl olan çocuğumdur» dese zevcenin bu iddi-ası, beyyinesiz kabul edilmez. [55]