- Neml Suresinden

Adsense kodları


Neml Suresinden

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Thu 16 September 2010, 01:47 pm GMT +0200
Neml Suresinden


Meâli


“İşte sana onların kendi yolsuzlukları yüzünden ıssız kalan yurtları!”

Geçenler varsa İslâmın şu çiğnenmiş diyarından;

Şu yüz binlerce yurdun kanlı, zâirsiz mezarından;

Yürekler parçalar bir nevha dinler rehgüzârından

Bu matem, kim bilir, kaç münkesir kalbin gubarndan

Hurûş etmekte, son ümmidinin son inkisarından!

Evet, son inkisarmdan ki yoktur cebrin imkânı

Batıp gitmiş nazarlar beklemekten fecr-i iıâzânı!

Nasıl, ey yolcu, bin lanet gelip ezmez ki vicdanı;

Dudaklar, çak çak olmuş” içerken zehr-i hüsranı,

Uzaktan baktı- koşmak nerde!- milyonlarca yârânı.

Bu ıssız âşıyanlar bir zaman gayet muazzezdi!

Bu damlar böyle baykuş seslerinden çın çın ötmezdi!

Şu kurbağalar seken vadide ceylânlar koşup gezdi!

Şu coşmuş, ağlayan ırmak ne handan gölgeler sezdi!

Fakat, bir bâd-i nekbet ansızın hep kırdı, hep ezdi!

Vefasız yurd! Öz evlâdın için olsun, vefa yok mu?

Neden kalbin kararmış? Bin ocaktan bir zıya yok mu?

İlâhi, kimsesizlikten bunaldım âşinâ yok mu?

Vatansız, hanümansız bir garibim... mülteca yok mu?

Bütün yokluk mu her yer? Bari bîr “yok!” der sada yok mu?

Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım

Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım!

Ne yapıp ye´sinıi kahreyliyeyim, bilmem kî?

Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki!..

Ah! Karşımda Vatan namına bir kabristan

Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?

Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,

Nereden bağladı yükselmeye, bak, nerde ucu!

Bu ne hicran-ı müebbed, bu ne husran-ı mübin...

Ezilir rûh-i sema, parçalanır kalb-i zemin!

Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar:

Dipçik altmda ezilmiş., paralanmış kafalar!

Bereden reng-i hüviyyetlerî ugmuş yüzler!

Kim bilir hangi şenaatle oyulmuş gözler!

Medeniyyet” denen alçaklığa lanetler eder

Gibi yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler!

Süngüden kalbura dönmüş nice binlerle beden!

Nice balşar, nice kollar ki cüda cisminden!

Beşiğinden alınıp parçalanan mahlûkat!

Sonra, namusuna kurban edilen bunca .hayat!

Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!

Göğsü baltayla kırılmış memesiz valideler!

Teki binlerce kesik gövdeye aid kümeler:

Saç, kulak, el, çene, parmak... Bütün enkaz-i beşer!

Bakalım, yavrusu uğrar mı, diyîp, karnından,

Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nisvan!

İşte bunlar o felâketzederlerdir ki, düşün,

Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!

Müslümanlıkları bîçarelerin öyle büyük

Bir cinayet ki: cezalar ona nisbetle küçük!

Ey, bu toprakta birer na´s-i perişan bırakıp

Yükselen, mevkib-i ervah! Sakın arza bakıp;

Sanmayın; şevk-ı şehadetle coşan bir kan var..

Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!

Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!

Tükürün: belki biraz duygu gelir arımıza!

Tükürün cebhe-i lâkaydine Şarkın, tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkm, tükürün!

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün Ehl-i Salibin o hayâsız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyyet demlen maskara mahlûku görün

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Hele i´lânı zamanında şu mel´un harbin,

“Bize efkâr-ı umumiyyesi lâzım Garbin

O da Allahı bırakmakla olur” herzesini

Halka îman gibi telkin ile, dînin sesini

Susturan abdalın idrakine bol bol tükürün!..

Yine hicran ile çılgınlığım üstümde bugün...

Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsaid lâzım!

Artık ey yolcu bırak... Ben, yalınız ağlıyayım! [203]