GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 12:25 pm GMT +0200
İnsanın nefsi işlediği günahları küçük, amelleri büyük görür. Bunun için işlenen küçük bir günah dahi olsa nefsimize;
Ey nefsim! Günahın küçüğümü olur. Senin işlediğin bu günah seni yarın cehennem azabına müstahak ettikten sonra boyutunun ne önemi var yada seni cennete müstahak etmeyen ve Allah'ı razı edemediğin bir amelin büyük olsa ne önemi var.
Vehb bin Münebbih (Radıyallahu Anh) buyuruyorki:
Adamın biri uzun süre ibadet etmiş, sonra, haftada yalnızca onbir hurma yemek üzere yetmiş hafta bir ihti-yacından dolayı Allah-u Zülcelal'den bir dilek dilemiş. Fakat bir türlü dileği yerine gelmemiş. Bunun üzerine nefsine dönerek şöyle demiştir;
"Ey Nefsim! Bu dileğimin kabul olmaması ve Allah-u Zülcelal’in nasip etmemesi hep senin yüzünden, eğer sen doğru olsaydın ve sende hayır olsaydı, dileğim kabul olurdu.”
Bunun üzerine bir melek gelerek şöyle dedi:
“Ey Ademoğlu senin şimdiye kadar yaptığın ibadetler biryana, şu anda nefsine yaptığın hakaretin bir yana konulsa, bu nefsine yaptığın hakaret senin için daha hayırlıdır. Onun içinde Allah-u Zülcelal senin dileğini yerine getirmiştir.”
Ey Nefsim! Sen ailenin, çocuklarının ve arkadaşlarının küçük kusurlarına bakarak, güya daha fazla azmasınlar diye onları azarlıyor, kınıyorsun. Onları sorguya çekiyor bu hataları niye işlediniz diye soruyor ve belki cezada veriyorsun.
Yazıklar olsun sana Ey Nefsim!
Kendini neden sorgulamıyor ve kendine neden ceza vermiyorsun? Onların hataları ve kusurları senin gözünde büyük görünürken kendi hatalarına ve günahlarına ne zaman bakacak ve hesap yapacaksın?
Ey Nefsim! Eğer bu hesapları bu dünyada yapmaz ve Allah-u Zülcelal'in yolunda gitmez isen yarın ebedü’l-ebed olan ahiret hayatında perişan olacaksın.
Gel burada hesabımızı iyi yapalım ve ahirette rahat edelim
Ey nefsim! Günahın küçüğümü olur. Senin işlediğin bu günah seni yarın cehennem azabına müstahak ettikten sonra boyutunun ne önemi var yada seni cennete müstahak etmeyen ve Allah'ı razı edemediğin bir amelin büyük olsa ne önemi var.
Vehb bin Münebbih (Radıyallahu Anh) buyuruyorki:
Adamın biri uzun süre ibadet etmiş, sonra, haftada yalnızca onbir hurma yemek üzere yetmiş hafta bir ihti-yacından dolayı Allah-u Zülcelal'den bir dilek dilemiş. Fakat bir türlü dileği yerine gelmemiş. Bunun üzerine nefsine dönerek şöyle demiştir;
"Ey Nefsim! Bu dileğimin kabul olmaması ve Allah-u Zülcelal’in nasip etmemesi hep senin yüzünden, eğer sen doğru olsaydın ve sende hayır olsaydı, dileğim kabul olurdu.”
Bunun üzerine bir melek gelerek şöyle dedi:
“Ey Ademoğlu senin şimdiye kadar yaptığın ibadetler biryana, şu anda nefsine yaptığın hakaretin bir yana konulsa, bu nefsine yaptığın hakaret senin için daha hayırlıdır. Onun içinde Allah-u Zülcelal senin dileğini yerine getirmiştir.”
Ey Nefsim! Sen ailenin, çocuklarının ve arkadaşlarının küçük kusurlarına bakarak, güya daha fazla azmasınlar diye onları azarlıyor, kınıyorsun. Onları sorguya çekiyor bu hataları niye işlediniz diye soruyor ve belki cezada veriyorsun.
Yazıklar olsun sana Ey Nefsim!
Kendini neden sorgulamıyor ve kendine neden ceza vermiyorsun? Onların hataları ve kusurları senin gözünde büyük görünürken kendi hatalarına ve günahlarına ne zaman bakacak ve hesap yapacaksın?
Ey Nefsim! Eğer bu hesapları bu dünyada yapmaz ve Allah-u Zülcelal'in yolunda gitmez isen yarın ebedü’l-ebed olan ahiret hayatında perişan olacaksın.
Gel burada hesabımızı iyi yapalım ve ahirette rahat edelim