müzzemmil
Sun 18 September 2011, 12:46 pm GMT +0200
VI- Nefs-i Marzıyye
Nefs'in mertebelerinin altıncısı da Nefs-i Marzıyye'dir. Bu tür Nefs'le ilgili olarak da Kur'an-ı Kerîm'de, Nefs-i Râzıye konusunda anılan âyet-i kerime [506] delil gösterilir. Ayrıca; "Rahmân'ın kulları ki; onlar yeryüzünde alçakgönüllü olarak yürürler ve câhiller kendilerine lâf atarsa "selâm" derler" [507] âyetinde tanıtılan "Rahmân'ın kulları", rahmete ve itrfı'nâna ermiş Nefs-i Marzıyye'dir ve bunlar kendilerine İlm-i Ledün [508] ve hikmet verilmiş kimseler olarak da yorumlanmıştır. [509]
Makam-ı Kürsî olan Nefs-i Marzıyye mertebesinin başlıca özellikleri; "Allah'ın ahlakıyla ahlâklarım!" hitabının muhatabı olmak, beşerî sıfatları terk, Allah'ın yarattığı varlıklara karşı iyi davranmak, Allah'a yakınlaşmak, Allah'ı düşünmek, her yanı Allah'ın nuruyla dolmak, Allah'ın zâtında O'nunla karşılaşmakdır.[510]
Nefs-i Marzıyye'nin seyri, seyr anillah (Allah'tan seyr) dır. Âlemi, şu görünen madde âlemi; mahalli, sırdır. Hâli hayrettir. Yolu, şeriattır. Sıfatlarından bazıları; hataları bağışlayıcı ve ayıpları örtücü olmaktır, iyi zanda bulunmak, herkese iyilik ve şefkat göstermektir. Halkı kendi tabiatlarının karanlıklarından ruhlarının nurlu ülkesine çıkarmak için onlara eğilim ve yönelmedir. Halk ile Hâlik'ın sevgisinin bir arada bulunmasıdır. Bu makamın sahibi, hem Allâhü Teâlâ ve hem de kullar katında razı olunmuş ve kendi de herkesten razı olmuştur.[511]
Nefs-i Marzıyye sahibi olan sâlik, her an ve her nefes müşahede üzere olup Allah'ın isim, ef'âl ve sıfatlarının tecellileri zuhur eder. Bu sâlike, zikir olarak "Yâ Kayyûm" ismi telkin edilir. Kelime-i Tevhîd'e "Fa'lem ennehü lâ ilahe illallah (Bil ki; o Allah'tan başka ilâh yoktur)" mânâsını verir. Bu mertebedeki sâlikten keşf ve keramet türünden olağanüstü haller ortaya çıkar. Ancak kendileri buna asla önem vermeyip bir an bile olsa huzûr-u ilâhîden ayrılmazlar. Bu makam, vahdet makamıdır. Herkes bu makama ulaşamaz. Bu makamdaki sâlikte Fena fillâh ve Beka billâh halleri zuhur eder. [512]
[506] Fecr: 89/28.
[507] Furkan: 25/63.
[508] İlm-i Ledün: Hakk'ın kandan gelen bilgi (Bkz.: Kehf, 18/65). Mutasavvıflar, bütün ilimlerin Allah katından geldiğine inanırlar. Ancak şer'î ve zahirî ilimler, melek ve rasûl aracılığıyla gelir, ilham ise aracısız olarak doğrudan Cenab-ı Hakk'tan gelir. Onun için ilhama İlm-i Ledün denmiştir. Bu ilim, kişiye özgü, gizli bir bilgidir. (Süleyman Uludağ, A.g.e., s. 245).
[509] Ebu Tâlib Mekkî, Kûtü'l-Kulûb, c. I, s. 86.
[510] Atvâr-ı Seb'a, Anonim, İst. Sûleymaniye Küt., İbrahim Ef., Nr.: 461/1, Vr.: 22a-22b.
[511] Erzurumlu İbrahim Hakkı, A.g.e., s. 625.
[512] Muhammed (Nuri Şemseddin Ef., A.g.e., s. 8-9. Ahmet Ögke, Kur'an'da Nefs Kavramı, İnsan Yayınları: 94-95.