- Necasetten Temizlenme

Adsense kodları


Necasetten Temizlenme

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ecenur
Mon 10 May 2010, 03:18 pm GMT +0200
Hidaye Tercümesi / Necasetten Temizlenme


(NAMAZ İÇİN) NECASETLERDEN TEMİZLENME BABI


(Namaz kılmak istiyen kimsenin vücudu, elbisesi ve üzerinde namaz kılmak istediği şeyin temiz olması şarttır.) Zira Cenâb-ı Hak :•Elbiseni temizle» ([1]) diye buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de, aybaşı kanı ile lekeli elbisenin hükmünü soran kadına ´Onu sil, son­ra ov, sonra su ile yıka- ([2]) diye cevap vermiştir İşte bu âyet ve hadis ile elbisede temizliğin şart olduğu anlaşılınca, vücutta ve üze­rinde namaz kılınan yerde de temizliğin şart olması lâzım gelir. Çün­kü kişi namaz kılarken bu üç şeyi kullanır.

(Necaseti su ile temizlemek caiz olduğu gibi -sirke, gül suyu ve benzeri gibi- meyvaları sıkmakla elde edilen, temiz ve necaseti giderici her sıvı ile de caizdir.) Necaseti, sudan başka sıvılarla da yı­kamanın cevazı, İmam Ebû Hanife ile İmam Ebü Yûsuf´un görüşüdür. İmam Muhammed, İmam Züfer ve İmam-ı Şafii: -Sudan başka herhangi sıvı ile necaseti yıkamak caiz değildir» demişlerdir. Çünkü sıvı necase­te değdiği zaman necis olur. Necis olan bir şey ile de temizlenme olamaz. Her ne kadar su da diğer sıvılar gibi necasete değdiği za­man necis oluyorsa da, sudan başka bir temizleme aracı bulunma­dığından, bu yargıyı onun .hakkında yapmamak zorundayız» demiş­lerdir. İmam Ebû Hanife ile İmam E.b û Yû­suf da: -Sıvı olan her şey sökücüdür. Sudaki temizleyicilik vasfı da onun bu vasfından dolayıdır. Herhangi bir şeyin necis olması da necaset zerrelerinin o şeyde bulunmasmdandır. Yıkanan şeyden bu zerrelerin hepsi gidince temiz olmaması için bir neden kalmaz- diye ce­vap, vermişlerdir. K u d u r i´ ´nin dile getirdiği bu cevapta, elbise ile vücut arasında bir ayırım yapılmamıştır, ki İmam Ebû Hanife (Allah rahmet eylesin) buna kaildir. Kendisinden ge­len rivayetlerden birine göre îmam Ebû Yûsuf un gö­rüşü de bu yoldadır. Diğer rivayete göre ise, İmam Ebû Yû­suf (Allah rahmet eylesin) vücut ile elbise arasında ayırım ya­parak vücut üzerindeki necaseti sudan başka bir şeyle yıkamayı caiz görmemiştir.

(Hayvan tersi, dışkı, kan ve meni gibi katı bir pislik, bir ayak­kabıya yapışıp üzerinde kuruduğu zaman, o ayakkabının yere sür-tülmesiyle temizlendiği istihsan edilmiştir.) İmam Muham­med ayakkabıyı da diğer şeylere kıyas ederek : «Meniden başka hiç bir necaset silmekle temizlenemez.» demiştir. Çünkü pislik yaş­ken ayakkabıya yapıştığı için içine girmiştir. Ayakkabıyı yere sürt­mek ya da ovmakla içindeki necaset çıkamaz. Ancak meni -ileride anlatacağımız üzere- bu hükmün dışındadır. İmam Ebû Ha­nife ile İmam Ebû Yûsuf un dayanağı, Peygamber Efendimiz (Aleyhi´s-salâtü ve´s-selâm)´in : «Ayakkabılarda bir necaset bulunduğu zaman (kişi) onları ye­re sürtsün. Zira yer ayakkabılar için temizleyicidir.- ([3]) hadisidir. İmam Ebû Hanife ile îmam Ebü Yûsuf ay­rıca : «Deri sert olduğu için ona yapışan pisliğin zerreleri çok mik­tarda içine nüfuz edemez. Nüfuz edeni de pislik kuruyunca onu ge­ri çeker- demişlerdir.

(Ayakkabıya yapışan pislik eğer daha yaş ise, yıkamaktan baş­ka bir şeyle temizlenemez.J Zira yere sürtmek, yaş olan pisliği te­mizlemek şöyle dursun, tersine onu çoğaltır. îmam Ebû Yû­suf dan:

«Ayakkabıları pislikten korumak güç olduğu ve hadiste de «yaş, kuru» diye bir kayıt bulunmadığı için -pislik yaş da olsa- üze­rinde pislikten iz kalmayıncaya kadar yere sürtmekle temizlenmiş olur» diye söylediği rivayet olunmuştur, ki bizim Şeyhlerimiz de bu görüştedirler. (Eğer ayakkabıya sidik değmiş ve ayakkabı kurumuş İse, yıka­maktan başka bir şey onu temizieyemez.) Şarap ve benzeri diğer sıvı necasetler de sidik gibidirler. Zira ayakkabı sıvı necasetin zer­relerini emer ve necaset katı olmadığı için kuruyunca içinde kalır. Kimisi de : -Ayakkabı daha yaşken ona yapışan kum, kül ve ben­zeri şeyler, sıvı necaseti katılaştırmış olur. Bunun için ayakkabıya değen necaset sıvı da olsa, yere sürtmekle temizlenmiş olur- de­miştir. (Necis olan elbiseye gelince: necaset kurumuş dahi olsa, yıka­maktan başka bir şeyle temizlenemezJ Çünkü elbise deri gibi sert olmadığı için necasetin zerreleri içine nüfuz eder ve yıkamaktan başka bir şey onlan çıkaramaz. (Meni necistir ve eğer yaş ise onu yıkamak gerekir. Ancak eğer elbisede kuruduktan sonra görülürse ovmak kâfidir.) Zira Peygam­ber Efendimiz tSallallahü Aleyhi ve Sellem), H z. A i ş e (Ra-

dıyallâhü anhâ)´ye :-Yaşsa onu yıka, kuru ise ov- ([4]) diye buyurmuştur. Bu hadis -Meni ne­cis değildir- diyen tmam-ı Safi i´ nin görüşüne karşıdır. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) aynca:

«Elbise ancak beş şeyden yıkanır...» ([5]) di­ye buyururken bunlardan birinin meni olduğunu söylemiştir. Eğer meni vücuda değerse. bizim Şeyhlerimiz:-Ovmakla temiz olur. Çünkü meninin vücuda değmesi elbiseye değmesinden daha çok olduğu için yıkamak güç olur- demişlerdir, imam Ebû Hanif e´ den ise:

-Yıkamak gerekir. Zira vücut ısısı çekicidir. Bunun için meni vü­cut üzerinde katılaşmaz. Aynca vücudu ovmak da mümkün değil­dir- diye söylediği rivayet olunmuştur.

(Necaset aynaya veya kılıca değdiği zaman silmekle yetinilir.) Zira necaset bunların içine nüfuz edemez. Dışta olan bir necaseti ise, silmek kâfidir. (Eğer necaset bir yere değer ve sonra güneşte kuruyup yerin­de bir iz kalmazsa, o yer üzerinde namaz kıhnabilir. Fakat) î m a m Züfer ile İmam-ı Şafii: -Kılınamaz. Zira necaset her hangi bir şeyle giderilmemiştir. Bunun içindir ki (onunla teyem­müm edilemez) demişlerdir. Bizim dayanağımız, Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)´in: l-Yerin temizlenmesi kurumasıdır.» ([6]) hadisidir. Onunla teyemmüm edile­memenin nedeni de i Çünkü teyemmüm edilecek toprağın temiz ol­ma şartı Kur´an´m nassı ile sabittir. Zan ifâde eden bir -tek kişi hadisi» ile temiz olduğu bildirilen bir toprağa teyemmüm edilirse, bu kesin şart yerine getirilmiş olmaz. (Kan, sidik, şarap, tavuk pisliği ve eşek sidiği gibi galiz olan necasetten bir dirhem miktarı ve daha az necasetle namaz kıhnabi-lir.) İmam Züfer ile Şafii: -Necasetin çoğu ile azı arasında fark yoktur. Zira temizlenmeyi emreden nass ayırım yapmamıştır» demişlerdir. Biz diyoruz ki: Ne­casetten büsbütün korunmak imkânsız olduğu için hiç olmazsa az olduğu zaman ona göz yumulmahdır. Zira dinde güçlük yoktur. Aza -bir dirhem miktarı» diye ölçü vermemizin, nedeni de : necis olan istinca yeri bir dirhem miktarı olduğu halde, onunla namaz kılına-bilmesidir. Bir dirhem miktarı, bir rivayete göre -ki sahihi budur- yüz­ölçümü itibariyledir. Bu da avuç içinin genişliği kadardır. Bir riva­yete göre de ağırlık itibariyledir. Bu da, ağırlığı bir miskala varan büyük dirhemdir. Bu iki rivayeti uzlaştırmak için kimisi: -Birinci rivayet ince, ikinci rivayet kaim olan dirhem hakkındadır- demiştir. Yukanda sayılan şeylerin galiz necis olmalarının sebebi, neca­setlerinin kesin delil ile sabit olmasıdır.

(Eti yiyilen canlıların sidiği gibi hafif olan necasetlere gelince:) imam Ebû Hanif e´ den (dörtte birine kadar bu necasetIe müteneccis bulunan bir elbise ile namaz kılınabilir) diye rivayet olunmaktadır. Çünkü hafif olan necaset, ne zaman ki elbisede fa­hiş derecede çok olursa, namazın sıhhatim engeller. Herhangi bir şeyin dörtte biri de, bazı hükümlerde o şeyin tamamı hükmünde­dir. İmam Ebü Hanife´ den: -Dörtte biri kadar necis olduğu zaman, onunla namaz kılmak caiz olmadığını söylediğimiz elbiseden maksat, roba gibi içinde namaz kilınabilen, yani namazda kişinin avretini örtebilecek kadar olan elbisedir- diye söylediği de rivayet olunmuştur. Kimisi: -Dörtte birden maksat, elbiseden -ek. etek gibi- necasetin değdiği yerin dörtte biridir» demiştir, İm a m Ebû Yûsuf´ dan da: -Necis olan yer bir karış boyunda, bir karış eninde olursa onun­la namaz kılınabilir, fazla olursa kılınamaz- diye rivayet edilmiştir. Eti yiyilen hayvan sidiğinin hafif necis sayılması, İmam Ebü Hanife ile İmam Ebû Yûsuf´a göre ayrı ayrı se­beplere dayanır. İmam Ebû Hanife:•Çünkü hakkındaki nasslar arasında taarruz vardır», İmam Ebû Yûsuf -Çünkü necis olup olmadığında ihtilâf edilmiştir- demiştir.

(Herhangi bir hayvan tersi veya sığır pisliği, bir dirhemden faz­la miktarda bir elbise üzerinde bulunursa, İmam Ebû Hanife´ye gö­re o elbise ile namaz kılınamaz.) Çünkü hayvan tersinin necis ol­duğu hakkında nass vardır ve o nass ile taaruz eden bir başka nass yoktur. Rivayet olunmaktadır ki Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) Cinler gecesinde istinca için, beraberinde bulu­nan Abdullah İbn-i Mesud" dan taş istemiş, A b -d u I I a h da ona iki taş ve bir kuru deve tersini getirmiştir. Pey­gamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) taşlan almış ve fa­kat deve tersini eline aldıktan sonra : «Bu pistir- buyurarak atmış­tır. İşte bununla hayvan tersinin ağır necis olduğu sabittir. Zira onunla taarruz edecek bir başka nass yoktur. îki İmam ise:

-Eğer elbise üzerindeki hayvan tersi fahiş derecede çok olmaz­sa onunla namaz kılmak caizdir- demişlerdir. Çünkü hayvan ter­sinin necis olup olmadığında içtihat etmek için yol vardır. Nitekim necis olmadığını söyiiyenler olmuştur. İşte bunun için iki îmama gö­re hayvan tersi ağır necis değildir. Hem de hayvan tersinden ko­runmak imkânsızdır. Bunun da ağır necis olmadığında etkisi var­dır. Fakat eşek sidiği öyle değildir. Zira sidik sıvı olduğu için yer

onu emer. Biz diyoruz ki: Hayvan tersinden korunmanın imkânsız­lığı yalnız ayakkabılar içindir ve bu imkânsızlık yüzündendir ki hay­van tersi ayakkabılar hakkında hafif necis sayılarak : silinmekle te­mizlenir, denilmiştir. Nihayet hayvan tersi de insan pisliği gibi olup onun hakkında gösterilen bu kadarcık kolaylık yeterdir.

Bu konuda eti yiyilen ve yiyilmiyen hayvanlar arasında fark yoktur. Ancak İmam Züfer ikisi arasında ayırım yaparak i eti yiyilen hayvanlarda iki İmama, yiyilmiyen hayvanlarda da İmam Ebû Hanife1 ye uymuştur. Rivayete göre İmam Muhammed Rey şehrine gittiğinde her tarafın hayvan tersleriyle dolu olduğunu görünce: -Elbise üzerinde hayvan tersi fahiş derecede çok da olsa, onunla namaz kılınabilir- diye fetva ver­miş ve bunun üzerine Maveraünnehir Uleması, Buhara´ nın çamurunu da hayvan tersine kıyas etmişlerdir. Rivayete göre İmam Muhammed bundan sonra -Hayvan tersine bula­şan ayakkabılar, yere sürtmekle temiz olmaz- diye meşhur görüşün­den dönmüştür. (At sidiğine bulaşan elbise ile, İmam Ebû Hanife ile İmam Ebû Yûsuf´a göre eğer at sidiği fahiş derecede çok olmazsa, İmam Mu-hammed´e göre mutlaka namaz kılınabilir.) Zira at, iki İmama gö­re eti yiyilen hayvanlardan olduğu için İmam Muhammed´e göre sidiği necis değil, İmam Ebü Yûsuf´a göre hafif necistir. İmam Ebû Hanife de, her ne kadar atın, eti yiyilebilen hayvanlardan olduğuna kail değilse de sidiğinin necis ol­duğu hakkındaki deliller arasmda taaruz bulunduğu için ona hafif necis demiştir.

(Eti yiyilmiyen kuşların pisliğine, bir dirhemden fazla miktarda bulaşan bir elbise ile namaz kılmak, İmam Ebû Hanife ile İmam Ebû Yûsuf´a göre caizdir, İmam Muhammed´e göre değildir.) Bu ihtilaf, kimiis: *Eti yiiylmiyen kuşların pisliği necis midir, değil midir?», ki­misi de -ki en sahihi budur-: «Bir dirhem miktarından fazla ol­duğu zaman namaza mani midir, değil midir? diye edilen ihtilâftan ileri gelmedir» demiştir. İmam Muhammed: -Necasetin hafif olması imkânsızlıktan dolayıdır. Kuşlarla insanlar bir arada bulunmadıkları için kuşların pisliğinden korunmak imkânsız değil­dir. Bunun için kuşların pisliği galiz necistir-, İmam Ebû Ha­nife ile İmam Ebü Yûsuf:

«Kuşlar havada pisledikleri için pisliklerinden korunmak imkân­sızdır. Bunun için pisliklerinin hafif necis olması lâzım gelir- demişlerdir. Kuş pisliği bir kaba düştüğü zaman da, kimisi: -Kap necis olur-, kimisi de, kapları kuşların pisliğinden korumanın imkânsızlı­ğını ileri sürerek: «Necis olmaz» demiştir.

(Bir dirhemden fazla miktarda balık kanının, ya da eşek veya katır salyasının bulaştığı bir elbise ile namaz kılmak caizdir.) Zira balık kanı gerçekte kan olmadığı için necis değildir. Fakat î m a m Ebû Yûsuf tan, balık kanım necis sayarak onda fahiş dere­cede çok olmamayı şart koştuğu rivayet olunmuştur. Eşek veya ka­tır salyasına gelince: Necis olması şüpheli olduğu için, temiz olan bir şey onunla necis olmaz.

(İğne ucu gibi gözle görülemiyecek derecede ufak damlacıklar halinde kişinin üstüne dökülen sidiğin) ondan korunmaya güç yet­mediği için (önemi yoktur.)

(Necaset -görülen ve görülmeyen necasetler olmak üzere- iki çeşittir. Görülen necasetten temizlenmek: temizlenmesi istenen şe­yin üzerindeki necaset aynının gitmesiyle olur.) Çünkü necaset, ay­nı itibariyle o şeye girdiği için aynı gitmedikçe gitmiş olamaz. (An­cak necasetten, giderilmesi güç olan bir iz kalması halinde, izin git­mesi şart değildir.) Zira dinde zorluk yoktur. Bu ifadeden, herhangi bir şeyin üzerinden necasetin -bir yıkayışta bile olsa- aym gittik­ten sonra, yıkamayı sürdürmeye gerek bulunmadığı, sezilmektedir. Bu ise, tartışılacak bir konudur. (Görülmeyen necasetten temizlen­mek ise: necis olan şeyi, temizlenmiş olduğu kanaati hasıl olunca­ya kadar yıkamakla olur.) Zira necasetin şeyden çıkması için yıka­mayı, necaset çıkıncaya kadar sürdürmek gerekir. Bu necaset ise, gözle görülemediği için çıkıp çıkmadığı, kesin olarak bilinemez. Bu­nun için onda kanaat şart olmuştur. Gözle görülmeyen necasetleri üç kez yıkamayı şart koşmaları da bunun içindir. Zira necis olan şey üç kez yıkanınca, ondan necasetin çıktığına kanaat hâsıl oldu­ğundan, kanatın husulü yerine üç kez yıkamayı şart koşmuşlardır. Uykudan kalkan kimse hakkındaki hadis de bunu teyit etmektedir. Sonra -zahir olan rivayete göre- yıkanan şeyi her yıkayışta sık­mak gerekir. Çünkü necaset arak sıkma ile çıkar.[7]





--------------------------------------------------------------------------------

[1] Müddesir 4

[2] Buharı sahife 36, Ebü Davnd 140 ve 58 Ebu Davud (Taharet) 130, Tir-mizî (Taharet) 104, Nesal (Taharet) 134 (Hayız) 26, Danml (Abdest) 105.

[3] Ebû Dâvud (Taharet) 137, (Namaz) 88

[4] Bu lâfızla gariptir. Beyhaki´nin rivayetine göre hadisin metni şöyledir : «Meniyi Peygamber Efendimiz (S.A.V.)´în elbisesinden kuru olduğu zaman arardım, yaş olduju zaman da yıkardım» BeyhakI C. 2 S. 417

[5] Darekutnl, Aramar b. Yaser (R.A.)´dan; Darekutnl sahife 47. (Bevlin necislifci)

[6] Musannif bunu hadis olarak getirmiş ise de, Hanefi Fıkhı ulemasından kimisi: «Hz. Aişe´nin, kimisi: «Muhammed b. Hanefiye´nin sözüdür» demiştir. Nitekim Îbn-İ Ebi Şeybe, bunu Muhammed b. Ebl Hanefiye´nin sözü olarak al­maktadır. Bu konuda hadis olarak rivayet olunan metin şöyledir. «Hangi toprak kurusa temizlenmiş olur.» Bununla beraber her iki metin de aynı manayı verdik­leri için musannifin getirdiği metin, manen hadis olur. Ahmed Meylânî

[7] Şeyhü´l-Îslâm Burhanüddîn Ebu´l-Hasan Ali b. Ebû Bekir Merginânî, Hidaye Tercümesi, Kahraman Yayınları: 1/74-80.

ceren
Sun 14 June 2015, 06:28 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Namaz için necasetten temizlenmek namaz kılacağın kıyafetlerin temiz olması,vücudunun temiz olması ve abdestini adabına uygun almaktır....