ezelinur
Wed 19 January 2011, 06:10 pm GMT +0200
079-NAZİAT SURESİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[079.001-2] Andolsun (ruhları) şiddetle çekip çıkaranlara. Ve kolaylıkla çıkarıp alanlara.
[079.003-4] Ve sür'atle yüzenlere. Ve çabukça ileri geçenlere.
[079.005-6] Hangi bir mühim işi tedbir edenlere. O gün sarsılacak, sarsılacaktır.
[079.007-8] O sarsanın ardından biride gelecektir. Kalpler o günde pek muztariptir.
[079.009] Onların gözleri de pek zelilane bir vaziyettedir.
[079.010] Derler ki: «Biz mi hayata hakikaten döndürülmüş kimseler olacağız?»
[079.011] «Biz mi çürümüş kemikler olduğumuz zaman?»
[079.012-3] Dediler ki: «Bu, o halde ziyanlı bir dönüş.» Fakat şüphe yok ki o, bir tek sayhadır.
[079.014] Artık onlar, o zaman bir düz yer üzerindedirler.
[079.015-16] Sana Mûsa'nın kıssası geldi mi? O vakit ki, O'na Rabbi, mukaddes Tuvâ vadisinde nidâ etmişti.
[079.017-18] Fir'avun'a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?»
[079.019] «Ve sana Rabbin yolunu göstereyim de O'ndan korkasın.»
[079.020] Artık O'na pek büyük mûcize gösterdi.
[079.021] O ise yalanladı ve isyan etti.
[079.022-3] Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti.
[079.024] «Ben sizin en yüksek Rabbinizim,» dedi.
[079.025] Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı.
[079.026] Şüphe yok ki, bunda korkar olan kimse için elbette bir ibret vardır.
[079.027] Sizler mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz, yoksa gök mü ki, onu binâ etti?
[079.028] Onun yükseklik miktarı yükseltti, sonra onu tesviye kıldı.
[079.029-31] Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi.
[079.032] Dağları da tesbit etti.
[079.033] Sizin için ve hayvanlarınız için bir menfaat olarak.
[079.034] Artık o vakit ki, pek büyük bir âfet zuhûra gelir.
[079.035] İnsan neye koşup durmuş olduğunu o gün hatırlar.
[079.036] Cehennemde her gören kimseye açıklanmış bulunur.
[079.037-8] Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise.
[079.039] Artık şüphe yok ki, cehennemdir, odur onun yurdu.
[079.040] Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise.
[079.041] Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur.
[079.042-4] Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû'u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
[079.045] Şüphe yok ki sen, ancak ondan korkan bir korkutucusun.
[079.046] Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[079.001-2] Andolsun (ruhları) şiddetle çekip çıkaranlara. Ve kolaylıkla çıkarıp alanlara.
[079.003-4] Ve sür'atle yüzenlere. Ve çabukça ileri geçenlere.
[079.005-6] Hangi bir mühim işi tedbir edenlere. O gün sarsılacak, sarsılacaktır.
[079.007-8] O sarsanın ardından biride gelecektir. Kalpler o günde pek muztariptir.
[079.009] Onların gözleri de pek zelilane bir vaziyettedir.
[079.010] Derler ki: «Biz mi hayata hakikaten döndürülmüş kimseler olacağız?»
[079.011] «Biz mi çürümüş kemikler olduğumuz zaman?»
[079.012-3] Dediler ki: «Bu, o halde ziyanlı bir dönüş.» Fakat şüphe yok ki o, bir tek sayhadır.
[079.014] Artık onlar, o zaman bir düz yer üzerindedirler.
[079.015-16] Sana Mûsa'nın kıssası geldi mi? O vakit ki, O'na Rabbi, mukaddes Tuvâ vadisinde nidâ etmişti.
[079.017-18] Fir'avun'a gidiver, muhakkak ki, o pek azmıştır.» İmdi de ki: «Senin temizlenmekliğine meylin var mıdır?»
[079.019] «Ve sana Rabbin yolunu göstereyim de O'ndan korkasın.»
[079.020] Artık O'na pek büyük mûcize gösterdi.
[079.021] O ise yalanladı ve isyan etti.
[079.022-3] Sonra da koşarak geriye döndü. Artık topladı da nidâ etti.
[079.024] «Ben sizin en yüksek Rabbinizim,» dedi.
[079.025] Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı.
[079.026] Şüphe yok ki, bunda korkar olan kimse için elbette bir ibret vardır.
[079.027] Sizler mi yaradılış itibariyle daha çetinsiniz, yoksa gök mü ki, onu binâ etti?
[079.028] Onun yükseklik miktarı yükseltti, sonra onu tesviye kıldı.
[079.029-31] Ve gecesini karanlık etti, gündüzünü de çıkardı (aydınlattı). Ve ondan sonra da yeri yaydı. Ondan suyunu ve otlağını çıkarıverdi.
[079.032] Dağları da tesbit etti.
[079.033] Sizin için ve hayvanlarınız için bir menfaat olarak.
[079.034] Artık o vakit ki, pek büyük bir âfet zuhûra gelir.
[079.035] İnsan neye koşup durmuş olduğunu o gün hatırlar.
[079.036] Cehennemde her gören kimseye açıklanmış bulunur.
[079.037-8] Artık kim taşkınlık etmiş ise. Ve dünya hayatını tercih eylemiş ise.
[079.039] Artık şüphe yok ki, cehennemdir, odur onun yurdu.
[079.040] Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise.
[079.041] Artık cennette, o da (o kimse için) yurttur.
[079.042-4] Sana Kıyametten sorarlar ki, onun vukû'u ne zamandır? Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin? Onun sonu Rabbine varır.
[079.045] Şüphe yok ki sen, ancak ondan korkan bir korkutucusun.
[079.046] Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.