- Nasuh Tevbesi

Adsense kodları


Nasuh Tevbesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
bengisu
Tue 11 December 2007, 02:32 pm GMT +0200
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ancak tevbe edip inanan ve salih amel işleyenler, İşte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir." (Furkan; 70)

   Nasuh tevbesi demek; geçmişte işlenen günahlara pişmanlık duymak, derhal o günahlardan sıyrılıp çıkmak, bir daha da o gibi günahlara girmemeye de kesin kararlı olmaktır. Tevbe tüm hayırların anahtarıdır ve mü'minlerin kurtuluşu tevbededir.

   Hasan-ı Basri' den rivayet edildiğine göre, Allah-u Zülcelal şeytanı dergahından kovunca, şeytan Allah-u Zülcelal' e: "Ululuğun hakkı için, ademoğlunun ruhu cesedinden ayrılmadıkça, bende onu rahat bırakmam." dedi. Allah-u Zülcelal de şeytana şu cevabı verdi: "Ululuğum ve yüceliğim hakkı için, ben de kulumun canı boğazına gelinceye kadar tevbe kapısını önünde açık tutarım."

   Anlatıldığına göre, Allah-u Zülcelal Davud (A.S)' a şöyle buyurmuştur: "Ey Davud! Benden yüz çevirenleri benim nasıl beklediğimi, günahları terk edip bana yönelenleri nasıl arzu ettiğimi bilseydiler, hemen bana yönelirlerdi. İşte benden yüz çevirenlere karşı muamelem budur. Bana yönelenlere karşı muamelemin nasıl olacağını sen düşün!"

   Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki; bilindiği gibi her baba çocuğunu aşık olmuşcasına sever. Bir çocuk aniden babasından yüz çeviripte kaçarsa, o şevkatli baba bir an önce çocuğunun evine dönmesini ister. Allah-u Zülcelal' in merhameti kulların merhametinden daha fazladır. Herkes kendisine sormalıdır! Bu kadar şevkat ve merhamet sahibi olan Rabbimize, muhabbet beslemek, tevbe edip O' na layık bir kul olmaya çalışmak hak değil midir?

   İnsan ne isterse Allah-u Zülcelal onu o kuluna veriyor. İnsanın tek çaresi hatalarını itiraf edip, merhametlilerin en merhametlisi olan Allah-u Zülcelal' e yönelmektir.

   Allah-u Zülcelal' in kullarına dönük rahmetine ve esirgeyiciliğine bakın! O, ne kadar çok merhamet sahibidir. O kullarını affetmek için küçük bir bahane arıyor. Onun için her zaman tevbe ederek Allah' a yönelmeliyiz ve beş vakit namazı zamanında kılmaya gayret etmeliyiz. Çünkü Allah-u Zülcelal, beş vakit namazı, büyükleri dışında kalan tüm günahlardan arınma vesilesi kılmıştır. Gerçekten eski insanlar bir defa Allah-u Zülcelal' e söz veriyorlardı ve bir daha sözlerinden dönmüyorlardı.

   Hasan-ı Basri bir gün, arkadaşları ile yolda yürüyordu. Karşısına devlet erkanının çocuklarından biri çıktı, hizmetçileri ve yardımcıları da beraberinde idi. Kendisi de atın üstündeydi. Hasan-ı Basri yol ortasında durdu ve: "Ey Emiroğlu, ben bir cümle satıyorum, alır mısın?" dedi.

Emiroğlu: "Kaç dirhem gümüşe satıyorsun?" diye sordu. Hasan-ı Basri: "Bir dirhem gümüşe sattığım var, iki dirhem gümüşe sattığım var." dedi. Emiroğlu: "Önce, bana bir dirhem gümüşe sattığın cümleyi söyle." dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basri: "Ey Emiroğlu, senin evin var mı?" diye sordu. O da: "Var!" dedi.

   Hasan-ı Basri: "O evi sen mi yaptırdın, yoksa sana miras mı kaldı?" diye sordu. Emiroğlu: "Ben yaptırdım." diye cevap verdi. Hasan-ı Basri: "Ne kadar sürede yaptırdın?" diye sordu. Emiroğlu: "Şu kadar sürede yaptırdım." dedi. Hasan-ı Basri: "Neden daha kısa bir sürede yaptırmadın?" diye sordu. Emiroğlu: "O binanın taşını taşıyan eşeğe acıdım, bunun için de, kısa zamanda yapamadım." dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basri: "Ey Emiroğlu, başkasının eşeğine acıyorsun. Ama günahların, masiyetin yükünü çeken nefsine acımıyorsun. Hem de günahlar, masiyetler dağlar, tepeler gibi yığılmış iken!" dedi.

   Hasan-ı Basri' nin bu sözü Emiroğlu' na tesir etti. Hemen atından indi, Hasan-ı Basri' nin elini öptü ve: "Ya Şeyh, iki dirhem gümüşe sattığın cümleyi de bana söyle!" dedi. Bunun üzerine Hasan-ı Basri: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Emiroğlu: "Kardeşlerle bir memurluk meselesi için devlet başkanının yanına gidiyorum." diye cevap verdi. Hasan-ı Basri: "Haline bir bak ki, değerli elbiseler giymişsin. Güzel kokular sürünmüşsün ki; onlara karşı mahcup olmayasın. Halbuki, onlar da senin gibi bir insan! Yarın Peygamberlerin, salih zatların yanına gittiğin zaman; bu kadar çok günahla, isyan kiri ile utanmayacak mısın?" dedi.

   Bu sözler Emiroğluna daha çok tesir etti. Hemen atını kölesine bağışladı. Bundan sonra Hasan-ı Basri' nin elini tutup tevbe ve biat etti. Ölünceye kadar ibadet ve taat işleri ile meşgul oldu.

   İşte onlar tevbe ettikten sonra, bir daha aynı hatayı işlemiyorlardı. Allah-u Zülcelal' in merhametine sığınıp günaha dönmüyorlardı. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "O, kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir." (Şura: 25)

   Abdullah İbn-i Mes'ud (R.A)' dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (S.A.V) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Günahından tevbe eden kimse hiç günah işlememiş gibidir." (İbn Mace)

   Yani insan, anasından doğduğu zaman, nasıl günahsız ve tertemiz olarak dünyaya geliyorsa, günahından tevbe eden kimse de anasından yeni doğup, günahsız ve tertemiz dünyaya gelmiş gibi olur. Allah-u Zülcelal çok merhametlidir. Bizlere çok büyük bir nimet olarak tevbe kapısını açmıştır.

   Anlatıldığına göre bir adam, bir gün pazara gidip bir hıristiyan köle satın alır ve İslam dininin güzelliğini köleye anlatır. Köle kelime-i şehadet getirerek müslüman olur. Sonra, hesap yapabilmesi için köleye rakamları öğretmeye çalışır. Adam bir dediği zaman köle de bir der. Adam iki dediği zaman, köle: "Hayır iki diyemem, ben Allah'a söz verdim. Çünkü ben bir olan Allah' a secde ediyorum." diye karşılık verir. Kölenin efendisi de, köleyi Allah için azad eder.

   İşte onların Allah' a bağlılıkları böyleydi. İnsanın Allah-u Zülcelal' e karşı vermiş olduğu sözde durması lazımdır. Evet, Allah-u Zülcelal çok merhamet sahibidir. Allah' ın merhameti neredeyse o tarafa meyilli olalım. İslam tarihine baktığımız zaman, İslam dinine göre, şimdiki insanların davranışları ile o zamanki insanların davranışları birbirinden çok farklıdır. Bunun için Allah-u Zülcelal' e çok yalvarmamız lazımdır.

   Cüneyd-i Bağdadi şöyle anlatmıştır:

   "Bir gün rüya aleminde ya da hal esnasında gördüm ki, şeytan çıplak olarak insanlarla oynuyor. Ona dedim ki: "Ey Lain, sen o kadar hayasızsın ki, insanlarla çıplak olarak oynuyorsun." Şeytan: "Bunlar insan mıdır? Bunlar insan değil ki, ben onlardan haya edeyim. Bunların Allah ile hiç bir alakası yoktur." diye karşılık verdi. Ona: "Peki seni yakan insanlar kimdir?" diye sordum. Şeytan "Filan camiye git, orada bazı insanlar görürsün, işte onlar beni yakıp mahvettiler." diye cevap verdi. Şeytana: "Onlar seni ne ile yakıyorlar?" diye sordum.

Şeytan: "Ben onları aldatmak için yanlarına yaklaşıyorum; hemen "Allah" diyorlar. Bu sebeple beni yakıyorlar." diye cevap verdi. Bu halden sonra uyandım baktım ki, gece yarısıdır. Hemen o camiye gittim. Oradakilere selam verdim ve birisi bana dönerek: "Sen o köpeğe inanma!" dedi. Anladım ki onlar, benim bu halimden haberdardırlar." İşte onlar, daima Allah-u Zülcelal ile beraber bulunuyorlardı. İnsan Allah' la beraber bulunduğu zaman, Allah-u Zülcelal' in kudret ve azametinin karşısında kimsenin duramayacağını anlar.

   Onun için sahabeler, Hz. Peygamber (S.A.V)' e: "Ya Rasulallah, Allah'ın velileri kimdir?" diye sormuşlar, Hz. Peygamber (S.A.V) de şöyle cevap vermiştir: "Görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan kimselerdir." (İbn Mace, İbn Ebi'd-Dünya) Çünkü evliyalar daima Allah-u Zülcelal' den bahsederler. Onun için her zaman iyi kişilerle beraber olup, onların sohbetlerine gitmek gereklidir.

   Bir mürşid-i kamile: "Sizin işiniz nedir, ne ile meşgulsunuz?" diye sorduklarında: "Bizim işimiz, çözmek ve bağlamaktır." cevabını vermiş, tekrar: "Bağlamak ve çözmek ne demektir bizi aydınlatır mısınız?" diye sorduklarında, şöyle cevap vermiştir: "Biz, bize gelen kimselerin kalplerini dünyadan çözer, ahirete bağlarız."

   İşte bu söz, çok doğru bir sözdür. Allah' a ulaşabilmek için bir Allah dostuna ihtiyaç vardır. İnsan ancak bir Allah dostu vasıtasıyla Allah' a ulaşabilir. Bu yolu takip etmek lazımdır, aksi halde Allah' a ulaşmak çok zor olur. İnsan devamlı zikir ve sohbet meclislerine gittiği zaman, günahkar da olsa,. Allah-u Zülcelal' in af ve mağfiretine mazhar olur. Nasıl, kar güneşin karşısında eriyorsa, günahlar da o şekilde eriyip yok olur.

   Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: "İyi insanla kötü insanın yanında oturanların hali, misk satanla demirci körüğü çekenin yanlarında oturanın hali gibidir. Miskçinin yanında oturursan ya sana misk verir veya satın alırsın, yahut onun güzel kokusundan faydalanırsın. Demirci körüğü çekene gelince, ya elbiseni yakar, yahut onun pis kokusundan rahatsız olursun." (Buhari, Müslim)

   Anlatıldığına göre, Ka'bü'l-Ahbar şöyle demiştir:

   "Allah-u Zülcelal mahlukatı yaratmadan önce iki cümle yazıp Arş' ın altına astı. Bu cümlelerden birincisi şöyledir: Kötü arkadaşlarla düşüp kalkan kimse, tüm iyi kulların amelleri kadar iyi amel işlese bile ben onun tüm amellerini kötülüklere çevirerek kıyamet günü kendisini kötülerle birlikte haşrederim.

   Diğer cümle de şöyledir: İyi arkadaşlarla düşüp kalkan kimse, tüm kötülerin kötülükleri kadar günah işlese bile, ben onun kötülüklerini iyi amellere çevirerek kıyamet günü, kendisini iyilerle birlikte haşrederim." Bilindiği gibi, kötü arkadaşlarla düşüp kalkan kimse, iyi amellerini bir kenara bırakır ve kötülüklere yönelir. İyi arkadaşlarla düşüp kalkan kimse ise, kötü amelleri bırakır, pişman olur ve iyi amellere yönelir.

   Evliyalarla, salih kimselerle beraber olan kişilerin Allah' a muhabbetleri artar. Marifetullah sahibi olurlar. İbadetler tatlı gelmeye başlar, günahlar ise onlar için çirkinleşir, iğrençleşir. Allah' ın aşkı, sevgisi kalplerine dolar. İnsan ibadetlerinde ne kadar kusurlu olduğunu, nefsinin ne kadar zelil olduğunu, Allah' ın azametine karşı kendi acizliğini anlar. İşte bunlar iyi kişilerle, evliyalarla beraber olmanın faydalarıdır.

   Onun için insan Allah-u Zülcelal' in yolunda sapmadan doğru bir şekilde yürüyebilmek için daima iyi kişilerle birlikte olmalıdır. Böyle kimselerle beraber olmak hem Allah-u Zülcelal' i, hem Hz. Peygamber (S.A.V)' i hem de evliyaları razı eder.

   Allah-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...

rabia
Tue 11 May 2010, 10:39 pm GMT +0200
Amin amin amin.
Çok faydalı, güzel bir paylaşım.Allah razı olsun hocam.

elveda
Tue 11 May 2010, 10:45 pm GMT +0200
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"İyi kişilerle ve kötü kişilerle oturup kalkmanın misali, misk kokusu satan kimse ve demircilerin misali gibidir. Bir kimse misk satan birisi ile beraber olduğu zaman, misk satan kişi cömertlik yaparak miskinden bir miktar arkadaşına verecektir, ya da arkadaşı bir miktar satın alacaktır. Almasa dahi o miskin kokusu üstüne siner. Demircilik yapanla arkadaş olduğu zamansa ya elbisesi onun ateşinden yanacak veya üstü kirlenecek yada onun pis kokusu üzerine sinecektir" (Sahihi Buhari; Zebh)

neslinur
Sat 7 August 2010, 04:13 pm GMT +0200
  ALLAH-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...


Amin Amin Amin..ALLAH c.c. razı olsun çok güzel bir konuydu elhamdulillah nasiplenebildiysek ne mutlu bizlere..

Gulinur
Thu 3 February 2011, 07:47 pm GMT +0200

       Bir mürşid-i kamile: "Sizin işiniz nedir, ne ile meşgulsunuz?" diye sorduklarında: "Bizim işimiz, çözmek ve bağlamaktır." cevabını vermiş, tekrar: "Bağlamak ve çözmek ne demektir bizi aydınlatır mısınız?" diye sorduklarında, şöyle cevap vermiştir: "Biz, bize gelen kimselerin kalplerini dünyadan çözer, ahirete bağlarız."
   Konunu tamamı güzel ama bu söz hepsinden güzel geldi bana..Hepimizin böyle bir hak dostuna ihtiyacı yok mu sizce de..

   Allah razı olsun hocam.Rabbim hizmetinizi daim ve kaim eylesin inşaallah..

sumeyye
Sat 12 November 2011, 12:45 am GMT +0200
Esselamu aleykum ; konudaki ve kardeşlerin güzel dualara amin amin amin ecmain inşaallah Rabbim bizleri Allah dostlarina yakın eylesin ve ayirmasin inşaallah...

saniyenur
Tue 7 February 2012, 11:15 pm GMT +0200
Evliyalarla, salih kimselerle beraber olan kişilerin ALLAH' a muhabbetleri artar. Marifetullah sahibi olurlar. İbadetler tatlı gelmeye başlar, günahlar ise onlar için çirkinleşir, iğrençleşir. ALLAH' ın aşkı, sevgisi kalplerine dolar. İnsan ibadetlerinde ne kadar kusurlu olduğunu, nefsinin ne kadar zelil olduğunu, ALLAH' ın azametine karşı kendi acizliğini anlar. İşte bunlar iyi kişilerle, evliyalarla beraber olmanın faydalarıdır.

imanın tadını almak başka bir mutluluk olsa gerek, anlatılmaz bir mutluluk, bütün dünyaya, ısrarla günahlara çeken nefsi emmareye ve şeytana meydan okuyabilecek bir güç bu... Rabbim marifetullah sahibi kulları ile beraber eylesin inş bizleri ve onların yolundan gidenlerden eylesin.

ahmet eren
Wed 15 February 2012, 09:48 pm GMT +0200
Hepimiz aciiziz, insan günah işler ama önemli olan o günaha tövbe etmektir. O günahı bir daha işlememek üzere tövbe etmek. İnsan aciz olduğu için belki gene o günahı işler, ama insan gene tövbe etmeli , gene tövbe etmeli taki şeytan malup olana kadar. İnsan Allahtan hiçbir zaman umudunu kesmemeli, onun rahmetine sığınarak af dilemeli..Allah hepimizi affetsin.

saniyenur
Wed 15 February 2012, 09:57 pm GMT +0200
Ümit var olmak...Ancak inanmayanlar ümidini keser Allah'tan. Israrla devam etmek, nefse inat, ümitsizliğe inat devam etmek gerek tevbeye..

kuh-i nur
Mon 6 August 2012, 02:27 am GMT +0200
nesîmî kıldıysa bir kat'i tövbe
nasûhi tövbesi 'tübtü ilallah' ", beyti geldi aklıma, nasuhi tevbesinin mahiyeti, keyfiyeti hakkında bu yazıdan çok güzel şeyler öğrendim, tevbe bir küçük yakarıştan ibaret midir, nedâmet duygusunu şiddetle hissedip tüm yaşamında nedîmler, nedîmeler olmaktır mes'ele.. mes'ele ben vazgeçtim demek değildir, ben pişmanım ve bu pişmanlıktan ötürü tevbekârım diyebilmek ve o günahı görmeye dahî tahammül edememektir.

sumeyye
Mon 6 August 2012, 05:34 am GMT +0200
s.a.. ; Öncelikle hoşgeldiniz üyeliğiniz hayırlı ve daim olsun kuh-i nur kardeşim..Maşaallah güzel ifade etmişsiniz..Güzel yorumlarınızın devamı dileğiyle...

kuh-i nur
Mon 6 August 2012, 03:25 pm GMT +0200
ve aleykum selam ve rahmetullah , Allah razı olsun, teşekkür ederim, ben de size böyle bir site kurduğunuz ve hizmet ettiğiniz için teşekkür ederim,.

sumeyye
Mon 6 August 2012, 04:05 pm GMT +0200
ve aleykum selam ve rahmetullah , ALLAH razı olsun, teşekkür ederim, ben de size böyle bir site kurduğunuz ve hizmet ettiğiniz için teşekkür ederim,.

Rica ederim değerli kardesimiz..Siteye emeği geçen herkesden Rabbim c.c razi olsun..Sitemizde hep beraber daha güzel yerlerde olabilmek duasiyla..

ceren
Sun 7 December 2014, 07:01 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan hocam.Rabbim bilerek yada bilmeyerek işlediğimizin günahları af eylesin.Tövbemizi kabul eylesin ...,

Rüveyha
Sun 7 December 2014, 09:54 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetullah..Mevlam razı olsun hocamızdan.

 Hasan-ı Basri' den rivayet edildiğine göre, Allah-u Zülcelal şeytanı dergahından kovunca, şeytan Allah-u Zülcelal' e: "Ululuğun hakkı için, ademoğlunun ruhu cesedinden ayrılmadıkça, bende onu rahat bırakmam." dedi.
Allah-u Zülcelal de şeytana şu cevabı verdi: "Ululuğum ve yüceliğim hakkı için, ben de kulumun canı boğazına gelinceye kadar tevbe kapısını önünde açık tutarım."

Mevlamızın Merhameti üzerimizden hiç eksik olmasın..Rabbim tövbelerimizi nasuh tövbelerinden kılsın inşaAllah.

Kaan8/B
Sun 19 April 2015, 06:51 pm GMT +0200
Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"İyi kişilerle ve kötü kişilerle oturup kalkmanın misali, misk kokusu satan kimse ve demircilerin misali gibidir. Bir kimse misk satan birisi ile beraber olduğu zaman, misk satan kişi cömertlik yaparak miskinden bir miktar arkadaşına verecektir, ya da arkadaşı bir miktar satın alacaktır. Almasa dahi o miskin kokusu üstüne siner. Demircilik yapanla arkadaş olduğu zamansa ya elbisesi onun ateşinden yanacak veya üstü kirlenecek yada onun pis kokusu üzerine sinecektir" (Sahihi Buhari; Zebh)


mevlüde06
Fri 17 July 2015, 07:02 am GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah..Allah razı olsun hocm..çok güzel,tesirli bir konuydu.
Rabbim eski insanlar gibi artık pişman olup,hatamızdan döndükten sonra birdaha aynı hataya yönelenlerden eylemesin.Rabbim tevbelerimizde sadık kılsın bizleri inşallah

Bilal2009
Mon 20 July 2015, 08:24 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah,  İnsan tevbe ile tevekkül ile Allah'ı  ( celle celaluhu ) aramalıdır. Bunlardan daha etkili olanı ise Mursidi kamillere baglanmaktur. Bu olursa tevbe ve tevekkül de olur.

Kevšer
Thu 13 August 2015, 03:48 am GMT +0200
  Çok güzel bilgilere değinilmiş Rabbim Razı olsun inşaAllah.Hayatta hiç bir kul yokki hatasız olsun . Fakat önemli olan hatanın farkında olup Allahın Rızasını umarak nasuh tevbesi etmektir.Zaten samimi olarak yapılmış ise tevbesi inşaAllah bir daha aynı hataya dönmicektir.