neslinur
Thu 19 August 2010, 09:17 am GMT +0200
Namazdan Sonra Tesbihi Parmaklarla Veya Tohum Ve Benzeri Bir Şeyle Yapmak
Bilindiği üzere, tesbîh, Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan, beşeri vasıflardan (tenzih etmek, onun büyüklüğünü, yüceliğini dile getirip övülmeyi her zaman lâyık olduğunu düşünerek hamd etmektir.
Ancak Resûlüllah (a.s.) Efendimiz tesbih, tekbir ve tahmid hususunda bazı rakamlar üzerinde durmuştur. Her sayının ayrı bir hikmeti ve başka bir feyiz ve bereketi bulunduğundan belirtilen rakamlara aynen uymak sünnettir. Sayıda bir yanlışlık yapmamak için de ya parmaklardaki boğumları dikkate alarak hesaplamak, ya da tohum ve benzeri bir şeyle onu gerçekleştirmek caizdir. Günümüzde kullanılan 99'luk tesbihler, sonraları Hindistan ve benzeri yerlerden bize geçmiştir. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz zamanında mü'minler tesbihlerini daha çok parmak hesabıyla yerine getirirlerdi.
Konuyla ilgili hadîsler:
Büseyre (r.a.)’den yapılan rivayette -ki bu zat muhacirattandır-, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bize şöyle buyurdu:
"Size gereken tehlîl, tesbih ve takdistir. Sakın bunları yapma hususunda gaflet etmeyin (yeri ve zamanı gelince herhalde yapın). Aksi halde rahat hususunda unutulur (ondan mahrum kalırsınız). Parmak uçlarını bağlayıp (sayınız). Çünkü parmaklar sorumludurlar; konuşturulacaklardır."[452]
Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.)’dan yapılan rivayette, onun şöyle dediği tesbit edilmiştir: Hz. Sa'd, Peygamber (a.s.) Efendimizle beraber bir kadının yanına girdiklerinde, kadının önünde tohum veya küçük taş bulunuyormuş, kadın tesbihlerini onlarla (sayıp) yapıyormuş. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) ona,
"Bundan daha kolay ve daha faziletli olanını sana haber vereyim mi: Sübhanellahi Adede Ma Halaka Fi's-Semaî Ve Sübhane'llahî Adede Ma Halaka Fi'l-Ardi Ve Sübhanetlahî Adede Ma Beyne Zalike Ve Sübhane'llahî Adede Ma Huve Hâlikun, Vallahu Ekber Mîsle Zalike Ve'l-Hamdu Lillahî Misle Zalike Vela İlahe İlla'llahu Misle Zalîke Vela Havle Vela Kuvvete İlla Billahi Misle Zalike."[453]
Hz. Safiyye (r.a.)’dan yapılan rivayette, adı geçen sahabiye, diyor ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz yanıma girdi. Önümde 4000 tohum bulunuyordu ki, onlarla tesbîh ediyordum. Resûlüllah (a.s.) bana,
"Gerçekten sen bunlarla tesbih ettin, ama bundan daha çok sayılacak bir tesbihi sana öğreteyim mi?" diye sordu. Ben de:
"Evet öğretiniz" dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"De ki: Sübhane'llahi Adede Halkıhi."[454]
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Namazdan sonra tehlîl, tesbîh ve tasdîste bulunmak müstehabdır.
2- Tesbihi parmak uçlarıyla yapmak müstehabdır. Kıyamet gününde parmaklar konuşturulup lehte veya aleyhte şahitlik edeceklerdir.
3- Çok tesbîh yapmak isteyenlerin, Sa'd b. Ebî Vakkas hadîsinde belirtilen tesbih ve duayı yapmaları meşru'dur. Aynı zamanda Hz. Safiyye hadîsindeki tesbih de bunun bir benzeridir.
Yorumlar ve tahliller:
1070 nolu Büseyre (r.a.) hadîsini aynı zamanda Hâkim tahric etmiş, Tirmizî ise, hadisin garip olduğunu, çünkü bu rivayeti ancak Hânı' b. Osman hadisiyle bildiğini kaydetmiştir. İmam Süyutî ise bunun isnadını sahihlemiştir.
1071 nolu Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) hadisini, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibban ve Hâkim tahric etmişlerdir. Aynı zamanda Hâkim onu sahîhlemiş, Tirmizi de hasenlemiştir.
1072 nolu Hz. Safiyye (r.a.) hadîsini Hâkim tahric etmiş, Süyutî de sahihlemiştir.
Birinci hadîs, tesbihte parmak uçlarıyla saymanın meşruiyetine delâlet etmektedir. Bu manada bir diğer hadîsini Ebû Dâvud, Tirmizi, Nesâî ve Hâkim tahrîc etmişler, Tirmizî onu "hasen" ile kayıtlarken Nesâi ile Hâkim sahîhlemişlerdir.[455] Bu ikinci rivayet şöyledir:
"Peygamber (a.s.) Efendimizi gördüm, tesbihte parmaklarını bağlayıp (hesaplıyordu)." Ebû Davud'un rivayetinde ise, şu fazlalık vardır: "Sağ elinin parmaklarını..."
Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, parmakla tesbih sayısını belirlemenin illetini de açıklamıştır ki, bu bize parmakla yapılan tesbihin evlâ ve afdal olduğunu gösterir.
Diğer iki hadis ise; bu hesabın tohum veya küçük taş ile de yapılmasında bir sakınca olmadığına delâlet etmektedirler. Buna kıyasla bildiğimiz tesbihlerle aynı şeyi yapmakta bir sakınca olmadığı anlaşılıyor. Nitekim Peygamberimizin azatlı kölesi Ebu Safiyye (r.a.)’dan yapılan rivayette, bu zatın önüne bir zenbil dolusu küçük taş konulurdu ve o da öğleye kadar onlarla tesbihlerini yerine getirirdi. Bazan da öğle namazını kıldıktan sonra aynı taşlarla akşama kadar tesbihini sürdürürdü. Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel kendi müsnedinde zühd bahsinde nakletmiştir. Ayrıca İbn Sa'd'ın Hakim b. Deylemî'den yaptığı rivayette Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (r.a.) da küçük çakıl taşlarıyla tesbih ettiğini nakletmiştir.
Ayrıca İbn Sa'd'ın kendi Tabakat'ında Abdullah b. Musa tarikiyle Cabir'den, o da kendisine hizmet eden bir kadından, o da Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyn'in kızı Fatıma'dan rivayet etmiştir ki, adı geçen Fatıma, düğüm düğüm yapılmış bir sicimle tesbih edermiş. İmam Ahmed'in oğlu Abdullah'ın Zevâidü'z-Zühd'de yaptığı rivayette, Ebu Hüreyre'nin (r.a.) içinde bin düğüm bulunan bir cisim tesbihi varmış, onunla tesbihini bitirmeden uyumazmış. Başka bir rivayette o sicimde ikibin düğüm bulunuyormuş..[456]
Ahmed b. Hanbel'in Zühd bölümünde Kasım b. Abdurrahman’dan yaptığı rivayette, adı geçenin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Ebû Derdâ (r.a)’ın bir kese içinde hurma çekirdekleri bulunuyordu. Sabah namazını kılınca onları bir bir çıkarıp bitinceye kadar tesbihini sürdürürdü.
Buna benzer altı yedi kadar başka rivayetler daha vardır. Hepsi de düğüm, tohum, çekirdek, çakıl taşı ve benzeri şeylerle tesbih etmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Nitekim mezhep sahibi imamlar da bu konuda farklı bir ictihat ve görüş ortaya koymadıkları anlaşılıyor.
Çıkarılan Hükümler
1- Gerek namazdan sonra, gerekse başka vakitlerde tehlil, tesbih, tekbîr ve tahmîdi parmak uçlarını bağlayıp hesaplamakla yapmak müstehabdır.
2- Aynı şeyleri içinde düğüm bulunan cisimle veya tohum, çekirdek ve küçük çakıl taşı gibi maddelerle yapmak da caizdir.
Bilindiği üzere, tesbîh, Allah'ı her türlü noksan sıfatlardan, beşeri vasıflardan (tenzih etmek, onun büyüklüğünü, yüceliğini dile getirip övülmeyi her zaman lâyık olduğunu düşünerek hamd etmektir.
Ancak Resûlüllah (a.s.) Efendimiz tesbih, tekbir ve tahmid hususunda bazı rakamlar üzerinde durmuştur. Her sayının ayrı bir hikmeti ve başka bir feyiz ve bereketi bulunduğundan belirtilen rakamlara aynen uymak sünnettir. Sayıda bir yanlışlık yapmamak için de ya parmaklardaki boğumları dikkate alarak hesaplamak, ya da tohum ve benzeri bir şeyle onu gerçekleştirmek caizdir. Günümüzde kullanılan 99'luk tesbihler, sonraları Hindistan ve benzeri yerlerden bize geçmiştir. Resûlüllah (a.s.) Efendimiz zamanında mü'minler tesbihlerini daha çok parmak hesabıyla yerine getirirlerdi.
Konuyla ilgili hadîsler:
Büseyre (r.a.)’den yapılan rivayette -ki bu zat muhacirattandır-, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bize şöyle buyurdu:
"Size gereken tehlîl, tesbih ve takdistir. Sakın bunları yapma hususunda gaflet etmeyin (yeri ve zamanı gelince herhalde yapın). Aksi halde rahat hususunda unutulur (ondan mahrum kalırsınız). Parmak uçlarını bağlayıp (sayınız). Çünkü parmaklar sorumludurlar; konuşturulacaklardır."[452]
Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.)’dan yapılan rivayette, onun şöyle dediği tesbit edilmiştir: Hz. Sa'd, Peygamber (a.s.) Efendimizle beraber bir kadının yanına girdiklerinde, kadının önünde tohum veya küçük taş bulunuyormuş, kadın tesbihlerini onlarla (sayıp) yapıyormuş. Bunun üzerine Resûlüllah (a.s.) ona,
"Bundan daha kolay ve daha faziletli olanını sana haber vereyim mi: Sübhanellahi Adede Ma Halaka Fi's-Semaî Ve Sübhane'llahî Adede Ma Halaka Fi'l-Ardi Ve Sübhanetlahî Adede Ma Beyne Zalike Ve Sübhane'llahî Adede Ma Huve Hâlikun, Vallahu Ekber Mîsle Zalike Ve'l-Hamdu Lillahî Misle Zalike Vela İlahe İlla'llahu Misle Zalîke Vela Havle Vela Kuvvete İlla Billahi Misle Zalike."[453]
Hz. Safiyye (r.a.)’dan yapılan rivayette, adı geçen sahabiye, diyor ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz yanıma girdi. Önümde 4000 tohum bulunuyordu ki, onlarla tesbîh ediyordum. Resûlüllah (a.s.) bana,
"Gerçekten sen bunlarla tesbih ettin, ama bundan daha çok sayılacak bir tesbihi sana öğreteyim mi?" diye sordu. Ben de:
"Evet öğretiniz" dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
"De ki: Sübhane'llahi Adede Halkıhi."[454]
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Namazdan sonra tehlîl, tesbîh ve tasdîste bulunmak müstehabdır.
2- Tesbihi parmak uçlarıyla yapmak müstehabdır. Kıyamet gününde parmaklar konuşturulup lehte veya aleyhte şahitlik edeceklerdir.
3- Çok tesbîh yapmak isteyenlerin, Sa'd b. Ebî Vakkas hadîsinde belirtilen tesbih ve duayı yapmaları meşru'dur. Aynı zamanda Hz. Safiyye hadîsindeki tesbih de bunun bir benzeridir.
Yorumlar ve tahliller:
1070 nolu Büseyre (r.a.) hadîsini aynı zamanda Hâkim tahric etmiş, Tirmizî ise, hadisin garip olduğunu, çünkü bu rivayeti ancak Hânı' b. Osman hadisiyle bildiğini kaydetmiştir. İmam Süyutî ise bunun isnadını sahihlemiştir.
1071 nolu Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.) hadisini, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibban ve Hâkim tahric etmişlerdir. Aynı zamanda Hâkim onu sahîhlemiş, Tirmizi de hasenlemiştir.
1072 nolu Hz. Safiyye (r.a.) hadîsini Hâkim tahric etmiş, Süyutî de sahihlemiştir.
Birinci hadîs, tesbihte parmak uçlarıyla saymanın meşruiyetine delâlet etmektedir. Bu manada bir diğer hadîsini Ebû Dâvud, Tirmizi, Nesâî ve Hâkim tahrîc etmişler, Tirmizî onu "hasen" ile kayıtlarken Nesâi ile Hâkim sahîhlemişlerdir.[455] Bu ikinci rivayet şöyledir:
"Peygamber (a.s.) Efendimizi gördüm, tesbihte parmaklarını bağlayıp (hesaplıyordu)." Ebû Davud'un rivayetinde ise, şu fazlalık vardır: "Sağ elinin parmaklarını..."
Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, parmakla tesbih sayısını belirlemenin illetini de açıklamıştır ki, bu bize parmakla yapılan tesbihin evlâ ve afdal olduğunu gösterir.
Diğer iki hadis ise; bu hesabın tohum veya küçük taş ile de yapılmasında bir sakınca olmadığına delâlet etmektedirler. Buna kıyasla bildiğimiz tesbihlerle aynı şeyi yapmakta bir sakınca olmadığı anlaşılıyor. Nitekim Peygamberimizin azatlı kölesi Ebu Safiyye (r.a.)’dan yapılan rivayette, bu zatın önüne bir zenbil dolusu küçük taş konulurdu ve o da öğleye kadar onlarla tesbihlerini yerine getirirdi. Bazan da öğle namazını kıldıktan sonra aynı taşlarla akşama kadar tesbihini sürdürürdü. Bu rivayeti Ahmed b. Hanbel kendi müsnedinde zühd bahsinde nakletmiştir. Ayrıca İbn Sa'd'ın Hakim b. Deylemî'den yaptığı rivayette Sa'd b. Ebî Vakkas'ın (r.a.) da küçük çakıl taşlarıyla tesbih ettiğini nakletmiştir.
Ayrıca İbn Sa'd'ın kendi Tabakat'ında Abdullah b. Musa tarikiyle Cabir'den, o da kendisine hizmet eden bir kadından, o da Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyn'in kızı Fatıma'dan rivayet etmiştir ki, adı geçen Fatıma, düğüm düğüm yapılmış bir sicimle tesbih edermiş. İmam Ahmed'in oğlu Abdullah'ın Zevâidü'z-Zühd'de yaptığı rivayette, Ebu Hüreyre'nin (r.a.) içinde bin düğüm bulunan bir cisim tesbihi varmış, onunla tesbihini bitirmeden uyumazmış. Başka bir rivayette o sicimde ikibin düğüm bulunuyormuş..[456]
Ahmed b. Hanbel'in Zühd bölümünde Kasım b. Abdurrahman’dan yaptığı rivayette, adı geçenin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Ebû Derdâ (r.a)’ın bir kese içinde hurma çekirdekleri bulunuyordu. Sabah namazını kılınca onları bir bir çıkarıp bitinceye kadar tesbihini sürdürürdü.
Buna benzer altı yedi kadar başka rivayetler daha vardır. Hepsi de düğüm, tohum, çekirdek, çakıl taşı ve benzeri şeylerle tesbih etmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.
Nitekim mezhep sahibi imamlar da bu konuda farklı bir ictihat ve görüş ortaya koymadıkları anlaşılıyor.
Çıkarılan Hükümler
1- Gerek namazdan sonra, gerekse başka vakitlerde tehlil, tesbih, tekbîr ve tahmîdi parmak uçlarını bağlayıp hesaplamakla yapmak müstehabdır.
2- Aynı şeyleri içinde düğüm bulunan cisimle veya tohum, çekirdek ve küçük çakıl taşı gibi maddelerle yapmak da caizdir.