- Namazda yapılacak işler

Adsense kodları


Namazda yapılacak işler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 9 April 2011, 12:30 pm GMT +0200
NAMAZDA YAPILACAK İŞLER


 

Namazda   huşu   içinde   bulunmak   gerekir:   Zira Allah (cc) buyurdu ki;

“Gerçekten mü'minler kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki; namazlarında huşu içindedirler.” [47] Bir hadîs-i şerîfde de;

“Hz. Peygamber (sas) namaz kılarken içinden tencere sesi gibi bir ses gelirdi,” [48] denilmektedir.

Gözler de hep secde yerine bakmalıdır: Çünkü rivayete göre Hz. Peygamber (sas) Allah (cc) a karşı olan huşûundan dolayı, namaz kılarken gözleri secde yerinden başka yere bakmazdı. Böyle yapmak; gözleri sağa sola kaydırmakdan daha çok tazime yakındır.

Namaza durmak isteyen kişi tekbir alır: Zira Allah (cc) buyurdu ki;

“Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir.” [49] Hz. Peygamber (sas) de şöyle buyurmuştur:

“Allah (cc) temizliği yerlerine yerleştirmeyen kimsenin namazını kabul etmez.” [50]

Namaz kılacak  olan kişi kıbleye döner ve 'Allahü ekber'der. Tehlil ve  teşbih gibi Allah (cc) a övgü ve saygı ile tazimi ihtiva eden başka bir lâfızla veya er Rahmânu ekber' gibi başka bir isimle iftitah tekbiri alırsa; yeterli olur. İmam ebû Yûsuf dedi ki; namaza başlamak ancak tekbir lafzıyla caiz olur ki; o da şunlardır: 'Allahü ekber, Allahü'l ekber, Alîahü'l kebîr, Allahü kebîr. 'Ancak bu kelimeleri iyi telaffuz edemiyorsa, başka kelimelerle caiz olur. Çünkü günümüze ulaşan tekbir lâfzı Allahü ekber'dir. Allah (cc) in sıfatlarında efal ve faîl kalıplan aynıdır (yani Ekber ile Kebîr arasında fark yoktur). Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre;

“Rabbinin adını anıp O'na kulluk eden kimse şüphesiz kurtuluşa ermiştir.” [51] âyet-i kerîmesi iftitah tekbiri hakkında nazil olmuştur. Ama buradaki zikir, her hangi bir zikir olarak telakki edilmiştir. Kur’an’ı kerîmdeki mutlak bir ifadenin haber-i vahidle kayıtlanması caiz değildir. Bir kimse Allah veya er-Rahmân kelimeleriyle namaza başlarsa bu kelimelerde zikir mevcud olduğundan dolayı Ebû Hanîfe'ye göre caizdir. İmam Muhammed'e göre ise; bu isimlere ecel veya ‘âzam’ gibi bir sıfat eklenmezse, caiz olmaz. Allahümme' derse, caiz olur. Bunun mânası 'Ya Allah'dır. Çünkü ‘Allahümme' kelimesinin sonundak şeddeli 'mim',  'ya' harfi nidasının yerine geçmektedir.  Allah'ım beni bağışla derse, caiz olmaz. Çünkü bu ifade halis bir tazim değildir. Ahras ve ümmî kimseler niyyet ile namaza başlarlarsa, caiz olur. İmama uyarak namaz kılacak olan bir kimsenin imamın iftitah tekbirine bitişik olarak tekbir alması, efdal olan davranışdır. İmameyn'e göre ise, imamın tekbirinden sonra tekbir alması daha iyidir. Selâmda ise imamın selâmından sonra selâm vermesinin daha iyi olacağı hususunda ittifak vardır. Ebû Hanîfe'nin farklı görüşünün gerekçesi şudur: Tekbir ile ibadete başlanır; onu hemen almak en iyisidir. Selâm ile ibadet sona erer; onu ise geç yapmak iyisidir.

Tekbir alırken başdaki hemzeyi (a harfini) uzatmaksızın telaffuz etmek sünnettir. Uzatmak ise istifham meydana getirdiğinden, (yani tekbiri; Allah (cc) en büyük müdür? mânasına getireceğinden) dolayı, küfürdür. Son kısmını uzatmak (ekbeeeer şeklinde okumak) Arap gramerine göre hatalıdır.

Eller bu esnada yukarıya kaldırılarak, baş parmaklar kulakların yumuşağı (İmam Şâfıî) hizasına getirilir: Çünkü Hz. Peygamber (sas) Vâil b. Hicr (ra) e dedi ki;

“Namaza durup iftitah tekbiri aldığında ellerini kulaklarının hizasına götür.” [52]

Eller dik, ayalar da parmaklarla birlikde kıbleye dönük olarak yukarıya kaldırılır. Parmakların arası açık olmamalıdır. Kunut tekbirlerinde ve bayram namazı tekbirlerinde de böyle yapılır.

Eller ilk tekbirden sonra bir daha yukarıya kaldırılmaz (İmam Şâfii): Çünkü Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“Eller sadece yedi yerde kaldırılırlar.” Bu yedi yerden burada bahsini ettiğimiz iftitah tekbiri, kunut tekbiri ve bayram namazlarmdaki tekbirleri ‘ki bunlar üç ediyor’ zikretti. Ayrıca hacc ibadetiyle alâkalı olarak da dört taneyi’ki inşâallah ileride bunları anlatacağız’ andı.

Sonra göbeğin altında (İmam Şâfıî) eller bağlanarak sağ el sol elin bileğinden tutar: Bir hadîs-i şerîfde Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“Üç şey Peygamberlerin (as) ahlâklarındandır; iftarın acele edilmesi, sahur yemeğinin geciktirilmesi, göbeğin konması” [53] Kadın ellerini göğsünün üzerinde bağlar. Çünkü böyle yapması onun için daha muhafazalı olur. Tekbir aldıkdan sonra sağ elin avucuyla sol bileğini kavrar. Böyle yapması saygı bakımından mükemmel bir davranışdır. Kunut tekbirinde ve cenaze namazında da böyle davranılmalıdır. Çünkü cenaze namazı kıraat gibi uzun bir kıyam (ayakda duruş) dır. Hasan vasıtasıyla rivayet edilen Ebû Hanîfe'nin görüşüne göre; hem kunut tekbirinde, hem de cenaze namazının tekbirlerinde eller yan tarafa salınır. İmam Muhammed de bu görüşdedir. Bu aynı zamanda meşayihimizin de tercih ettikleri görüşdür. Çünkü bu, rükû ile secde arasında olduğu gibi, kıraatsiz bir kıyamdır. Bayram namazları tekbirlerinde de eller yan taraflara salınmalıdır. Çünkü ellerin bağlanması tekbirin peşpeşeliği mânasını ifade etmez.

Bundan sonra 'sübhaneke Allahümme' (İmam ebû Yûsuf, İmam Şâfii) sonuna kadar okunur: İmam Muhammed buna 've celle senâüke'yi de ekler. Ama hakikatte eklenmemesi gerekir. Ebû Yûsuf dedi ki; 'sübhaneke' ile 'veccehtü vechiye' âyetinin sonuna kadar okumak gerekir. Zira buna dair haberler nakledilmiştir. Öyle ise ikisini bir arada okumak gerekir.

Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'in bu hususdaki delilleri şudur: İbn. Mes'ûd ile Enes (ra) in rivayetlerine göre Rasûlullah (sas) namazın iftitahı için tekbir aldığında; sübhaneke Allahümme’yi sonuna kadar okurdu. Ebûbekir ve Ömer (ra) in de böyle yaptıkları rivayet edilmiştir. 'Veccehtü vechiye' âyet-i kerîmesinin okunması gerektiğini bildiren hadîs-i şerîf İslâm'ın ilk zamanlarıyla alâkalıdır. 'Sübhâneke’nin okunmasına hükmedilince, o hadîs-i şerîfın hükmü neshedildi. Nitekim rivayet olunduğuna göre Hz. Peygamber (sas) ilk zamanlarda rükû halinde;  (sırtım sana rükû etti) ve secdeye vardığında ise;  (yüzüm sana secde etti) dermiş.

“Öyle ise ulu Rabbinin adını tesbîh et.” [54] âyet-i kerîmesi nazil olunca bunu rükûda okudular. Ve;

“Yüce Rabbinin adını tesbîh (ve takdis) et.” [55] âyet-i kerîmesi nazil olunca, onu da secdede okudular. Ve daha evvel rükû ve secdede okudukları da neshedildi. İşte yukarıda geçen iki hadîs-i şerifi bağdaştırmada biz de aynı durumdayız.

Ve içerden euzü besmele çekilir (İmam Şâfıî): Namaz kılan kişi imam da olsa, yanlız başına da olsa; eûzü'yü okur. Bunun delili şu âyet-i kerîmedir:

“Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah (cc) a sığın.” [56] Yani, Kur'an okumak istediğin zaman euzü çek. Ama namaz kılan kişi imama uymaktaysa, bunu okumaz. Ebû Yûsuf’a göre ise, okuması gerekir; çünkü euzü çekmek, senaya (sübhâneke'ye) tabidir. Ebû Hanîfe'ye göre sena namaz içindir. İbadeti, şeytanın vereceği vesvese sebebiyle noksanlığa maruz kalmakdan korumak için euzü çekmenin gerekli olduğuna dair nass vârid olmuştur. Namazda kıraat, zikir ve bazı hareketler vardır. Şu halde namazda euzü çekmek haydi haydi gereklidir.

İmameyn'e göre iftitahın kıraat olduğu hususunda nass vardır. İmama uyarak namaz kılan kimseye kıraat farz değildir. Şu halde mesbuk kişi namazın kalan kısmını tamamlamak için ayağa kalktığında İmameyn'e göre kıraate ihtiyacı olduğundan, euzü çeker. Ebû Hanîfe'ye göre çekmez; çünkü sübhâneke'den sonra euzü çekmiştir. Bayram namazında imam olan kişi Ebû Hanîfe'ye göre tekbirden önce; İmameyn'e göre ise tekbirden sonra euzü çeker. İbn. Mes'ûd (ra) un şu rivayetine göre euzüyü içinden çeker. “İmam beş şeyi gizlice okur; euzü, besmele, âmin, Rabbena leke'l- hamd, teşehhüd.”

Euzü billahi mine'ş-şeytani'r-racîm dedikden sonra Bismillahi'r-Rahmâni'r- Rahim' i okur. Çünkü Hz. Peygamber (sas) de bunu okurdu. Euzü besmele sessizce okununr. Çünkü Enes (ra) in şöyle dediği rivayet olunur;

“Hz. Peygamber (sas), Ebûbekir, Ömer, Osman (ra) ın arkalarında namaz kıldım.   Bunlar kıraate   'el-hamdü  li'llahi Rabbi'î- âlemin' ile başlarlardı.” [57] Başka bir rivayette de şöyle denmektedir:

“Onlar sessizce 'Bismilîahi'r- Rahmâni'r- Rahîm' diyorlardı.”

Bir rivayette anlatıldığına göre Abdullah b. Muğaffel (ra) oğlunun besmeleyi aşikâre okuduğunu duyunca şöyle demiş; “Ey oğulcuğum, sakın İslam'da bid'at çıkarma. Ben Rasûlullah (sas) in, Ebûbekir ve Ömer (ra)   in arkalarında namaz kıldım. Onlar besmeleyi sesli okumazlardı.Kıraate başladığın zaman el-hamdü îi'llahiRabbi'l- âlemîn'de.”

Sonra imam olan kişi sabah namazında, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rek'atlerinde, cuma ve bayram namazlarında kıraatini sesli okur: Rasûlullah (sas) dan günümüze kadar gelen tatbikat budur. Sadr-ı evvelden bu güne kadar ulaşan da budur. Öğlen ve ikindi namazlarında kıraat sessiz okunur. Bunun delili şu hadîs-i şerîfdir;

“Gündüz namazı sessizdir.”

Bize ulaşıp gelen tatbikat böyledir. Yalnız başına kılan bu söylenen namazlarda ister açıkdan okur; çünkü o kendi nefsinin imamıdır; isterse içinden okur: Çünkü o, okuduğunu başkasına duyurmakla mükellef değildir. Ama sesli okumak daha iyidir. Zira Hz. Peygamber (sas) buyurdu ki;

“Bir kimse cemaat hey'etiyle (yani kıraati sesli okuyarak) namazını yalnız başına kılarsa; arkasında meleklerden birkaç saf da namaz kılar.”

İmama uyanlar fatiha ve zamm-u sûreyi okumazlar (İmam Şâfii): Allah (cc) buyurdu ki

“Kur'an-ı kerîm okunduğu zaman onu dinleyin ve susun.” [58] İbn Abbas, Ebû hüreyre (ra) ve bir grup müfessir bu âyetin; ashabın Hz. Peygamber (sas) in arkasında namaz kılarken kıyam halinde kıraat okumaları üzerine nazil oldu, demişlerdir. Ebû Hüreyre (ra) den rivayet olunduğuna göre; Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:   “İmam, kendisine uyulmak için imam kılınmıştır. O okurken siz susun.” [59] Başka bir hadîs-i şerîfde de şöyle buyurulmuştur:

“Bir kimse imama uyarak namaz kılarsa, imamın kıraati onun için de kıraat sayılır.” Şa'bî Hz. Peygamber (sas) in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;

“İmanım arkasında kıraat olmaz.”

İmam 've Ia-d'dâllîn' deyince 'âmîn' der ve cemaat de içinden âmîn' der: Bu hususda Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“İmam, 've la-d’dâllîn' dediğinde 'âmîn' deyin. Çünkü imam da böyle diyor.” Ancak Vâil b. Hicr (ra) Hz. Peygamber (sas) in 'âmîn 'kelimesini cemaatin sessizce okumasını emir buyurduğunu rivayet etmiştir. İbn. Mes'ûd (ra) da bunu teyid edici hadîsini rivayet etmiştir.

Rükûa giderken tekbir alınır: Çünkü Hz. Peygamber (sas) her eğilip doğrulduğunda tekbir alırdı. Bir bedevîye namazı öğretirken de şöyle buyurdu;

“Sonra Kur'an'dan sana kolay gelen bir kısmı oku, ardısıra rükûa git.” Rükû; kendisine 'eğildi' denebilecek kadar bir hareketle yapılmış olur. Zira rükû, eğilmekden ibarettir. Denildi ki; eğilme durumunda kişi eğer kıyam haline daha yakınsa, rükû yapmış sayılmaz. Ama rükû haline daha yakınsa, caiz olur.

Rükûda eller, parmaklar açılarak, dizler üzerine konur: Hz. Peygamber (sas) Enes (ra) e şöyle demişti; “Rükûa vardığında ellerini dizlerinin üzerine koy ve parmaklarını aç.” Böyle yapmakla eller dizleri daha iyi kavramış olur.

Ve sırt düz tutulur: Çünkü Hz. Peygamber (sas) rükûa giderken sırtının üzerine su dolu bir bardak konulsaydı, bardak doğru dururdu.

Rükûda baş kaldırılmaz, aşağı doğru da sarkıtılmaz: Rasûlullah (sas) başını sırtıyla aynı hizada tutarnış. Başın, eşek başı gibi sırt hizasından aşağı sarkıtı İmasını ise, yasaklamıştır.

Rükûda üç kere  'sübhâne Rabbiye'I- Azim'denilir: Zira Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:

“Biriniz rükûa vardığında üç kerre 'sübhâne Rabbiye'I- Azîm' derse, rükûu tamamlanır.” Üç defa demek en azıdır. Daha fazla sayıda söylemek ise, elbette daha faziletlidir. Ancak cemaatte nefret uyandıracağından dolayı; imamın üç defadan fazla söylemesi mekrüh olur.

Kalkarken de 'semiallahü İlmen hamiden' denilir. Cemaatle kılarken cemaat da; 'Rabbena leke'l-hamd'der (İmam ebû Yûsuf, İmam Muhammed, İmam Şâfii): Veya 'Allahümme Rabbena leke'l- hamd'der. Bunlardan her hangi birinin söylenebileceğine dair rivayetler vardır. Ancak her ikisi bir arada okunamaz. İmameyn'e göre ise okunabilir. Okunmasını başkasının teşvik ettiği bir zikri terk etmiş olmamak için; her ikisinin bir arada okunabileceğine dair  olan görüş, Hasan'dan rivayet edilmiştir. Bize göre, imama uyarak namaz kılanın hususi olarak okuması gereken bir zikir yoktur. Ebû Hanîfe'ye göre cemaat 'Rabbena leke'l-hamd' demelidir. Onun bu hususdaki delili şu hadîs-i şerîfdir;

“İmam 'semiallahü limen hamideh'de diğinde siz, 'Rabbena leke'l- hamd' deyin.” [60] Bu hadîs-i şerîfde Hz.   Peygamber (sas) 'semiallahü' zikri ile 'Rabbena ' zikrini imam ile cemaat arasında taksim etmiştir. Çünkü her iki tarafın bunları müştereken okumaları uygun olmaz. Sebebi de şudur; imam da eğer 'Rabbena leke'l- hamd' diyecek olursa, o zaman kendisi cemaatten sonra söylemiş olur ve imamın kendisi cemaate tabi olmuş olur ki; bu caiz değildir. Yalnız başına namaz kılan kişi, Hasan'ın rivayetine göre bu zikirlerin ikisini de okur. Başka bir rivayete göre 'semiallahü' den başka zikir okunmaz. Ebû Yûsuf’un rivayetine göre sadece 'Rabbena leke'l- hamd' der; başka zikir yapmaz. Ulemanın çoğunluğu bu görüşdedir.

Sonra 'Allahü Ekber' diyerek alın ve burun üzerine secdeye gidilir: Hz. Peygamber (sas) secdesini hep böyle yapmıştır. Yalnızca burun üzerine secde yapılsa da caiz olur. Bu hususda icmâ vardır. Ama bu iyi  bir davranış olmaz. Bunun delili şu hadîs-i şerîfdir;

“Yedi kemik üzerine secde etmekle emrolundum; yüz, eller, dizler ve ayaklar.” [61]

İmameyn'in bu hususdaki delilleri ise şu hadîs-i şerîfdir;

“Alnını ve burnunu yere iyice değdir.” İmam-ı Azamın buna dair delili şudur: Burun secde mahallidir. Çünkü mazeret halinde sadece burun üzerine secde edilebiliyor. Eğer secde mahalli olmasaydı, yanak ve çene gibi; burun üzerine de secde edilmesi caiz olmazdı. Mazeret halinde yalnızca burun  üzerine   secde edilirse, caiz ve geçerli olur. Ve Allah (cc) ın;

“Secdeye   kapanın.” [62] buyruğu karşısında mes'ûliyetten  kurtulmuş oluruz. Çünkü alın ve  burun aynı kemikdir. Secde bunun iki tarafından biri üzerine yapılırsa da caiz olur.

Secdeye giderken önce dizler sonra da eller yere konulur. Eller kulakların hizasında olur (İmam Züfer, İmam Şâfii): Rasûlullah (sas) ın böyle secde ettiği nakledilmiştir.

Pazulardan koltuklara kadar olan kısım açık tutulur. Karın da uyluklara bitiştirilmez, arada boşluk bırakılır: Zira rivayete göre Hz. Peygamber (sas) secde ederken karnı ile uylukları arasında boşluk bırakırmış. Öyle ki; bir kuzu o boşlukdan geçmek istese, geçebilirmiş. [63]

Dirseklerden ellere kadar olan kısım da, yere yatırılmaz: Çünkü Hz. Peygamber (sas) tilkinin yaptığı gibi, secdede dirseklerden ellere kadar olan kısmın yere yatırılmasını yasaklamıştır.

Secdede üç kerre 'sübhâne Rabbiye'I- a'lâ' denilir: Çünkü Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

“Yüce Rabbinin adıbı tesbih (ve takdis) et.” [64] âyet-i kerîmesi nazil olduğunda Rasûlullah (sas) sahabe-i kirama şöyle buyurmuştur:

“Bunu secdenizde okuyun.”

Sarığın büklümü ve elbisenin sarkan fazla kısmı üzerine secde edilirse, caiz olur: İbn. Abbas (ra) dedi ki; Hz. Peygamber (sas) in sarığının büklümü üzerine secde ettiğini gördüm. Yine o dedi ki; Hz. Peygamber (sas) tek bir giysi içinde namaz kıldı. O giysinin sarkan fazla kısmıyla yerin sıcaklığından ve soğukluğundan korunuyordu (yani o kısmın üzerine secde ediyordu).

Bir kimse kanepe üzerine ve aslana karşı korunmak için ağaç üzerine yapılmış yatak üzerine secde ederse, caiz olur. Ot ve pamuk üzerine secde eder de; keçe, hasır ve yaygıda olduğu gibi otun veya pamuğun hacmini alnında hissederse; o zaman secdesi geçerli ve caizdir.

Sonra tekbir alınarak baş secdeden kaldırılır ve oturulur: Vâcib olan; 'baş yerden kaldırıldı' denebilecek kadar başın secdeden kaldırılmasıdır. Ve yine vâcib olan iki secde arasına fasıla koymaktır ve dediğimiz kadarıyla, baş yerden kaldırılınca, bu vecibe yerine getirilmiş olur. Denildi ki; eğer secdeden kalkma ameliyesi oturmaya yakın bir durumdaysa, caiz olur. Aksi takdirde olmaz.

Oturdukdan sonra tekrar tekbir alınarak secdeye gidilir: Zira Hz. Peygamber (sas) buyurdu ki;

“Sonra tam bir şekilde secde et. Sonra da kalkıp tas tamam otur.”

İkinci secdeden de tekbir alınarak kıyama kalkılır (İmam Şafii): Rivayet olunduğuna göre Ebû Hüreyre (ra) şöyle demiştir; “Doğrusu Hz. Peygamber (sas) Efendimiz ayaklarının üst kısmı üzerine basarak kıyama kalkardı”[65]

İkinci rek'at da birinci rek'at gibi kılınır: Hz. Peygamber (sas) Rüfaa (ra) ya şöyle buyurmuştur:

“Sonra bunu her rek'atta böyle yap.” [66]

Yalnız bunda sübhâneke okunmaz: Çünkü bunun yeri namazın başıdır.

Ve euzü çekilmez: Bu da kıraate başlamak içindir ki; sadece bir defa çekilmesi meşru kılınmıştır. [67]





[47] El-Mü'minûn: 23/1-2.

[48] Bu hadisi Ebu Davud, Nesei ve Ahmed rivayet etmiştir.

[49] El-Âlâ: 87/15.

[50] Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiştir.

[51] el-Âlâ: 87/15.

[52] Bu hadisi Nesei tahric etmiştir.

[53] Bu hadisi Ebü Davud ve Müsned’inde Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

[54] Vâkıâ: 56/74.

[55] Âlâ: 87/1.

[56] Nahl: 16/98.

[57] Bu hadisi Buhari, Müslim, Malik, Ebü Davud, Tirmizi, Nesei, İbn Mace ve Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

[58] A’raf: 7/204.

[59] Bu hadisi Malik Ebü Davud rivayet etmiştir.

 

[60] Bu hadisi Buaaahri ve Müslim rivayet etmiştir.

[61] Bu hadisi Buhari, Müslim, Ebü Davud ve Ahmed b.Hanbel rivayet etmiştir.

[62] Hacc: 22/77.     

[63] Bu hadisi Ebü Davud ve Nesei rivayet etmiştir.

[64] A'lâ: 87/1.

[65] Bunu Ebü Davud tahric etmiştir.

[66] Bu hadisi Müsned’inde Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.

[67] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/94-104.


ceren
Sat 16 May 2015, 08:10 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.Namaz da yapılması gereken şeyleri bir kez daha öğrenmiş olduk.

rabiayldz
Sat 30 January 2016, 05:08 pm GMT +0200
Ve aleykümselam ; bütün namazlarımız kabul olur inşALLAH. Namazımızı hayırlı ve güzel bir şekilde kılarız. (AMİN).

Edanur 8/D
Sat 30 January 2016, 07:14 pm GMT +0200
Aleykumusselam
Allah c.c razi olsun paylasimdan dolayi Insaallah.Namaz ileilgoli cok guzel bilgiler ellerinize saglik

ikranur 7d
Sat 30 January 2016, 09:12 pm GMT +0200
selamun aleyküm.
bu bilgiler çok değerli. inş dikkat edelim.
Allah c.c. razı olsun.

selinay 7b
Sat 30 January 2016, 09:42 pm GMT +0200
Selamun Aleykum
Namazda huşu içinde olmak çok önemlidir.namazda hep secdeye bakmamiz gerekir. İnşallah bu şartlara uyariz.
Allah razı olsun

HALACAHAN
Sun 22 May 2016, 03:16 pm GMT +0200
Sealmun Aleykum ..miracimkzdir namazimiz.Herşeyiyle tam olarak kilmani için Rabbimiz Efendimiz aracılığı ile bizlere bildirmiştir.. Inşaallah eksiklerimizi tespit edip huşu içinde hakkiyla kilariz..

yagmur_7-c
Sun 22 May 2016, 03:22 pm GMT +0200
Esselamu aleykum;
Namaz kılarken yapılması gereken önemli işler vardır...Bunlardan birisi ,uyku hali olarak namaz kılmak...Bu durum sözcükleri yanlış söylemeye götürebilir...Bir diğeri de namazda okunan sureleri veya duaları okurken gereğinden fazla uzatmak yada kısaltmaktır...Böyle yapıldığında başka anlamlara düşebilir kelimeler....Rabbim namazını sükunet içinde kılanlardan etsin inşallah....

Sevgi.
Wed 26 February 2020, 05:33 am GMT +0200
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri namazını vaktinde ve hakkıyla kılanlardan eylesin inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim