- Namazda oturmak

Adsense kodları


Namazda oturmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Wed 12 January 2011, 08:40 pm GMT +0200
NAMAZDA OTURMAK (KA'DE), TEŞEHHÜD VE SELÂM

1517-Tâvus radiyallahu anh'dan: İbn Abbâs'a dedi ki: "Ayakları üzerine çömelmek nedir?" "Sünnettir."
"Peki, bu kişiye eziyet olmaz mı?" "Bu, Peygamberiniz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetidir" dedi.
IMüslim, Ebû Dâvud ve Tırmizî]
1518-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ilk iki rek'atta oturduğu zaman, kalkıncaya kadar sanki kızgın taşlar üzerindeymiş gibi (aceleci) davranırdı. [Sünen ashabı.]
1519-İbn Ömer radiyallahu anh'dan: Abdullah b. AbdiUah b. Ömer dedi ki: (Babam) tbn Ömer'in namazda otururken bağdaş kurduğunu gördüm; ben de öyle ya pınca beni bundan menederek dedi ki: "Na-
mazın sünneti, sağ ayağını dikip sol ayağını bükmendir."
"Ama sen de (bağdaş) kuruyorsun!" dedi ğimde şöyle dedi: "Ayaklarım beni kaldırmı yor." [Mâlik, Buhârî ve Nesâî.]
1520-Alî b. Abdirrahman el-Muâvî'den:
İbn Ömer, beni namazda taşlan kurcalar ken gördü. Namazı bitirince, beni bundan me nederek şöyle dedi: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı gibi yap!"
Dedim ki: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem nasıl yapardı?" Şu cevabı verdi:
"Namazda oturduğu zaman, sağ elini sağ uyluğunun üzerine koyardı. Parmaklannm hepsini yumardı, baş parmaktan sonraki par mağı ile işaret ederdi. Sol elini de sol uyluğu nun üzerine koyardı."
1521-Diğer rivayet: "Sol elini sol dizinin üstüne koyardı, sağ elini de sağ dizinin üstü ne koyardı. Elli üç işareti yapar ve şehâdet parmağı İle işaret ederdi." [Buhârî hariç. Altı ha dis imamı.]
1522-Ebû Dâvud ve Nesâî, İbnü'z-Zü-beyr'den benzerini rivayet etmişlerdir ki o ri vayette şöyle geçer: "(Namazda otururken) duâ ettiğinde parmağı ile işaret eder ve onu kımıldatmazdı."
1523-Tirmizî bunun benzerini. Âsim b. Kuleyb el-Cermî'den, o da babasından, o da dedesinden rivayet etti. Onda şöyle geçmek tedir: "Parmaklannı yumdu, şehadet parmağı nı şöyle diyerek yaydı: "Ey kalpleri evirip çe viren! Kalbimi dinin üzerinde sabit kıl!"
1524-EbûYa'fur'dan:
Mus'ab b. Sa'd'ın şöyle dediğini duydum: Babamın yanında namaz kıldım. Avuçlarımı birleştirip, iki uyluğumun arasına koydum. Ba bam şöyle diyerek beni bundan menetti: "Biz de böyle yapardık, sonra bize yasaklandı ve el lerimizi dizlerimizin üzerine koymamız emre dildi." [Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî.] Bunu oturma başlığı altında da zikretmiştir. Hadis kitaplarında rükû babında geçmiştir.
1525-Müslİm'in rivayetlerinden: "Baba mın (Sa'd'ın) yanmda namaz kıldım; rükûa eğildiğimde parmaklarımı yumup dizlerimin arasına koydum. Bunun üzerine (paraıaklanmı açmam için) elime vurdu..."
1526-Diğer rivayet: Rükûa eğildim, "elim şöyle idi" dedim. (Sonra) ellerini birleştirip iki uyluğunun arasına koydu.
Benzerini nakletti.
1527-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, avuçlanmı avuçlarına alarak sûre öğretir gibi te şehhüdü şöyle öğretti: "et-Tahiyyâtü lillâhi ve's-
salavâlü ve't-iayyibâtü. es-Selâmü aleyke eyyü-he'n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlİhîn. Eşhedü en lâ ilahe illallah. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh (=Selamlar, güzellikler ve sa-lavâtlar Allah içindir. Ey Peygamber! Allah'ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun! Selâm da bizim üzerimize ve Allah'ın sâlih kulları üze rine olsun! Allah'tan başka ilah olmadığına ve Mııhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna ^e-hadet ederim}." [Mâlik hariç, Aln hadis imamı.]
1528-Ebû Davud'un rivayeti: "Bunu (Tahiyyât'ı) okuduğun zaman, namazın tamamlanmış olur. istersen kalkabilirsin, istersen oturabilirsin."
1529-Onun başka bir rivayeti: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in arkasında na mazda (teşehhüde) oturduğumuz vakit "ibâ-dillah" demeden Önce "es-Selâmu alâ fülânin ve fülânin" derdik. Bunun üzerine Allah Re sulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyur du: "es-Selâmu alallahi (-Selâm Allah'a), demeyin! Çünkü Allah'ın bizzat kendisi se lâmdır. Ama sizden biri (namazda) oturduğu zaman şöyle desin: et-tahiyyâtü lillahi... es-sâlihîn"Q kadar zikretti.
Sonra şöyle buyurdu: "Çünkü siz bunu söy lediğiniz zaman gökte yahut gök ile yer arasın da olan her sâlih kul bundan nasibini alır. «Eş-hedü en lâ ilahe illallah ve eşhedu enne Mu hammeden abdühû ve Resûlüh» dedikten sonra hoşlandığı duayı seçip onunla dua etsin."
1530-Ondan (İbn Mes'ûd'dan) nakledilen benzeri rivayette şöyle dedi: Bize onları (şu du ayı) teşehhüdü öğretir gibİ öğretir ve şöyle bu yururdu: "Allahumme ellif beyne kulûbinâ ve aslih zâte beyninâ, ve'hdinâ sübüle's-selâmi ve neccinâ mine'z-zulûmâti ile'n-nûr. Ve cennib-ne'l'fevâhişe mâ zahera minhâ ve mâ batan. Ve bârik lenâ fî esma'İnâ ve ebsârinâ ve kulûbinâ, ve ezvâcinâ ve zürrİyyâtinâ ve tub aleynâ, İnne-ke ente't-Tevvâbu'r-Rahîm. Vec'atnâ şâkirîne li ni'metike müsennıne bihâ kâbilîhâ ve etimmehâ aleynâ (=Allahım! Kalplerimizi birleştir, ara mızdaki geçimsizliği düzelt! Bizi selâmet yolla rına yönlendir ve karanlıklardan aydınlığa kavuştur! Bizi çirkinliklerin açık ve gizli olanla rından uzak tut! Kulak, göz, kalp, eş ve çocuk-larımızı hakkımızda mübarek ve hayırlı eyle! Tevbelerİmizi kabul et! Sen Rahtm'sin, tevbeleri kabul edensin. Bizleri verdiğin nimetlere şükre den, onlarla sena eden, onları kabul edenler kü! Onları hakkımızda (âhirette) tamamla}!"
1531-Ebû Davud'un lafzı işte budur.
Şerik der ki: Bize Câmî, Ebû Vâil'den, o da Abdullah'tan benzerini nakletti.
Dedi ki: Bize daha önce Öğretmediği bir kaç kelime öğretirdi. Bunu bize tıpkı teşehhü dü öğretir gibi öğretiyordu: "Allahümme ellif beyne kulûbina..."
1532'Nesâî'mn rivayeti: Önceleri "es-Se-lâmü allallâhi, es-Selâmu alâ Cibrîle ve Mîkâîle" diyorduk. Peygamber salİaUahu aleyhi ve sellem; "Böyle söylemeyin!" buyurdu.
1533-Müslİm ve Sünen ashabı, İbn Abbâs radiyallahu anh'dan;
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize teşehhüdü Kur'ân'dan bir sûre Öğretir gi bi Öğretir ve şöyle buyururdu: "et-Tahiyyâ-tü'l-mübârekâtü, es-salavâtu'î-tayyibâtü lilla hi. es-Selâmü aleyke..."
1534-Diğer rivayette Elif ve Lâmsız ola rak: "Selâmün aleyke, selâmün aleynâ" şek lindedir.
1535'Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat!ta şu ilave ile rivayet ettiler:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize teşehhüdü öğretir ve şöyle buyururdu: "Onu öğrenin, çünkü teşehhüdsüz namaz olmaz."
1536-Taberânî*nin el-Mu'cemu'l-Kebîr'in de, teşehhüdden sonraki duada şu okunur, diye geçer: "Sübhâneke lâ İlahe ğayruke. iğfır it zenbî va'slih lî amelî, inneke tağfiru'z-zunûbe ilmen teşâû ve ente' l-Ğafûru r-Rahîm. Yâ Gaf far iğfır lî, yâ Tevvâb tüb aleyye! Ya Rahman! îrhamnîyâ Afüvvü u'fü annt! yâ Raûfu urufbî, yâ Rabbi evzi'nî en eşküre ni'metekelletî en'amte aleyye. Ve tavvİknî hüsne ibâdetike. Yâ Rabbi! Es'elüke mine' l-hayri küllihî ve eûzü bi-ke mine'ş-şerri küllihî. Yâ Rabbi! İftah lî bi-hayrin va'htim lîbihayrin ve âtini şevkan ilâ li-kâike min gayri darrâi mudırretin ve lafitnetİn mudilletin. Ve kıni's-seyyİâti ve men tekı's-sey-yiâti yevmeİzin fekad rahİmteh. Ve zâlikel-fev-zü'l-azîm (=Sen münezzehsin, senden başka bir ilah yoktur. Benim günahımı bağışla, amel(ler)imi düzelt! Şüphesiz sen dilediğinin günahlarını bağışlarsın. Sen Gafûr'sun, Ra-hîm'sin. Ey Gaffar (olan), beni bağışla! Ey Tev vâb (olan), tevbemi kabul eyle! Ey Rahman, bana merhamet eyle! Ey Afuv, beni affeyle! Ey Rauf, bana şefkat göster! Ey Rabbim, bana bahşettiğin nimetlerine şükretme alışkanlığı kazandır! ibadetinin güzelliği ile beni kuşat! Ey Rabbim. Senden hayrın tümünü isterim, şer rin tümünden de sana sığınırım! Ey Rabbim, bana hayırlı (ameileri) aç (kolaylaştır), yine (ömrümü) hayırla sona erdir! Şiddetli bir sıkın tı olmaksızın ve saptırıcı bir fitneye düşmeksi zin sana kavuşma heyecanını bana ver! Kötü lüklerden beni koru! "O gün kötülüklerden ki mi korursan, ona şüphesiz rahmet etmiş olur sun. Bu büyük kurtuluştur (Mü'min, 4019)."
1537-Dİğer rivayet: "Allahümme nes'elüke mine'l-hayri küllihî 'âcİlihî ve âcilihîmâ alim-nâ minhü ve mâ lem na'lem. Ve eûzü bike mi-ne'§-§erri küllihî 'âcilihî ve âcİlihî mâ alimnâ minhü ve mâ lem na'lem. Allahümme innâ nes'elüke mâ seeleke ibâduke's-sâlihûn. Ve nesteîzü bike mimme'steâze ^nhü İbâdüke's-sâlihân. Rabbena âtina fî'd-dünyâ haseneten ve fî'l-âhireîi haseneten ve kına azâbe'n-nâr. Rabbena âmenna fa'ğfır lenâ zunûbenâ ve kef-fir annâ seyyiâtinâ. Ve îevejfenâ maa'l-ebrâr. Rabbena ve âtinâ mâ ve'adtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzİnâ yevme'l-kıyâmeti, inneke lâ îuhlifu'l-mVâd (= Allahım! Hemen ve daha sonra söyle yeceğim, bildiğim ve bilmediğim tüm hayırları Senden dilerim. Yaptığım ve yapacağım, bildi ğim ve bilmediğim tüm serlerden Sana sığını rım. Allahım, salih kulların Senden ne istedi lerse biz de Senden onu isteriz! Salih kulların Sana nelerden sığındılarsa biz de onlardan Sa na sığınırız. Ey Rabbimiz bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem aza bından koru! Ey Rabbimiz! Bizim günahlarımı zı bağışla, kötülüklerimizi yok et ve bizi iyiler le birlikte öldür! Ey Rabbimiz. Resullerin ara cılığıyla bizlere va'deltiğin şeyleri ver ve kıya met gününde bizi yalnız bırakma! Zira Sen ver diğin sözlere asla muhalefet etmezsin)."
1538-Diğer zayıf bir rivayet;
Dedi ki: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bana et-Tehiyyâtu lillâhi'yi (Ve Resûli-hi kavline kadar) Öğretti. Şunu da ekledi: "Allahümme salli alâ Muhammedin ve ehli beytihî kemâ salleyîe alâ Ibrâhime, inneke Hamîdün Mecîd. Allahümme salli aleynâ maahum. Alla hümme bârik alâ Muhammedin ve alâ ehli bey tihî, kemâ bârekte alâ Ibrâhime. İnneke Hamî dün Mecîd. Allahümme bârik aleynâ meahum. Salavâtüllahi ve salavâtü'l-mü'mİnîne alâ Mu-hammedini'n-NebiyyVl-Ummiyyi. es-Selâmü aleyhi ve rahmetullahi ve berekâtühü."
1539-Nesâî, Ebû Musa radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
Biriniz ka'deye oturduğu zaman ilk sözü şu olsun: "et-Tehiyyâtü lİllahi, et-tayyibâtü. es-salavâtü lillahi. es-Selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn. Eşhedü en lâ ilahe ilallallahü vahdehü lâ şerike lehâ ve enne Muhammeden abduhû ve resûlüh."

1540-O (Nesâî), Câbir radiyallahu anh'dan: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, bize teşehhüdü Kur'ân'dan bir sûre öğretir gi bi öğretirdi: "Bismillahi ve billahi, et-tahiyyâ-tü lillahi." (İbn Mesûd'un teşehhüdünün so nuna kadar)
Sonunda şunu ilave etti: "Es'elullahe'l-cennete ve eûzü billahi mine'n-nâr (-Allah'tan cenneti isterim, Allah'a ateşten sığınırım)."

1541-Mâlik: İbn Ömer şöyle teşehhüd ederdi: "Bismillahi et-tehiyyâtu lillahi, es-sa-lavâtu lillahi, ez-zekiyâtü lillahi. es-Selâmü ale'n-nebiyyi ve rahmetullahi ve berekâıüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahi's-sâlihîn. Şehİdtü en lâ ilahe ilallah. Şehidtü enne Mu hammeden Resûlullah."
Bunları ilk iki rek'atta ka'dede söylerdi. Bu teşehhüdü bitirdikten sonra istediği duayı yapardi. Namazın sonunda oturduğu zaman bu teşeh hüdün aynısını yapar, ancak Önce bu teşehhüdü okur, sonra hangi duayı isterse onu okurdu.
Selâm vermek istediğinde şöyle derdi: "es-Selâmü ale'n-nebiyyi ve rahmetullahı ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdiUa-hİ's-sâlihîn."
Sonra "es-Selâmü aleyküm" diyerek sağı na selâm verirdi. Sonra imamın selamını alır dı. Eğer solundan biri kendisine selam verir se, onu da alırdı.
1542-Rezîn şunu ekledi: "İbn Ömer, ona bunu emredenin Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söyledi."
1543-Onun (Mâlik'in) şöyle bir rivayeti daha vardır:
Âişe radİyallahu anhâ teşehhüde oturduğu zaman şÖyle derdi: "et-Tahiyyâtu, et-tayyibâ-tu, es-salavâtu, ez-zekiyyâtu lillahi. Eşhedü en lâ ilahe iUallâhu vahdehû lâ şerîke leh ve enne Muhammeden abduhû ve resûlüh. Esse-lâmü aleyke eyyuhe'n-Nebiyyü ve rahmetul lahı ve berekâtüh. es-Selâmü aleynâ ve alâ ibâdillahis-salihîn. es-Selâmü aleyküm."
1544-Onun (Mâlik'in) Ömer'den nakletti ği rivayet: O, minberde insanlara teşehhüdü öğretmek maksadıyla şöyle söylüyordu: "et-Tehiyyâtu lillahi, ez-zâkiyyâtu lillahi, et-tay-yibâtu, es-salavâtu lillahi. es-Selâmü aleyke eyyühe'n-Nebiyyü." (Sonuna kadar, İbn Mes'ûd'un teşehhüdü gibi.)
1545-Ebû Dâvud ve Tirmizî'de: İbn Mes'ûd şöyle derdi: "Teşehhüdü gizli oku mak sünnettendir."
1546-Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Namazın anahtarı temizlik (abdest); tahri-mi (namazın dışındaki şeylerle meşguliyeti) ha ram etmesi tekbir; (namazın dışındaki şeylerle meşguliyeti) helâl kılanı ise selâmdır. Fâtihatul-Kitâb (Fâtiha)'yı ve bİr sûreyi farzda veya başka namazda okumayanın namazı yoktur." [TirmizîJ
1547-Nâfr radiyallahu anh'dan: İbn Ömer, namaz kıldığı zaman parmağıy la işaret eder ve gözünü ondan ayırmazdı. Şöyle derdi: Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bu, şeytana de mirden daha sert ve ağır gelİr." [Bezzâr ve Ah-med leyyiıı bir isnâdla.]
1548-el-Esved radiyallahu anh'dan: "İbn Mes'ûd, namazdaki teşehhüdü bize öğretir ve bizden elif lamı alırdı (harfleri tek tek duymak isterdi)." [Bezzâr]
1549-Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de: Bu nunla "İbn Mes'ûd'un Kur'ân'ı harf harf ezberle diği gibi Resulullah sallallahu aleyhi ve sel lem'den duyduklarını da harf harf (hiçbir değişik liğe uğratmadan) ezberlediğini" kastetmekteyiz."
1550-el-Behzî radiyallahu anh'dan: el-Hüseyin b. Alî'ye, Hz. Alî'nin teşehhü dünü sordum; cevaben şöyle dedi:
Onunki tıpkı Allah Resulü sallallahu aley hi ve sellem'in teşehhüdü gibiydi; "et-Tahiy-yâtü lillâhi, es-salavâtü'l-tayyibâtü'l-gâdiyâ-tü, er-râihâtü, ez-zâkiyâtü, el-mübârekâtü, et-tâhirâtü lilIahi."
[Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr vel-Evsat'ta.]
1551-Onda (el-Evsat'ta) şöyle geçmekte-"ven-nâimâtu's-sâbiğâtu."
1552-Ebu'l-Verd'den:
O, Abdullah b. ez-Zübeyr'in şöyle dediği ni duymuş: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in teşehhüdü şöyledir: "Bismillahi ve billahi hayrı'I-esmâi, et-tahiyyâtu, et-tayyibâ-tü, es-salavâtü lillahi, eşhedü en lâ ilâhe iUal-lahü vahdehû lâ şerîke leh. Ve enne Muham-meden abdühû ve rasûlüh. Erselehû bi'l-hak-ki beşîren ve nezirâ. Ve enne's-sâate âtiyetün lâ reybe fîhâ. es-Selâmü aleyke eyyühe'n-Ne-biyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh. es-Selâ mü aleynâ ve alâ İbâdiUahi's-sâlihîn. Allahümmağfirlî vehdinı."
[Bezzâr ve Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr'de leyyin bir senedle.]
1553-İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sa ğına, soluna şöyle selâm verirdi: "es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullah." [Sünen ashabı.]
1554-Nesâî şunu da ekledi: "(Selam verir ken) Yanağının beyaz yeri şuradan görünecek kadar, yanağının beyaz yeri buradan görüne cek kadar (yana çevirirdi)."
1555-Semure b. Cündeb radiyallahu anh' dan:
Namazın ortasında veya bitiminde Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle emrederdi: ^'Selâmdan önce «et-Tahiyyâtü, et-tayyibâtü, es-salavâtü ve'l-mülkü lillah» de yin. Sonra okuyucunuza (imamınıza) ve kendi kendinize selâm verin!" fEbû Dâvud]
1556-Câbir b. Semure radiyallahu anh'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte namaz kıldığımız zaman, "es-Selâ mü aleyküm ve rahmetullah. es-Selâmü aley küm ve rahmetullah" derdik. Câbir (bu selamı verirken) eliyle iki tarafına işaret etmiştir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Neden hırçın atların kuyrukları gibi elle rinizi salıyor ve ibaret ediyorsunuz? Sizden birinin elini dizlerinin üzerine koyup, sağda ve solda oturan kardeşine selâm vermesi ye terli olur." [Müslim. Ebû Dâvud ve Nesâî,]
1557-Nesâî'de: "Sizden birinin şöyle de mesi yeterli olur. —Bunu söylerken parmağı ile işaret etti— Sağında solunda bulunan kar deşine selâm versin."
1558-Aişe radiyallahu anhâ'dan:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, namazda yalnız, önüne doğru bir selâm verir; sonra (diğer selâm için) biraz sağ tarafına doğru eğilirdi." [Tirmizî]
1559-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu;)
"Selâmı(n meddelerini) hazfederek (seri) okumak sünnettendir." [Tirmizî ve Ebu Dâvud]
1560-Âişe radiyallahu anhâ'dan;
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, selam verdikten sonra; "AUahümme ente's-selâmü ve minke's-selâm, tebârekte yâ Zel-celâli vel-ikrâm" diyecek kadar otururdu.
[Müslim ve Tirmizî]
1561-Vâsi' b. Habbân'dan:
Namaz kılıyordum; İbn Ömer, sırtını kıb le duvanna dayamıştı. Namazım bitince na mazdan, ona doğru sol tarafımdan (dönerek) çıktım. İbn Ömer dedi ki: "Sağ tarafından çık mana engel olan nedir?" Cevap verdim; "Se ni gördüm de o yüzden sana doğru çıktım."
"Doğru söyledin. Çünkü biri sana şöyle diyebilir: 'Sağından namazdan çık!* Oysa na maz kılarken istediğin yerden namazdan çıka bilirsin; ister sağından, ister solundan çıkar sın" dedi. [Mâlik]
1562-Ibn Mes'ûd radiyallaiıu anh'dan, de di ki:
"Sizden biri, namazdan ille de sağ taraftan selâm verip çıkacağım diyerek, bundan şeyta na bir pay ayırmasın! Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bir çok kez selâm verip sol tarafından (namazdan) çıktığını gördüm."
(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî]
1563-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan;
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel lem'in zamanında, cemaat farz namazından selâm verip ayrılırken seslerini yükseltirlerdi. Bu sesten onların namazdan aynldıklannı an lardım."
1564-Diğer rivayet: "Peygamber sallalla hu aleyhi ve sellem'in namazı bitirdiğini an cak (yüksek sesle söylediği) tekbirden anlardık."
[İki rivayet, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Nesâî'ye aittir]

ceren
Wed 22 November 2017, 06:34 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.rabbim bizleri hakkiyla namazını kılan ve feyzine erişen  kullardan

Sevgi.
Thu 23 November 2017, 05:22 am GMT +0200
Aleyküm Selâm Ve Rahmetüllahi Ve Berakâtühu 🌸

Namaz İslâmın şartlarındandır. Mevlam bizleri Namazı vaktinde ve hakkıyla kılmayı nasip etsin inşaAllah. Aminn ecmain

Bilal2009
Thu 23 November 2017, 04:29 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri namaz dosdoğru kılanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun.