- Namaz-İstinca-Abdest

Adsense kodları


Namaz-İstinca-Abdest

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
armi
Fri 8 January 2010, 05:03 pm GMT +0200
Namaz-İstinca-Abdest
İslam´ın İkinci Temeli Namaz:

Namaza, tahareti açıklamakla başlamamız gerekir. Taharet babında ise önce istincanm farzları ve sünnetlerini, abdestin farzları, ı sünnetleri ve faziletlerim, ardından da namazın farzlarını, sünnet-

lerini, namazı vaktinde kılmanın hükümlerini, namazın genel hali ve namaz kılanın uyması gereken adabı anlatmamız gerekir. [17]


İstincann Farzlarıı



Sözlerin en doğrusunu söyleyen Hak Teala buyurdu ki:
"Ve o (mes­citte) temizlenmeyi seven adamlar vardır. Ve Allah temizlenenleri sever". (Tevbe/108) Allah Resulü (sav) de muhtelif hadis-i şerifle­rinde buyurdu ki: "Allah, temizliksiz bir namazı kabul etmez". [18] "Temizlik, imanın yarısıdır". [19] "Namazın anahtarı temizliktir" [20]

Temizliğin başı da, istincadır. İstincada iki farz, dört sünnet vardır. Farzların ilki, pisliği ´hades´ gidermek, ikincisi de pisliği gi­deren şeyin de temiz olmasıdır. Hades gidermede kullanılan malze­me, hayvan tezeği olamaz, daha önce kullanılmış olamaz, leş veya İslami kurallara aykırı kesilmiş hayvanların kemikleri olamaz. Ay­rıca kömür parçası kullanmak da, bırakacağı izden dolayı mekruh görülmüştür.

İstincanm sünnetleri ise dörttür ve şunlardan oluşur:


1. İstincanm tekli sayıda yapılması; üç, beş veya yedi kez.

2. İstincayı su ile yapmak.

3. İstincada sol eli kullanmak.

4. İstinca bittikten sonra eli toprak ile ovalamak.

İstinca şu şekilde yapılır:
Taş, sol ele alınır ve ön tarafından başlanarak arkaya doğru mesh yapılır. Bir kez kullanılan taş atılır. Ardından ikinci taş alınır ve önden başlanarak arkaya doğru mesh yapılır. Ardından o da atılarak üçüncü taş alınır ve hades mahal­linde daire çizilerek son temizlik yapılır ve atılır. Eğer başka bir ta­şa ihtiyaç duyarsa, onu da beşe tamamlar.

Eğer tek taşla yetinecek olursa, bunu üçe tamamlamalıdır. Eğer üç tarafı da kullanılabilecek büyük bir taş bulursa, onu kullanarak üç ayrı taş kullanmaktan istiğna edebilir. Bir rivayette şöyle denil­mektedir: "Taşla istinca eden tekli sayıları tamamlamalıdır".

Allah Resulü (sav) haceti geldiği zaman uzaklaşır ve kişinin e ne saklanması gibi bir kenara saklanırdı. O, açık alanda çömelmez-di. Aksi halde ardına birşey diker, bir duvar dibine çömelir, yüksek bir yerin ardına saklanır veya gizlenebileceği bir taş yığınının ar­kasına çömelirdi. Allah Resulü (sav), hacetini giderirken asla kıb­leye yönelmezdi. [21]

Büyük hacetini giderirken yere tam çömelmeden elbisesini kal­dırmazdı. Kişi, arkadaşına yakın şekilde, yani onu görebilecek ve hissedebilecek kadar mesafede küçük ihtiyacını giderebilir. Bu, Al­lah Resulü (sav) tarafından verilmiş bir ruhsattır. O, bizzat kendi fi­iliyle bundan utanılmayacağım işaret buyurmuştur. Allah Resulü (sav) insanların en hayalısı idi. O, yanında sahabileri varken küçük ihtiyacını gidermek suretiyle bu genişliğin önünü açmak istemiştir.

Adamın biri husumet halinde olduğu bedevi sahabeden bir zata şöyle demişti: Senin, büyük abdestini bile güzelce yapabildiğini sanmam. O, buna kızarak, ´Aksine, onu yapma hususunda çok ma-hirimdir´ dedi. Bunun üzerine öbür adam, ´Öyleyse nasıl yaptığını bana açıkla´ dedi.

Sahabi de şunları söyledi: Hades izlerini uzaklaştırır, kerpiç parçalarını hazırlar, şihi (çölde bulunan güzel kokulu bir bitki) önüme, rüzgarı arkama alır, ceylan gibi çömelir ve deve kuşları gi­bi süratli bitiririm.

Selman (ra) rivayet ettiği bir hadiste şöyle demektedir
: Allah Resulü (sav), büyük abdest yapmanın şekline kadar herşeyi bize Öğretmiştir. O, büyük abdestin temizlenmesinde kemik ve tezek kullanılmamasını emretmiş, küçük veya büyük abdest yapılırken kıbleye yönelmeyi yasaklamıştır. Otururken vücut ağırlığını sola vererek sağ dizi dikmenin doğru olacağını işaret buyurmuştur.

İstibra, kişinin küçük abdestini yavaş yavaş bitirmesi, acele ederek kamışını oynatmam ası dır. Aksi takdirde idrarın kamış ba­şına dağılması sözkonusu olacaktır. İdrar tamamen kesildikten sonra kamışını kök yerinden uç kısmına doğru üç kez çeker, bunu da ardarda yaparak idrarın dağılmasına mani olur. Üç kez sümkü-rür ve üç kez tıksırır. Bunları yedişer kez yapan mübalağa etmiş olur. Ardından sağ eline bir taş alarak kamışını sol eliyle tutar. Ka­mışını, üzerinde ıslaklık kalmayıncaya kadar taşa sürter. Kamış ucundaki ıslaklık kaybolduğunda temizlik sağlanmış olur. Kişi bu­nu, yere veya duvara sürterek de yapabilir. Bu durumda da, kuru­luk hasıl olduğu zaman temizlik gerçekleşmiş olur.

Bütün bunlar, su ile de yapılabilir. Bunda da, idrarın kamış ucu üzerinde yayılmaması yeterlidir. İdrar yumuşak toprak tarafından emilir. Küçük abdesti rüzgara doğru veya sert zemin üzerine yap­mak mekruh görülmüştür. Aksi halde idrarın o zeminden sıçrama­sı mümkündür.

Medine fikıhçıları, kamışı memeye benzetmişler ve onlardan bir kısmı onu çektikçe idrarın az az da olsa akacağını söylemişlerdir. Kamışa su değmesiyle birlikte idrarın kesileceği de söylenmiştir. Onlar içinde istibrayı en hafif ve taharette su kullanımını en az tu­tanlar, fıkıh bakımından en derin olanları görülürdü.

Kamışın su ile yıkanmasından sonra da bir ıslaklık peyda ola­bilir. Bu, idrar kanalının darlığından dolayı suyun idrar deliğine gi­rip çıkmasından ötürüdür. Kişi temizlenme hususunda vesveseye kapıldığı zaman, abdest aldıktan sonra bir avuç su alarak yine ka­mışının üzerine dökebilir.

Bir hadis-i şeriflerinde Allah Resulü´nün de (sav) böyle yaptığı rivayet edilmiştir. [22] Kamışa sağ elle temas etmek mekruh görül­müştür [23] Kamıştan beş şey çıkar: İdrar, mezi, vedi (ki bu, uzun sü­re tutulan idrarın arkasından gelen sıvıdır), yel ve meni. Meni dı­şındakilerin hepsi de abdest almayı gerektirir. Meni, kamıştan fış­kırma suretiyle çıkan, şehveti teskin eden ve insanın yaratılması­na vesile olan sıvıdır ki bundan dolayı gusül abdesti gerekir.

Bunlar dışında, kamıştan çıkabilecek olan kurtçuk veya taşlar­dan dolayı da abdest almak gerekir. Kamıştan çıkan yelin hissedil­mesi zor olduğu için her namazda abdest alınması müstehap görül­müştür. Kadınlar içinse, böyle yapmak temizliğe daha uygun görül­müştür. [24]


Abdestin Farzları:



Allah Resulü (sav) buyurdu ki: "Her kim abdest alır ve onu güzelce yaparak iki rekat namaz kılar ve namazında dünyaya dair bir şey hakkında kendi kendisiyle konuşmaz ise, anasının onu doğurduğu günkü gibi bütün günahlarından uzaklaşmış olur" [25]

Bu hadisin başka bir rivayetinde ise şu lafız yer almaktadır:
"Eğer o iki rekatte de hata yapmazsa, önceki günahları bağışlanır". Allah Resulü (sav) başka bir hadislerinde de şöyle buyurmaktadır: "Allah Teala´nm günahlara kefaret kılacağı ve dereceleri yükselte­ceği şeyleri haber vereyim mi? Zorluklarda abdesti güzelce almak; Ayakları mescidlere taşımak ve namazın ardından diğer namazın beklentisine girmek. İşte sarılacak bağ budur!". [26]

Allah Resulü (sav) abdesti organlarım birer kez yıkayarak al­dıktan sonra şöyle buyurmuştur:
"Bu, Allah Teala´nın namazı ka­bul etmesinin asgari şartı olan abdesttir". Daha sonra organlarını ikişer defa yıkayarak abdest aldı ve şöyle buyurdu: "Bu, Allah Tea­la´nm ecrini iki kez verdiği abdesttir". Daha sonra üçer kez yıkaya­rak aldı ve şöyle buyurdu: "İşte bu da, benim ve benden Önceki pey­gamberlerle İbrahim´in (as) abdestidir". [27]


Taharetin Farzları: Taharetin Farzları Sekizdir: :




1. Su kabının temizliği.

2
. Temiz su.

3. Niyet.

4. Uzuvları yıkama sırası (tertib).

5. Yıkanması emredilen üç uzvu yıkamak.

6. Başı meshetmet.

7. Yüzü ve kolları yıkarken, suyu avuçtan taşırmamak. Aksi halde meshetmiş olur. Yüz yıkanırken suyu yüze çarpmamak. Suyu yü­ze çarpmak mekruh görülmüştür. Su, iki avucun içinde yüze taşın­malı ve yumuşak bir hareketle yüze yayılmahdır. Yüz, üstte saç köklerinden altta sakalların dip kısmına kadar olan bölümü kapsar. Kulaklar ile sakalın başladığı sınırın arası da yüze dahildir.

8. Kolların dirseklerle beraber yıkanması. Yıkanması farz olan organlardan suyun damlaması gerekir. Başın ise meshi yeterlidir. Baş, avuca alınacak kullanılmamış su ile önden arkaya doğru ora­dan da bıngıldağa doğru meshedilir. Mesh bir kez yapılarak ta­mamlanır. Yukarıda zikrettiğimiz dört uzuv, Kur´an-ı Kerim´de de zikredilmiştir.

Abdestle ilgili ayette, uzuvlar arasında kullanılan atıf vavı bize göre tertib yani sıralama içindir. Ben, Arap dili uzmanı bir fakih-ten şunu işittim: Eğer atıf vavı toplama amacıyla kullanılmışsa za­hirde sıralamayı gerektirmez. Ancak iki veya daha fazla şeyi bira-raya toplama maksadı sözkonusu değilse ve sözkonusu şeylerin birleştirilmesi mümkün olmazsa, ´sonra´ anlamı veren ´sümme´ eda­tının yerini tutar. Buna göre de abdest ayetindeki Vav´ edatı, sıra­lama yani tertibden başka bir mana ifade etmemektedir. [28]


Abdestin Sünnetleri:




Abdestin sünnetleri on adettir.

1.
Besmele.

2. Abdeste başlamadan elleri yıkama.

3. Mazmaza (suyu ağıza alıp çalkalama).

4. İstinşak (Buruna su çekmek).

5. îstinsar (buruna çekilen suyu onu temizleyecek şekilde çıkar­mak).

6. Sakalları hilallemek.

7. Kulakları meshetmek

8. Her yzu üçer kez yıkamak.

9.Yıkamaya sağdan başlamak.

10. Ayak parmaklarını hilallemek. [29]


Taharetin Faziletleri Ve Okunacak Dualar:



Oturarak abdest almak ve abdest alırken avret mahallini örtmek. Güneşte beklemiş su kullanmamak. Bu, mekruh görülmüştür. Bu mekruhluğun Hicaz bölgesine mahsus olduğu söylenmiştir. Abdes-ti, Özellikle kış mevsiminde erkanına uygun olarak güzelce almak. Kış mevsiminde abdest almak, azimetler arasında sayılmıştır. Selef-i Salih´den bir zat şöyle demiştir; Müminin kış mevsiminde ,soğuk suyla aldığı abdest, bütün ruhbanların ibadetlerine denktir. Abdestte sınırı aşmamak da taharetin faziletlerin dendir. Müs­lümanlar bundan nehyedilmiştir. Abdestte sınırı aşmaya örnek ola­rak uzuvları üç defadan fazla yıkamak gösterilebilir.

Abdest üstüne abdest almak, Övülmüş bir nurdur. Bu, her na­maz için, abdest bozmadığı halde abdest tazelemektir. Mümkün ol­duğunda yapılabilen bu davranış müstehap görülmüştür. Böyle ya­pan birinin, aldığı her abdestte kendisi için on hasenat mevcuttur. Kişi, tek abdestle beş vakit namaz da kılabilir. Allah Resulü (sav) bunu yapmıştır [30]

Abdest, kendi başına değerlendirildiği zaman Allah Teala´ya ya­kınlık için yapılan bir ibadet hükmündedir. Böyle olabilmesi için, abdeste niyet edilmiş olması gerektiği gibi bu abdestle namaz kılın­ması şart değildir. Bir rivayette şöyle denilmektedir:
"Kişi abdest aldığı zaman, günahları bütün uzuvlarından çıkar ve kıldığı namaz nafile olur". Eğer zor gelmezse, idrara her çıkışta abdest alınması müstehap görülmüştür. Kulun aldığı her abdestten sonra iki rekat namaz kılması ve abdest esnasında da Allah´ın zikri dışında konuş­maması müstehaptır. Her yuzu yıkanırken okunması müstehap olan dualar okunmalıdır.

îstinca bitirildikten sonra şu dua okunur:
Allahümme tahhir kalbi minen nifak ve hassin fereci minel fevahiş. Allahım! Kalbimi nifaktan arındır ve namusumu her türlü fuhuştan muhafaza buyur. Besmele okunurken şöyle denir: E´uzü bike min hemezatiş şeya-tin ve e´uzü bike Rabbi en yahdurun. Şeytanın fısıltılarından Sana sığınırım. Rabbim bana gelmelerinden de Sana sığınırım.

Eller yıkanırken de şöyle dua edilir: Allahümme inni es´elükel yümne bel bereke ve e´uzü bike mineş şu´mi vel heleke. Allahım! Sen´den iyilik ve bereket niyaz eder, kötülük ve helaktan da Sana sığınırım.



[1] Buhârî, Edeb/44; Müslim, Eyman/38, 40

[2] İbni Mâce, Mukaddhne/11; Tinnizî, Menakıb/14; İbni Hanbel, 1/377, 389, 395, 408-4410

[3] İbnİ Hanbel, V/44, 50

[4] Buharı, Salat/80, Menakıbu´l-Ensar/45, Fazailü´s-Sahabe/3, 5, Feraiz/9; Müslim, Mesa-

cid/28; Fazailü´s-Sahabe/2-7; Tirmizî, Menakıb/14-16; İbni Mâce, Mukaddime/11; Dârimî,

Feraiz/11; İbni Hanbel, 1/270, 359, 111/18, 478, IV/4, 5, 212.

[5] Buhârî, Edeb/96; Müslim, Birr/165; Tirmizî, Zühd/50, Da´avat/98; Dârimî, Rikak/71; İb­ni Hanbel, 1/292, III/104, 110, 159, 165, 167, 168.

[6] İbni Hanbel, VI/19, 20

[7] Buhârî, Tevhid/24, 36; Müslim, İman/147, 149, 185; Tirmizî, Birr/61; Nesa´î İman/18" İb-ni Hanbel, 1/296, 416,11/166,111/93.

[8] Buhârî, İman/l.

[9] Ebu Davûd, Diyat/23; Nesa´î, Kasame/40; İbni Mâce, Tıb/16

[10] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 193-270.

[11] Benzer manada bir hadis için b. îbni Hanbel, V/249

[12] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 271-274.

[13] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 274-275.

[14] Btıhârî, İman/8, Eyman/3; Müslim, İman/69, 70; Nesa´î, İman/19; İbni Mâce, Mukaddi­me/9; İbni Hanbel, III/177, 207, 275, 278, IV/336.

[15] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 275-277.

[16] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 277-295.

[17] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 295-296.

[18] Buhârî, Vudu´/2; Müslim, Taharet/l; Ebıı Davûd, Taharet/31; Tirmizî, Taharet/1; Nesa´î, Taharet/103, Zekat/48; İbni Mâce, Taharet/2; Dârimî, Vudu721, tbni Hanbel, 11/20, 39, 51, 57, 73, V/74, 75

[19] Müslim, Taharet/l; Tirmizî, Da´avat/86; Dârimî, Vudu72; İbni Hanbel, IV/260, V/342, 343, 344, 363, 370, 372.

[20] Ebu Davûd, Salat/73, Taharet/31; Tirmizî, Mevakît/62, Taharet/3; İbni Mâce, Taharet/3; Dârimî, Vudu´/22; İbni Hanbel, 1/123, III/340.

[21] Buhârî, Vudu714; Müslim, Taharet/62; Ebu Davûd, Taharet/5; Tirmizî, Taharet/7; İbni Hanbel, 11/12, 13.



[22] Buhârî, Vudu734, Gusl/29; Müslim, Hayz/17, 85, 86; Ebu Davûd, Taharet/82; Dâriraî, Vu-du/73; Muvatta, TahareÜ54; İbni Hanbel, 1/38, 50,11/56, 75, V/114

[23] Konuyla ilgili hadisler için b. Buhârî, Vudu718, 19, Eşribe/25; Ebu Davûd, Taharet/18; Tir-mizî, Taharet/İl; Nesa´î,Taharet/22, 41; İbni Mâce, Taharet/15; Dârimî, Vudu´/13; İbni Hanbel, V/295, 296.

[24] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 296-298.

[25] Bu manadaki hadisler için b. Buhârî, Vudıı736, Salat/87, Ezan/30, Vitr/1, el-Amel fî´s-sa-, lat/1; Müslim, Taharet/12, 33, Müsafirin/182, Cum´a/27; Ebu Davûd, Salat/48, 50, 51,

158; Tirmizî, Taharet/41, Mevakît/167; Nesa´î, Taharet/108, 110; İbni Mâce, Taharet/6, ■* 60, İkamet/80, 181; Dârimî, Mukaddime/5, VuduV44, 45; Muvatta1, Taharet/33, Salatü´l-

leyl/11; İbni Hanbel, 1/19, 57, 11/252, 265, III/292, 421, IV/117, 151. 158, 241,

V/427VI/450.

[26] Müslim, Taharet/41; Tirmizî, Taharet/39; Nesa´î, Taharet/106; Muvatta´, Sefer/55; ibni Hanbel, 11/277, 303.

[27] îbni Hanbel, 11/98.

Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 299.



[28] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 299-300.

[29] Ebû Tâlib el-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb (Kalplerin Azığı), İz Yayıncılık: 3/ 300.

[30] Bu manadaki hadisler için b. Müslim, Taharet/86; Ebu Davûd, Taharet/65; Tinnizî, Ta­haret/44, 45; Nesa´î, Taharet/100; İbni Mâce, Taharet/72; Dârimî, VuduV3; İbni Hanbel, III/132, 133, 194, 260, V/350.

Lal-i Hal
Sun 8 May 2016, 08:53 am GMT +0200
Allah razi olsun hocm paylasim icin.Basliklar tek tek cok guzel aciklamis.