- Nafile Orucu Başlamak Onu Gerekli Kılar mı?

Adsense kodları


Nafile Orucu Başlamak Onu Gerekli Kılar mı?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Sun 15 August 2010, 04:48 am GMT +0200
Nafile Orucu Başlamak Onu Gerekli Kılar Mı?
 

İslam fıkhında farz ve vacip olmayan ibadetlere bazan "tatavvu", bazan de "nafile" denilmektedir. Aslında bu iki kelime eş anlamlı sayılabilir; zira biri diğerinin yerine kullanılmakta ve aynı manayı ifade etmektedir.

Şüphesiz başlanılan farz veya vacip orucu tutmak vaciptir. Onu bozmak yeniden tutulmasını gerektirir. Aksi halde kışının üzerinde ödenmesi vacip olan bir borç olarak kalır. Nafile oruç ve namazlara gelince bu hususta müctehid imamlann ve diğer fakihlerin göruş ye tesbitleri farklıdır. Kimine göre, başlanıp da tamamlanmadığı tak­dirde nafile vücuba dönüşür ve artık o bozulan orucun kazası gerekir. Kimine göre ise, vücuba dönüşmez ve o bakımdan kazası da gerekmez.

Ebû Cuhayfe (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Selman ile Ebû Derda'yı birbirine kardeş yapmıştı. Selman (r.a.), Ebû Derda'yı ziyarete gitti ve (onun eşi) Ummu'd-Derda'yı perişan, lime lime bir entari içinde gördü. Kadına:

"Ne bu halin?" dedi. O da şu cevabı verdi:

"Ne yapalım senin kardeşin Ebû Derda'nın (dünyalık konusunda bir haceti yoktur (dünyalıkla hiç meşgu (olmamaktadır)." Az sonra Ebû Derda (r.a.) geldi ve Selman için yemek yapıp hazırladıktan sonra şöyle dedi:

"Ya Selman! Buyur sen ye; çünkü ben orcum." Bunun üzerine Selman ona:

"Sen yemeği yeyinceye kadar ben de yemem" dedi. Ebû Derda (ister istemez oturup onunla birlikte yemek yedi.

Gece olunca Ebû Derda kalkıp ibadet etmek istedi. Selman ona:

"Uyu" dedi. O da uyudu. Bir süre sonra yine o kalkıp ibadet etmek istedi. Selman ona:

"Uyu" dedi, o da uyudu. Gecenin sonuna doğru Selman ona seslendi:

"Şimdi kalk" dedi. Kalkıp namaz kıldılar. Sonra Selman ona şöyle dedi: Şüphesiz ki Rabbın senin üzerinde hakkı vardır, nefsin de senin üzerinde hakkı vardır, ehlin (eşin ve çocukların) da senin üzerinde hakları vardır. Artık sen her hak sahibinin hakkın vermeye bak."

Sonra Ebû Derda kalkıp Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz'e geldi ve olup bitenleri O'na anlattı. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.):

"Selman doğru söylemiştir" buyurdu."[338]

Ümmu Hani' (r.a.) dan yapılan rivayete göre:

"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir ara Ümmu Hani'i ziyarete gitmişti. On­dan içecek bir şey istedi ve verilen meşrubatı içtikten sonra kalanını Ümmu Hani'e verdi, o da alıp içti ve şöyle dedi:

"Ya Resulellah! Bana gelince, oruçlu idim!." Resulüllah (s.a.v.) ona:

"Tetavvu’ (nafile) oruçlu olan kimse kendi emiridir. İsterse oruç tutar, isterse iftar eder" buyurdu."[339]                   

Diğer bir rivayette ise aynı olay şu lafızla nakledilmiştir : 

"Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz meşrubatı içti ve (arta kalanını) içsin diye Ümmu Hani'e uzattı. Ümmu Hani':

"Doğrusı ben oruçluyum, ama senin artığını reddetmeyi hoş görmedim" dedi. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Eğer tutmakta olduğun ramazan kazası ise, onun yerine bir gün kaza ediver; eğer tetavvu' (nafile) ise, istersen kaza et, ister sen kaza etme (bir sakıncası yoktur)."[340]                     

Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle haber vermiştir:               

"Hafsa'ya bir miktar yiyecek hediye edilmişti ve biz iki­miz de oruçlu olarak bulunuyorduk. Bunun üzerine o yemeği yemek suretiyle orucumuzu bozduk. Biraz sonra Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz yanımıza geldi ve O'na şöyle dedik:

"Ya Resulellah! Doğrusu bize bir miktar (yiyecek) hediye edildi ve iştahımız çekti, iftar ettik." Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Bozmanızda bir sakınca yoktur. Onun yerine başka bir gün oruç tutunuz."[341]

 

Müctehidlerin Görüş Ve İstidlalleri
 

a) Hanefîlere göre: Tetavvu' (nafile) oruçta özürsüz iftar et­mek (orucu bozmak) helal olmaz. Serahsî'ye göre, en sahih kavi de budur. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre, ziyafet özür sayılır. Mezhebin en açık görüşü de budur. Ancak davet sahibi, sadece davet ettiği kişinin hazır bulunmasına razı olmakla yetinir de önün yemek yemesi üzerinde durmazsa, o takdirde oruçlu bulunan davetlinin iftar etmesi doğru olmaz. Bununla beraber davetli kişi, bo­zacağı nafile orucu ileride kaza edeceğine güveniyorsa, davet münasebetiyle orucunu bozar. Bu durumda davet sahibini üzmemiş olur. Nitekim Şemsüleimme el-Hulvanî bu görüşü beğenip, sözü edilen konu hakkında en güzel kavi olarak belirlemiştir. Şüphesiz bu da, zevaldan önce olursa mübahtır. Zevaldan sonra ise, ara yerde ana-baba hakkı da söz konusu değilse artık bozmaz.

Vacip oruçta ise ziyafet bir özür sayılmaz.[342]

Böylece Hanefîlere göre, nafile oruca niyet ettikten sonra onu bozan kimseye kazası gerekir. Zira niyet edip başlamakla onu ken­dine gerekli kılmış oluyor. Bozunca da kazası gerekiyor.

b) Şafiilere göre: Nafile oruç veya namaza başlayan kimse için onları yarıda bırakıp kesmek caizdir ve bundan dolayı kendisine o oruç veya namazın kazası da gerekmez. Üzerindeki kaza orucuna başlayan kimsenin -bir özür söz konusu değilse- onu bozması ha­ramdır. Bozduğu takdirde kazası gerekir.[343]

c) Hanbelîlere göre: Tetavvu' (nafile) oruca başlayan ve akşam olmadan önce bozan kimseye o orucu kaza etmek gerekmez. Ancak başladığı nafile orucu tamamlaması müstehabtır. Hanbelîler de bu konuda Şafiîler gibi, konumuzu oluşturan hadislerle istidlal etmişlerdir.

Nafile hac ve nafile umre bu genellemenin dışındadır. Yani na­file hac veya umreye niyet edip başladıktan sonra onu tamamlama­dan yarıda bırakan kimseye kazası  gerekir. Şafiîler de aynı görüştedirler.[344]

d) Mâlikîlere göre: Başlanılan nafile orucu tamamlamak fa­rzdır. Onu kasden bozduğu takdirde kaza edilmesi de farzdır. Ancak nafile oruca niyet edip başladıktan sonra ana-babasından biri veya hocası, ona olan şefkatlarından dolayı iftar etmesini emrederse, o tak­dirde bozmasında bir sakınca yoktur ve kaza etmesi de gerekmez.[345]             

 

Taliller Ve Diğer Rivayetler   
 

56 nolu Ümmu Hani' hadisini aynı zamanda Darekutnî, Taberânî ve Beyhakî tahric etmişlerdir. Ancak isnadında Semmak bulunuyor ki, bu zat üzerinde farklı tesbitler yapılmıştır. Nesâî: "Sem­mak rivayette yalnız kalınca ona pek itimad edilmez" derken; Bey­hakî: "Semmak'ın isnadı hakkında söylenecek söz vardır" demiştir. Tirmizî de aynı görüştedir.[346]

Ayrıca hadisin isnadında Harun İbn Ümmi Hani' bulunuyor ki, İbn Kattan: "Bu zat maruf değildir" demiştir. İbn Hibban onu sıkat (güvenilir hadisçiler) arasında anmamıştır.[347]

Yine aynı hadisin isnadında Yezid b. Ebî Ziyad bulunuyor ki, bu zat üzerinde de hayli durulmuştur. İbn Adiy: "Onun hadisi yazılabilir" derken; Zehebî: "Saduktur, ancak hafızası bozuktur" demiştir.[348]

O bakımdan İmam Ebû Hanife bu rivayetle istidlal etmemiştir.

58 nolu Hz. Aişe hadisini Nesâî tahric etmiştir. İsnadında ise, Zümeyl bulunuyor. İmam Buhari: "Onun rivayeti hüccet olarak alınmaz" derken, İbn Hibban onun kaviy olduğunu belirtmiştir. Ze­hebî onun münker rivayetlerinden biri de, Hz. Aiye'den naklettiği ha­distir ki, rivayetin sonunda, "onun yerine başka bir gün oruç tutu­nuz" cümlesi ise, rivavetinin münker olduğunun bir başka delilidir.[349]

Nitekim Mâlik b. Enes, Ubeydullah b. Amr, Ziyad b. Sa'd ve başka ravilerin Hz. Aişe'den mürselen yaptıkları rivayette sözü edi­len cümle yoktur. En sahih olan da budur.

Sonuç olarak Zümeyl'in rivayetiyle istidlal ve ihticac doğru değildir, diyebiliriz. Zira yetkili muhaddisler onun rivayetinin münker veya zayıf olduğunu belirtmişlerdir.

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Başlanılan nafile orucu, ortada bir sebep yokken bozmak muübah değildir. Ona niyet etmekle bir bakıma onu kendine vacip kılmış oluyor. O bakımdan bozduğu takdirde kaza etmesi gerekir.

Bu, Hanefîlerle Mâlikîlerin görüş ve ictihadıdır.

2- Başlanılan nafile orucu, ziyafet ve benzeri sebeplerden dolayı bozmakta bir sakınca yoktur. Aynı zamanda kazası gerekmez.

Bu, Şafiîlerle Hanbelîlerin görüş ve ictihadıdır.

3- Nafile oruca niyet edip başladıktan sonra, ana-babasından biri veya hocası, ona olan şefkatından dolayı orucunu bozmasını em­rederse, bozar ve bundan dolayı o orucun kazası da gerekmez.

4- Nafile hac ve umreye başladıktan sonra onu yarıda bırakıp tamamlamayana, kazası vacip olur.

ceren
Fri 15 June 2018, 01:42 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbim bizleri nafile orucunu hakkiyla tutan ve feyze erişen kullardan eylesin inşallah. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..

Bilal2009
Fri 15 June 2018, 01:50 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri her daim doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Sat 16 June 2018, 02:19 am GMT +0200
Aleykümüsselam eğer nafile oruca başlamışsak onu bozamayız bozarsak eğer sonra tekrar kazasını tutarız inşaAllah