saniyenur
Tue 17 May 2011, 05:34 pm GMT +0200
1. Nâfi'
Kıraat imamlarının tartışmasız en önde geleni kaynaklarda isim künye ve nisbesiyle birlikte Ebû Abdurrahmân Nâfı b. Abdurrahman b. Ebû Nuaym el-Leysî el-Medenî kendi ifâdesinden[248] anlaşıldığı üzere aslen İsfehanhdir. Renginin oldukça siyah olduğu bildirmektedir. Bu ailesinin İran'ın İsfehan bölgesine başka bir yerden gelmiş olabileceğini göstermektedir. Ailesinin Hindistan menşeli olma ihtimali yüksektir. Çünkü o dönemde bu bölgede Esâvire, Seyâbice, Zut ve Endegâr adlarındaki Hint topluluklannın ve kavimlerinin varlığından bahsedilmektedir.[249] Nâr] takriben 70 (689) yılında doğdu. Kaynaklarda doğduğu yerden bahsedümemektedir. Kıraat tahsilini Medine'de yaptı ve yetmiş kadar tabiîden kıraat aldı. Hocalan arasında kıraat ilmini, İbn Abbâs, Ebû Hureyre ve Abdullah b. Ayyaş b. Ebû Rabîa'dan alan Abdurrahman b. Hürmüz el-A'rec, Ebû Ca'fer Yezîd b. el-Ka'kâ' el-Kâtî, Şeybe b. Nisâh b. Sercis b. Ya'kûb, Müslim b. Cündeb ei-Hüzelî, Yezîd b. Rûmân ve Muhammed b. Müslim b. Şihâb ez-Zührî bulunmaktadır, İbn Abbas ve diğer sahâbî râvîlerin kıraati ise Übey b. Ka'b ve Zeyd b. Sabit yoluyla Resûl-i Ekrem'e ulaşmaktadır.
Yüz yıl kadar yaşayan Nâfi takriben yetmiş yıl Medine'de kıraat okutmuş ve burada kıraat ilminin riyasetini elinde tutmuştur. Bu dönem içerisinde kendisinden çok sayıda insan kıraat okumuş ve almıştır. Kıraat talebeleri arasında îmam Mâlik b. Enes, el~Leys b. Sa'd, Ebû Amr b. Alâ el-Basrî, İsmail b. Ca'fer b. Verdân, Süleyman b. Müslim b. Cemmâz, İsmail b. Ebû Üveys, Ya'kûb . İbrahim b. Sa'd, Kâlûn diye bilinen îsâ b. Mînâ' ve Verş diye bilinen Osman b. Saîd el-Mısrî yer almaktadır.[250] Endülüslü kıraat ve dil âlimi Mekki b. Ebû Tâlib el-Kaysî, Nâfi' ve Âsim kıraatlerini, kıraatlerin en evlâsı, senedi en sağlam olanı ve Arapça bakımından en fasihi kabul eder. Fesahatte bunları Ebû Amr ve Kisâî'nin kıraatleri takip eder.[251] Saîd b. Mansür'un naklettiğine göre İmam Mâlik "Nâfı'nin kıraati sünnettir" demiştir. Aynca o Nafî'nin kıraat konusunda insanların imamı olduğunu bildirmiştir. Ahmed b. Hanbel kıraatler içinde hangisini beğendiğini soran oğluna "ehl-i Medine" cevabını vermiş, o olmadığı taktirde Âsim kıraatini tercih ettiğini bildirmiştir. Ancak Ahmed b. Hanbel kıraatini beğenip hadisteki durumunu zayıf gördüğünü göstermek için "Kendisinden kıraat alınır fakat hadiste bir şey değildir" demiştir, Nâfi' hakkında Ebû Hatim "sadûk" ifâdesini kullanırken Nesâî "bir beis yoktur" diyerek Nâfı'nin hadisçiliğini çok fazia taktir etmemiştir.
Nâfi'nin "kendilerinden kıraat okuduğum kimselerden bir okuyuş üzerinde iki kişinin ittifak etmesi durumunda o kıraati aldım, ihtilaf edildiğinde ise terk ettim" sözü çok meşhurdur. Bu duruma göre o aslında çok sayıda kıraat rivayeti ve bilgisi almışken bunlardan sadece bir kısmını kendi okuyuşu olarak tescil etmiş ve talebelerine aktarmıştır. Medine gibi bir ilim merkezinde bulunmuş olması çok fazla sayıda kıraat rivayetine ulaşması noktasında ona yardımcı olmuştur. Nafi1 169 (785) yılında Medine'de vefat etti. Ölüm döşeğinde iken çocukları kendisinden vasiyet etmesini isteyince "Ailahtan korkun, aranızdaki şeyleri düzeltin ve eğer inanıyorsanız ALLAH'a ve Resulüne itaat edin."[252] âyetini okumuştur.[253]
Nâfı'nin kıraati râvilerinden Kâlûn ve Verş tarafından günümüze kadar intikal etmiştir. Asıl adı Ebû Mûsâ İsâ b. Mîna' b. Verdân ez-Zürekî el-Medenî oian Kâlûn 120 (737) yılında Medine'de doğmuş ve 220'de (835) Medine'de vefat etmiştir. Rivayetlere göre Kâlûn, köle olarak Arabistan'a getirilmiş Rum bir aileden gelmektedir. Nâfı'nin üvey oğlu olduğu bildirilmektedir. Kâlûn (kalon) kelimesi Rumca güzel demek olduğundan Nâfi ona güzel okuyuşu sebebiyle bu lakabı vermiştir. Kâlûn yirmi yılı aşkın bir süre hocası Nâfî'nin kıraat derslerine iştirak etmiş ve ondan defalarca Kur'ân'ı hatmetmiştir. Kendisinden de çok sayıda insan kıraat okumuştur. Kâlûn'un tarîklerinden en meşhuru ve kitaplarda nakledileni Ebû Neşît (ö. 258/871) ve El-Hulvânî (ö. 250/864) tarîkleridir.[254]
Nâfî'nin ikinci râvisinin asıl adı Osman b. Said b. Abdullah b. Amr olup Verş lakabı ile meşhur oldu. Verş, aslen Endülüs Kayrevânlı bir ailenin çocuğu olarak 110 yılında Mısır'ın Kıft denilen şehrinde doğdu. Kıraat öğrenmek üzere Medine'ye Nâfî'nin yanına gitti. 155 yılında Nâfı'den defalarca hatim yaptı. Kısa boylu, beyaz tenli yeşil göziü idi. Hareketlerinin çabuk olması sebebiyle hocası onu güvercine benzeyen bir kuş olan "verşân" lakabıyla çağırmaya başladı. Bu isim daha sonra Verş şeklinde kısa söylenmeye başlandı. Bu isimle meşhur olduğu gibi kendisi de bu lakabı çok beğenmekteydi. Eğitimini tamamlayınca Mısır'a döndü ve burada uzun yıllar kıraat okuttu. Bölgedeki kıraat rivayetlerinin büyük bir kısmı kendisine ulaşır. Hocasına ters düşen bazı tercihleri bulunmakla birlikte kıraati makbuldür. Sesinin güzelliği ve okuyuşunun tatlılığı dinleyeni hiç usandırmayan türdendi. Verş Me'mûn'un hilafeti yıllarında Mısır'da vefat etti (197/812). Verş'in tarîkleri el-Ezrak (ö. 240/854) ve el-İsfehânî'dir (ö. 296/908) .[255]
[248] İbn Mücâhİd, Kitâbü's-Seb'a, s,54.
[249] Ahmed b. Yahya el-Belâzurî, Fütûhu'l-bütdân (nşr. Rıdvan Muhammed Rıdvan), Beyrut 1403/1983, s. 366-369; Recep Uslu Sind'de İslâm Fetihleri (yüksek lisans tezi 1990), Marmara Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 25-26.
[250] İbnMücâhid, Kitâbü'sSeb'a, s. 54-64.
[251] Zerkeşî, el-Burhân, I, 480.
[252] el-Enfâl 8/1.
[253] Kıraati için bk. İbn Mücâhid, Kitâbü's-Seb'a, s. 54-64; Enderâbî, Kı-râ'âtû 1-kurrâ'i'î-ma'rûffn, s. 51-63; Dânî, et-Teysîr, s. 4; Zehebî, Ma'rifetü'l-kurrâ', I, 242-247; İbnü'l-Cezerî, Câyetü'n-Nihâye fi tabakâü'l kura (nşr. G. Bergstraesser), MI, Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 1982, II, 330-334: Abdülfettâh el-Kâdî, el-Büdûıv'z-zâhire, Dârü's-Selâm, Kahire 1324/2004, s. 7-8.
[254] Kâlûn'un kıraati için bk. Zehebî, Ma'rifetü'î-kurrâ', I, 326-328; İbnü'l-Cezerî, Gâyetü'n-Nihâye, \, 615-616; a.ralf., en-Neşr, 1, 82-88; el-Kâdî, el-Büdûru'z-zâhire, s. 8-9; Tayyar Altıkulaç, ■'Kâlûn", DİA, İstanbul 2001, XXIV, 268-269.
[255] Verş'in kıraati için bk. Zehebî, Ma'rifetü'l-kurrâ', I, 323-326; tbnü'l-Cezerî, Gâyetü'n-Nihâye, I, 502-503; a.mlf., en-Neşr, I. 88-95; el-Kâdî, el-Büdûru'z-zâhire, s. 8-9. Abdülhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, Emin Yayınları, Bursa 2004: 101-104.