- Muta nikahı

Adsense kodları


Muta nikahı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Thu 13 January 2011, 04:30 pm GMT +0200
Mut'a Nikahı


256. Ali (r.a.) rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.) kadınlarla mut'a nikahı yapmayı ya­sakladı.[847]

 

İzah

 

İslâmiyetten önce Câhiliyye Devri Araplarınca yaygın olan mut'a nikâhı, belirli bir vakit için kıyılan nikâhtır. Bu nikâhta bir erkek, meselâ bir aylığına, bir seneliğine gibi belirli bir vakit için bir kadınla anlaşır, onunla beraber olur. Bu vakit bittiğinde boşa­maya bile gerek kalmadan kendiliğinden birbirinden ayrılırlar. Mut'a nikâhının bir başka şeklinde ise, "Şu kadar beraber olmak üzere" gibi bir vakit konuşulmaz, nikâh, "Erkeğin kadınla yaşa­mak istediği müddetçe" şeklinde bir kayda bağlanır.

Bu evlilikte gaye bir yuva kurmak, neslin devamını temin et­mek, bir ömür boyu beraber yaşamak değil, belirli bir vakit için şehvet duygusunu tatmin etmektir. Mut'a nikahıyla evlenenler birbirine mirasçı olamazlar.

İşte bunun içindir ki, dinimizde Câhiliyye Devrinin bu şekli tedricî bir şekilde haram kılındı. Hadis, bu yasağı ifade eder. Konu ile ilgili bir başka hadis ise şöyledir:         

"Ey insanlar! Ben mut'a nikahıyla evlenmek için sizlere izin vermiştim. İyi biliniz ki, Allah geçici nikâhla kadınlardan fayda­lanmayı kıyamet gününe kadar haram kılınmıştır. Artık kimin ya­nında mut'a nikahıyla evlendiği kadınlardan varsa onu derhal bıraksın."[848]

Konunun tafsilatı için Hanefî ve Şâfiîlere Göre Evlilik ve Aile isimli eserimize bakınız.[849]



Ayrılırken Selâm Vermek

 

257. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:

"Biriniz bir topluluğa geldiğinde selâm versin, oradan kalkıp ayrılınca da selâm versin. Şüphesiz bu selâmlardan birincisi ikincisinden daha hak değildir."[850]

 

Namaz Kılmayan Kâfir Olur Mu?
 

258. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:

"Kul ile küfür arasında sadece namazın terki vardır."[851]

 

İzah

 

Ehl-i Sünnet âlimlerine göre farziyetini inkâr etmediği müd­detçe namaz kılmayan birisi kâfir olmaz.

Ancak namazı terketmek büyük günahlardandır. Her bir gü­nah içerisinde küfre gidecek bir yol olduğu unutulmamalıdır. Na­maz gibi dinin direği olan bir ibâdeti terk eden birisi, diğer ibâ­detlerinde de tenbellik gösterir. Böyle birisinin vazifesini yapma­maktan gelen korku ile Allah'ı, Cennet ve Cehennemi inkâr etme­si çok kolaydır. İşte Peygamberimiz bu hadislerinde namazı terkeden birisinin zamanla küfre düşebileceğine dikkat çekmiştir. Evet, bir Müslümanı küfürden alıkoyan şey namaz kılmasıdır. Namazı kılmadığında artık o kimse ile şirk ve küfür arasındaki mâni kalkmış olur.

Hadisten maksat, sûreten küfür ve kâfirlere benzemek de ola­bilir. Çünkü namaz kılan bir mü'min bununla kâfirden ayırt edi­lir. Namaz kılmayan mü'min ile kâfir arasında görünüşte bir fark bulunmamaktadır.[852]

 

Ehl-i Beytin Fazileti
 

259. Ebû Said el-Hudrî (r.a.) rivayet ediyor:

"Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden kiri gidermek ve sizi terte­miz kılmak istiyor"

âyeti, beş kişi hakkında nazil oldu. Bunlar: Resûlullah (s.a.v.), Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüse­yin'dir.[853]

 

Fidye Karşılığı Esirleri Serbest Bırakmak
 

260. Yezid bin Nu'man babasından rivayet ediyor:

Resûlullah (s.a.v.), Bedir esirlerinin her birisini 4000 dirhem fidye karşılığında serbest bıraktı.[854]

 

İzah

 

Peygamberimiz Mekke'de dâvasını açıkladığında müşriklerin büyük bir tepkisiyle karşılaştı. Müşrikler hem ona eziyet ettiler, hem de kendisine inananlara çok ağır işkence yaptılar. Nihâyetin­de Resûlullah (s.a.v.) Allah'ın emri üzerine kendisine iman eden­lerle Medine'ye hicret etti.

Müşrikler İslâm nurunu söndürmek üzere büyük bir ordu ile Medine üzerine saldırıya geçtiler. Böylece Müslümanlarla müş­rikler arasında ilk savaş yapılmış oldu. Bu, Bedir Savaşı olarak tarihe geçti. Bedir Savaşında kalabalık müşrik ordusu, bir avuç inanmış Müslüman ordusu karşısında büyük bir bozguna uğradı­lar. Ebû Cehil, Ümeyye bin Halef gibi müşriklerin ileri gelenle­rinde çoğu öldürüldü. Ayrıca pekçok da esir alındı.

Peygamberimiz (s.a.v.) bu esirleri, hadiste de bildirildiğine1 göre 4000 dirhem fidye karşılığında serbest bıraktı. Okuma yaz­ma bilen müşrikleri de Müslüman çocuklara okuma yazma öğretmeleri karşılığında hürriyetlerine kavuşturdu.[855]

 

Kur'ân Öğrenmenin Ve Öğretmenin Fazileti                                         
 

261. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:

"Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenen ve öğreteninizdir."[856]

 

İlim Öğrenmenin Fazileti
 

262. Enes (r.a.) rivayet ediyor:

"Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, o, dönünceye ka­dar Allah yolundadır."[857]

 

İzah

 

Bilhassa Peygamberimiz zamanında ve hemen sonraki asır­larda ilmin öğrenilmesi, yayılması, ilim için seyahata çıkılması son derece sıkıntılı ve yol emniyeti olmadığından tehlikeli idi. İlim öğrenmek ve bunu öğretmek pahasına böylesine sıkıntılı ve tehlikeli bir işi insanlara yaptırabilmek, elbette büyük teşvikleri gerektirirdi. İşte bunun içindir ki, Peygamberimiz gerek bu ha­dislerinde, gerekse pekçok hadislerinde ilim için yolculuk yap­manın fazîletine diklcat çekerek ümmetini buna teşvik etmiştir. Konu ile ilgili uzunca bir hadisin bir kısmı şöyledir:

"Kim ilim öğrenmek maksadıyla yola koyulursa, Allah o kim­seye Cennet yolunu kolaylaştırır. Melekler ilim öğrenen kimse­lerden memnuniyetleri sebebiyle kanatlarını yerlere sererek onları kuşatırlar..."[858]

Bu teşvikler sayesindedir ki, Sahabîler, Tabiîn ve Tebeî Tabi­în, ilim öğrenmek için, hattâ sadece bir hadis Öğrenebilmek için günlerce yol gitmişlerdir. Bunun neticesinde ise tefsir, hadis, fı­kıh, tarih gibi ilimlerin temeli atılmış, böylece onların başlattığı bu ilim mirası bizlere kadar ulaşabilmiştir. Allah hepsinden razı olsun.[859]



Mü'minler Bir Vücut Gibidir

 

263. Nu'man bin Beşîr (r.a.) rivayet ediyor:

"Birbirlerini sevme hususunda mü'minlerin misâli, bir vücudun misâli gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsız olsa, diğer uzuvlar da uykusuzluk ve ateşle ona ortak olurlar.

Cesette bir et parçası vardır. O iyi ve selâmette olunca vücudun diğer azaları da iyi ve selâmette olur. O bozuk olunca, vücudun diğer azaları da bozuk olur."[860]

 

İzah

 

Buhârî ve Müslim'de, "Birbirine merhamette, birbirine şefkatte" ilâvesi vardır. Konuyla ilgili bir, başka hadis ise şu meal­dedir:                           

"Mü'minin mü'mine bağlılığı, parçaları birbirine kuvvet ve destek veren binalar gibidir."

Resûlullah (s.a.v.) bu sözünü kuvvetlendirmek için işaret par­maklarını birbirine geçirmişti.[861]

Başka bir hadis de şu mealdedir:

"Kim sabahleyin kalktığında Müslümanların sıkıntılarını kal­binde hissetmezse, onlardan değildir."[862]

Hadisin ikinci kısmı ile ilgili başka bir hadis de şu mealdedir:

"Kalb, hükümdarıdır. Askerleri vardır. Hükümdar düzgün olunca askerler de düzgün olur. O bozulunca askerleri de bozu­lur."[863]

 

Tahiyyetü 'l-Mescid Namazı
 


264. Ebû Katade (r.a.) rivayet ediyor:

"Biriniz mescide girdiğinde oturmadan önce iki rekât na­maz kılsın."[864]

 

İzah

 

Hadiste de ifâde edildiği gibi, ister ziyaret için, ister öğren­mek veya öğretmek maksadıyla olsun, herhangi bir mescide giren kimsenin iki rekât namaz kılması sünnettir. Bu iki rekât namazla Allah'ın evine gereken saygı gösterilmiş olur. Bu hürmet ilk ba­kışta mescide yapılmış olsa da, esas itibarıyla Cenâb-ı Hakkadır.

Tâhiyyetü'l-mescid namazı kılmak için şu şartlar gerekir:   

1. Kerahet vakti veya nafile namaz kılmanın mekruh olduğu vakit olmaması. Meselâ sabah namazını veya ikindi namazını kıl­dıktan sonra nafile namaz kılmak mekruh olduğundan, bu vakit­lerde camiye giren kimse, tahiyyetü'l-mescid namazı kılamaz.

Şâfiîlere göre kerahet vakitlerinde tahiyyetü'l-mescid namazı kılmak mekruh değildir.

2. Cemaatle namaza başlanmamış olmak.

Aynı mescide birkaç defa girilecek olsa, Hanefî mezhebine göre tahiyyatü'l-mescid namazını bir defa kılmak yeterlidir.

Şâfiîlere göre ise her giriş için tahiyyetü'l-mescid namazı kıl­mak sünnettir.

Bir mescide herhangi bir namazı kılmak, farzı kılmak veya ce­maatle namaz kılmak niyetiyle ile girilirse, kılınan namaz tahiyye­tü'l-mescid namazı yerine de geçer. Tafsilat için Ezan Cami Namaz isimli eserimizin 507-508. sayfalarına bakılabilir.[865]   



[865] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/354-355.

[866] Buhârî, Mevâkît: 9, Bedü'l-Halak: 10; Müslim, Mesâcid: 180; Ebû Dâvud, Salât: 4; Tirmizi Salât. 7; İbni Mâce, Salât: 4; Nesâî, Mevâkît: 5; Muvatta, Vükût: 28; Müsned, 2:351 (7597.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/355.

[867] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/356.

[868] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/356-357.

[869] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/357.

[870] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/357.

[871] Tabakât, 8: 120, 123.

[872] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/358.

[873] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/358.

[874] Ebû Dâvud, Tıb: 14, Libas: 13; Tirmizi Cenâiz: 18, Edeb: 46. Nesâî, Cenâiz: 38, Zînet: 97; İbni Mâce, Cenâiz: 12, Libas: 5; Müsned, 1:307(2218.)

[875] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/359.

[876] Müslim, Zekât: 116; İbni Mâce, Zühd: 28. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/359.

[877] Müslim, Zekât: 115.

[878] Bediüzzaman, Lem'alar, s. 126.

[879] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/360-361.

[880] Mu'cemü'l-Evsat 4:284 (3502.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/361-362.

[881] Bakara: 2/58.

[882] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/362-363.

[883] Mu'cemü'l-Evsat, 4:285 (3505.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/363.

[884] Mu'cemü'l-Evsat, 4:287, (3510.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/363-364.

[885] Müslim, Vasiyyet: 3, 14; Ebû Dâvud, Vesayâ: 14; Tirmizî, Ahkâm: 36; Müsned, 2:490 (8819.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/364.

[886] Ebû Dâvud, Cihad: 15; Tirmizî, Fedailü'l-Cihad: 2; Dârimî, Cihad: 32.

[887] Buhari, Enbiyâ: 1.


ceren
Thu 8 June 2017, 12:25 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri bu tür haram davranışlardan ,günahlardan korusun inşallah...

ceren
Tue 18 June 2019, 08:09 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Rabbım bizleri helal dairede hakkıyla nikah kıyan kullardan eylesin inşallah...

Bilal2009
Tue 18 June 2019, 10:01 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun