- Müslümanın müslüman üzerinde hakkı

Adsense kodları


Müslümanın müslüman üzerinde hakkı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafız_32
Mon 27 September 2010, 09:05 pm GMT +0200
1. BÖLÜM       
                           
 
MÜSLÜMANIN MÜSLÜMAN ÜZERİNDE HAKKI


Diyoruz ki: Allah için sevgi ve muhabbet, müminlerin üzerinde bu­luştukları en büyük bağdır. Öylesi bir bağdır ki, Allah'ın yeryüzünü ve üzerinde kileri kendilerine miras bıraktığı her şeyi elde etmeye götürecek olan bir bağ. tşte bu bağ ve temel üzerine müslümanın müslümandaki hakkı bina edilir. Aslında bu haklar gayet çoktur. Meselâ: Yardım, sevgi, ziya­ret, ikram, selâm, ırzını ve namusunu koruma, eşitlik ve daha buna ben­zer Kitap ve Sünnetten kendisi için delil sunacağımız birçok şeyler.

Ancak benim hakkında konuşacağım haklar konumuzla ilgisi olan­lar olacaktır. O halde nedir bu haklar?

1-  Meveddet = Sevgi: tşte bu, müminin yine mümin için duyacağı ve yapacağı bir görevdir. Böyle bir sevgiden kâfirin, fasıkın ve bid'atcmm' payı yoktur. Nitekim böyle bir sevginin gereği olan bir sevginin örneğini şöylece verebiliriz. Müslüman bir kimsenin kendi nefsi için sevip istediği bir şeyi aynen müslüman kardeşi için ele sevip istemesidir. Nitekim bu hu­susta Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

"Sizden biriniz kendi nefsi için sevip istediği bir şeyi, (müslüman) kar­deşi için de sevip istemedikçe iman etmiş olamaz."[13]

2- Yardım: Bu, imana dayalı ve iman kardeşliğinin de bir gereği olan vacip/farz bir görevdir. Her bir müslüman, diğer bir müslüman kardeşi­ne, hangi cinsten olursa olsun ve har ıgi topraklar üzerinde otururlarsa otur­sunlar, yapması gereken yardimdrt. Bu, farz derecesinde bir iman kardeş­liği görevidir. Bu hususta kişinin diline, rengine ve toprağına bakılmaz, sadece onun bizim din ve iman 'Kardeşimiz olduğu hususu göz önünde tutulur. Dolayısıyla müslüman bir kimse diğer müslüman kardeşine gerekti­ğinde bizzat canıyla, malıyla ve tüm imkânlarıyla yardım edecek, ırz ve namusunu savunacaktır. Hatta, böyle bir görevi yapmaya gücü olduğu halde yapmak istemeyen kimse hakkında, tehdit bile varid olmuştur. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar:

"Herhangi bir kimse, şerefi çiğnenen ve ırzına leke getirilen bir yerde bir müslümana yardım etmeyip, onu rezil eder bir şekilde terkederse, Al­lah da onu, zafer kazanmayı ve yardım görmeyi istediği bir yerde yardım­sız bırakıp rezil eder. (Yine herhangi bir kimse ırzının küçük düşürüldü­ğü, saygınlığının çiğnendiği bir yerde bir müslümana yardım ederse, Al­lah (c.c.) da, onun zafer ve yardım istediği bir yerde kendisine zafer ve yar­dım kazandırır."[14]

Nitekim her şeyden münezzeh ve yüce olan Allah (cc), Ensar'ın -Allah kendilerinden razı olsun- Muhacir kardeşlerine yardımlarını överek şöyle buyurmaktadır:

"îman edip de Allah yo­lunda hicret ve cihad edenleri (muhacirleri) barındıran ve yar­dım edenler var ya, işle gerçek müminler onlardır..." (Enfal, 8/74)

Yardımla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in emirleri arasında şu­nu görmekteyiz:

"Kardeşin zalim olsun mazlum olsun yardım et."[15]

Kişi mazlum ise, yani zulüm görmüş ise, buna yardımın yapılacağı bellidir. Fakat kişi şayet zalim ise, buna yardım nasıl olur? Evet, buna yardım da, o zalim kimseyi zulmünden vaz geçirmek, ona engel olmakla sağlanır. Yine Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar:

"Müslüman müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu (tehlikeli) durumda yalnız başına bırakmaz. Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse, Al­lah da onun ihtiyacını karşılar. Kim de bir müslümamn bir sıkıntısını ve üzüntüsünü giderirse, Allah da ondan kıyamet sıkıntılarından bir sıkıntı ve üzüntüsünü kaldırıp sevindirir. Kim de bir müslümanın (örtünmesi ge­reken ayıbım) örterse, Allah da kıyamet gününde onu örter."[16]

İslâm toplumu içerisinde yer alan bir müslüman, tıpkı vücuttaki or­ganlar misalidir, onu oluşturan faal bir organı gibidir. Eğer bu organda bir hastalık veya işini aksatacak bir rahatsızlık meydana gelirse, vücudun diğer kısımları da buna katılır. Nitekim bunu Rasûlüllah (s.a.v.) mübarek sözlerinde şöyle ifade buyuruyorlar:

"Müminin mümine göre durumu (bağlılığı), kısımları birbirini per­çinleyen bina gibidir."[17]

Yine bir başka hadislerinde şöyle buyuruyorlar: "Müminlerin birbir­lerini sevmede, birbirlerine acımada (merhamette), birbirlerine şefkatli dav­ranmada durumları tıpkı bir vücut gibidir. O vücuttan bir organ rahatsız-laşınca, vücudun öteki organları, birbirlerini hasta olan organın acısı­na, uykusuzluk ve humma (hararet) ile katılmaya çağırırlar."[18]

Yine Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyuruyorlar: "Mümin müminin ayna­sıdır. Mümin müminin kardeşidir, onun eşyasını (malını ve varını) topar­lar ve onu arkasından korur."[19]

Şayet biz bu durumla ilgili nassları araştıracak olursak, söz bir hayli uzar. Kaldı ki Rasûlüllah (s.a.v.)'ın sireti, ashabının sireti ve ondan sonra gelen en hayırlı çağdakilerin sireti, onların yollarından giden ve onların hidayetleriyle yol bulanların sireti bütün tarih"boyunca buna örnektir, hepsi bu gerçeği teyid etmektedir.

; Kaldı ki müslümanların savaşları ve zaferleri bütün savaş tarihinde, yardımlaşma ve birleşme tarihlerinde tüm ümmette aynı seviyede olmak Üzere ferdleri de dahil, hepsi sahasında tek Örnektirler. İster dostlukların­da ve ister düşmanlıklarında olsun her ikisini de düşmana karşı nasıl uy­gulanması gerekiyorsa, bütün açıklığı ile ortaya koymuşlardır.

Müslümanlar, akidelerini arındırıp vuzuha kavuşturduktan sonra, müs­lüman kardeşini sevmeyi, tıpkı kendi canını sevdiği gibi sevmeyi gerçek­leştirmediği müddetçe, zafer elde edemezler. Müslümanlar kardeşlerinin tüm acılarını, dertlerini ve üzüntülerini tıpkı kendilerininmiş gibi paylaşmadıkça zafer elde edemezler. Aynı şekilde kardeşinin zafer sevincini, bizzat kendisinin sevinciymiş gibi görmedikçe yine zafer gerçekleşemez. Çünkü Allah (c.c.) hakikaten çok güçlü, kuvvetli ve yücedir.

Akidenin berraklaşmasından, açığa çıkmasından sonra müslümanlar zafer ve yardımı birkaç şeyle kazanırlar. Bunları şöylece anlatabiliriz:

Müslüman kardeşini, canını siper ederek savunmak, zalimlerin üstün­lüğünü kırmak, kardeşinin güçlenmesi için malını ortaya koymak ve bir de onun bulunduğu tarafta yer almakla görevlidir. Onun ırzını, şeref ve haysiyetini korumak, müslümanın asaletini ve şerefini zedelemek isteyen batıl ehline karşı savunmaya geçmek ve batılın karşısında engel oluştur­makla vazifelidir.

Aynı zamanda kardeşi yanında değilken onun yardım görmesi ve za­fere kavuşması için ona dua etmek, muvaffakiyetini istemek, onun hata­larım ve eksikliklerini düzeltmekle mümkün olur. Bir de mamur bölgeler­deki müslümanlara ilişkin haberleri araştırmak, onların durumlarını Öğ­renmek ve gücü oranında onların yanında yer alması gerekir.

İşte tüm bu işler, müslüman kardeşlerine karşı dostluk sürdüren kim­senin yerine getirmesi gereken şeylerdir. Onu böylece gerçek anlamda ça­lışan bir uzuv yani organ haline getirir ki, İslâmî bir vücuda ancak böyle­si uygun düşer.


[13] Buharî, İman, 13. Müslim, t man, 45.

[14] Ebû Davûd, Edeb, 4884. Müsned, 4/30. Sahihu Cami's-Sağîr, 5/160, H.5566. Elba-nî hadisin hasen olduğunu belirtmiştir.

[15] Buharı, Mezalim, 2443.

[16] Buharî, Mezalim, 2442, Müslim, Birr, 2580 (58).       

[17] Buharî, Edeb, 6026. Müslim, Birr, 2585 (65).

[18] Buharî, Edeb, 6011. Müslim, Birr, 2586 (66).

[19] Buharî, Edebul Müfred, 70. Ebû Davud, Edeb, 4918. Hadis Hasendir. Şa'hjhul Camiu's-Sağir, 6/6, H.6532.

halim
Tue 8 September 2015, 09:32 pm GMT +0200
Sevgi;Sizden biriniz kendi nefsi için sevip istediği bir şeyi, (müslüman) kar­deşi için de sevip istemedikçe iman etmiş olamaz."[13]

Yardım: Bu, imana dayalı ve iman kardeşliğinin de bir gereği olan vacip/farz bir görevdir.

İnşaallah bu düsturlarla hareket eden hayırlı insanlardan oluruz.

Allah razı olsun

Rüveyha
Sun 13 September 2015, 07:29 pm GMT +0200
Amin halim abi.Müslümanın müslüman üzerine bir çok hakkı var.Her biri kardeşliği perçinlemekte adets.Rabbim uyanlardan kılsın İnşaAllah

halim
Wed 16 September 2015, 04:19 pm GMT +0200
Esselamu aleykum ;Müminlerin birbir­lerini sevmede, birbirlerine acımada (merhamette), birbirlerine şefkatli dav­ranmada durumları tıpkı bir vücut gibidir. O vücuttan bir organ rahatsız-laşınca, vücudun öteki organları, birbirlerini hasta olan organın acısı­na, uykusuzluk ve humma (hararet) ile katılmaya çağırırlar. İnşaallah bu hadis doğrultusunda mümin kardeşini seven sayan ona bağlı olan hayırlı kullardan oluruz.

Allah razı olsun

ceren
Wed 16 September 2015, 06:32 pm GMT +0200
Aleykümselam.Müslümanın Müslüman üzerinde bir çok hakkı vardır.Rabbim bizleri Müslümanlık vazifesini yerine getiren ve Müslümanlık hakkını ödeyen kullardan eylesin inşallah...