Hadice
Wed 26 January 2011, 02:10 pm GMT +0200
MÜSLÜMANIN KALBİ TEMİZDİR; KİMSEYE
HASET ETMEZ, KİN TUTMAZ:
HASET ETMEZ, KİN TUTMAZ:
Sevgi en azından mü’mine kalp temizliği kazandırır. Çünkü imanın nuru, kalpteki haset karanlığını dağıtır. Böylece kalbi temiz, gönlü hoş olur ve iyiler gibi şöyle dua eder:
“Rabbimiz, bizi ve bizden önceki inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı kin bırakma. Rabbimiz, sen çok sefkatli, çok merhametlisin”. (Haşr: 59/10)
Mü’min haset etmez; çünkü haset -Peygamberimizin tabiriyle -eski milletlerin hastalığıdır. Ruhi bir hatalıktır. Veba vucuda ne yaparsa haset de ruha aynı şeyi yapar. Haset sürekli gamdır, kederdir. Dinlemeyen gazaptır. Hatta hastalıktır da; insanın gücünü bitirir, vücudunu yorgun düşürür, yüzünü kara çıkarır. Bir hakim şöyle demiştir:
“ALLAH için olsun şu haset denen şey ne kadar adaletlidir; önce sahibini öldürür!”.
Bir şair de şöyle diyor:
“Hasetçinin kötülüğüne sabret; sabrın onu öldürür. Çünkü ateş yakacak bir şey bulamazsan kendini yakar bitirir”.
Mü’min haset etmez; çünkü o, ALLAH’ın bütün kullarının iyiliğini ister. Bir kuluna niyet şu kadar rızık vermiş, diye ALLAH’a kafa tutmaz.
“Rabbin dilediğine rızkı açar (bol bol verir, dilediğine) kısar. Çünkü O, kulları(nın hali)ni haber alır, görür”. (İsra: 17/30)
O, kullarına pay dağıtırken, bağışta bulunurken ALLAH’ın adaletli iş yapacağına inanır. Ve şuna itikat ederki, ALLAH’ın işleri, bilinsin, bilinmesin yüce bir hikmete göre yürütülmektedir. fiöyle bir söz vardır: “Hasetçi inkarcıdır;
“Yoksa ALLAH’ın, lüfundan insanlara verdiği için onları kıskanıyorlar mı?”. (Nisa: 4/54)
Bu itibarla mü’min başkalarının başına gelen musibete sevinmez, ALLAH’ın, bir kuluna lütufda bulunmasını üzülmez. O, Sevgili peygamberimizin öğrettiği gibi şöyle dua eder: ALLAH’ım, benim veya başka bir kulunun eline ne nimet geçti ise yalnız sendendir; şerikin yoktur. Sana hamd olsun, Sana şükün ya Rabbi”.
Mü’min kıskanmaz; çünkü onun gayreti insanların rekabet ettikleri ve birbirini çekemedikleri dünyalıktan daha yüce şeylere dönüktür. Ölümsüz mefhumlara; ahirete, cennete dönüktür.
Buhari, Peygamber (s.a.v.) in şöyle dediğini rivayet ediyor:
“Ancak iki kimse haset edilir (bunlara imrenilir):
“Zengin olup da malını hak yolunda harcayanlar ve yararlı bilgisi ile amel edip onu başkalarına öğrentenler”. “İşte yarışanlar bunun için yarışsın”. (Mutaffifin: 83/26)
“Rabbinizin affına ve cennetine koşuşun”. (Hadid: 57/21)
Hasen-i Basri Hazretleri diyor ki: Ey Ademoğlu, neden din kardeşini çekimiyorsun? Eğer ALLAH on alütfundan vermişse, ALLAH’ın ikram ettğini neden haset ediyorsun? Yok gazabından vermişse, neden cehennemlik birini çemiyorsun? İbn-i Sirin diyorki: Dünyalık için hiç kimseyi haset etmedim (kıskanmadım)... Eğer cennetlikse, dünyalık için onu nasıl kıskanırım ki,dünya cennetin yanında sıfırdır. Yok cehennemlikse, dünyalık için onu nasıl kıskanırım ki, son durağı ateştir.
Mü’min kin tutmaz; çünkü affedicidir, alicenaptır. Gücü yettiği halde öfkesine kapılmaz, intikam alabilirken affeder, haklı olduğu halde hoşgörü ile hareket eder. Çekişmelerle,, düşmanlıklarla kendini meşgul etmez. Ömür bu gibi düşmanlıklarla geçirilmez, dünya bu meşakkate değmez. İnsan kendini düşmanlık ve kinin zehirli yılanlarına nasıl teslim eder? İnsan nasıl din kardeşine küs tutar da ALLAH’ın rahmetinden uzak kalır? Müslim’in rivayet ettiği bir hadiste şöyle deniyor: “Her Pazartesi ve Perşembe günleri ameller ALLAH’a arz edilir (sunulur). ALLAH o gün şirk koşmamış her kulun affeder; ancak küs olanlar bundan hariç. ALLAH der ki: Barışana kadar bunları bırakın”.
Mü’min haset etmez, kin tutmaz. Çünkü haset ve kin şeytanın ektiği tohumlardandır. Samimiyet ise ALLAH’ın ektiği tohumdur.
“şeytan aranıza şeytanlık ve kin sokmak ister”. (Maide: 5/91)
“Belki de ALLAH sizinle, onlardan düşman olduklarınız arasında bir sevgi koyar”. (Mümtehine: 60/7)
“İnanıp faydalı işler yapanlar için Rahman, bir sevgi yaratacaktır”. (Meryem: 19/96)
İşte böyle, mü’minde ilk bulunacak, hatta en azından bulunması gereken sıfat (nitelik) kalp temizliğidir; kalbinde kinve haset olmamasıdır. Mü’min, nefsi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe mü’min-i kamil olamaz.
Bu yüce manalar nerede, bugün ağızlarda dolaşan yıkıcı sloganlar nerede! Bu sloganların bütün istekleri sınıfların arasına kin ve nefret tohumları saçmaktır. Ta ki insanlar birbirleri ile çatışsın, çekişsinler; kendileri de aradan sıvışıp idare ve yönetimi ele geçirsinler!!