- Musibetler Karşısında Ağlamak

Adsense kodları


Musibetler Karşısında Ağlamak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Sun 18 July 2010, 04:09 pm GMT +0200
بســـم الله الرحمن الرحيم
 
 
 Musibetler Karşısında Ağlamak - Feryad-u Figan Etmek - Elbiselerini Yırtmak - Cahiliye Devri Sözlerini Söylemek

 
 
Ölen bir kimseye ağlamanın hükmü, Ahmed b. Hanbel'in ve Ebu Hanife'nin mezhebine göre, caizdir. Bunu Ebu İshak'iş-Şirazi ihtiyar etmiştir. İmam Şafii ve ashabından birçokları ölümden sonra ağlamayı kerih görmüşler, ölmeden önce ağlamaya izin vermişlerdir.
 
 
Bunların delilleri aşağıdaki hadis-i şeriflerdedir.
 
 
1 - Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem), Abdullah b. Sabit'i ziyarete geldiğinde o ruhunu teslim etmek üzereydi. Seslendi, ama cevap veremedi, bunun üzerine:

"Şüphesiz biz Allah'tan geldik ve şüphesiz yine O'na döneceğiz." (Bakara/156) dedi. Sonra da:

"Ey! Ebu'r Rebi! senin ölümün hususunda takdir-i ilâhiyye'ye boyun eğdik" buyurdu.

Kadınlar yüksek sesle ağlamaya başladılar. Cabir b. Atik onları susturmaya çalıştı. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Bırak onları, bırak ki vücub vaki olduğunda kimse ağlamasın" buyurdu. Oradakiler:

"Ya Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) vücub nedir?" dediler. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

"ölümdür" buyurdu. (Ebu Davud ve Nesei)
 
 
2- İbn-i Ömer'den rivayet edildiğine göre, Allah Resulü şöyle buyurmuştur:

"Gerçekten, mevta, ailesinin ona ağlaması yüzünden azap görür."

İmam Şafii ile ashabı: "Bu azap ancak ölümden sonra olur, çünkü daha ölmeden önce bir kimseye "mevta" denilmez" demişlerdir. (Buhari-Müslim)
 
 
3- İbn-i Ömer (r.a.) şöyle diyor:

Allah Resulü Uhud muharebesinden gelince, Benî Abdi'l-Ehşel kadınlarının kendi yakınlarının ölüleri için ağladıklarını işitti. Bunun üzerine:

"Hamza'nın ise ağlayanları yok." buyurdu.

Ensar kadınları gelip Allah Resulü'nün yanına yaklaşarak Hamza (r.a.) için ağlamaya başladılar. Allah Resulü uyanarak ve:

"Rahmet olsun, onlara, buraya gelip bu vakte kadar ağladılar. Söyleyin onlara gitsinler, ve bugünden sonra da ölüye ağlamasınlar" buyurdu. (İmam Ahmed)

Bu hadis-i şerif, daha önce ağlamanın mubah olduğuna dair olan hadis-i şerifi neshetmiştir.

Ölmeden önce ağlama ile ölümden sonra ağlamanın arasındaki farka gelince ölmeden önce hastanın iyi olma umudu bulunduğundan dolayı ona ağlamak demek onun için üzülmek demektir. Hasta ölünce iyi olma umudu kalmamış ve hüküm kesinleşmiş olur. Bu yüzden ağlamak artık fayda vermez.

Bir kimse için ölmeden önce de öldükten sonra da ağlamaya cevaz verenlerin delil olarak aldıkları hadiste Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle demiştir:

"Uhud günü babam şehid edildi. Ben ağlamaya başladım. Cemaat de bana mani olmaya çalışıyordu. Allah Resulü ise bir şey demiyordu. Halam Fatıma da ağlamaya başladı. Bunun üzerine Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) (halamı taziye ile şehidin yüce mertebesini bildirerek):

"Ey Fatıma! ona ağlasanız da, ağlamasanız da siz şehidi kaldırıncaya kadar melekler kanatlarıyla onu gölgelendirip duracaklar." buyurdu. (Buhari ve Müslim)
 
 
4 - Buhari ile Müslim'in İbn-i Ömer'den rivayetine göre, o şöyle demiştir:

"Sa'd b. Ubade (bir kere) kendisine arız olan bir hastalıktan dolayı sıhhatinden şikayet ediyordu. Allah Resulü Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebu Vakkas, ve Abdullah b. Mes'ud ile birlikte Sa'd'ı ziyarete gelmişlerdi.

Allah Resulü Sa'd'ın yanına girdiğinde onu ailesi tarafından kuşatılmış gördü. Allah Resulü:

"Yoksa öldü mü?" diye heyecanla sordu Onlar:

"Hayır, Ya Resulullah! ölmedi" diye cevap verdiler.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (müteessir olup) ağlamaya başladı. Resulullah'ın ağladığını gören orada bulunanlar da ağlamaya başladılar. Bunun üzerine O:

"İşitmediniz mi? Allah, göz yaşı ile kalb üzüntüsü ile insana azap etmez" ve eliyle (mübarek) diline işaret ederek:

"İşte esas bunun yüzünden (ya), azap eder (veya) rahmet eder." buyurmuştur.
 
 
5 - Müslim ve Buhari'nin Usame b. Zeyd (r.a.)'den rivayet ettiğine göre: Usame b. Zeyd şöyle demiştir:

"Allah Resulü'nün kızının çocuğu ölmek üzereydi. Yanlarına gitti. Çocuğu O'na verdiler. Yavrucak can çekişiyordu. Sanki canı eski bir tulum içindeydi. (Bunu görünce) Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı.

Sa'd kendisine:

"Ne oldu, ey Allah'ın Resulü" dedi. Allah Resulü:

"Bu, Allah Teala'nın kullarının kalblerine koymuş olduğu bir rahmettir, O ancak merhametli olan kullarına rahmet eder." buyurdu.
 
 
6 - İmam Ahmed'in Müsned'inde İbn-i Abbas'dan rivayet edildiğine göre; İbn-i Abbas (r.a.) şöyle demiştir:

"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kızı Rukiye vefat edince kadınlar ağladılar. Ömer (r.a) de onları sopasıyla susturmaya çalıştı. Bunun üzerine Allah Resulü:

"Ey Ömer bırak onları varsın ağlasınlar, (kadınlara) siz de şeytanın anırmasından sakının. Eğer ağlamak gözden ve kalbden gelirse o, Allah'dandır ve rahmettendir. Eğer dilden ve elden gelirse, (dil bağırır, el de yaka paça yırtarsa) bu da şeytandandır" buyurmuştur.
 
 
7 - Yine İmam Ahmed'in Müsned'inde Aişe (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Aişe (r.a.) şöyle demiştir:

"Sa'd b. Muaz vefat ettiğinde cenazesinde, Allah Resulü, Ebu Bekir ve Ömer hazır bulunuyorlardı Aişe (r.a.):

"Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben evden seyrediyordum. Babam Ebu Bekir'in ağlamasını Ömer'in ağlamasından ayıramıyordum" demiştir.
 
 
8 - Yine İmam Ahmed'in Müsned'inde Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre; Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle demiştir:

"Allah Resulünün yanından bir cenaze geçti, ona kadınlar ağlıyorlardı. Ben ve Ömer b. Hattab Allah Resulünün yanında bulunuyorduk. Ömer bunların ağlamalarına mani olmak istedi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Ey Hattaboğlu, şu saat onları bırak, çünkü şu an insanın kederli olduğu, gözlerin ağladığı ve mevtanın hayat hatırası daha taze olduğu bir zamandır" buyurdu.
 
 
9 - Tirmizi'nin rivayetine göre, Cabir b. Abdullah demiştir ki:

"Resulullah Abdurrahman b. Avf'ın elini tutup oğlu İbrahim' in yanına geldiğinde oğlunu can çekişiyor buldu.

Allah Resulü yavruyu kucağına alıp ağladı. Abdurrahman b. Avf ona:

"Ağlıyorsun?", sen bizi ağlamaktan menetmedin mi?" dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Ben sizi, ağlamaktan menetmiş değilim ancak iki ahmak ve cırlak sesi yasakladım. (Biri) yüzlerin tırmalanması ve yakaların yırtılmasıyla musibet anındaki sesdir. (Diğeri ise) şeytanın zırıltısıdır" buyurdu. Tirmizi. "bu hadis-i şerif hasendir." demiştir.
 
 
10 - Ebu Davud'un rivayetine göre, Ebu Hüreyre demiştir ki:

"Allah Resulü bir keresinde annesinin kabrini ziyaret ettiğinde ağladı ve etrafından bulunanları da ağlattı."

Aişe (r.a.)'nin şöyle dediği rivayet edildi:

"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) vefat eden süt kardeşi Osman b. Maz'un'u öptü. Hatta gözyaşları mübarek yüzüne akıyordu."
 
 
11 - Buhari'nin rivayetine göre: Enes b. Malik demiştir ki:

"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Cafer b. Ebi Talib ve arkadaşlarının (Mute muharebesinde) şehid olduklarını haber verirken iki mübarek gözünden yaşlar akıyordu."
 
 
12- Buhari'nin rivayetine göre: Aişe (r.a.) demiştir ki:

"Allah Resulü vefat ettiğinde, Ebu Bekir gelip onun iki arasını hürmetle öptü ve ağlamaya başladı."
 
 
Bu oniki delil, ölüye ağlamanın kerih olmadığını bildirmektedir.
 
 
Cenazeye ağlamayı yasaklayan hadis-i şerifler, yüzü tırmalayarak, elbiseyi yırtarak ve bağırıp çağırarak ağlamayı yasaklamaktadır.

Bundan dolayı Ömer (r.a.)'in rivayet ettiği hadisin bazı lafızlarında:

"Ölen kimseye, ailesinden bazılarının ona ağlaması yüzünden azap olunur" ve bazı lafızlarında ise:

"bağırıp çağırarak ağlamak yüzünden ölüye azap olunur" diye varid olmuştur.

Buhari'de rivayet edildiğine göre, Ömer, Halid b. Velid'in vefatında ağlaşan kadınları men etmek isteyenlere:

"Kadınlara ilişmeyiniz varsın ona ağlasınlar! Başlarına toprak saçmadıkça ve feryad-ü figan etmedikçe, sadece ağlamakta bir mahzur yoktur" demiştir.

Hz. Hamza hakkında yukarıda geçen:

"bugünden sonra ölüye ağlamasınlar" hadis-i şerifi mubah olan ağlamayı neshetmiştir, diye iddia etmek doğru değildir. Çünkü o hadisin manası:

"bugünden sonra Uhud'da şehit edilenlerden herhangi birine ağlamasınlar" demektir.

Ağlamanın mubah olduğu hakkındaki delillerin çoğu Uhud harbinden sonradır.

Ağlamanın mubah olduğunu bildiren hadislerden biri Ebu Hüreyre'nin hadisidir. Ebu Hüreyre (r.a ) Hicretin yedinci senesinde müslüman olmuş ve Allah Resulünün feyizli sohbetlerine nail olmuştur.

Cafer b. Ebi Talib ve arkadaşlarının şehadetleri dolayısıyla ağlama hususundaki hadis-i şerif Uhud harbinden sonradır. Çünkü bunların şehit olması hicretin sekizinci senesindedir.

Peygamberimizin, kızı Zeyneb'e ağlamalarına dair olan hadis-i şerif Uhud harbinden sonradır. Çünkü onun ölümü de hicretin sekizinci senesindedir.

Sa'd b. Muaz'a ağlaşmalarına dair olan hadis-i şerif de Uhud harbinden sonradır. Çünkü onun ölümü hicretin beşinci senesindedir.

Allah Resulünün annesinin kabri başında ağlaması da Uhud harbinden sonradır. Çünkü bu ziyaret hicretin sekizinci senesinde Mekke'nin fethi yılındadır.

"Ölmeden önce hastaya üzülerek ağlamak caizdir, ölümden sonra ise üzülmek yoktur" demeleri caiz değildir. Çünkü ölmeden önce ağlayan üzülerek ağlar, öldükten sonraki üzülme ise daha şiddetlidir. Bu yüzden hastanın iyileşme umudu bulunan yerde ağlamaya, ruhsat verilirse, iyi olma umudunun kesildiği yerde ağlamaya evleviyetle ruhsat verilmelidir.

Allah Resulü, "göz, yaş döker kalb, üzülür, Rabbimin gazap edeceği bir şey söylemeyiz ama elbette biz sana mahzunuz, Ya İbrahim!" diyerek buna işaret buyurmuştur.
 

HALACAHAN
Wed 3 August 2016, 05:25 pm GMT +0200
Rabbim bizleri kaldiramayacagimiz ağır imtihanlar ile imtihan eyleme ..Müslüman aleminin üzerinden musibetlere kaldır..

ceren
Wed 3 August 2016, 08:03 pm GMT +0200
Aleykumselam.Musibetler karsisinda allaha tevekkül eden sabir edip belayi def eden ve allahin rizasina kavusan kullardan olalim inşallah...