rabia
Wed 10 March 2010, 09:35 pm GMT +0200
Musakat
Müsakat hurmalık ve bağcılıkla caizdir.
Müsakat için iki şart vardır:
Birincisi belirli bir zamanın belirtilmesi.
İkincisi çalışana meyvelerden belirli bir miktarın tayin edilmesidir.
Müsakatta yapılan iş iki kısımdır:
1- Faydası meyveye dönük olan çalışma. Bu işin sorumlusu âmil (işçi) ´dır.
2- Faydası araziye dönük olan çalışma. Bunun sorumlusu da mal sahibidir.
Müsakat, bir şahsın meyvesinden belirlenen bir miktara karşılık sulamasını ve bakımını üzerine alan başka bir şahsa hurmalığını veya bağını vermesine müsakat denir.
Müsakat (sulama): Müsâkat; meyveden belli bir miktar almak üzere bağ veya hurma ağaçlarını sulayıp, hizmet etmek için bir işçiye vermek üzere yapılan akittir.
Müsakatta yapılan iş iki kısımdır:
1- Faydası meyveye dönük olan çalışma. Ağaçların sulanması, aşılanması gibi işler. Bu işin sorumlusu âmil (işçi)´dir.
2- Faydası araziye dönük olan çalışma. Kanal ve kuyuların kazımı gibi. Bunun sorumlusu da mal sahibidir.
İbn-i Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (s.a.v.) Hayber arazisinden çıkan meyveden ve ekinden her mahsulün yarısını Hayber ahalisine ait olmak üzere onlarla sulayıp bakma ve ekme muamelesi yaptı. [1]
Sahabe, Müsakat hususunda icma´ etmiştir. Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer (r.a.)´in hilafeti döneminde uygulamasını devam ettirdiler. Onlardan hiç birisi bu uygulamaya itiraz etmedi. [2]
Müsakatın meşruiyeti: Ebu Hanife dışında bütün ulema ihtiyaç duyulduğu için onun caiz olduğunu kabul ettiler. Müsakatın meşruiyetine hem sünnet, hem de İcma? delalet etmektedir.
Müsakatın meşruiyetinin hikmeti: Müsakatın meşruiyetinin bedeli halkın ona muhtaç olmasıdır. Müsakat´a zarar vermek ve zarar uğramak sözkonusu olmaksızın halkın maslahatının korunması vardır. Bazen kişinin arazisi, ağaçları olur. Fakat onlara bakmaktan aciz olur. Onlardan istifade edemez. Arazi ve ağaç sahibi onlara bakmak için işçi tutsa işçi gerektiği gibi çalışmayabilir veya çıkan mahsûl işçinin parasını ödeyemeyecek kadar az çıkabilir.
Böylece mal sahibi zarara uğramış olur. Oysa arazi ve bahçe müsakat ahdiyle bir kişiye verilirse alan kişi -çıkan mahsule kendisi de ortak olduğu için- bütün gayretini sarfederek mahsulü arttırır. Böylece mal sahibi veya bahçeyi müsakat ahdiyle alan kişi maldan istifade etmiş olur. Bu muamelede hem mal sahibinin hem malı işleten kişinin hem de toplumun maslahatı vardır. [3]
Müsakatîn Rükünleri
1- Akid yapan iki taraf: Akid yapanların vekil olma ve vekil tayin etme ehliyetine haiz olmaları şarttır. Ancak burada mülk sahibi bizzat akdi yapıyorsa âmâ (kör) olmaması şarttır.
2- İş: Bunun da şartı akid yapan kimseye kendisine ait olmayan bir yükü yüklememektir. İşçiye tarla veya bahçenin etrafına duvar çekmesini, veya mülk sahibine sulama kanallarının temizlemesini şart koşmak gibi. Ayrıca, akdin belli bir zaman ile tahsis edilmesi ve belirlenen zamanın, meyvenin genel olarak yetiştiği dönem olması şarttır. Onun için sonsuza dek kullanacak diye vermek, zaman belirtmeksizin mutlak olarak akid yapmak yahut meyvenin tam olgunlaşmaya.başladığı zamanda akdin son bulacağını şart koşmak veya meyve vermeyecek zamanda biteceğini şart koşmakla böyle bir akid sahih değildir.
3- Meyve: Burada da şart olan meyvenin her ikisi için olması ve kimin kaçta kaçını, yarı yarıya ve dörtte biri gibi alacağının belirtilmesidir.
4- Siga: Mülk sahibinin, "Şu hurmalıkların şu kadarını almak üzere sana işletmeye verdim" demesi ve işçinin de bunu kabul etmesidir. Miktar belirtilmediği takdirde geleneğe göre hareket edilir.
5- İşyeri: Yani hurmalık, bağ veya bahçedir. Bunun şartı ise ekilmiş olması, belli olması, meyvenin henüz olgunlaşmamış olması ve ağaçlara bakacak işçinin olmasıdır.
Mülk sahibi ve işçiden başkasının akid yapması, Müsakat ağaçlarının hangi ağaçları kapsadığının belirtilmeyip, mesela iki bahçeden biri denilmesi, işçinin eli altında bulunmayan ağaçlar üzerinde yapılması ve meyveleri olgunlaşmış ağaçlar üzerine yapılması sahih değildir.
Sulama, kanalların temizlenmesi, aşılama, zararlı otlarla mücadele gibi her yıl tekrarı gereken işlerle meyveyi hırsızlardan, güneşten ve kuşlardan koruma gibi hususlar işçiye; bahçenin çevresine duvar örme, kanal kazma gibi her sene tekrarı gerekmeyen işler mülk sahibine aittir.
Aşılama çubukları, balta ve çapa için gerekli aletler her yıl tekrar etse bile yine mülk sahibine aittir. İşçi, meyve olgunlaşınca payını alır.
Müsakat akdi bağlayıcı bir akid olup, akid yapanlardan birinin ölümüyle son bulmaz, varislerine geçer. [4]
[1] Buhari 2203, Müslim 1551.
[2] Buhari ve Müslimin şerhlerinden.
[3] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 348-349.
[4] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 350.
Müsakat hurmalık ve bağcılıkla caizdir.
Müsakat için iki şart vardır:
Birincisi belirli bir zamanın belirtilmesi.
İkincisi çalışana meyvelerden belirli bir miktarın tayin edilmesidir.
Müsakatta yapılan iş iki kısımdır:
1- Faydası meyveye dönük olan çalışma. Bu işin sorumlusu âmil (işçi) ´dır.
2- Faydası araziye dönük olan çalışma. Bunun sorumlusu da mal sahibidir.
Müsakat, bir şahsın meyvesinden belirlenen bir miktara karşılık sulamasını ve bakımını üzerine alan başka bir şahsa hurmalığını veya bağını vermesine müsakat denir.
Müsakat (sulama): Müsâkat; meyveden belli bir miktar almak üzere bağ veya hurma ağaçlarını sulayıp, hizmet etmek için bir işçiye vermek üzere yapılan akittir.
Müsakatta yapılan iş iki kısımdır:
1- Faydası meyveye dönük olan çalışma. Ağaçların sulanması, aşılanması gibi işler. Bu işin sorumlusu âmil (işçi)´dir.
2- Faydası araziye dönük olan çalışma. Kanal ve kuyuların kazımı gibi. Bunun sorumlusu da mal sahibidir.
İbn-i Ömer şöyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (s.a.v.) Hayber arazisinden çıkan meyveden ve ekinden her mahsulün yarısını Hayber ahalisine ait olmak üzere onlarla sulayıp bakma ve ekme muamelesi yaptı. [1]
Sahabe, Müsakat hususunda icma´ etmiştir. Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer (r.a.)´in hilafeti döneminde uygulamasını devam ettirdiler. Onlardan hiç birisi bu uygulamaya itiraz etmedi. [2]
Müsakatın meşruiyeti: Ebu Hanife dışında bütün ulema ihtiyaç duyulduğu için onun caiz olduğunu kabul ettiler. Müsakatın meşruiyetine hem sünnet, hem de İcma? delalet etmektedir.
Müsakatın meşruiyetinin hikmeti: Müsakatın meşruiyetinin bedeli halkın ona muhtaç olmasıdır. Müsakat´a zarar vermek ve zarar uğramak sözkonusu olmaksızın halkın maslahatının korunması vardır. Bazen kişinin arazisi, ağaçları olur. Fakat onlara bakmaktan aciz olur. Onlardan istifade edemez. Arazi ve ağaç sahibi onlara bakmak için işçi tutsa işçi gerektiği gibi çalışmayabilir veya çıkan mahsûl işçinin parasını ödeyemeyecek kadar az çıkabilir.
Böylece mal sahibi zarara uğramış olur. Oysa arazi ve bahçe müsakat ahdiyle bir kişiye verilirse alan kişi -çıkan mahsule kendisi de ortak olduğu için- bütün gayretini sarfederek mahsulü arttırır. Böylece mal sahibi veya bahçeyi müsakat ahdiyle alan kişi maldan istifade etmiş olur. Bu muamelede hem mal sahibinin hem malı işleten kişinin hem de toplumun maslahatı vardır. [3]
Müsakatîn Rükünleri
1- Akid yapan iki taraf: Akid yapanların vekil olma ve vekil tayin etme ehliyetine haiz olmaları şarttır. Ancak burada mülk sahibi bizzat akdi yapıyorsa âmâ (kör) olmaması şarttır.
2- İş: Bunun da şartı akid yapan kimseye kendisine ait olmayan bir yükü yüklememektir. İşçiye tarla veya bahçenin etrafına duvar çekmesini, veya mülk sahibine sulama kanallarının temizlemesini şart koşmak gibi. Ayrıca, akdin belli bir zaman ile tahsis edilmesi ve belirlenen zamanın, meyvenin genel olarak yetiştiği dönem olması şarttır. Onun için sonsuza dek kullanacak diye vermek, zaman belirtmeksizin mutlak olarak akid yapmak yahut meyvenin tam olgunlaşmaya.başladığı zamanda akdin son bulacağını şart koşmak veya meyve vermeyecek zamanda biteceğini şart koşmakla böyle bir akid sahih değildir.
3- Meyve: Burada da şart olan meyvenin her ikisi için olması ve kimin kaçta kaçını, yarı yarıya ve dörtte biri gibi alacağının belirtilmesidir.
4- Siga: Mülk sahibinin, "Şu hurmalıkların şu kadarını almak üzere sana işletmeye verdim" demesi ve işçinin de bunu kabul etmesidir. Miktar belirtilmediği takdirde geleneğe göre hareket edilir.
5- İşyeri: Yani hurmalık, bağ veya bahçedir. Bunun şartı ise ekilmiş olması, belli olması, meyvenin henüz olgunlaşmamış olması ve ağaçlara bakacak işçinin olmasıdır.
Mülk sahibi ve işçiden başkasının akid yapması, Müsakat ağaçlarının hangi ağaçları kapsadığının belirtilmeyip, mesela iki bahçeden biri denilmesi, işçinin eli altında bulunmayan ağaçlar üzerinde yapılması ve meyveleri olgunlaşmış ağaçlar üzerine yapılması sahih değildir.
Sulama, kanalların temizlenmesi, aşılama, zararlı otlarla mücadele gibi her yıl tekrarı gereken işlerle meyveyi hırsızlardan, güneşten ve kuşlardan koruma gibi hususlar işçiye; bahçenin çevresine duvar örme, kanal kazma gibi her sene tekrarı gerekmeyen işler mülk sahibine aittir.
Aşılama çubukları, balta ve çapa için gerekli aletler her yıl tekrar etse bile yine mülk sahibine aittir. İşçi, meyve olgunlaşınca payını alır.
Müsakat akdi bağlayıcı bir akid olup, akid yapanlardan birinin ölümüyle son bulmaz, varislerine geçer. [4]
[1] Buhari 2203, Müslim 1551.
[2] Buhari ve Müslimin şerhlerinden.
[3] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 348-349.
[4] Kadı Ebu Şuca, Ğayetül-İhtisar ve Şerhi , Ravza Yayınları: 350.